Gidene “gitme” diyemeyenin, gelene “hoş geldin”’i ne kadar anlamlıdır bilemiyorum Benim gibi konuşmayıp, benim gibi yazmayandan uzak durursam; nereye götürür beni bu tekdüzelik! ! ! Arada bir “saçmalama! ” desin biri ölçüp biçeyim, düşüneyim üstünde; onun kadar sert, onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun “yanılıyorsun” derken.... ve gülümseyeyim Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırım kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem; ama öfkelenmeden yazamam, yazamam yazmasına da kızamam da kimseye... Sessizlik izin verir karşındakine, seni dilediğince yorumlaması için... Ve bazen, en fazla bağıranla, hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden... Ve merak ederim: “Ne saklıyorlar benden? ” Belki gözlem yapıyorlar, belki veri topluyorlar; herkes bağırırken susmak, erdem sayılır belki; ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?
Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim; ben ağlarken ağlıyorsan “DOSTUM” diyebilirim, ben kalırken gidiyorsan “korkak” sanabilirim ben severken itiyorsan, VAZGEÇEBİLİRİM SENDEN ve ben sorarken susuyorsan, katlim vaciptir demektir; ÖLEBİLİRİM! Sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık, ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz, bazen tırnaklarını toprağa geçirerek, hayatımızdan çıkıp gider insanlar; bazen anlamamanın, bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar. Çelişki mi?
Kesinlikle hayır!
En büyük acıları da bilirim, en büyük mutlulukları da...
Arkama bakmadan gitmesini de bilirim, ölümüne sevmeyi de... Anlayışlı olmayı da bilirim, inatçı olmayı da...
Gözümü karartmayı da bilirim, gözümü açmayı da...
En tatlı da olabilirim, en cadı da...
Bağırıp çağırmayı da bilirim, susmayı da...
Hayal kurmayı da bilirim, gerçekçi olmayı da, gerçeklerden kaçmayı da...
Her şeyi bilirim, bilmemezlikten gelmeyi de...
Gülmeyi de bilirim, ağlamayı da, içim ağlarken yüzümü güldürmeyi de...
İlgili olmayı da bilirim, umursamaz olmayı da...
Agresif olmayı da bilirim, sakin olmayı da...
Paylaşmayı da bilirim, içime atmayı da...
Mesafeli olmayı da bilirim, samimi olmayı da...
Uyumlu olmayı da bilirim, kaprisli olmayı da...
Sineye çekmeyi de bilirim, tepki göstermeyi de...
Kalp kırmayı da bilirim, gönül almayı da...
Melek olmayı da bilirim, şeytan olmayı da...
Hatırlamayı da bilirim, unutmayı da...
Naz çekmeyi de bilirim, yeter demeyi de...
Hiperaktif de olabilirim, durgun da...
Olgun olmayı da bilirim, çocuk olmayı da...
'Her zaman' larım da vardır, 'asla' larım da...
Güleryüzlü de olabilirim, asık suratlı da...
İsyan etmesini de bilirim, şükretmesini de...
Anlatmayı da bilirim, dinlemeyi de...
Akıllı uslu olmayı da bilirim, deli olmayı da...
Çok mantıklı da olabilirim, çok duygusal da...
İnsanına, yerine, zamanına bağlı... Kim neyi hak ederse, ortam ve zaman neyi gerektirirse... Bazen bir anahtar oluyordu hayatımız Bilmeden bir kapı arayan Bazen kilitli bir hal alıyorduk Yanlış anahtarlarla acıyan.....
Gidene “gitme” diyemeyenin,
gelene “hoş geldin”’i ne kadar anlamlıdır bilemiyorum
Benim gibi konuşmayıp,
benim gibi yazmayandan uzak durursam;
nereye götürür beni bu tekdüzelik! ! !
Arada bir “saçmalama! ” desin biri ölçüp biçeyim, düşüneyim üstünde; onun kadar sert, onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun “yanılıyorsun” derken....
ve gülümseyeyim
Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırım kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem;
ama öfkelenmeden yazamam, yazamam yazmasına da kızamam da kimseye...
Sessizlik izin verir karşındakine,
seni dilediğince yorumlaması için...
Ve bazen, en fazla bağıranla,
hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden...
Ve merak ederim: “Ne saklıyorlar benden? ”
Belki gözlem yapıyorlar, belki veri topluyorlar;
herkes bağırırken susmak, erdem sayılır belki;
ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?
Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim;
ben ağlarken ağlıyorsan
“DOSTUM” diyebilirim,
ben kalırken gidiyorsan “korkak” sanabilirim
ben severken itiyorsan, VAZGEÇEBİLİRİM SENDEN ve ben sorarken susuyorsan,
katlim vaciptir demektir; ÖLEBİLİRİM!
Sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık,
ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz, bazen tırnaklarını toprağa geçirerek, hayatımızdan çıkıp gider insanlar;
bazen anlamamanın, bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar.
Çelişki mi?
Kesinlikle hayır!
En büyük acıları da bilirim, en büyük mutlulukları da...
Arkama bakmadan gitmesini de bilirim, ölümüne sevmeyi de... Anlayışlı olmayı da bilirim, inatçı olmayı da...
Gözümü karartmayı da bilirim, gözümü açmayı da...
En tatlı da olabilirim, en cadı da...
Bağırıp çağırmayı da bilirim, susmayı da...
Hayal kurmayı da bilirim, gerçekçi olmayı da, gerçeklerden kaçmayı da...
Her şeyi bilirim, bilmemezlikten gelmeyi de...
Gülmeyi de bilirim, ağlamayı da, içim ağlarken yüzümü güldürmeyi de...
İlgili olmayı da bilirim, umursamaz olmayı da...
Agresif olmayı da bilirim, sakin olmayı da...
Paylaşmayı da bilirim, içime atmayı da...
Mesafeli olmayı da bilirim, samimi olmayı da...
Uyumlu olmayı da bilirim, kaprisli olmayı da...
Sineye çekmeyi de bilirim, tepki göstermeyi de...
Kalp kırmayı da bilirim, gönül almayı da...
Melek olmayı da bilirim, şeytan olmayı da...
Hatırlamayı da bilirim, unutmayı da...
Naz çekmeyi de bilirim, yeter demeyi de...
Hiperaktif de olabilirim, durgun da...
Olgun olmayı da bilirim, çocuk olmayı da...
'Her zaman' larım da vardır, 'asla' larım da...
Güleryüzlü de olabilirim, asık suratlı da...
İsyan etmesini de bilirim, şükretmesini de...
Anlatmayı da bilirim, dinlemeyi de...
Akıllı uslu olmayı da bilirim, deli olmayı da...
Çok mantıklı da olabilirim, çok duygusal da...
İnsanına, yerine, zamanına bağlı... Kim neyi hak ederse, ortam ve zaman neyi gerektirirse...
Bazen bir anahtar oluyordu hayatımız
Bilmeden bir kapı arayan
Bazen kilitli bir hal alıyorduk
Yanlış anahtarlarla acıyan.....