Tekno-endüstriyel kapitalist uygarlık Tabiat Ana’ya ve sakinlerine saldırılarını sürdürürken ve bu ölümcül yaşam biçimi insanlığın içine gün be gün daha da sinerken TOTAL bir Kurtuluşun çığırtkanı olan tekno-endüstriyel uygarlığa savaş açan anarşist hareketin bir parçası olarak kendi bölgelerimizde ve yerellerimizde arzuladığımız özgür, yabancılaşmamış, tahakkümün zerresinin bile olmadığı ve doğayla ahenk içinde olan bir yaşam biçimi için başladık mücadeleye…
Mücadele, tekno-endüstriyel uygarlığın yıkımına yönelik olduğu kadar başka bir yaşam biçiminin yaratılmasını amaçlamaktadır…”Yaşam Tarzı mı Toplumsal mı” gibi sahte ikilemlere düşmektense yabancılaşmamış ve parçalanmamış bir yaşamı gerçekleştirme yolunda mücadele biçimimiz de “yabancılaşmamış-parçalanmamış ve doğrudan” ilişki biçimleri ve yöntemleri içermesi gerekiyor…Bunun için her türlü formal örgütlenme (örgüt, parti, sendika, federasyon, platform vs.) yöntemini reddediyor yerine doğrudan, organik ve samimi ilişki biçimlerinde buluşmayı, çoğalmayı ve toplumsallaşmayı tercih ediyoruz. Çünkü bizler toplumsal devrim mücadelesinde hiçbir üyeliğin, aidiyetin ve temsiliyetin TOTAL ÖZGÜRLEŞME’yi gerçekleştiremeyeceğine inanıyoruz.
Kemikleşmeyen, geçici ve samimi ilişki biçimleri yabancılaşmamış ve parçalanmamış başka bir yaşam biçimini yaratmak için en iyi araçlardır. Benzer düşünen kişilerin arzuları doğrultusunda, hiçbir grup baskısı olmadan gerçekleştirilen kolektif etkinlikler ve doğrudan eylemler gerçekleştirmek birincil amaçlarımızdandır.
Tekno-endüstriyel kapitalist uygarlık saldırılarını her geçen gün daha da hızlandırırken, onun yıkımına yönelik fikirlerimizi yaymanın ve doğrudan eylemlerin aciliyetine ve önemliliğine inanıyoruz…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim