İslam İslamoğlu - Hakkında Yazdığı Tanıtım Ya ...


İslam İslamoğlu FATİHA/TEFSİR
) بسم الله الرحمن الرحيم

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...

1-3. Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün hakimi Allah’a mahsustur.

4. Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

5. Bizi doğru yola, nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet.

6-7. Gazaba uğrayanların ve sapanların değil..”

 

Adı: Önsöz, açış anlamına gelen Fatiha'dır. Bazı sûrelerin dışında hemen hemen her sûre, o sûrenin içinde geçen bir kelime ile isimlendirilir. Fakat, bu sûrenin en meşhur ismi sûrede bir kelime olarak geçmeyen Fatiha'dır. Buna benzer bir başka sûre ise ihlas sûresidir. ihlas kelimesi de o sûrede geçmediği halde konusu; ihlas, yani Allah'ı birlemek ve saf bir şekilde tanımak olduğundan bu ismi almıştır. Bu tür sûrelerin tek adı yoktur, bir çok adı vardır, Fatiha sûresinin diğer isimleri: Fatihatül kitap (kitabın başlangıcı, açılışı) Ümmül Kur'an (Kur'an'ın temeli, esası, anası) es-seb'ul-mesani (tekrarlanan yedi ayet) Şifa sûresi, Esasül-Kur'an, Sûretül-Hamd, Sûretül dua gibi daha bir çok isimleri vardır.

İndiriliş Dönemi: Müfessirlerin büyük çoğunluğuna göre, Mekke'de nazil olmuştur. Medine nazil olduğunu söyleyenler de vardır. Fakat bu görüş son derece zayıftır. Zira namaz Mekke'de iken farz kılınmıştı ve Müslümanlar da bütün namazlarında Fatiha'yı okuyorlardı. Yine Mekke'de iken nazil olduğunun bir başka delili de Mekke'de nazil olduğunda ittifak edilen Hicr Sûresi'nin 'Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi (ayeti) ve büyük Kur'an'ı verdik' (Hicr: 87) ayetidir.

Sûrenin Konuları: Bu sûre, Allah'ın kendi kitabını okuyanlara öğrettiği bir duadır. Aynı zamanda kendi ulûhiyetini ve rububiyetini tanıttığı bir sûredir.

1-3 ayetlerde: Allah'ın ilahlığından ve rabliğinden bahsediliyor.

4-7 ayetlerde: İnsanlara, Allah'a karşı daima yapmaları gereken bir dua öğretiliyor.

Fatiha sûresi, Kur'an'ın bir özeti mahiyetinde Rab ve kul ilişkisini en veciz bir şekilde işleyen bir sûredir. Müslim'in Alâ b. Abdurrahman yolu ile Ebu Hureyre'ye dayandırarak bildirdiğine göre, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

'Allahu Teâlâ, namazı kulu ile kendi arasında ikiye bölmüştür, karşılıklı bir diyalog şeklindedir. Kul: 'Elhamdü lillahi rabbil alemin' dediği zaman, Allah: 'Kulum bana hamdetti' der. Kul: 'errahmanirrahim' dediği zaman, Allah 'kulum bana övgü sundu' der. Namaz kılan kul 'maliki yevmiddin' dediği zaman, Allah 'Kulum, benim şanımın yüceliğini ifade etti' der. Namaz kılan kul, 'iyyake na'budu ve iyyakenesteiyn' dediği zaman Allah, 'Bu söz hem bana ve hem de kuluma aittir. Kuluma istediği verilecektir' der. Kul, 'ihdines-sıratal-mustekıyım, sıratellezine en amte aleyhim, gayril mağdûbi aleyhim ve laddâllîn' dediği zaman, Allah 'Bu söz tamamen kulumla ilgilidir, ona istediği verilecektir' der.

ا َ ل ْ ح َ م ْ د ُ ل ِ ل ّ َ ه ِ ر َ ب ِ ّ ا ل ْ ع َ ا ل َ م ِ ي ن َ (2) ا َ ل ر ّ َ ح ْ م َ ن ِ ا ل ر ّ َ ح ِ ي م ِ (3) م َ ا ل ِ ك ِ ي َ و ْ م ِ ا ل د ِ ّ ي ن ِ (4)

Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün hakimi Allah’a mahsustur.” (ayet: 2-4)

Fatiha sûresinde Allahu Teâlâ'nın şu vasıfları hatırlatılır: O, Alemlerin Rabbidir; yani her şeyin, bütün varlığın rabbidir. Rab kelimesi; sahip, yetiştirici, eğitici, hakim, otorite vb. anlamlara gelir. Dolayısıyla Allah, her şeyin sahibi, yaratıp, yaşatıcısı, şekil vereni, büyüten ve yetiştiren, eğiteni, her şeye hükmedip otoritesi altına alanıdır. alem sözcüğü, hem insan toplumları hem de evren, kainat anlamına gelir. Allahu Teâlâ hem bütün geçmiş ve gelecek toplumların rabbi, hem de evrendeki tüm varlıkların rabbidir.

O, rahmandır, rahimdir: Her iki vasıfta merhamet, acımak, bağışlamak anlamını içerir. Bu iki ismin aynı anda gelmesi merhametinin sınırsız yüceliğini ifade etmek içindir. Bazıları da bu kelimelerin birincisine, dünyada bütün varlıklara acıyıp, onlara rızık veren ve merhamet eden, ikincisinin de; ahirette yalnızca mü'minlere acıyıp, onlara cenneti ve içindeki çok büyük nimetleri ihsan eden' anlamlarında olduğunu belirtmişlerdir.

O, hesap gününün hakimidir: Kıyamet gününün ikinci sahnesi olan hesap günü, insanların yaptıklarını değerlendirecek olan, onlara ceza ve mükafat verecek olan tek hakim Allah'tır. Bu ifade dünyada yaşadığımız hayatı hangi ölçüye göre yaşamamız gerektiğini, sonucu göz önünde bulundurarak tercih etmemizi hatırlatıyor. Allah, hesap gününün hakimidir. Yani, O gün, kendisine hesap vereceğiniz Allah'a nasıl hesap vermek istiyorsanız öyle yaşayın!

Bu hatırlatmadan sonra, mü'min bir kulun dua bölümü başlıyor. Bu mü'min kul, Alemlerin Rabbini tanıyor ve O'nu sahibi, hakimi olarak kabul ediyor. O'nun ne kadar çok merhametli olduğunu bildiği ve hesap gününde de O'na, verdiği nimetlerin karşılığında teşekkür görevini yerine getirmiş olabilmek için O'na şu sözü veriyor ilk önce:

ا ِ ي ّ َ ا ك َ ن َ ع ْ ب ُ د ُ و َ ا ِ ي ّ َ ا ك َ ن َ س ْ ت َ ع ِ ي ن ُ (5)

'Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.' (ayet: 5)

Bu söz, gayet açık ve kesin bir sözdür. Mü'min hiçbir zaman bu sözden dönmez. Allah'tan başkasına kulluk etmez, Allah'tan başkasına teslim olmaz. Allah'tan başkasını otorite olarak tanımaz. Allah'tan başkasını rab olarak benimsemez. Mü'minin tamamen bağlı bulunduğu tek merci Allah'tır. Mü'min, Allah'tan başkasına yönelmez, kulluk ve dua etmez. Allah'tan başkasından yardım dilemez. Eğer Allah'tan başkasına el açar, dua ederse, Allah'a verdiği sözüne ihanet etmiş olacağını bilir.

ا ِ ه ْ د ِ ن َ ا ا ل ص ِ ّ ر َ ا ط َ ا ل ْ م ُ س ْ ت َ ق ِ ي م َ (6) ص ِ ر َ ا ط َ ا ل ّ َ ذ ِ ي ن َ ا َ ن ْ ع َ م ْ ت َ ع َ ل َ ي ْ ه ِ م ْ غ َ ي ْ ر ِ ا ل ْ م َ غ ْ ض ُ و ب ِ ع َ ل َ ي ْ ه ِ م ْ و َ ل ا َ ا ل ض ّ َ ا ل ِ ّ ي ن َ (7)

“Bizi doğru yola, nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet.

Gazaba uğrayanların ve sapanların değil..” (ayet: 6-7)

Mü'minler, hakimiyetin kayıtsız şartsız Allah'ın olduğunun bilincinde olarak O'ndan, nasıl bir yolda yürümesi gerekiyorsa o yolu göstermesini isterler. Dosdoğru yolu göstermesini, cennet nimetlerini kazananların yolunu göstermesini niyaz ederler. Hesap gününde pişman olmayacakları bir şekilde yaşamak için ne yapılması gerektiğini açıklayan hidayeti, kılavuzu isterler. Allah'ın gazabına uğrayanların ve yolunu sapıtmışların akıbetine uğramamak için Allah'a dua ederler, 'dosdoğru yolu bize göster! ' derler. Allah'u Teâlâ da Mü'min kullarının, kendisinden korkan kullarının bu duasına cevap olarak, onlara Kur'an'ı verir. Onların duasını kabul eder ve şöyle buyurur: 'işte bu kitap (Kur'an) , onda hiç şüphe yoktur ki görmedikleri halde iman eden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayan muttakiler için, Allah'tan korkan kullar için kılavuzdur.' İşte Fatiha'dan sonra gelen Bakara sûresinin ilk ayetleri böyle başlar.

Kur'an, mü'minlerin hiç bir zaman göz ardı edemeyeceği, kendisinden vazgeçemeyeceği, kurtuluşa ulaşmalarının tek pusulası olan bir kitaptır. O'na tabi olanlar kurtuluşa erecektir. O'nu tanımayanlar, O'na uymayanlar hüsrana uğrayacaklar, pişman olacaklardır. Fakat o pişmanlık bir fayda sağlamayacaktır.

 

FATİHA SÛRESİNDEN EMİRLER YASAKLAR

1.      Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve hesap gününün hakimi Allah’a hamdet. (1-4)

2.      Yalnızca O’na ibadet et ve yalnızca O’ndan yardım dile. (5)

3.      Dosdoğru yolu, nimet verdiklerinin yolunu göstermesi, gazaba uğrayanlar ve sapanların yolundan uzak tutması için O’na dua et. (6-7)


 


                                        
Cenab-ı Allah kabul buyursun İnşallah...

 

Ama onların da yoktu !!!




Ya Bedir Savaşına ne demeli:

Savaş hiç durulmuyordu aksine gittikçe kızgınlaşıyordu, bu arada ikindi vakti çıkmak üzereydi, ama kılacak zamanda yoktu müslümanların karşısında en az on katı düşman vardı, kenara çekilipte namaza duramazdın, ya da namazı kılmıyacaksın değil mi bence en kolayı bu...!?


Ya onlar ne yaptı Peygamberimiz 300 kişilik ordusunu ikiye ayırdı yarısı geriye çekildi, diğer yarısı daha ileri atıldı ve daha bir kuvvetle savaştı, ve geriye çekilenler Peygamberimizin imamlığında namazlarını kıldılar; bitince de diğerleri ile yer değiştirip onlar savaşmaya başladı diğerleri geri çekilip namazı eda ettiler.

Sence onların zamanı var mıydı ?

Ya da bunların zamanı var mı ?




Yok değil mi ?
 

Yeriniz mi yok.....?????
 
Sence onların yeri var mı?





Bu da tutmadı başka yok mu bahanen ?
 
Ya da yolculuk yapıyorsundur değil mi, kılacak yer yok ki olsa kılardın...!!!

Peki onların var mı?


Ya da insanlar ne der diye aklına mı geldi ? 
 
Peki ya buna ne derlerdi.....!??


Utanılacak bir şey değilmi.....!!!???
 
Çok aşırı yogunsun değil mi evde toptan kılarsın hepsini nede olsa kazaya bırakırız öyle kolaylık var...!!! 
  
  
 
Peki ya hiç kılmayan !!???
 
 
 
Allah (cc) buyuruyor ki:
'Kitablarını sağlarından alanlar cennettedirler. Mücrimler hakkında sorarlar: 'Sizi cehennem çukuruna ne sürükledi?' Mücrimler diyecekler ki: 'Biz (dünyada) namaz kılanlardan değildik. Yoksullara yedirmiyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalıyorduk. Kıyamet gününü de yalanlardık. Ta ki ölüm bize gelene kadar (bu hal üzerindeydik) '


(Müddessir Suresi: 40-47)
 
 
Cabir ibn Abdullah (ra)'den rivayet edilmiştir. Nebi (sav) buyurmuştur ki:

'İman'la küfür arasındaki şey namazı terk etmektir.'

(Tirmizi: 2618, Kitabu's-Salat: 887 ve İbni Ebi Şeybe İman: 44 sahih olarak rivayet etmişlerdir.) 


ya yaşlanamazsan...?
 

Ya sen namaz kılmadan, senin namazını kılarlarsa...!!???
 
 

 
Ya azab bu kadar çetin olursa ya Namazın yoksa..........?

Hesabını veremediğinde en istemediğin azab şekli sana yapılmayacak mı...?

Bakamıyormusun yoksa...?
 
 

Bunlar kadar genç misin sen, ama bak onlar kılıyor neden?

 
Namaza yetişmek için koşan bir çocuğa Hz.Ömer(RA)
'Sen daha çocuksun bu kadar telaş etmene gerek yok sen daha çocuksun namaz sana farz değil' demişti de çocuk cevap vermişti:

'Amca, amca! Bu işin büğüyü küçüğü olur mu? Daha dün mahallemizde bir çocuk öldü.

Üstelik benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok.

En iyisi her yaşta buna hazır olmalı.

 

 
Hem bu yaşta namaza alışmazsam, büyüyünce zor gelebilir.

Sen hâla gencim de...?


Aaa olmadı hastasın değil mi onun için kılamıyorsun, özür dilerim...

Ama iyileşmen için namaz kılman gerektiğini biliyor musun?

Öyle dememiş mi Peygamberimiz 'namazda şifa var' kalk bi kıl bakalım namazını hastalığın kalıyor mu o zaman???

Bak oda hasta üstelik kaç yaşına gelmiş...!!!
 

 

 
Ama ayakta duramıyorsun değil mi?
 
 

 
Oturarak kıl,
oturamıyorsunda (yatalaksın)

Kafanla kıl o zaman, yoksa tamamen felç mi geçirdin (şimdi yırttın galiba) zannetme ki yırttın!!!

O zaman da gözlerinle kıl bak bu kadar kolaylık var, eminim başka bahanelerinde vardır değil mi?

Yaa boş ver hem sen niye namaz kılacaksın önemli olan kalp değil mi? Senin kalbin temiz kılsan ne olacak ki?

O
'Güzeller Güzeli' Hz. Muhammed(SAV)'in kalbi kapkara mıydı, pislik içinde miydi de, ayaklarının altı şişinceye kadar namaz kılardı?

Eee gördün mü kalbin Efendimizin kalbinden de mi temiz acaba???

Değil, değil mi?


 
Bu da olmadı var mı başka bahanen kalmadı mı yoksa uyduracak bir şeyler?

Bahanelerini dinleme(me)k isterim veya dur bunlarıda ben tahmin edeğim...

Sabah namazına uyanamıyorsun, sabahın köründe kim kalkacak ki uykunu mahvedeceksin değil mi?

Ya aşık olduğun kız yada erkek
Seninle sabah 5'de buluşalım deseydi sen ne yapardın saatini kurar erkenden yatardın,

hatta uyanamam diye uyumazdın o gece, peki seni çağıran senin rabbin...!?

Yaa boşver değil mi????

Ya böyle bir ilan görsen ne yapardın acaba ?



 
Ama gitmezdin değil mi değmez onun için felan uykunu bozmana, sen mi gitmeyeceksin bari yalan söyleme ilk sen olmak için geceyi orda geçirirdin...!!!

Yemeğini yemeden öğleyi geçirmiyorsun belkide zevkini çıkara çıkara 1 saatte yersin yemeği değil mi, yemek daha önemli değil mi ???

Ya ikindi ne olacak ??

Dur şimdi zaten yoruldun bütün gün birde bu arada namaz olur mu ?

Ya akşam namazı ???

Ooo sende yaaa daha eve gidilecek, yemek yenilecek, zaten akşam vakti de kısa yetişemiyorsun degil mi?

Yatsı namazını hiç sorma değil mi ?

O saatte namaz mı kılınır yemek yedik güzelce tıka basa doldum kanepeye uzanıp dizi, film izleme vakti dimi aaa...!!!

 
 
Bunlara bulabiliyorsun değil mi vakit aman sende çok oldun dur bi dizi izleyecegiz 1 saat şurda ?

1 :ÖLÜ İSEN

2: DELi İSEN

3: BEBEK İSEN




Ama yok, nasıl olur sen 
Ölü veya Deli değilsin, üstelik kocaman Adam'sın ve İnsan'sın, Allah korusun Kafir'de değilsin, demek ki NAMAZ'dan kurtulamazsın.....................

Hem bak doğada her şey 'O' na SECDE ediyor sen daha ne duruyorsun ??? 
 


Mihraba vuran ışık namaz kılan insan siluetini andırıyor !!!

 
Ya bu kayaya ne demeli kimbilir ne sırlar saklı...!!!


Ağaçlar bile secde ediyor, ibret almalı...!!!

 

 
Biliyorum sen onlar gibi namaz kılamazsın, onlar gibi olsan zaten bahane uydurmaz,

namaz kılmak için kendine yollar arardın bu zamanda... Nasıl mı namaz kılacaksın ?
 
Artık çoğu böyle kılmıyormu dikkatli bakın...???
 

 
 
Aah işte !!!
 


Böyle değil....................

Öyle bir namaz kılacaksin ki Mevlana'ca:



Namaza tekbirle girmek,'İlahi, biz senin huzurunda kurban olduk' demektir. Tekbir getirerek kurban kesildi gibi, tekbirle namaza başlamak da, 'Allah'ım canımız sana feda olsun' anlamındadır.

Namazda kıyama durmak,
Allah'ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Kul, biraz sonraki hakkıyla yerine getiremediği kulundan ve işlediği günahlardan dolayı, utancından ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükuya eğilir.

Başı rükuda iken 'Hak'kın suallerine cevap ver' diye ilahi ferman gelir. Kul, rükudan başını mahcup olarak kaldırır. Ayakta duramaz, yüzüstü secdeye kapanır.

Tekrar ona,
'Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver' diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde başını kaldırsa da, tekrar yüz üstü kapanır.

Var mısın böyle namaz kılmaya ?
 


Veysel Karani gibi geceleri gündüzleri namazla geçirmeye var mısın?
 


Öyle güzel bir namaz kılarmış ki mübarek, bir geceyi sadece kıyamda, diğer bir geceyi sadece rükuda, diğer bir geceyi de sadece secdede geçirirmiş...
 


Hz. Ali(RA) gibi, savaşta yediği okun acısından cıkaramıyorlar, ancak Hz. Ali(RA) namaza durunca çıkarıyorlar hem de kılı bile kıpırdamıyor, soranlara da 'Biz namaz kılarken can kuşumuzu salıveririz' demiş mübarek insan, var mısın böyle namaz kılmaya ?

Hz.Rabia gibi, gözlerinde yaş kalmayıncaya kadar namaz da ağlamaya var mısın?

Ve
O GÜZELLER GÜZELİ Peygamberimiz, namazı en güzel kılan O kimse onun gibi kılamazdı, var mısın onun ümmeti olarak namaz kılmaya?
 


Hadi ey kalbim durma artık tövbe et ve Yaradanına en güzel hamdini sun, temizle kalbini pislikten, dünyalıktan ve kula yakışır bir şekilde MEVLA'ya yaklaş...


Hadi be ruhum hadi be kalbim uymayın siz o nefsime o hep konuşur ve sizi kötüye götürür, siz ondan güçlüsünüz, siz ona hükmedersiniz hadi kırın onun gücünü...

Biliyorum yapacaksın sen bunu hadi o zaman bak
Bilal-i Habeşi(RA) ezanı okumaya başladı

Öyle bir namaz kılacaksin ki ezanı okuyan Bilal-i Habeşi olacak, namaz kıldığın yer Mescid-i Haram(KABE) olacak ve İmamın Hz. Muhammed Mustafa olacak ve Hz. Ebubekir, Hz. Ömer,

Hz. Osman, Hz. Ali ve Sahabe-i Kiram ile birlikte namaza duracaksın... 

Öyle bir namaz kılacaksın ki, sırat köprüsünün üzerinde olacaksın aşağısı cehennem ve karşısında
YÜCELER YÜCESİ ALLAHÜ  TEALA ve Meleklerle saf tutarak...

Haydi şimdi namaz zamanı, haydi şimdi kurtuluş zamanı...
 


Önünde bunlar var... her isteğinin gerçekleşeceği sonsuz yaşam yurdu CENNET var....


KURTAR KENDİNİ... 

Lütfen herkese yollayın  iyiliği emreden topluluk olalım ve biz de her namaza başlayan kardeşimizle birlikte ecir kazanalım...

Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.

(Al-i İmran Suresi, 104)