zamansız mekansız duygu kaçaklarında uçuk mavi bir adam yaşam tahsilatında :))
Dik Kalemlere Merhaba Sevgilerimle Dostluğa Saygılar
Hadi konuş benimle okşansın duygular düşünce denizinde coşsun dizelerde Çek zamanın ipini yaşansın kaçak düşler senden ötelerde Bir ben akar sen diye bu vurgun bu hüzün denizinde Yıkılsın hüznün kalesi sevgi sevinçleri yaşatalım mavilerde Sevgi dolu yürekler arayışın izini sürer suç ortağım nerde Anlar anlamlı anlar yaşanası olsun zamanın gergefinde Çek gecenin perdesini yorgan olsun gökyüzü üzerimize
Gül Gülüşlerle Gün Yüzünde Uyansın.
****************** Mavi Bir Gül Bıraktım
geceden güne uzanan kara çalan kendine çalar sen gün gibi aydınlık ol yeter ki
yürek parıltılarınız gözlerinizden eksik olmasın bana yanlışımı göster dilini aklınla güçlü kıl
sevgide derya dinlemede sabırları demle sözü bil özü koru saygıda kusur etme
en yüce değer emek yaşama o yön vererek yaşam güzelliklerle sürecek
toz zerreciği gibi görünür içsel kırıntılar açlık yağıyor gökyüzünden açlık sana aç sana muhtaç bu can insana sevdaya hasret yoksun vurgun tüm zamanlar
sen bendesin ben sende isem tut ellerimi dokun yüreğime
usturadır yalar söz kınından çıkan rüzgar rotasız olanın kendini yıkar
boş ver üzülme yüreğim zaman gelir dinginliğe erilir gerçekliği olmayan kendi gölgesinde yitip gider
dağdan akan su yatağını bulur tarihin puslu sayfalarında kaybolur
şimdi dağların tozudur dumana karışan bir isyanın dalı kırılsa biri uçlanır al kızıldan maviye kanat açan yüreğin yangısında söylenen sevdandır her zaman seferdeyiz dur durak bilmezde
çılgın düşler sokağında açar güneş senlerde hep bir nevbahar senin olan sana kalan al yüreğim mavi bir gül bıraktım
Doğduğu yeri bilmeyen doğduğu yerde belki de ölmeyenlerden olacağım.
anam beni doğurmak istememiş kaza kurşununa gelmişim :) düşük yapması için un çuvallarını sırtında taşımış gel gör ki; sevgili babam deli Hilmi (bir lakabı da bu) durumu sezince anamı camdan atmış yinede düşmemişim ne inat şeymişim :)) bu anı bana ailem tarafından küçükken anlatılandı,belleğimin tüm zayıflığına karşın bazı şeyler nasılda yer edip silinmiyor. insan zekası uçsuz bucaksız görünen sonsuz uzay boşluğu gibi sırrına erildikçe çözülecek düğüm.
yaşamımı yıllardır romanlaştırmayı düşündüm durdum ne var ki çok zor olay. şimdilik Ustaki Pus ismiyle yaşam kesitimden iki yazım öykü halinde. estikçe yazmaya çalışıyorum dilerim bu düşümü gerçekleştiririm.
2. şiirle tanışıklık öyküsü? şiirle tanışıklığım ilk okul dördüncü sınıfta başlar sesim oldukça gür ve iyi okuduğumu sezen öğretmenim hep bana okuturdu. askere gitmeden önce 18-20 yaşlarımda o zamanın etkilenimlerince bir şeyler defterime karalardım onlarca olduğunu anımsıyorum ne var ki o defteri birine kaptırdım.. bir daha da alamadım, öylece yok oldu. o dönemden sadece bir kumarbazın gözleminden esinlenip yazdığım Kumarbaz isminde karaladığım şiirimsim nasıl kaldı ise aklımda yıllar sonra :)) bu tembel beyin yazdırıverdi bir çırpıda
Yıl 1973-1974 olabilir.
Kumarbaz
ağaçlar çiçeğe dönenirken durdu sanki durdu zaman kaldım aç susuz sefil ve perişan
bir pantolon bir gömlek tığ taber şahı merdan güneşsiz sokakların köşe başlarında
pir aşkına ulan kahpe felek atıyorum zarımı yine hep yek (yeni ekleme ilk iki dize) ****** ******
yıl 1980-1982
Adalılara
bir bayram daha geldi nice bayramlar gibi yoksunluklarınızla birlikte boyunlarına vurulu lalelerle ezgilidir adalılarım alçak damlarda
sevdamızı mırıldanırlar içlerindeki sıcaklığı dışarı taşırlar göğsünden fırlarcasına coşkuları dudaklarında perdesiz pencerelerde geleceği yakarlar göz bebeklerinde
bir 'mısra maceram' alçak damlarda 12 Eylül'ün getirdiği geçmişin faturasının çok ağır ödendiği topluma adeta deli gömleğinin giydirildiği her şeyin zapturapt altına alındığı yıkım yılları..yine depreşir bir şeyler sessizliğin içinden akar geceler...kesinti yarım kalmalar hep süre gelendir.
Yitirilen sevdalılarla Anılara tutunup ağlamak yoktu Yoktur katılaşan yüreğimizde Gömdük acıları bilincimize Bir fener oldular Öfke bileğimizde Şimdi O sevdalılar Şimdi O yitirilenler uğruna ...........boşluğu içimizde Ve öfke vadisinde...
******** ve şiir serüveni bu kez yıl 1986 yine geçmişin o duygu sarmalı depreşir ve başlarım kendimce o anki duygu düşüncelerimi yazmaya..
Geldiğinde
Kaçamak göz ucu ile Utanır sıkılır gibi Mağrur ve mahzun Ve beğenisini içinde taşır O bir çift göz; Dolu dolu Coşkun coşkun Sıcak ve çocuksu. O bir çift göz; Söylenecek sözden daha güçlüdür Bakarsan öyle bir bak ki Çocuklaşayım, Yaşayamadığım o anlarda Bir şimşek çaksın Gök maviliği Yıldızlar altında Coşsun yüreğim
Dile gelmez Toparlanmaz cümleler Suskun ve durgun olurum Ayrılınca o bir çift gözden Bir bomba patlar adeta Kopar öfke vadisinde fırtınalar Geçer gerilimli günler Gider gelirim Yoksun kalan sevgilerde Geldiğinde bu boşluk orda biter.
kesintilerle süren yazma eylemim bu kez Sivas katliamı ile yine başlar ve bir süre yine suskunluk.
Suda Yanar
bahara durmuşken ağaçlar tam meyve verecekken yürek yandı insan yandı insan söz yandı dizelere yansıdı
suda yanmaz deme sakın suda yanar sevdiğim suda yanar Hasret'lerim yanar umutlar yanar al kızıllıklarda geceler şafak bekler uykusuzluğumda gündüzüm ihanet çemberi kuşatmalarında insanın yakıldığı yerde suda yanar sevdiğim suda yanar.
2000 li yıllara gelindiğinde doruğa ulaşır bir volkan gibi patlar düşünce duygularım bu günlere gelinir. 2000'lerin iz düşümünde zamansız mekansız duygu kaçaklarında demem ondandır.
ben buraya kuzu otlatmaya geldim tüh yazıklar olsun yeşilim yok olmuş mavilerime duman karası bulaşmış sorgularda benizler sararıp solmuş yola konan acemi kuş yorulmuş
ben beni sende lebi derya buldu sevdi sevildi sende gönül tutuldu erkenci kanadı kırık ak bir kuştu insanın bir yüzü riyada vuruldu(anlık 01.08.2005)
3. şairlik yönü? neler konu olur şiirlerine? Benim için şiir hiçbir iddiası olmayan öylesine başlayan kendiliğinden akıp giden bir duygu düşünce pınarıdır. Şairlik ve şiirin çok zor ve çok ciddi bir eylem olduğunun farkına yıllar sonra vardım hala en alt perdeden bakıp yazmaya çalışıyorum bu konuda kendimi ne yetkin nede söz söylemeye uygun görmüyorum.Benim için her şey esindir.
4.etkilendiğiniz şair ve yazarlar ile kişiler? etkisiz kim kalabilir. okuduğum bir çok şiir veya her hangi bir yazı veya bir olay bazen o an bir şeyler estirir ya daha sonra (gerçi bir süredir o an esinleri olmamakta.) bir avantaj olarak gördüğüm aslında belleğimde pek bir şeyin kalmaması okuduklarımı çabuk unutan biriyim kendi yazdıklarımda dahil (oblomov :)) ve mümkün olduğunca usta şairleri pek okumamayı yeğliyorum bu bir kaygı ve korunma mantığı yanlış olduğunu bildiğim halde usta şairleri okumaktan kaçınıyorum açıkçası kendimi yaratma düşüncesi ağır basıyor beklide bu bir bencillik tam çözemedim. oysa şu bir gerçek, insan düşüncesi aslında tüm insanlığın geçmişten o ana kadar getirdiği birikimin ürünüdür ne kadar soyutlanmaya çalışırsak çalışalım bu apaçık bir maddi gerçektir.yani bin yılların birikiminin eserleriyiz her birimiz. Öncelikle eleştirel sosyal gerçekçi akımın en başta öncüsü ve en etkin şairi Nazım Hikmet ve ardıllarıdır tercihim,bunun yanında romantizm içeren şair ve şiirlerdir. yobaz,ırkçı şair ve şiirleri kendi dışımda tutmaya çalışırken bazen okurum.
bir bütünün değişik hallerinde bizi çevreleyen koşullar içselliğimizin fırtınalarıdır. okunan anda dışımızın içimizi yakalamasıdır asıl olan,her okuyana aittir şiirin izi.
5. ödül almış, yayınlanmış şiirleriniz? bu konuda hiç katılımcı olmayı yeğlemeyen biriyim. elbet böylesi yarışmalara katılabilinir,organizasyonun yapısına bağlı şairin tercihidir.
6. kitap veya kitaplarınız var mı? bundan sonra bu konudaki düşünceleriniz? Şiir adına kitap çıkaracak konumda değilim..üstelik param yok,kariyer derdim hiç yok :))) henüz erken görmekteyim, iyi bir elden geçmesi gerekiyor yazdıklarım ve ayrıca ne kadar şiir bilemem bir tane gerçek anlamda şiir yazdı isem ne mutlu. bir gün belki oda olur niye olmasın istemek yolun yarısı nasılsa,bir yarısı da yazmak. olayın diğer yönü zaman para organizasyona kalmış.nitelikli bir şeyler topluma sunabiliyorsak ne ala.
yaşadıklarımız-yaşatılanlar-yaşamak istediklerimiz –yaşayamadıklarımız ve yaşamın daha iyi olması için şekillendirmeye çalıştıklarımız adına mıdır? tüm bunca çabamız. yaşam bir botanik bahçesi gibidir doğanın molekül zenginliğinde var olmanın izini süreriz düşünce-duygu sarmalımızı sözün gücünde.
Sizden çalınır nice yaşamlar gözlerim,duyarım Bende bundan çalarım
7. günümüz şiirine bakış açınız? öncelikle Türk şiiri? gelişmesi için neler yapılabilir sizce?
Her kuşağın ağır bedeller ödediği ve önünün boş kaldığı geçmiş birikimin sağlıklı aktarılamadığı bir durumda,günümüz şair ve şiirini tefe o denli koymanın da pek sağlıklı olamayacağını görmeliyiz. geri kalmış-bıraktırılmış bir ülkenin ve de sömürge ilişkilerinin mono kültür denilen emperyalist uygulamalarını gömemezlik edemeyiz. Ülkemiz derya önümüzde ne güzel örnekler var dünya şairleri de ona keza.
Nazım Hikmet bir tane Ahmet Arif’te öyle ve diğerleri de.. Ve herkes kendince kendisidir. Böyle güzel değerlerimizi ne kadar çoğaltabilir dünya edebiyatında olabilirsek bu büyük bir kazanımdır.
Ülkemizde şiir nasıl gelişir; her şey bilimin ışığında- bilimsellikle,bilinçle -bilgiyle önce yoğrulur tecrübeyle harmanlanır. Örgütlü beyinler,bireyler olmak baş koşul.Toplum olarak her alan ve olguda bunu yaratmaya yapmaya çalışmak gelişime en büyük katkıdır düşüncesindeyim. her şeyin birbirine bağıntısı olduğuna göre devletin yapısını demokratikleştirme çabası da büyük önem arz ediyor.
Şiir adına etkinliklerin olması:gecelerin düzenlenmesi,dergi vb geniş kitlelere ulaşması (mümkün olduğunca ucuz olması) okullarda şiirin inceliğini yetkin edebiyat öğretmenlerinin çabalarıyla sevdirilmesi ve klasik edebiyat derslerinden farklı yaklaşımların oluşması (eğitimin bir bütün ve sevdirilmesi angarya gereksiz bilgilerin kitaplardan çıkarılması yaşama dönük olunması en büyük sorunda ezberden uygulamaya dönük işleyiştir. Bir örnek; yıllar önce açık öğretim fakültesinin kitabında bilim insanları tanıtılıyor Karl Mars’la ilgili bilgiye geldiğimde iki satırla es geçildiğini gördüm yani yiğidi öldür hakkını ver derler ama bence öldürmeden hak alınıp verilmeli bizzat o hak görülüp göz ardı edilmemelidir. Sayılacak işler yap,say ki sayılasın.özellikle emek dostlarınca,dost olmayanlar en azından o mertliği göstermeyip saygıda olamayacakları açıktır.(istisnalar hariç) her sosyal aktivitede, radyo,televizyon ve basında bir şiir bölümü oluşması yaygınlaşması, yayınlarında belli bir zaman ayrılması bu yönde programlar, söyleşiler en olması gerekendir kaldı ki bu yönde olan işleyişler azda olsa var. bunlar ne denli olabilirse bir nebze olsun şiirimize katkıdır.
Yazma eylemi herkese özgü olmayan kişinin özgün doğallığından gelen bir durum. önce içsel bir doğallık olmalı onu biçimlendirmek etkin kılmak ise bol bol okuyup araştırmak birikim sağlamakla olabilecek bir durum olsa gerek. Şiir duyan insan farklıdır ve özü sözü ile kişi yazdıklarıyla örtüşmelidir. Belli bir tutarlılık olmalı her ne kadar insan eksik ve zaaflarıyla olsa da..
http://vedatkoparan.tr.gg/Ana-Sayfa.htm
şiir tadında yaşanası güzelliklerle geçsin her an saygı sevgilerimle
uçuk mavi bir adam yaşam tahsilatında :))
Dik Kalemlere Merhaba
Sevgilerimle Dostluğa Saygılar
Hadi konuş benimle okşansın duygular düşünce denizinde
coşsun dizelerde
Çek zamanın ipini yaşansın kaçak düşler senden ötelerde
Bir ben akar sen diye bu vurgun bu hüzün denizinde
Yıkılsın hüznün kalesi sevgi sevinçleri yaşatalım mavilerde
Sevgi dolu yürekler arayışın izini sürer suç ortağım nerde
Anlar anlamlı anlar yaşanası olsun zamanın gergefinde
Çek gecenin perdesini yorgan olsun gökyüzü üzerimize
Gül Gülüşlerle Gün Yüzünde Uyansın.
******************
Mavi Bir Gül Bıraktım
geceden güne uzanan
kara çalan kendine çalar
sen gün gibi aydınlık ol yeter ki
yürek parıltılarınız gözlerinizden eksik olmasın
bana yanlışımı göster dilini aklınla güçlü kıl
sevgide derya
dinlemede sabırları demle
sözü bil özü koru saygıda kusur etme
en yüce değer emek
yaşama o yön vererek
yaşam güzelliklerle sürecek
toz zerreciği gibi görünür içsel kırıntılar
açlık yağıyor gökyüzünden açlık
sana aç sana muhtaç bu can
insana sevdaya hasret yoksun vurgun tüm zamanlar
sen bendesin
ben sende isem tut ellerimi dokun yüreğime
usturadır yalar söz
kınından çıkan rüzgar
rotasız olanın kendini yıkar
boş ver üzülme yüreğim
zaman gelir dinginliğe erilir
gerçekliği olmayan kendi gölgesinde yitip gider
dağdan akan su yatağını bulur
tarihin puslu sayfalarında kaybolur
şimdi dağların tozudur dumana karışan
bir isyanın dalı kırılsa biri uçlanır
al kızıldan maviye kanat açan
yüreğin yangısında söylenen sevdandır
her zaman seferdeyiz dur durak bilmezde
çılgın düşler sokağında
açar güneş senlerde hep bir nevbahar
senin olan sana kalan
al yüreğim mavi bir gül bıraktım
17.2.2002
**********************************
1.Vedat Koparan kimdir?
Doğduğu yeri bilmeyen doğduğu yerde belki de ölmeyenlerden olacağım.
anam beni doğurmak istememiş kaza kurşununa gelmişim :)
düşük yapması için un çuvallarını sırtında taşımış gel gör ki; sevgili babam deli Hilmi
(bir lakabı da bu) durumu sezince anamı camdan atmış yinede düşmemişim ne inat şeymişim :))
bu anı bana ailem tarafından küçükken anlatılandı,belleğimin tüm zayıflığına karşın bazı şeyler nasılda yer edip silinmiyor.
insan zekası uçsuz bucaksız görünen sonsuz uzay boşluğu gibi sırrına erildikçe çözülecek düğüm.
yaşamımı yıllardır romanlaştırmayı düşündüm durdum ne var ki çok zor olay.
şimdilik Ustaki Pus ismiyle yaşam kesitimden iki yazım öykü halinde.
estikçe yazmaya çalışıyorum dilerim bu düşümü gerçekleştiririm.
2. şiirle tanışıklık öyküsü?
şiirle tanışıklığım ilk okul dördüncü sınıfta başlar sesim oldukça gür ve iyi okuduğumu sezen öğretmenim hep bana okuturdu.
askere gitmeden önce 18-20 yaşlarımda o zamanın etkilenimlerince bir şeyler defterime karalardım onlarca olduğunu anımsıyorum ne var ki o defteri birine kaptırdım.. bir daha da alamadım, öylece yok oldu.
o dönemden sadece bir kumarbazın gözleminden esinlenip yazdığım Kumarbaz isminde karaladığım şiirimsim nasıl kaldı ise aklımda yıllar sonra :)) bu tembel beyin yazdırıverdi bir çırpıda
Yıl 1973-1974 olabilir.
Kumarbaz
ağaçlar çiçeğe dönenirken
durdu sanki durdu zaman
kaldım
aç susuz sefil ve perişan
bir pantolon bir gömlek
tığ taber şahı merdan
güneşsiz sokakların
köşe başlarında
pir aşkına ulan kahpe felek
atıyorum zarımı yine hep yek
(yeni ekleme ilk iki dize)
****** ******
yıl 1980-1982
Adalılara
bir bayram daha geldi
nice bayramlar gibi
yoksunluklarınızla birlikte
boyunlarına vurulu lalelerle
ezgilidir adalılarım
alçak damlarda
sevdamızı mırıldanırlar
içlerindeki sıcaklığı
dışarı taşırlar
göğsünden fırlarcasına
coşkuları dudaklarında
perdesiz pencerelerde
geleceği yakarlar
göz bebeklerinde
bir 'mısra maceram' alçak damlarda 12 Eylül'ün getirdiği geçmişin faturasının çok ağır ödendiği topluma adeta deli gömleğinin giydirildiği her şeyin zapturapt altına alındığı yıkım yılları..yine depreşir bir şeyler sessizliğin içinden akar geceler...kesinti yarım kalmalar hep süre gelendir.
Yaşadım Diyebilmek İçin
..................
Çocuklar gonk vurdu
Kaldırın başlarınızı
Yırtın gecenin karanlığını
Saati veriyorum
Anılara gözlerimi
Kapar kapamaz
Ölüyorum..
**************
Ağlamak
Yitirilen sevdalılarla
Anılara tutunup ağlamak yoktu
Yoktur katılaşan yüreğimizde
Gömdük acıları bilincimize
Bir fener oldular
Öfke bileğimizde
Şimdi
O sevdalılar
Şimdi
O yitirilenler uğruna
...........boşluğu içimizde
Ve öfke vadisinde...
********
ve şiir serüveni bu kez yıl 1986 yine geçmişin o duygu sarmalı depreşir ve başlarım kendimce o anki duygu düşüncelerimi yazmaya..
Geldiğinde
Kaçamak göz ucu ile
Utanır sıkılır gibi
Mağrur ve mahzun
Ve beğenisini içinde taşır
O bir çift göz;
Dolu dolu
Coşkun coşkun
Sıcak ve çocuksu.
O bir çift göz;
Söylenecek sözden daha güçlüdür
Bakarsan öyle bir bak ki
Çocuklaşayım,
Yaşayamadığım o anlarda
Bir şimşek çaksın
Gök maviliği
Yıldızlar altında
Coşsun yüreğim
Dile gelmez
Toparlanmaz cümleler
Suskun ve durgun olurum
Ayrılınca o bir çift gözden
Bir bomba patlar adeta
Kopar öfke vadisinde fırtınalar
Geçer gerilimli günler
Gider gelirim
Yoksun kalan sevgilerde
Geldiğinde bu boşluk orda biter.
kesintilerle süren yazma eylemim bu kez Sivas katliamı ile yine başlar ve bir süre yine suskunluk.
Suda Yanar
bahara durmuşken ağaçlar
tam meyve verecekken
yürek yandı
insan yandı insan
söz yandı dizelere yansıdı
suda yanmaz deme sakın
suda yanar sevdiğim
suda yanar
Hasret'lerim yanar
umutlar yanar al kızıllıklarda
geceler şafak bekler uykusuzluğumda
gündüzüm ihanet çemberi kuşatmalarında
insanın yakıldığı yerde
suda yanar sevdiğim suda yanar.
2000 li yıllara gelindiğinde doruğa ulaşır bir volkan gibi patlar düşünce duygularım
bu günlere gelinir.
2000'lerin iz düşümünde zamansız mekansız duygu kaçaklarında demem ondandır.
ben buraya kuzu otlatmaya geldim
tüh yazıklar olsun yeşilim yok olmuş
mavilerime duman karası bulaşmış
sorgularda benizler sararıp solmuş
yola konan acemi kuş yorulmuş
ben beni sende lebi derya buldu
sevdi sevildi sende gönül tutuldu
erkenci kanadı kırık ak bir kuştu
insanın bir yüzü riyada vuruldu(anlık 01.08.2005)
3. şairlik yönü? neler konu olur şiirlerine?
Benim için şiir hiçbir iddiası olmayan öylesine başlayan kendiliğinden akıp giden bir duygu düşünce pınarıdır.
Şairlik ve şiirin çok zor ve çok ciddi bir eylem olduğunun farkına yıllar sonra vardım hala en alt perdeden bakıp yazmaya çalışıyorum bu konuda kendimi ne yetkin nede söz söylemeye uygun görmüyorum.Benim için her şey esindir.
4.etkilendiğiniz şair ve yazarlar ile kişiler?
etkisiz kim kalabilir.
okuduğum bir çok şiir veya her hangi bir yazı veya bir olay
bazen o an bir şeyler estirir ya daha sonra (gerçi bir süredir o an esinleri olmamakta.) bir avantaj olarak gördüğüm aslında belleğimde pek bir şeyin kalmaması okuduklarımı çabuk unutan biriyim kendi yazdıklarımda dahil (oblomov :))
ve mümkün olduğunca usta şairleri pek okumamayı yeğliyorum bu bir kaygı ve korunma mantığı yanlış olduğunu bildiğim halde usta şairleri okumaktan kaçınıyorum açıkçası kendimi yaratma düşüncesi ağır basıyor beklide bu bir bencillik tam çözemedim.
oysa şu bir gerçek, insan düşüncesi aslında tüm insanlığın geçmişten o ana kadar getirdiği birikimin ürünüdür ne kadar soyutlanmaya çalışırsak çalışalım bu apaçık bir maddi gerçektir.yani bin yılların birikiminin eserleriyiz her birimiz.
Öncelikle eleştirel sosyal gerçekçi akımın en başta öncüsü ve en etkin şairi Nazım Hikmet ve ardıllarıdır tercihim,bunun yanında romantizm içeren şair ve şiirlerdir.
yobaz,ırkçı şair ve şiirleri kendi dışımda tutmaya çalışırken bazen okurum.
bir bütünün değişik hallerinde bizi çevreleyen koşullar içselliğimizin fırtınalarıdır.
okunan anda dışımızın içimizi yakalamasıdır asıl olan,her okuyana aittir şiirin izi.
5. ödül almış, yayınlanmış şiirleriniz?
bu konuda hiç katılımcı olmayı yeğlemeyen biriyim.
elbet böylesi yarışmalara katılabilinir,organizasyonun yapısına bağlı şairin tercihidir.
6. kitap veya kitaplarınız var mı? bundan sonra bu konudaki düşünceleriniz?
Şiir adına kitap çıkaracak konumda değilim..üstelik param yok,kariyer derdim hiç yok :)))
henüz erken görmekteyim, iyi bir elden geçmesi gerekiyor yazdıklarım ve
ayrıca ne kadar şiir bilemem bir tane gerçek anlamda şiir yazdı isem ne mutlu.
bir gün belki oda olur niye olmasın istemek yolun yarısı nasılsa,bir yarısı da yazmak. olayın diğer yönü zaman para organizasyona kalmış.nitelikli bir şeyler topluma sunabiliyorsak ne ala.
yaşadıklarımız-yaşatılanlar-yaşamak istediklerimiz –yaşayamadıklarımız ve yaşamın daha iyi olması için şekillendirmeye çalıştıklarımız adına mıdır? tüm bunca çabamız.
yaşam bir botanik bahçesi gibidir doğanın molekül zenginliğinde var olmanın izini süreriz düşünce-duygu sarmalımızı sözün gücünde.
Sizden çalınır nice yaşamlar
gözlerim,duyarım
Bende bundan çalarım
7. günümüz şiirine bakış açınız? öncelikle Türk şiiri? gelişmesi için neler yapılabilir sizce?
Her kuşağın ağır bedeller ödediği ve önünün boş kaldığı geçmiş birikimin sağlıklı aktarılamadığı bir durumda,günümüz şair ve şiirini tefe o denli koymanın da pek sağlıklı olamayacağını görmeliyiz.
geri kalmış-bıraktırılmış bir ülkenin ve de sömürge ilişkilerinin mono kültür denilen emperyalist uygulamalarını gömemezlik edemeyiz.
Ülkemiz derya önümüzde ne güzel örnekler var dünya şairleri de ona keza.
Nazım Hikmet bir tane Ahmet Arif’te öyle ve diğerleri de..
Ve herkes kendince kendisidir.
Böyle güzel değerlerimizi ne kadar çoğaltabilir dünya edebiyatında olabilirsek bu büyük bir kazanımdır.
Ülkemizde şiir nasıl gelişir;
her şey bilimin ışığında- bilimsellikle,bilinçle -bilgiyle önce yoğrulur tecrübeyle harmanlanır.
Örgütlü beyinler,bireyler olmak baş koşul.Toplum olarak her alan ve olguda bunu yaratmaya yapmaya çalışmak gelişime en büyük katkıdır düşüncesindeyim.
her şeyin birbirine bağıntısı olduğuna göre devletin yapısını demokratikleştirme çabası da büyük önem arz ediyor.
Şiir adına etkinliklerin olması:gecelerin düzenlenmesi,dergi vb geniş kitlelere ulaşması (mümkün olduğunca ucuz olması) okullarda şiirin inceliğini yetkin edebiyat öğretmenlerinin çabalarıyla sevdirilmesi ve klasik edebiyat derslerinden farklı yaklaşımların oluşması (eğitimin bir bütün ve sevdirilmesi angarya gereksiz bilgilerin kitaplardan çıkarılması yaşama dönük olunması en büyük sorunda ezberden uygulamaya dönük işleyiştir. Bir örnek; yıllar önce açık öğretim fakültesinin kitabında bilim insanları tanıtılıyor Karl Mars’la ilgili bilgiye geldiğimde iki satırla es geçildiğini gördüm yani yiğidi öldür hakkını ver derler ama bence öldürmeden hak alınıp verilmeli bizzat o hak görülüp göz ardı edilmemelidir.
Sayılacak işler yap,say ki sayılasın.özellikle emek dostlarınca,dost olmayanlar en azından o mertliği göstermeyip saygıda olamayacakları açıktır.(istisnalar hariç)
her sosyal aktivitede, radyo,televizyon ve basında bir şiir bölümü oluşması yaygınlaşması, yayınlarında belli bir zaman ayrılması bu yönde programlar, söyleşiler en olması gerekendir kaldı ki bu yönde olan işleyişler azda olsa var.
bunlar ne denli olabilirse bir nebze olsun şiirimize katkıdır.
Yazma eylemi herkese özgü olmayan kişinin özgün doğallığından gelen bir durum.
önce içsel bir doğallık olmalı onu biçimlendirmek etkin kılmak ise bol bol okuyup araştırmak birikim sağlamakla olabilecek bir durum olsa gerek.
Şiir duyan insan farklıdır ve özü sözü ile kişi yazdıklarıyla örtüşmelidir.
Belli bir tutarlılık olmalı her ne kadar insan eksik ve zaaflarıyla olsa da..
http://vedatkoparan.tr.gg/Ana-Sayfa.htm
şiir tadında yaşanası güzelliklerle geçsin her an saygı sevgilerimle