Bağışlayın beni! Kenarlarında renkli çiçekler olan mektup kağıtlarına yazmak isterdim. Kelebek kanatları boyamayı, Kuşların ötüşünü dinlemeyi, Hatta uçurtma uçurmayı da öğrenebilirdim.
Bağışlayın beni. Top ateşleri, bomba gürültüleri arasında doğdum ben. Yaşım 13.
Ninniler yerine, makinelilerin takırtılarıyla büyüdüm. Renklerden ilk önce, kan kırmızısını tanıdım. Çiçeklerden önce, ölülerin arasında dolandım. Hiç saklambaç oynayamadım kelebeklerle. Üç yaşımdayken, en büyük abimi, sekizimdeyken, ortancayı kaybettim.
Babamı ellerini bağlayarak götürdüklerinde dokuzundaydım. Gömdüğümüzde onumda. Ablam 15’inde terk etti evi. 15’inde kızlar okula gider. 17’sinde dantel örer. Çeyiz sandığı düzer. Bizim burada 15’inde kızlar savaşa gider.
Seçme hakkı tanımaz zorbalar bir genç kız olsan bile sana. Ya evinde oturup ölümü bekleyeceksin. Ha bugün, ha yarın diye diye yaşarken öleceksin. Ya da… Ölümlerin ateşinden sesleniyorum size duyuyor musunuz? Filistin’im ben anlıyor musunuz?
Ama yine de yaşıyorum işte. Çünkü kanlı topraklarda büyürken yaşamayı… Çiçek boyamayı değilse de, mezar taşlarında çiçek büyütmeyi… Kelebek kovalamayı değil ama, tüfek tutmayı öğrendik. Sokak aralarında mermi kovanlarından oyuncak yaptık. Patlamamış el bombaları topladık. Mayınların üstünde sek sek oynadık.
Bu kadar nefret, bu kadar acı arasında yaşamayı… Karanlıklar arasından güneşe bakmayı becerdik. Onun için kocaman ve karadır gözlerimiz. Onun için hâlâ sımsıcaktır, düşmana taş atarken nasırlaşan minik ellerimiz.
Evimizi yıktılar dün. Bir baştan bir başa mahallemizi yaktılar. Mermi kovanlarıyla misket oynarken biz, üzerimize bombalar attılar. Üç arkadaşım can verdi. Üç küçük çocuk. Bağışlayın beni, kurtaramadım!
Sarkmıştı omzumdan aşağı kanlı kolum, uzatamadım. Elim düştü yere, kolum çaresiz… Kanlarımız karıştı birbirine, arkadaşlarım sessiz. İşte orada kankardeş olduk biz. Gözlerim karardı önce. Başım döndü. Ama uyumak istemiyorum. Uyursam arkadaşlarım bu dünyadan göçer diye korkuyorum.
Bağışlayın beni! Tutamadım kendimi. Yapıştırmadım alnıma, açık dursunlar diye gözbebeklerimi. Kaybettim kan kardeşlerimi. Yaşım 13.
Burada çocuklar çocuk olmaz. Bebeler bile yaşamak için beşikten siper yapar. Çünkü İsrail denilen zorbanın Amerikan bombaları, beşiklere bile mezar kazar. Ölümlerin içinden büyüyorum. Minicik yüreğimle, ateşlerin arasından, öfkeyle geliyorum. Dudaklarımdan dökülen özgürlük türkülerini duyuyor musunuz? Filistin’im ben anlıyor musunuz?
BİZ NÜKLEER BOMBALARIN ALTINDA CAN VERİRKEN BAYRAMLARINIZ KUTLU OLSUN EY İNSANLIK! lütfen ziyaret edin..
Allah' a aşkımızın ifade edildiği grubumuz Aşk ile Allah grubu'nda buluşalım. Kategorilerimiz Din,Eğitim,Tanışma ve İletişim'dir. http://gruplar.antoloji.com/ask-ile-allah
yazarak daha hızlı ulaşabilirsiniz
Sevgiyle Kalınız...
Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var bilirmisin? bilme! bugün her ölümle biraz ölürken seni düşündükçe hayata dönüyorum...
en guzel deniz: henuz gidilmemis olanidir... en guzel cocuk: henuz buyumedi. en guzel gunlerimiz: henuz yasamadiklarimiz. ve sana soylemek istedigim en guzel soz: henuz soylememis oldugum sozdur...
nazim hikmet - 1946
ne büyük depremler yaşadım ben ne büyük fırtınalar iki kere iki çarpılmadı sana çarpıldığım kadar...
Nerden düştün,Kürt kızı
Sen nerden geldin Kürt kızı, gecenin saat ikisinde... yok,ken ben,bende ucmuş,ken hayellerim ellerimden.... takılmış,ken uçurtmam Ahmetin uçurtması gibi tellere. durmak isteyen kalemim mürekkebim bitmiş,ken nerden düştün kalbime.
Vakit gecdir Kürt kızı ikidir saat, ve bende zaman durmuş.... sen, nerden kanat çalıp, geldin bana sığaramın dumanı donmuş,ken umutlarım beni atıb,gitmiş,ken melekmisin,hürmüsün,..? nerden düştün kabime.
İkide uyumazmı sizin orda melekler.. hep gezermi geceleri kimsesiz şairleri, ruhunu yitirmiş, arayan.. avaare dervişleri melhemmi olur,dertlere ağlayan yüreklere.. söyle bana Kürt kızı gecenin bu,saati nerden düştün kalbime.
Son durakmı,benim yanım yoksa seferinmi var, uçup gidecekmisin yoksa bir gecenin ikisinde ben,dende... yinemi uçurtmam,takılacak herşey bana uzak olacak kokladığım gülün kokusu burnumda donacak, yinemi kimsesizler, istasyonunda.... treni bekleyeceyim, gitmek için, mutsuzlar şehrine, ve yinemi mutsuz kalacağım sen yoksun diye, kal benimle hep, öyle hani düştüyün gibi gecenin saat, ikisinde kabime.
Aydın Babayev
sen işte sen bu şiirleri kaleme getiren Sen bir güneşsin, biliyorum, etrafında bir sürü gezegen var; ben de dünyayım, bil ki yalnız bende hayat var...
FİLİSTİNLİ KÜÇÜK ÇOCUĞUN MEKTUBU
Bağışlayın beni!
Kenarlarında renkli çiçekler olan mektup kağıtlarına yazmak isterdim.
Kelebek kanatları boyamayı,
Kuşların ötüşünü dinlemeyi,
Hatta uçurtma uçurmayı da öğrenebilirdim.
Bağışlayın beni.
Top ateşleri, bomba gürültüleri arasında doğdum ben.
Yaşım 13.
Ninniler yerine, makinelilerin takırtılarıyla büyüdüm.
Renklerden ilk önce, kan kırmızısını tanıdım.
Çiçeklerden önce, ölülerin arasında dolandım.
Hiç saklambaç oynayamadım kelebeklerle.
Üç yaşımdayken, en büyük abimi,
sekizimdeyken, ortancayı kaybettim.
Babamı ellerini bağlayarak götürdüklerinde dokuzundaydım.
Gömdüğümüzde onumda.
Ablam 15’inde terk etti evi.
15’inde kızlar okula gider.
17’sinde dantel örer.
Çeyiz sandığı düzer.
Bizim burada 15’inde kızlar savaşa gider.
Seçme hakkı tanımaz zorbalar bir genç kız olsan bile sana.
Ya evinde oturup ölümü bekleyeceksin.
Ha bugün, ha yarın diye diye yaşarken öleceksin. Ya da…
Ölümlerin ateşinden sesleniyorum size duyuyor musunuz?
Filistin’im ben anlıyor musunuz?
Ama yine de yaşıyorum işte.
Çünkü kanlı topraklarda büyürken yaşamayı…
Çiçek boyamayı değilse de, mezar taşlarında çiçek büyütmeyi…
Kelebek kovalamayı değil ama, tüfek tutmayı öğrendik.
Sokak aralarında mermi kovanlarından oyuncak yaptık.
Patlamamış el bombaları topladık.
Mayınların üstünde sek sek oynadık.
Bu kadar nefret, bu kadar acı arasında yaşamayı…
Karanlıklar arasından güneşe bakmayı becerdik.
Onun için kocaman ve karadır gözlerimiz.
Onun için hâlâ sımsıcaktır, düşmana taş atarken nasırlaşan minik ellerimiz.
Evimizi yıktılar dün.
Bir baştan bir başa mahallemizi yaktılar.
Mermi kovanlarıyla misket oynarken biz, üzerimize bombalar attılar.
Üç arkadaşım can verdi.
Üç küçük çocuk.
Bağışlayın beni, kurtaramadım!
Sarkmıştı omzumdan aşağı kanlı kolum, uzatamadım.
Elim düştü yere, kolum çaresiz…
Kanlarımız karıştı birbirine, arkadaşlarım sessiz.
İşte orada kankardeş olduk biz.
Gözlerim karardı önce.
Başım döndü.
Ama uyumak istemiyorum.
Uyursam arkadaşlarım bu dünyadan göçer diye korkuyorum.
Bağışlayın beni!
Tutamadım kendimi.
Yapıştırmadım alnıma, açık dursunlar diye gözbebeklerimi.
Kaybettim kan kardeşlerimi.
Yaşım 13.
Burada çocuklar çocuk olmaz.
Bebeler bile yaşamak için beşikten siper yapar.
Çünkü İsrail denilen zorbanın Amerikan bombaları,
beşiklere bile mezar kazar.
Ölümlerin içinden büyüyorum.
Minicik yüreğimle, ateşlerin arasından, öfkeyle geliyorum.
Dudaklarımdan dökülen özgürlük türkülerini duyuyor musunuz?
Filistin’im ben anlıyor musunuz?
BİZ NÜKLEER BOMBALARIN ALTINDA CAN VERİRKEN BAYRAMLARINIZ KUTLU OLSUN EY İNSANLIK!
lütfen ziyaret edin..
http://www.vedatsencan.com/cocuk.htm http://palestine.blogcu.com/
Allah' a aşkımızın ifade edildiği grubumuz Aşk ile Allah grubu'nda buluşalım.
Kategorilerimiz Din,Eğitim,Tanışma ve İletişim'dir.
http://gruplar.antoloji.com/ask-ile-allah
yazarak daha hızlı ulaşabilirsiniz
Sevgiyle Kalınız...
Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var bilirmisin? bilme! bugün her ölümle biraz ölürken seni düşündükçe hayata dönüyorum...
en guzel deniz:
henuz gidilmemis olanidir...
en guzel cocuk:
henuz buyumedi.
en guzel gunlerimiz:
henuz yasamadiklarimiz.
ve sana soylemek istedigim en guzel soz:
henuz soylememis oldugum sozdur...
nazim hikmet - 1946
ne büyük depremler yaşadım ben
ne büyük fırtınalar
iki kere iki çarpılmadı
sana çarpıldığım kadar...
Nerden düştün,Kürt kızı
Sen nerden geldin
Kürt kızı,
gecenin saat ikisinde...
yok,ken ben,bende
ucmuş,ken hayellerim
ellerimden....
takılmış,ken uçurtmam
Ahmetin uçurtması
gibi tellere.
durmak isteyen kalemim
mürekkebim bitmiş,ken
nerden düştün kalbime.
Vakit gecdir Kürt kızı
ikidir saat,
ve bende
zaman durmuş....
sen, nerden
kanat çalıp, geldin bana
sığaramın dumanı donmuş,ken
umutlarım beni atıb,gitmiş,ken
melekmisin,hürmüsün,..?
nerden düştün kabime.
İkide uyumazmı sizin
orda melekler..
hep gezermi geceleri
kimsesiz şairleri,
ruhunu yitirmiş, arayan..
avaare dervişleri
melhemmi olur,dertlere
ağlayan yüreklere..
söyle bana Kürt kızı
gecenin bu,saati
nerden düştün kalbime.
Son durakmı,benim yanım
yoksa seferinmi var,
uçup gidecekmisin yoksa
bir gecenin ikisinde
ben,dende...
yinemi uçurtmam,takılacak
herşey bana uzak olacak
kokladığım gülün kokusu
burnumda donacak,
yinemi kimsesizler,
istasyonunda....
treni bekleyeceyim,
gitmek için,
mutsuzlar şehrine,
ve yinemi mutsuz kalacağım
sen yoksun diye,
kal benimle hep, öyle
hani düştüyün gibi
gecenin saat,
ikisinde kabime.
Aydın Babayev
sen işte sen bu şiirleri kaleme getiren Sen bir güneşsin, biliyorum, etrafında bir sürü gezegen var; ben de dünyayım, bil ki yalnız bende hayat var...