İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer! !
kadınım İnce sızım Ellerimin temiz sesi kadınım uzak diyarlarda Gözlerimin mesafesi kadınım ılgıt ılgıt gelir bana Kadınım kendini arar dalgın aynalarda.
kadınım korkularımın özlemi Sert bakışlarda merhamet Tınaz bereketinde savrulan harmanım Kuştüyü yastıgımda gecenin sesi Varlıgını anlatamam sana sen dalgın zamanların gizemi sen hayatın yosun rengi.
kadınım, akşamları gozlerimden dalar yıldızlara Okşar geceyi sevdamızda Mavi denizde göz yaşlarını ıslatır Kurşuni bir sabahta aşkın hayalini arar Kadınım güneşin renginde saçlarını tarar.
akşamı kanatlarında taşıyan sesi Hoyrat bakışlarda saklar kadini bahar yorgunluğunda Merhamet asmalarının çiçeğini Solgun akşamın handelerinde açar kadınım.
kadınım, aksamın sessizliginde gelir bana Zarif bakışın armağanı gibi Dolar kalbime Aziz bir hatiranin eşliginde.
dalgın bir akşamın yamacında başlayınca yolculuğum evvelim yok zannederdim sensiz bakınca geceye bir tufanmış gözümde kıvılcım kıvılcım parlayan yıldızlar ruhumun mutantan aynalarını görünce alnımdaki secdede.
aşkına kaldıraç olmuş dağlar ayaklanınca bedenimde kıyametim zannederdim kayan yıldızın solgun gizemini bir hicranın ahıdır zaman batanken güneşin minesinde o hançerin acısını dindiren dermanım sensin yüreğimde.
madem aynalar okşamaz saçlarımdan akan terin sesini o zaman doğmayan guneşin günü değildir bu aşkın bestesi bil ki; bu sonsuzluk hayalinde yalnızca sen varsın alnımda sevdanın mutantan aynalarını gördüm aşkın kalp atışında.
bakınca seyr-i âleme ayıldım gözlerinden dalınca içeri bin vefa kapısı açılır aynalardan bakarsan aya, ey sevgili tutuşan bir gurubun figanıdır içimde beklediğim akşamlar içimde çoğalan mutantan aynaların gizeminde hayat başlar.
bu derbeder akşamlarda sensiz hem Mecnunum hem Leyla gel gör ki; çöle inen nuru görmeyen gözlerde gece vaveyla açılsın evrenin kat kat perdeleri göreyim nurdan cemalini eskimeyen nesne gibi kalbimde saklarım ruhumun sahibini aynalar yalan söylemez kalbimin sahibi sensin, ey sevgili bu hicranlı âlemin vuslatı ancak son bulur senin sevdanda aşkının hayali mutantan aynalara yansıyınca Tur Dağında.
HAZAN BAHÇELERİ . Kalbim yine üzgün, seni andim da derinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden Yorgun ve kirilmis gibi en ince yerinden Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden bosalan bagrima gözyaslari dolmus Gördüm ki yazin bastigimiz otlari solmus Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmus Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden . Yahya Kemal Beyatli . ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
SENİN İÇİN YANAR
seslendim,duymadın
yalnızlığın penceresinden bakarken durgun bir zamandı gece gözlerinde leylim sabahı beklerken.
göz pınarlarımda biriken tortuyu damıtamaz yağmurlar bu aşkın ateşini söndürür sanma yalnız akan soğuk pınarlar.
özlemek tutuşan bir kalbin hasretini sorar bulutlara ulaşır umutlar o hevesle sevgilinin kalp atışlarına.
bin vaveyla olsa da geceden sabaha taşan umutlar bir yorgan gibi sarsın beni aşkımın güneşinde solan yıldızlar.
gerçeğin hedefi saparsa kalbinden ruhuna bir kılıç gibi iner mermiler tutsaklığımı gidermez bendeki hayalin efkarımı dağıtmaz sensiz geceler.
koyu gölgeler içinde kaybolur kumru aşkını dindiren martı sesleri alnımın kıvrımlarında adını doldurur denizden gelen dalgarın nefesi.
müebbet bir duygu gibi tutukluyum sende ey sevgili kudret denizini aşacak yelkenlerim sensiz çok kederli.
duymasın sakın, kimseler duymasın bu aşkın kalp ağrılarını içli bir ocak gibi tüter bu gönül senin için yanar ey sevgili.
:) :) :) :) :) :) :) :)
EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer! !
CAN YÜCEL
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
KADINIM
kadınım İnce sızım
Ellerimin temiz sesi
kadınım uzak diyarlarda
Gözlerimin mesafesi
kadınım ılgıt ılgıt gelir bana
Kadınım kendini arar dalgın aynalarda.
kadınım korkularımın özlemi
Sert bakışlarda merhamet
Tınaz bereketinde savrulan harmanım
Kuştüyü yastıgımda gecenin sesi
Varlıgını anlatamam sana
sen dalgın zamanların gizemi
sen hayatın yosun rengi.
kadınım,
akşamları gozlerimden dalar yıldızlara
Okşar geceyi sevdamızda
Mavi denizde göz yaşlarını ıslatır
Kurşuni bir sabahta aşkın hayalini arar
Kadınım güneşin renginde saçlarını tarar.
akşamı kanatlarında taşıyan sesi
Hoyrat bakışlarda saklar kadini
bahar yorgunluğunda
Merhamet asmalarının çiçeğini
Solgun akşamın
handelerinde açar kadınım.
kadınım,
aksamın sessizliginde gelir bana
Zarif bakışın armağanı gibi
Dolar kalbime
Aziz bir hatiranin eşliginde.
kadınım hayatın nefesi
kadınım gozlerimin hayali.
ibrahim yılmaz
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına
Daha dün doğmuşuz sanki
Yeni mektebe başlamışız
Yeni sevmişiz.
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına
Günlerimiz, dün bir bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yokki…
ÖZDEMİR ASAF
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
RUHUMUN MUTANTAN AYNALARI
dalgın bir akşamın yamacında başlayınca yolculuğum
evvelim yok zannederdim sensiz bakınca geceye
bir tufanmış gözümde kıvılcım kıvılcım parlayan yıldızlar
ruhumun mutantan aynalarını görünce alnımdaki secdede.
aşkına kaldıraç olmuş dağlar ayaklanınca bedenimde
kıyametim zannederdim kayan yıldızın solgun gizemini
bir hicranın ahıdır zaman batanken güneşin minesinde
o hançerin acısını dindiren dermanım sensin yüreğimde.
madem aynalar okşamaz saçlarımdan akan terin sesini
o zaman doğmayan guneşin günü değildir bu aşkın bestesi
bil ki; bu sonsuzluk hayalinde yalnızca sen varsın alnımda
sevdanın mutantan aynalarını gördüm aşkın kalp atışında.
bakınca seyr-i âleme ayıldım gözlerinden dalınca içeri
bin vefa kapısı açılır aynalardan bakarsan aya, ey sevgili
tutuşan bir gurubun figanıdır içimde beklediğim akşamlar
içimde çoğalan mutantan aynaların gizeminde hayat başlar.
bu derbeder akşamlarda sensiz hem Mecnunum hem Leyla
gel gör ki; çöle inen nuru görmeyen gözlerde gece vaveyla
açılsın evrenin kat kat perdeleri göreyim nurdan cemalini
eskimeyen nesne gibi kalbimde saklarım ruhumun sahibini
aynalar yalan söylemez kalbimin sahibi sensin, ey sevgili
bu hicranlı âlemin vuslatı ancak son bulur senin sevdanda
aşkının hayali mutantan aynalara yansıyınca Tur Dağında.
İbrahim Yılmaz
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
HAZAN BAHÇELERİ
.
Kalbim yine üzgün, seni andim da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kirilmis gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden bosalan bagrima gözyaslari dolmus
Gördüm ki yazin bastigimiz otlari solmus
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmus
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
.
Yahya Kemal Beyatli
.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
SENİN İÇİN YANAR
seslendim,duymadın
yalnızlığın penceresinden bakarken
durgun bir zamandı gece
gözlerinde leylim sabahı beklerken.
göz pınarlarımda biriken
tortuyu damıtamaz yağmurlar
bu aşkın ateşini söndürür sanma
yalnız akan soğuk pınarlar.
özlemek tutuşan bir kalbin
hasretini sorar bulutlara
ulaşır umutlar o hevesle
sevgilinin kalp atışlarına.
bin vaveyla olsa da
geceden sabaha taşan umutlar
bir yorgan gibi sarsın beni
aşkımın güneşinde solan yıldızlar.
gerçeğin hedefi saparsa kalbinden
ruhuna bir kılıç gibi iner mermiler
tutsaklığımı gidermez bendeki hayalin
efkarımı dağıtmaz sensiz geceler.
koyu gölgeler içinde kaybolur
kumru aşkını dindiren martı sesleri
alnımın kıvrımlarında adını doldurur
denizden gelen dalgarın nefesi.
müebbet bir duygu gibi
tutukluyum sende ey sevgili
kudret denizini aşacak
yelkenlerim sensiz çok kederli.
duymasın sakın, kimseler
duymasın bu aşkın kalp ağrılarını
içli bir ocak gibi tüter bu gönül
senin için yanar ey sevgili.
İBRAHİM YILMAZ.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::