ulus mahallesinin daracık sokaklarının daracık evlerinin daracık bir odasında çığlık çığlığa doğmuştur. ne şah takmıştır ne hükümdar, ne bir baltaya sap olmuştur ne de hatun peşinden koşmuştur, sevecendir ama sempatikliği para etmez, insanlar onla olmayı sever ama o kendini sevmiş değil, ağaç dikmeyi çocuk sevmeyi birde ihtiyarlarla çay içip dünyaya küfür etmeyi sever, gözleri ateş saçar yüreği yufkadır çocuk ağlamasına ve dilenciye dayanamaz, kahve ve sigarası varsa yoktur dünyada derdi, ufak tefek elleri küçük ağzı büyük şekilsiz bir adam yazmayı ve konusmayı iyi bilir, velakin bilmez bir kızın dudağından nasıl öpüleceğini, tarihler dikmez boynuna ölümden korkar lakin yaşamıştır ölümleri hemde acayip şekilde korkarak, yüzü unutulacak ismi ağza alınmayacak bir mezardan gayrısı olmayacaktı, böyle buyurdu hükümdar...