ürperdiğinde, yanından rüzgar gibi geçen şeyin bir melek olduğunu söylediklerinde, birçok şey düşünürken, kabule veya değile açık bir kullanım olmadığının farkında olarak düşündün,..düşünmüşsün,.. düşünmüşsündür. rüzgar üşütecek kadar bir rüzgar, gri düşünülmüş,planlanmış, boyanmış gri, cilt yaprak gibi titrek, terli. yanından tüm yakından gördüklerini,yakından bildiklerini, sevdiklerini ve en sevmediklerini, sana en acı verenleri göndereceğim. ben, belki ilk kez göreceğin, belki hiç göremeyeceğin bir ben, nefesine, yakarışına, sızına,iniltine, mevt-i hail ine bulaştıracağın ben işte yanındayım. karşında oturup hiçbirşey yapmayabilirim, herkesi çıkardıktan sonra oturup yanında sana güzel hikayeler anlatabilirim, sana hiç görmediğin yerlerden değişik öyküler anlatırken,uzun bir uykusuzluğa geçebilirsin,
(neden yapmıyorum) ihtimaller üzerinden, o beyaz torbadan bir renkli taş seçiyorum, yeşil gelme ihtimali de var. ihtimaller yüzünden, morarmış mukozalarına dolaşan birkaç milyar kırmızı kan hücresi gönderebilirim, durdurduğun kalpler evreninden çalışan bir tanesini- kurayla- seçebilirim. iman tahtasının üzerindeyim, ilk-el bir yumruk ve elim elin üstünde elim kimin üstünde oynuyoruz. kalbin kalbim üstünde, zar atıyoruz. bir kaç saat olsun daha, birkaç gün olsun daha, birkaç nefes olsun, ben bilmiyorum. sen bilmiyorsun. onlar da bilmiyor. bir rüzgar ile ürperiyor odanın ışığı.
ürperdiğinde, yanından rüzgar gibi geçen şeyin bir melek olduğunu söylediklerinde, birçok şey düşünürken, kabule veya değile açık bir kullanım olmadığının farkında olarak düşündün,..düşünmüşsün,.. düşünmüşsündür.
rüzgar üşütecek kadar bir rüzgar, gri düşünülmüş,planlanmış, boyanmış gri, cilt yaprak gibi titrek, terli.
yanından tüm yakından gördüklerini,yakından bildiklerini, sevdiklerini ve en sevmediklerini, sana en acı verenleri göndereceğim. ben, belki ilk kez göreceğin, belki hiç göremeyeceğin bir ben, nefesine, yakarışına, sızına,iniltine, mevt-i hail ine bulaştıracağın ben işte yanındayım. karşında oturup hiçbirşey yapmayabilirim, herkesi çıkardıktan sonra oturup yanında sana güzel hikayeler anlatabilirim, sana hiç görmediğin yerlerden değişik öyküler anlatırken,uzun bir uykusuzluğa geçebilirsin,
(neden yapmıyorum) ihtimaller üzerinden, o beyaz torbadan bir renkli taş seçiyorum, yeşil gelme ihtimali de var. ihtimaller yüzünden, morarmış mukozalarına dolaşan birkaç milyar kırmızı kan hücresi gönderebilirim, durdurduğun kalpler evreninden çalışan bir tanesini- kurayla- seçebilirim. iman tahtasının üzerindeyim, ilk-el bir yumruk ve elim elin üstünde elim kimin üstünde oynuyoruz. kalbin kalbim üstünde, zar atıyoruz. bir kaç saat olsun daha, birkaç gün olsun daha, birkaç nefes olsun, ben bilmiyorum. sen bilmiyorsun. onlar da bilmiyor. bir rüzgar ile ürperiyor odanın ışığı.
dilimde ölümden sonra hep sigara tadı