Gül yaprağı düşer kimi kez dal uykularının yüzüne gün ışığı kuş cıvıltıları sarar bütün dünyayı ve bir sevinç dolar yüreğine apansız uzanıp bütün pencereleri aşmak merhaba demek ister güneşe - merhaba yaşamak - merhaba dünya - merhaba ey sevda
ne ki ömürsüzdür gül sevinci parçalanmış bir gökyüzüdür yaşamak donup kalır dudaklarında bir hüzün ve çiy tanelerine döner türküler türküler hüzne dönmüşse eğer geriye ne kalmıştır zaten
paramparçadır yaşamak paramparçadır dünya paramparçadır sevdalar
II
Paramparça da olsa sevdalar yine de kalmış olabilir küçücük bir mavilik gökyüzüne bir sevda kırıntısı avuç içi kadar bir umut
Yuvalarından düşmüş kuş yavrularını alıp ısıtmak ister yüreğinin yangınında ve yeniden boyamak kalımlı bir maviye gökyüzünü sonra usulca azat etmek kuş cıvıltılarını
ne zaman ki sıkar acının zembereğini usul usul sıkar bir kuyudan su çeker gibi sabırla Bir yanda köpüklü çağlayanlar gibi öfke bir yanda boğuntunun yılan ıslıkları ekler birbirine bin bir parçayı ve yaratır kendi elleriyle gökyüzünü - günaydın - günaydın - günaydın
Gün aydın olmaz yine de Gün karadır karanlıktır Gün yorgun bir dev gibi boylu boyunca uzanır içinin sokaklarına ne pencereden bir ışık sızar ne çocuk sesleri duyulur her şey biter bekleyişlerden başka ve sanki bir adım ötede evde kalmış kızlar için idam mangaları kurulur Çığlıklarsa bir çiğ yuvarlanışıdır kulaklarının karanlık uçurumlarında uçurumlardır sevda uçurumlardır umut uçurumlardır yaşamak
Gül yaprağı düşer kimi kez
dal uykularının yüzüne gün ışığı
kuş cıvıltıları sarar bütün dünyayı
ve bir sevinç dolar yüreğine apansız
uzanıp bütün pencereleri aşmak
merhaba demek ister güneşe
- merhaba yaşamak
- merhaba dünya
- merhaba ey sevda
ne ki ömürsüzdür gül sevinci
parçalanmış bir gökyüzüdür yaşamak
donup kalır dudaklarında bir hüzün
ve çiy tanelerine döner türküler
türküler hüzne dönmüşse eğer
geriye ne kalmıştır zaten
paramparçadır yaşamak
paramparçadır dünya
paramparçadır sevdalar
II
Paramparça da olsa sevdalar
yine de kalmış olabilir
küçücük bir mavilik gökyüzüne
bir sevda kırıntısı
avuç içi kadar bir umut
Yuvalarından düşmüş kuş yavrularını
alıp ısıtmak ister yüreğinin yangınında
ve yeniden boyamak
kalımlı bir maviye gökyüzünü
sonra usulca azat etmek
kuş cıvıltılarını
ne zaman ki
sıkar acının zembereğini usul usul
sıkar bir kuyudan su çeker gibi sabırla
Bir yanda köpüklü çağlayanlar gibi öfke
bir yanda boğuntunun yılan ıslıkları
ekler birbirine bin bir parçayı
ve yaratır kendi elleriyle gökyüzünü
- günaydın
- günaydın
- günaydın
Gün aydın olmaz yine de
Gün karadır
karanlıktır
Gün yorgun bir dev gibi
boylu boyunca uzanır içinin sokaklarına
ne pencereden bir ışık sızar
ne çocuk sesleri duyulur
her şey biter bekleyişlerden başka
ve sanki bir adım ötede
evde kalmış kızlar için
idam mangaları kurulur
Çığlıklarsa bir çiğ yuvarlanışıdır
kulaklarının karanlık uçurumlarında
uçurumlardır sevda
uçurumlardır umut
uçurumlardır yaşamak
Ahmet Telli