Uykulu Turnalar Şiiri - Turgut Koçak

Turgut Koçak
11

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Uykulu Turnalar

UYKULU TURNALAR/1

Sesimi duvara yaslıyor oturuyorum bir duvarın dibinde
Giden gider
Bir daha gelmez diyorum

Sırtını dönüp giderken güneş
Akıp giderken bir güzel ırmak
Uçup uçup giderken turna katarı
Yağmur olup yağıyorum sicim sicim
Kendimi duvar dibinde bıraktığım bu kentte

Yüreğimi döverken lodoslu dalgalar
Bir fısıltıya benziyor rengim
İçiyorum içiyorum sarhoş değilim
Bağırıyorum bağırıyorum Galata ıpıssız
Duyan yok
Sesim dağınık söylenmemiş bir gazel sanki

Öyle dağınıkmışım ki öyle
Ey hayat
Bu dağları mesken tutsam az
Kurumuş dilim damağım
Boğazımı sıkıyor sanki çığlığım çıkmaz

Sokakların en kuytularında unutulan aşk için
Közsü bir uysallıkla
Islanırım durmadan
Mavinin ton ton rengiyle
İç geçire geçire
İpeksi bir kanat takarak
Yürürüm uzakları hep

Denizlerin hırçın dalgası ne demek
Yelkenimin atlas bezini parçalayan lodos ne demek
Yelkenimde eğlediğim
Coğrafyamda gurbet olan aşk
Söyleyin hele bana bir söyleyin
Uykusuz geçirdiğim geceler
Avucumda tuttuğum rüzgâr ne demek

Dalmışım eski günlere gitmişim
Eskiden de bugün de benim için aşk
Gözlerinin ırmağıdır denizidir hep

Çok çok uzaklara ulaşmak için
Kesilmez yağmurlar yağıyor gitmeli miyim
Tee şuradan uykuyu unutmuş turnalar geçiyor
Çığlıkları çarpıyor yüzüme
Düşlerimi havalandıran gökyüzüdür
Sınırlarım aşktır
Sonra çıkıp gider gökyüzü
Upuzun ırmaklar
Pus inmiş yollar
Daralmış da daralmış içim
Bu aşk bana iyi gelmedi
Bu aşk bana iyi geldi
Ölmeli miyim

Yenilmek yok
Teslim olmak yok
Karanlık ışığı dağıtan
Kayıkları batıran
Ayaklarından ırmaklar yürüyen
Gecesi gündüzüne karışmış
Derin bir öfke miyim ben

Her yokuşu göze aldım bir kere
Karanlığın göğsüne karanlık bir ışık saplandı
Bütün gece estim
Öfkem arttı
Yüreğim kabardı
Boyunbağımı çıkarıp salladım
Soylu soysuz kim varsa geçerken

Hep aramak geçti içimden hep sormak
Suyun dibindeyim
Ölümün en karanlığında
Gecenin bir yerinde çığlıklarımı tükettim
Açtım gözlerimi yanıbaşımda bir çınar gölgesi
Avucumda saklı bir tarih
Ve solgun bir göğün altındayız yürüyoruz ikimiz

Uzaklardayım
Çözdüm tarihin gizini
İpekli kumaşlar getirdim
Zırhlandı gövdem
Gelmeyişine boşverdim
Buluşmalarıma gitmedim
Ele geçirilmez bir kaleyim artık

Yeniden beni yeniden kazanmak için
Bulanıklığıma ışık düşür istersen
Örselenen bendim kırılan dal bendim
Bulutsu öfkeler topladım
Uğultu ile akan sulardan

Ben parıltısı aşk olan bir suyum
Suları savuran dalga yapan bir rüzgâr
Ters akıyorum
Ters bir ırmağım
İçimi acıtıyor uzun gölgeleri ağaçların yarası

Süzüle süzüle uçan bir kuşken
Akşam akşam gibi iner sokağa
Gün gün gibi doğar
Zeytin dalı gibi kırılırdım fakat
Gecenin en gecesi olunca
Uzar gider müşkülüm çoğalır aldırmazdım
Hiçbir zaman hiçbir şeye

Çıplak ayakların üşümesin
Alev almış bir aşktan geçme
Kayıkları ve balıkları unuttum
Sende unut
Uzağımızdan nazlı nazlı süzülüp giden yelkenlileri kafana takma
Deme iki de bir
Al şafakta ölümü gördüm

Turgut Koçak
Kayıt Tarihi : 24.12.2020 18:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Turgut Koçak