Sokaklarda çocuk gülüşleri... Ahırlarda kuzu sesi... Yüreklerde sevda... Düşlerde özgürlük... Ve dağlardan Kaval sesi, Çoban türküleri süzülürdü köy meydanına. Kır çiçekleri boy verirdi gök yüzüne. Ne kin... Ne kan... Ne barut... Yanlızca bahar kokusu gelirdi burnumuza. Hergece bir başka gönüle konuk olup, Gazlambasının titrek ışığı altında, Alın terinden sunulmuş sofralarda, Koyu sohbetlere tutulurdu babalarımız, Sonra Dengbêjler alırdı sırayı. En güzel stranlar söylenirdi, Nenelerimiz çîroklarla uyuturken torunlarını.
Sonra... sonrası acı sonrası ağıt. sonrası dram. Sonrası gözyaşı. Bir akşam bomba indi, Çamurdan ve taştan evlerimizin toprak damlarına. Tüm gülüşleri dağıtan büyük bir gürültüyle, Kurşun yağmur olup taştı sokaklardan. Kır çiçekleri postallara boyun eğdi, Boyun eğerken gencecik bedenler mermilere. Kulakları okşayan kaval sesi değildi artık, Ağıtlar ve feryatlardı gecenin sessizliğini bozan. Kılamlar sözsüz, Dengbêjler soluksuz kalmış, Stranlar yerlerini ağıtlara bırakıp, çekip gitmişti ansızın. Ezgisiz, melodisiz kalmıştı kaval. Çîroklarda, çocuklarda susmuştu. Ve suskundu tüm dünya, Acılara seyirci kalarak. Solmuştu dünyanın bütün renkleri. solmuştu kesk. solmuştu sor. solmuştu zer. Yanlızca siyah kaldı gecenin karanlığında. Ve siyah yüzlü haydutlar...
Siyah Yüzlü Haydutlar
Sokaklarda çocuk gülüşleri...
Ahırlarda kuzu sesi...
Yüreklerde sevda...
Düşlerde özgürlük...
Ve dağlardan Kaval sesi,
Çoban türküleri süzülürdü köy meydanına.
Kır çiçekleri boy verirdi gök yüzüne.
Ne kin...
Ne kan...
Ne barut...
Yanlızca bahar kokusu gelirdi burnumuza.
Hergece bir başka gönüle konuk olup,
Gazlambasının titrek ışığı altında,
Alın terinden sunulmuş sofralarda,
Koyu sohbetlere tutulurdu babalarımız,
Sonra Dengbêjler alırdı sırayı.
En güzel stranlar söylenirdi,
Nenelerimiz çîroklarla uyuturken torunlarını.
Sonra...
sonrası acı
sonrası ağıt.
sonrası dram.
Sonrası gözyaşı.
Bir akşam bomba indi,
Çamurdan ve taştan evlerimizin toprak damlarına.
Tüm gülüşleri dağıtan büyük bir gürültüyle,
Kurşun yağmur olup taştı sokaklardan.
Kır çiçekleri postallara boyun eğdi,
Boyun eğerken gencecik bedenler mermilere.
Kulakları okşayan kaval sesi değildi artık,
Ağıtlar ve feryatlardı gecenin sessizliğini bozan.
Kılamlar sözsüz,
Dengbêjler soluksuz kalmış,
Stranlar yerlerini ağıtlara bırakıp,
çekip gitmişti ansızın.
Ezgisiz, melodisiz kalmıştı kaval.
Çîroklarda, çocuklarda susmuştu.
Ve suskundu tüm dünya,
Acılara seyirci kalarak.
Solmuştu dünyanın bütün renkleri.
solmuştu kesk.
solmuştu sor.
solmuştu zer.
Yanlızca siyah kaldı gecenin karanlığında.
Ve siyah yüzlü haydutlar...
Şahin