Nisanur Tekin - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı



“... bir hayatın bitişi

ve çıktığı kaynağına geri dönüşü

önemsenmiyordu.”
Image Hosted by ImageShack.us
gitmek... her akarsuyun yazgısıdır...

Image Hosted by ImageShack.us
“... bizler

kendi özgürlüklerimiz kadarız.”


Image Hosted by ImageShack.us

hayatın nerede döneceğini bilemedim

ve nerede duracağını...

hep yüzersem bir yere mutlaka varacağımı sandım

yorulan kollarım beni bırakınca ayrılmak başladı

karanlıkla birlikte hayat bir gemiye binip uzaklaştı

Image Hosted by ImageShack.us

'yolun sonu' dediler, 'artık yere inme zamanı'

'sarı, bedenden düşmektir yere; yeşil, yeniden doğmak bedende'

ayrılığı renklere yükleyenlere direniyorum bak

buz tutmuş gecelerde bile

Image Hosted by ImageShack.us

HADİ TUT ELİMİ YİNE...

Image Hosted by ImageShack.us


Sana geldim 'Son'aSen de yeryüzüdür gökte bulanEy Suların sonsuzluğuBakışlarım demir atsın gözlerinin limanınaFırtınalara yorgun yüreğim; SanaBütün Sabahlarım sesinde ağarsinKeder tırmanmasın yüzüme bir daha; Sarmaşık gibi; Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarımaBiliyorum; Yüreğim durgun sudur; dindiğimKorku kıyılarımı sildiğimSana geldimSustum ve yumdumİki damla ateş düşürdün gözlerimeAl uslandır korsan bedenimiGece kanat çırpsın parmaklarımdaBirbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasınBirleşsin yağmur soylu ellerimizBırak öpüşlerim ağzını kapatsınUzun uzadıya susarak kalalım birbirimizdeSabaha söyleceyek Söz bırakmayalımKöpekler gibi havlayan acılarımız sussunSevda çözmesin kendini bizdenSularca gülüşelimYüreğim alıkoysun gitmelerimiSona geldim Sana! !

Image Hosted by ImageShack.us

Beni sömürülmüş halkım gibi düşün
Aydos yaylasında kalmış çığlığım
Ve dumanlı başıyla Zigana da özgürlüğüm! !

Göçebe zamanı silmişim ter kokan mendilime
Savaşçı ruhum hep yenilgiyi işlemiş gergefime

Beni zor toprakların çiftçisi gibi düşün
Güneşin alev saçları dolanmış ellerime

Düşün ki ateşten gözlerimle Harran da bir marabayım
Minik parmaklarımda pamuk kozası kanamalar
Tütün rengi tenim ipe gerilmiş Manisa da
Duman olup tüter hıncım / basılır üzerime
Ahım kalır kokuşmuş bir kül tablasında..

Her yanım ayrılık kokar / çeltik sular göz yaşlarım
Narına yanmış bahtım / Çorum da / Ordu da / Sinop da
Ve bir bereketsizliğin damarına basarken / Tokat da
Beni toprak yiyen ana gibi düşün / Muşta / Kozan da

Sen beni yalancı hürriyetlerin aldatan dizelerinde oku
Tarih yazmış geçmişimi silen silgilerin kara tozlarında
Bir bütün halinde yanan çocukların bakışlarında
Korkularda, ezilmelerde, yırtık elbiselerde, kahvelerde! !

Düşün ki yürek öğüten çarkların alın teriyim fabrikalarda
Yüzüm ülkem kadar kirli bedenim vebal taşır minik yavruma
Sütüme haram katmamışken dedem ben savmışım onurumu
Yere çaldığım gururumla bakamaz olmuşum bayrağıma

Henüz yâri olmamışken Veysel’in kara toprak
Dadaloğlu diklenmemişken şiirlere / türkülere
Nazım memleket hasretini sıvamamışken yüzüne
Sarıkamış ayazında şehitlerin kardan parkalarındaydım

Yunus ilahi aşkı yazmışken dağlara
Karacaoğlan’ın sazında en yeni türküydüm
Mecnun dağları delerken Leyla’sı uğruna
Kör kuyularda Hasan’dım / Hüseyin’dim

Sınıflara ayrılırken insanım
Aleviyle kardeş kürtle sırdaştım
Gürcüye akraba yahudiyle ortaktım
Çünkü insandım

Değmeden toprağıma emperyal eller
Soframda tek çanağa kaşık sallardım
Bir dilim ekmeğimi düşmanın dedikleriyle paylaşandım
Kini öğrenmeden önce gelinimin mezhebini sormazdım

NE RENK NE DİL NE DİN UMURSAMAZDIM
ÇÜNKÜ İNSANDIM