SENİN İÇİN
“her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
gelişigüzel bir nesne, bir iskemle gibi
yazla birlikte biten kısa bir tatil
çekmecede bir kart gibi bırakıp gittin...”
-L.Aragon-Senin
için,
yaz,
hep aynı bulutlarla geliyor.
Kalbine sokulan yeşiller sararıyor
ve yazgısı iklimlerin,
hep daracık pencerende kalıyor...
Senin
şu upuzun sokaklardaki daracık bahçelerde
kısacık güller oturuyor.
Sahillerde takalar, şehirlerde kışkırtıcı sevinçler dolaşıyor...
senin
yalnızlık,
kalbine bir kez daha kırbacıyla giriyor.
Eski güftelerin sözleri birden ayaklanıyor...
İçin,
odalar, sofalar utanıyor.
O saat bulvarlara serseri yağmurlar yağıyor.
Yağıyor…
Sen eskiyen bedenini kederle ovuşturuyorsun.
Sen şehrin dinmez uğultusunda
geceye şarkılar söylüyorsun...
yoksul ve mahcup evlerde fokurdayan demliklerin buğusu gözlerine düşüyor.
Anılar defter sayfalarında kurutulmuş çiçekler gibi susuyor...
Susuyor!
terk edilmiş bir adam şimdi şiirler yazıyor;
göğsünde yerin bomboş duruyor…
/Herkes seçti adamını ey kadın.
Herkes... Sana bıraktı yalnızlığını!/
sensiz her günümü bir yüzyılla saydım.
Yeni bir yangına milat var artık.
Düştü tetiği yüreğimin yığıldım kaldımYILMAZ ODABAŞI
SENİN İÇİN
“her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
gelişigüzel bir nesne, bir iskemle gibi
yazla birlikte biten kısa bir tatil
çekmecede bir kart gibi bırakıp gittin...”
-L.Aragon-
Senin
için,
yaz,
hep aynı bulutlarla geliyor.
Kalbine sokulan yeşiller sararıyor
ve yazgısı iklimlerin,
hep daracık pencerende kalıyor...
Senin
için,
şu upuzun sokaklardaki daracık bahçelerde
kısacık güller oturuyor.
Sahillerde takalar, şehirlerde kışkırtıcı sevinçler
dolaşıyor...
senin
için,
yalnızlık,
kalbine bir kez daha kırbacıyla giriyor.
Eski güftelerin sözleri birden ayaklanıyor...
Senin
İçin,
odalar, sofalar utanıyor.
O saat bulvarlara serseri yağmurlar yağıyor.
Yağıyor…
Sen eskiyen bedenini kederle ovuşturuyorsun.
Sen şehrin dinmez uğultusunda
geceye şarkılar söylüyorsun...
Senin
için,
yoksul ve mahcup evlerde fokurdayan demliklerin
buğusu gözlerine düşüyor.
Anılar defter sayfalarında kurutulmuş
çiçekler gibi susuyor...
Susuyor!
Senin
için,
terk edilmiş bir adam şimdi şiirler yazıyor;
göğsünde yerin bomboş duruyor…
/Herkes seçti adamını ey kadın.
Herkes... Sana bıraktı yalnızlığını!/
Senin
için,
sensiz her günümü bir yüzyılla saydım.
Yeni bir yangına milat var artık.
Düştü tetiği yüreğimin yığıldım kaldım
YILMAZ ODABAŞI