Hüseyin Karabay - Hakkında Yazdığı Tanıtım Ya ...

Mazin dirhem dirhem
satıldığı yer müzem
kece kilim ve halı
serilmiş önümüze
kece deyip gecme
yer yazgısı at süsü
padişahın otağı
cobanın sırt örtüsü
kolu yok omuzu var
ona derler kepenek
şifre olmuş kök boya
gülümser benek benek
kilim gönül gözüyle
okunacak bir kitap
asırlardan bu güne
tel tel sunulanhitap
dinlersem cok sey söyler
sındı kulpu deseni
elinde makasıyla
yar gömlek keseni
anlayan ana icin
o bir hüner övgüsü
mutekbel gelinine
icten yürek sevgisi
halı kızın sırdaşı
gelinin can yoldaşı
evin gelir kaynagı
ocakta pişen aşı
cehiz türüne giren
dokunur gizli nazla
gün gelir zaman gelir
olur yere namazla
hasır ise göz nuru
dokuyanın onuru
fakirlik fazileti
helal kazanc gururu
üstünde yuer sofrası
sofrada bakır sini
ana baba ve ece
kuşatmış cevresini
sini üstünde dürgü
tas dolusu bulamac
yufka kürek olurken
batırılır bazlamac
sofra ona şükürle
rabba dua edilir
helal kazanc uğruna
sürü pesi gidilir
dağdan dağa sekerek
coban elde tengerek
dirhemini kaybetmez
kılı kırk kat bükerek
dağda coban olsada
yar mendile konuşur
üsküdarlı katible
bu konuda uyuşur
müzelerin baş tacı
manidar dilli mendil
her bir oya ve nakış
sevdayı söyleyen dil
sarısarardım soldum
alda aldatma demek
dahada acıkcası
yalnız yadma demek
türkü deyip gecmeyin
anıların müzesi
bir boş beşik türküsü
anamın yanık sesi
anadolu nine dolu
yürekleri dertle dolu
nenni nenni kateylemiş
yemene giden yolu
sonra koca istanbul
göz kırpmış genci yutmuş
güzelleri gören genc
köyde yari unutmuş
üç neslin üc zamanda
cektiği üc tür acı
bu gönül senden davacı

H.KARABAY