Doğdum,ağlıyordum Avuttular Düştüm,ağlıyordum Avuttular Kavga ettim,ağlıyordum avuttular Şimdi kaybettim ağlıyorum galiba bu defa Avutulmayacak .
bir bulut lomak isterdim en güzel melekler ile en güzel yağmur tanelerini en sevdiğim arkadaşlarım üzerilirine siçelemek için
bir ışık olmak isterdim en karanlık gecede en güzel ışığımı en sevdiğim arkadaşlarıma tutmak için
kimbilir daha neler olmak isterdim en sevdiğim varlıklar arkadaşlarım için VEYSEL LEVENT
14 şubat Bir gül olmak isterdim EN sevilene verilmek için
Bir papatya olmak isterdim En güzelin saçına tacc olmak için Bir bülbül olmak isterdim Sevilene sevildiğini daha güzel söylemek için Bir doğa olmak isterdim En güzel aşkları izlemek için
Ama en güzeli Ama en güzeli Bir güvercin olmak isterdim Bu özel günde hiç ama hiç yorulmadan Aşıkların birbirilerine gönderdiği seni seviyorum Cümlesi içeren Mektupları taşımak için 14 şubat sevgililer gününüz sevgiyle dolsun veysel levent aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib kılam derman kim helakim zehri dermanındandır .. . .
slm ben adıyaman /besni den levent öğrenci sayılırım aof türkdili ve edebiyatı 1.sınıf öğrencisiyim
hobilerim dersek araba kullanmak motor kullanmak sinema izlemek kitap okumayı severim ama pek elime geçmez başka ne diyebilirim ki bilemiyorum tuhaf olacak ama futbolu sevmem ama başiktaş taraftarıyım dır
limon çiçekleri Uzakta çok uzakta güneyde Yazları sıcacık ve aşık Kışları soğuk ve sensiz Bir şehir ve ben üşüyoruz
Bir uğrasan diyoruz İklimini getirsen Bereketini bolluğunu Örtsen üzerimize
Havalansa yine zil çalan eteklerim Gelip otursa gözlerime gözbebeklerin Öperken içsem ağzının çiçek balını Günahına boynuma seni koynuma alsam Hem zehrim hem şehrim limon çiçeklerim olsan Ben görmedim böyle alımı çalımı
Yarabbi duy duyur sesimi Anlamıyor çaresizliğini Yarabbi el ver yarabii.
Tenhada kuytuda ücrada Tekinsiz bir mecrada Dua etsem seni dileyen Örtüm böceğim bitki örtüm Olacak duam olsan Amin desem hamd etsem Toprağına kök salsam senle Nihayet bulsa ömrüm
meleğim yağmur yağıyor şimdi; bir hevesle dışarıya çıktım. kim bilir belki seni görürüm die, hani derler ya her yağmur tanesini bir melek getirir die ama şanssızım. ben meleğimi göremedim; artık bekleyişim: bir başka buluttan düşecek, yağmur tanesini getiren meleği; izlemek belki seni görmek umudu ile canım meleğim veysel levent
geçen sinemaya gidecektik arkadaşlar dediki gelin bir taxsi çevirelim tmm dedik çevirdik bir taxsi ama hala dönüyo taxsi :D:D C'enneti mi istiyorsunuz? U'zun uzun düşünün o halde M'elekler gibi günahsız mı olmak istiyorsunuz A'llaha yönelin o halde bu mübarek cuma günü
meleğim
yağmur yağıyor şimdi;
bir hevesle dışarıya çıktım.
kim bilir belki seni görürüm die,
hani derler ya her yağmur tanesini
bir melek getirir die
ama şanssızım.
ben meleğimi göremedim;
artık bekleyişim:
bir başka buluttan düşecek,
yağmur tanesini getiren meleği;
izlemek
belki seni görmek umudu ile
canım meleğim
veysel levent
geçen sinemaya gidecektik arkadaşlar dediki gelin bir taxsi çevirelim tmm dedik çevirdik bir taxsi ama hala dönüyo taxsi :D:D
C'enneti mi istiyorsunuz?
U'zun uzun düşünün o halde
M'elekler gibi günahsız mı olmak istiyorsunuz
A'llaha yönelin o halde bu mübarek cuma günü
A'llahım!
L'utfet bize o güzel cennetini
L'utfet bize resulü ekremi görmeyi
A'hirette şefaatçi eyle bize
H'z Muhammed Mustafayı (s.a.v)
MONA ROSA ŞİİR'NİN HİKAYESİ
MONA ROSA (Aşada yazılı olanlar kurgu değil gerçektir)
Belki de mahşeri kalabalığa okunan bu şiirin hangi hislerle yazıldığını tahmin bile edemezsiniz? Bilinen gerçekleri arda, arda sıralamak sizleri aydınlatabilir. Dilenirse şairimiz hakkında kısaca bilgi vererek konuya girmek istiyorum.
Şöyle ki; şiirimizin yazarı Sezai Karakoç ilk, ortaokulu ve liseyi Diyarbakır, Gaziantep, K.Maraş’ta tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal bilimler fakültesini kazanır. Ve gider, gider ama başına geleceklerden veya başına getireceği olaylardan habersizdir.
Neden sonra başlar okula dersler devam ederken şairimim gönlünü kaptırır bir muhacir kızına ve işte bütün mesele başlar, başlar ki ne başlar. Sonu olmayan bir başlangıçtır. Kısa bir süreden sonra dayanamaz ve kendini o kıza açmaya karar verir. Uzun bir tasavvurdan sonra İstediği gibi yapar ve gönlünde biriktirdiği aşkı artık kaldıramaz olmuştur.teklifine ret cevabı alma riski yüksek olduğu halde bırakır kendini uçsuz bir ummana.istediği cevabı alamamıştır,bu samimi Anadolu çocuğu kırılmıştır işte o an. Lakin bu kırgınlık uzun sürmez (çünkü uzunu daha başlamamıştır.) azimle tekrar deneyecektir.lakin istediği gibi hiç olmayacaktır.Ve bu hep böyle sürer gider. Ta ki gelir ,gelir ve bir yerde tıkanır işte bu tıkandığı yer 4. sınıf olur.ama o samimi delikanlı hiç pes etmemiştir.tam dört yıl hep istemiştir onu ,kendinden. Ama istediği hiç olmamıştır.belkide bir gün olacaktır.! Artık okul bitmek üzeredir.tam dört yıl geçmiştir .Geçmiştir ,ya delmişte geçmiştir kimi sineleri.
Mezuniyet merasimi düzenlenmektedir Ankara üniversitesinde öğrenciler 4 yılın yorgunluğunu ,bitirmenin sevinciyle bu merasimde birleştirecektir.lakin birleştiremeyenlerde vardır o mahşeri kalabalıkta onlar gerçekle yapışmış yüreklerini koyacaklardır ortaya. İşte burada Sezai Karakoç onların hepsine tercüman olacaktır o mükemmel ve emsalsiz sevgisiyle .
Bu program da Sezai Karakoç yazdığı şiiriyle yerini almıştır.ve de işte o beklenen an gelir çatar. O yılların gerçekleri bir şamar gibi patlar ortada ve sesi yankılanır Ankara sokaklarında.
Sezai Karakoç anons edilir. Yazdığı şiiri okumak üzere. Ankara siyasalın önü ana baba günü gibidir herkes ordadır bütün hocalar öğrenciler ve hatta misafirler lebalep dolup taşmıştır.merasim alanı.Sezai Karakoç şöyle bir kalabalığa bakar o buğulu gözlerle ,gönlünde yer alamadığı insanı aramaktadır mahşeri kalabalık içinde ve şiirini okumaya başlar.
Mona roza siyah güler ak güller
Geyve’nin gülleri beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah senin yüzünden kana batacak
Mona roza siyah güller ak güller …
Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez olur, ta ki son kıtayı okuyana dek ve kalabalıkta müthiş bir uğultu patlar. Herkes bir birine bir şeyler sormaktadır ama sadece bilinen bir gerçek var ki herkes bu şiirden çok etkilenmiştir hele biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam dört yıl sonra geçte olsa anlamıştır ve işte o uğultunun arasından bir kız öğrenci sıyrılır kürsüye yaklaşır dört yılı harabeden ve sonrasını da edecek olan kişidir O,O MUAZZEZ AKKAYA’ dır.Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesiyle
-ben seni kabul ediyorum der.
Ama çok geçtir artık çünkü bu samimi genciz bu ağır aşka dayanacak takati kalmamıştır kürsüye dönerek -şimdi de ben kabul etmiyorum der
ne derece yürekten gelerek söylediği tartışılır ama beklide bir intikamdır ,beklide ilk defa gururu aşkının önüne geçmiştir delikanlının Ve bir daha Muazzez Akaya’yı hiç kimse görmemiştir çünkü o ret cevabının ardında intihar etmiştir. Doğruyu geç bulup erken kaybetmek buna denir galiba
Şimdi Sezai karakoç 65-70 yaşlarında ve hiç evlenmemiş hiç gönlüdeki o muazzam yere dokunmamıştır.size şimdi bir sır veriyorum Mona Rosa şiirinin kıtalarının ilk harfleri onun ismini veriyor.
(bence bir aşk bukadar yaşanır ve halen daha AŞK da gurur olmaz diyenlere çok güzel
bir cevaptır gurusuz hiçbir aşk olmaz olmamalıda Sezai karakoç un bu olaydan sonra hiç evlenmemeside ilginçtir aşk ın bir kereye mahsus yaşanan bir duygu olduğunun göstergesidir
bencede insan yüzlerce kez hoşlanabilir hayatında birkaç kez sevdiğini sanabilir ama aşk birkez yaşanır bir kez yaşanırsa böyle ebedi bir aşk olur
düşününce şöyle bir sevdiği kadının intihar edeceğini bilseydi sezai karakoç onu kabul ederdi sanırım belki samimyetine inanmadı belkide 4yıllık bekleyiş onu içinde öldürdü farklı düşünler aşağıda yorum yazabilirler untmadan muzzez akkaya şiirdede geçer Geyve’nin gülleri diye geyve ye döner(sakaryanın ilçesi)orta intihar eder:( şaiir nede güzel demiş benim aşkım uymaz öyle her saza)..
http://www.youtube.com/watch?v=Ox0y7XarP70