Ayak üstü atıştırmaya benzemiş hayatımız; maksad “karın doyurmak” alışkanlığına dönüştürdüğümüz rutin.
Gerçek ziyafete iştah kapamak bu daha çok. İlk gelen ordövr tabağına saldırmak gibi...
Ana yemek geldiğinde, hıçkırık sesleri arasında, rahatsız bir miğde ama tabakda ki yemekte gözü kalmış bir çift göz ve derin pişmanlık, masadan kalktığımızda...
Hep acelemiz mi vardı acaba? Aparatif dediğimiz sevgiler bizi nereye kadar ve nekadar tok tutabilir di..? ...
Ayak üstü atıştırmaya benzemiş hayatımız; maksad “karın doyurmak” alışkanlığına dönüştürdüğümüz rutin.
Gerçek ziyafete iştah kapamak bu daha çok. İlk gelen ordövr tabağına saldırmak gibi...
Ana yemek geldiğinde, hıçkırık sesleri arasında, rahatsız bir miğde ama tabakda ki yemekte gözü kalmış bir çift göz ve derin pişmanlık, masadan kalktığımızda...
Hep acelemiz mi vardı acaba?
Aparatif dediğimiz sevgiler bizi nereye kadar ve nekadar tok tutabilir di..? ...