Yerlisinin birbirini tanidiği,tanimasa da tanıyanı kolayca buldugu küçük, çiniler diyari sehri kadınıyım.Evliyim.Evli olduğum için kimseyle tanismak istemiyorum. Herkese huzurlu günler diliyorum.
İnsan, aklını dinlese aklı ona der ki: "Ümidini kırmanın faydası yok." Kış mevsimi gelir. Ağaçlar yapraklarını döker, kurumuş dallar ayakta kalır. O dallar bekler. Bahar gelir. Kuru dallar yeşermeye başlar. Öldükten sonra dirilmeyi ispat ederler. Sonra meyve verirler. Bahçıvan da o ağaçlara hizmet eder. Ümitsiz olmaya gerek yoktur. Acemi kaptan karaya oturunca, deniz bitti sanmış. Bu onun yanlış yorumudur. Hayatın her türlü inişi, yokuşu, fırtınası, güneşi varsa; Allah’ın da hâkimiyeti var. Kökler, önüne taş çıksa, taşı parçalayıp yoluna devam ediyor. Böylece Allah bize "Ümitsiz olmayın. Vazifenize devam edin!" diye ders veriyor.
İnsanların çok bozulduğu bu devirde önemli olan insanın yaptığı işte ihlaslı olması, yani Allah’ı razı etme gayesiyle yanıp tutuşmasıdır. Bizim vazifemiz budur...
Günün aydın olsun, gönlünse şen, gamdan,kederden ırak, yüzün...hep gülsün. Resetle,geçmişini, içini karartan, ufkunu daraltan, olumsuzluk adına, tüm yaşanmışlar, hepside silinsin, yıldırmasın seni, hayatın,iniş ve çıkışları, ilikleri donduran,tipili, fırtınalı kara kışları. her karanlık gecenin... mutlak,nurlu bir sabahı vardır. doğan her yeni gün,yeni bir dünya, yeni bir hayat demektir, Kim bilir...beklediğin, o gün, belkide...bu GÜNDÜR...!
AŞAĞIDAKİ CÜMLELER ALINTIDIR
TECRÜBE , YENİLEN KAZIKLARIN BİLANÇOSUDUR Yeni evleneceklere yanlış yapmama konusunda akıl vermenin tam zamanıdır. Eski yazılarımdan beni takip edenler bilir. En çok çocuksuz kişilerin, çocuk yetiştirme, hayatında hiç sigara içmemiş alkol almamış kişilerin bu maddelerin insana zararı konularında akıl vermelerine hasta olurum.
Ben bu gün 41 senelik bir hayat arkadaşlığının getirisi ile yeni evlenecek veya evlenmiş olanlara birikimlerimi aktarmak istiyorum.
Bu uzun sayılabilecek süre içinde eşimle beraber olmanın mutluluğunu yaşadım,
Her zaman çocuklarımdan bahsederken ” Onlar bütün iyi huylarını annelerinden almıştır” demekten hiç gocunmadım.
Bazı hür düşünce sahiplerinin uğraşları için ise şunu söylerim.Bu kadar yıl kaymaklı ekmek kadayıfı ( şeker hastaları beni affetsinler) yemeye alışmış birinin kalan ömründe su muhallebisi yemesini ise kimse beklememeli.
Önce henüz bekar olanlara bence önemli bir tesbitimi aktarayım.
İki kişi birbirinin tıpatıp aynısıysa, aralarından biri lüzumsuzdur.
Bu nedenle birlikte olduğunuz kişinin sizden farklı görünüm ve söylem içinde olması hayatın ileriki evrelerinde size büyük avantaj sağlayacaktır. Evlilikte en büyük tehlike insanların kendilerini tekrar etmeleridir.
Bir de çok yaşanan olaylardan biri de hayatınızı birleştirmeye çalıştığınız kişinin önceki yıllardaki yaşamı ile ilgili çevrenin yaptığı insafsız yorumlardır. Bence bir insanin eskiden ne oldugu değil, simdi ne oldugu önemlidir.
Bunun yanısıra hayatın hem uzun hem de yolunun engebeli olduğu hiç unutulmamalıdır. Evlilik de zaman zaman yaşanabilecek sıkıntı ve imkansızlıklar ancak çiftlerin birbirlerine omuz vermesi ile ortadan kaldırılabilir.
Epictetos ” Bir insana, kendi ruhlarından mutlaka söküp atmaları gereken iki şey: İmkansızlık ve bencilliktir.” diyor.
Yeni evlilere birlikteliklerinin olmazsa olmazı diye adlandıracağım uyarıyı ise en sona sakladım.
Nasıl yaparsınız bilmem ama benden söylemesi
” Her zaman doğruyu söyleyin ne dediğinizi hatırlamak zorunda kalmazsınız.” - Emin Kemal Özer -
**************************************************************************************************************** En güçlü kişilerin genellikle en hassas olanlar olduğunu biliyor muydunuz? En fazla nezaket gösterenlerin, aslında kaba davranışlara maruz kaldığını? Sürekli başkalarıyla ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını? Söylemesi en zor üç sözün “Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu? Biliyor muydunuz? Bazen birinin mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini görebilirsiniz. Şu anda sorunlar yaşayan bütün dostlara… Bir iyi niyet çığı başlatalım. Hepimizin şu anda olumlu duygulara ve iyi niyetlere ihtiyacımız var. Adınızı görmezsem anlarım, ancak dostlarımdan, nerede olursanız olun, bu yazıyı kopyalayıp duvarınıza yapıştırmanızı istiyorum; sadece aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş dertleri, o ya da bu konuda endişeleri olan ve sadece birinin umursadığını bilmeye ihtiyaç duyanlara bir anlık moral desteği vermek için. Bunu hepimiz için yapalım, çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir.
ACILARIMIZ,TAŞIDIĞIMIZ YÜKLERİMİZDİR. Geçen zamanımıza bakalım,sanki bir fırtına gibi geçti,ne kazandık ve ne kaybettik.Süt liman olmuş sonuçlara severek mi yoksa mecburen mi razı olduk? Ne verdik ve ne bekledik?Ancak ektiğimizi toplamak hakkımız olacaktı.Allah en adaletli olandır yoktur asla şüphemiz.Kullarına asla zulüm etmez.Biz anlayamasak da şefkati çok büyüktür .Bitmez zannettiğimiz neleri bitirdik,’’hazıra dağ bile dayanmaz’’ demiş atalarımız, tüketirken kendimiz de tükendik.Masmavi gökyüzü bize darılmaz bunu da unuttuk.Eller ne der diye diye kendimizden de uzak yaşadık.Olması gereken olacak,engel olmak mümkün mü? değişen kader değil,düşüncelerimiz olacaktı.Dün birinci sıraya koyanlar,şimdi sıraya bile belki almayacaktı.Bizi anlayanlar yanımızda olsaydı,hayat zehir gibi olmayacaktı.Gidenler gitti,arkasından bakakaldık.Geri döner diye beklediklerimizin,dönmeyişi acaba neyin intikamıydı? Ağlarken yalnız kalırız ve hıçkırıklarımız içimizi yakacaktı.Sitem edemezdik,yoktu hakkımız ve kendimize söz verdik.Adam gibi olanlar sözünden dönmezdi.Beklemek ve bir heceye muhtaç olmak,tarifsiz acı çekmekti.’’Yıkılmadım ayaktayım’’ diyenler bu sözü,gönülden mi söylerdi.Gerek yok ucuz kahramanlığa,kan kusarken,kızılcık şerbeti içmeye ne gerek vardı?Yol uzun mu,yaşadığımız kadar,acaba kalan ömrümüz var mı?Açtığımız avuçlara inecek olan rahmet,bizim yalvarmamıza bağlıdır.Soluk soluğa kaldığımız heyecanımız bitti mi? Yoksa başka bir bahara mı kaldı? Ceylan olan,kurttan kaçmaya muhtaçdı.Niyeti güzel olanın,akıbeti de hayır olacaktır.’’Kafadaki gözlerle bakanlar,yüzü görecek iken,gönüldeki gözlerle bakanlar da özü görecektir.’’Halil ÜLKE-Balıkesir-26.07.2013
Arayıp bulamadığım sendin,bulup ta bakamadığım,bakıpta göremediğim yine sen.....kandırıyorum kendimi biliyorum.ama bir uçurumsun sonsuzluğa beni sürükleyen.kocaman bir hasretsin ulaşamayacağım,ulaşıpta dokunamayacağım gerçeğin kendisisin.........susacam yanlızlığımda,işte sen busun bende bu kocaman bir boşluk ve............ . 'Hayatın havaya attığımız 5 topla oynanan oyun olduğunu düşünelim'' Bu toplar; işimiz, ailemiz, sağlımız, dostluklarımız ve benliğimizdir. Bu 5 top içinde bir tek işimiz lastik bir toptur. Düşürürsek zıplatabiliriz. Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır. Düşerse kırılır, yerine konulamazlar. Bunu farketmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız. Oysa hepimiz o ilk lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini kırıp dökmüyor muyuz? Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asılın onlara, tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır. Hayatı çok hızlı koşmayın, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın. Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Dün tarih oldu... Yarın bir sır... Bugünün kıymetini bilin. Başkalarında kusur arayanlardan, Kendini mükemmel görenlerden, Suçluluk duygularının acısını Karşısındakinden çıkaranlardan, Canım derken can alanlardan, Bıktım, bıktım, bıktımmmm. Bütünü gözden kaçırıp, Ayrıntılarda boğulanlardan, Gökteki yıldızlara bakmak varken Gözlerini çöplüğe çevirenlerden, Özgürlüğü sorumsuzluk sananlardan, Bıktım, bıktım, bıktımmmm. Hayat arsızca tırmalarken Ödedikleri bedellerin, Ağırlığını kaldıramayıp, Kurban rolüne bürünenlerden, Sürüngenlerden, Bıktım, bıktım, bıktımmmm. Hiçbir şeyin, hiç kimseye, Bedelsiz verilmediğini görmeyenlerden, İncinmemek için incitenlerden. Ezilmemek için ezenlerden, Sömürülmeme adına sömürenlerden, Bıktım, bıktım, bıktımmmm
urkan Acıkalın TEMİZLİK......................!!!
Yazmayan kalemleri.... Sayfası bitmiş defterleri. Kulpu kırık fincanları. 'Zayıflayınca giyerim' kotunu. Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri. Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olurdediğiniz o sandalyeyi. Dibi kararmış tencereyi. Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları. Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı. Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı Allah aşkına) Atın. Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı? Şimdi ihtimalleri atın. 'Olacaktı, son anda olmadı'ları atın, olmamış işte. Takılıp kaldığınız o günü. Düşünüp durduğunuz o lafı. Atın. Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü. Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o 'olayı' Atın. O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini Kestiğiniz eski gazete küpürünü İçinizi kemiren o ukteyi Atın. Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün. Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi. Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor) Depodaki koşu bandını. Atın. Cevabı olmayan soruları Kaçırdığınız fırsatları Atıldığınız işleri Beceremediğiniz ilişkileri Kişisel gelişim kitaplarını Atın. Arkanızdan konuşanları. Önünüzü kapayanları. Alamadığınız terfiyi Oturamadığınız evi 'Şimdiki aklım olsa'ları Aldığınız en kötü karneyi. Hatta en iyi karneyi. Çalışmayan saatleri. İşe yaramayan fikirleri. Kaçan trenleri. Zamansız yaşlandıran dertleri. 'O gün' olanları. Halının altına süpürdüklerinizi. Dolabın dibine iteklediklerinizi. Atın. Bakın, ne güzel güneş çıktı..
İnsan, aklını dinlese aklı ona der ki: "Ümidini kırmanın faydası yok." Kış mevsimi gelir. Ağaçlar yapraklarını döker, kurumuş dallar ayakta kalır. O dallar bekler. Bahar gelir. Kuru dallar yeşermeye başlar. Öldükten sonra dirilmeyi ispat ederler. Sonra meyve verirler. Bahçıvan da o ağaçlara hizmet eder. Ümitsiz olmaya gerek yoktur. Acemi kaptan karaya oturunca, deniz bitti sanmış. Bu onun yanlış yorumudur. Hayatın her türlü inişi, yokuşu, fırtınası, güneşi varsa; Allah’ın da hâkimiyeti var. Kökler, önüne taş çıksa, taşı parçalayıp yoluna devam ediyor. Böylece Allah bize "Ümitsiz olmayın. Vazifenize devam edin!" diye ders veriyor.
İnsanların çok bozulduğu bu devirde önemli olan insanın yaptığı işte ihlaslı olması, yani Allah’ı razı etme gayesiyle yanıp tutuşmasıdır. Bizim vazifemiz budur...
Günün aydın olsun,
gönlünse şen,
gamdan,kederden ırak,
yüzün...hep gülsün.
Resetle,geçmişini,
içini karartan,
ufkunu daraltan,
olumsuzluk adına,
tüm yaşanmışlar,
hepside silinsin,
yıldırmasın seni,
hayatın,iniş ve çıkışları,
ilikleri donduran,tipili,
fırtınalı kara kışları.
her karanlık gecenin...
mutlak,nurlu bir sabahı vardır.
doğan her yeni gün,yeni bir dünya,
yeni bir hayat demektir,
Kim bilir...beklediğin, o gün,
belkide...bu GÜNDÜR...!
AŞAĞIDAKİ CÜMLELER ALINTIDIR
TECRÜBE , YENİLEN KAZIKLARIN BİLANÇOSUDUR
Yeni evleneceklere yanlış yapmama konusunda akıl vermenin tam zamanıdır. Eski yazılarımdan beni takip edenler bilir. En çok çocuksuz kişilerin, çocuk yetiştirme, hayatında hiç sigara içmemiş alkol almamış kişilerin bu maddelerin insana zararı konularında akıl vermelerine hasta olurum.
Ben bu gün 41 senelik bir hayat arkadaşlığının getirisi ile yeni evlenecek veya evlenmiş olanlara birikimlerimi aktarmak istiyorum.
Bu uzun sayılabilecek süre içinde eşimle beraber olmanın mutluluğunu yaşadım,
Her zaman çocuklarımdan bahsederken ” Onlar bütün iyi huylarını annelerinden almıştır” demekten hiç gocunmadım.
Bazı hür düşünce sahiplerinin uğraşları için ise şunu söylerim.Bu kadar yıl kaymaklı ekmek kadayıfı ( şeker hastaları beni affetsinler) yemeye alışmış birinin kalan ömründe su muhallebisi yemesini ise kimse beklememeli.
Önce henüz bekar olanlara bence önemli bir tesbitimi aktarayım.
İki kişi birbirinin tıpatıp aynısıysa, aralarından biri lüzumsuzdur.
Bu nedenle birlikte olduğunuz kişinin sizden farklı görünüm ve söylem içinde olması hayatın ileriki evrelerinde size büyük avantaj sağlayacaktır. Evlilikte en büyük tehlike insanların kendilerini tekrar etmeleridir.
Bir de çok yaşanan olaylardan biri de hayatınızı birleştirmeye çalıştığınız kişinin önceki yıllardaki yaşamı ile ilgili çevrenin yaptığı insafsız yorumlardır. Bence bir insanin eskiden ne oldugu değil, simdi ne oldugu önemlidir.
Bunun yanısıra hayatın hem uzun hem de yolunun engebeli olduğu hiç unutulmamalıdır. Evlilik de zaman zaman yaşanabilecek sıkıntı ve imkansızlıklar ancak çiftlerin birbirlerine omuz vermesi ile ortadan kaldırılabilir.
Epictetos ” Bir insana, kendi ruhlarından mutlaka söküp atmaları gereken iki şey: İmkansızlık ve bencilliktir.” diyor.
Yeni evlilere birlikteliklerinin olmazsa olmazı diye adlandıracağım uyarıyı ise en sona sakladım.
Nasıl yaparsınız bilmem ama benden söylemesi
” Her zaman doğruyu söyleyin ne dediğinizi hatırlamak zorunda kalmazsınız.”
- Emin Kemal Özer -
****************************************************************************************************************
En güçlü kişilerin genellikle en hassas olanlar olduğunu biliyor muydunuz? En fazla nezaket gösterenlerin, aslında kaba davranışlara maruz kaldığını? Sürekli başkalarıyla ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını? Söylemesi en zor üç sözün “Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu? Biliyor muydunuz? Bazen birinin mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini görebilirsiniz.
Şu anda sorunlar yaşayan bütün dostlara… Bir iyi niyet çığı başlatalım. Hepimizin şu anda olumlu duygulara ve iyi niyetlere ihtiyacımız var. Adınızı görmezsem anlarım, ancak dostlarımdan, nerede olursanız olun, bu yazıyı kopyalayıp duvarınıza yapıştırmanızı istiyorum; sadece aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş dertleri, o ya da bu konuda endişeleri olan ve sadece birinin umursadığını bilmeye ihtiyaç duyanlara bir anlık moral desteği vermek için. Bunu hepimiz için yapalım, çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir.
ACILARIMIZ,TAŞIDIĞIMIZ YÜKLERİMİZDİR.
Geçen zamanımıza bakalım,sanki bir fırtına gibi geçti,ne kazandık ve ne kaybettik.Süt liman olmuş sonuçlara severek mi yoksa mecburen mi razı olduk? Ne verdik ve ne bekledik?Ancak ektiğimizi toplamak hakkımız olacaktı.Allah en adaletli olandır yoktur asla şüphemiz.Kullarına asla zulüm etmez.Biz anlayamasak da şefkati çok büyüktür .Bitmez zannettiğimiz neleri bitirdik,’’hazıra dağ bile dayanmaz’’ demiş atalarımız, tüketirken kendimiz de tükendik.Masmavi gökyüzü bize darılmaz bunu da unuttuk.Eller ne der diye diye kendimizden de uzak yaşadık.Olması gereken olacak,engel olmak mümkün mü? değişen kader değil,düşüncelerimiz olacaktı.Dün birinci sıraya koyanlar,şimdi sıraya bile belki almayacaktı.Bizi anlayanlar yanımızda olsaydı,hayat zehir gibi olmayacaktı.Gidenler gitti,arkasından bakakaldık.Geri döner diye beklediklerimizin,dönmeyişi acaba neyin intikamıydı? Ağlarken yalnız kalırız ve hıçkırıklarımız içimizi yakacaktı.Sitem edemezdik,yoktu hakkımız ve kendimize söz verdik.Adam gibi olanlar sözünden dönmezdi.Beklemek ve bir heceye muhtaç olmak,tarifsiz acı çekmekti.’’Yıkılmadım ayaktayım’’ diyenler bu sözü,gönülden mi söylerdi.Gerek yok ucuz kahramanlığa,kan kusarken,kızılcık şerbeti içmeye ne gerek vardı?Yol uzun mu,yaşadığımız kadar,acaba kalan ömrümüz var mı?Açtığımız avuçlara inecek olan rahmet,bizim yalvarmamıza bağlıdır.Soluk soluğa kaldığımız heyecanımız bitti mi? Yoksa başka bir bahara mı kaldı? Ceylan olan,kurttan kaçmaya muhtaçdı.Niyeti güzel olanın,akıbeti de hayır olacaktır.’’Kafadaki gözlerle bakanlar,yüzü görecek iken,gönüldeki gözlerle bakanlar da özü görecektir.’’Halil ÜLKE-Balıkesir-26.07.2013
Arayıp bulamadığım sendin,bulup ta bakamadığım,bakıpta göremediğim yine sen.....kandırıyorum kendimi biliyorum.ama bir uçurumsun sonsuzluğa beni sürükleyen.kocaman bir hasretsin ulaşamayacağım,ulaşıpta dokunamayacağım gerçeğin kendisisin.........susacam yanlızlığımda,işte sen busun bende bu kocaman bir boşluk ve............ . 'Hayatın havaya attığımız 5 topla oynanan oyun olduğunu düşünelim'' Bu toplar; işimiz, ailemiz, sağlımız, dostluklarımız ve benliğimizdir. Bu 5 top içinde bir tek işimiz lastik bir toptur. Düşürürsek zıplatabiliriz. Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır. Düşerse kırılır, yerine konulamazlar. Bunu farketmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız. Oysa hepimiz o ilk lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini kırıp dökmüyor muyuz? Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asılın onlara, tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır. Hayatı çok hızlı koşmayın, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmayın. Hayatın bir yarış değil, her saniyesinin tadı çıkarılması gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Dün tarih oldu... Yarın bir sır... Bugünün kıymetini bilin. Başkalarında kusur arayanlardan,
Kendini mükemmel görenlerden,
Suçluluk duygularının acısını
Karşısındakinden çıkaranlardan,
Canım derken can alanlardan,
Bıktım, bıktım, bıktımmmm.
Bütünü gözden kaçırıp,
Ayrıntılarda boğulanlardan,
Gökteki yıldızlara bakmak varken
Gözlerini çöplüğe çevirenlerden,
Özgürlüğü sorumsuzluk sananlardan,
Bıktım, bıktım, bıktımmmm.
Hayat arsızca tırmalarken
Ödedikleri bedellerin,
Ağırlığını kaldıramayıp,
Kurban rolüne bürünenlerden,
Sürüngenlerden,
Bıktım, bıktım, bıktımmmm.
Hiçbir şeyin, hiç kimseye,
Bedelsiz verilmediğini görmeyenlerden,
İncinmemek için incitenlerden.
Ezilmemek için ezenlerden,
Sömürülmeme adına sömürenlerden,
Bıktım, bıktım, bıktımmmm
urkan Acıkalın
TEMİZLİK......................!!!
Yazmayan kalemleri....
Sayfası bitmiş defterleri.
Kulpu kırık fincanları.
'Zayıflayınca giyerim' kotunu.
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri.
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olurdediğiniz o sandalyeyi.
Dibi kararmış tencereyi.
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları.
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı.
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı Allah aşkına)
Atın.
Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
'Olacaktı, son anda olmadı'ları atın, olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü.
Düşünüp durduğunuz o lafı.
Atın.
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü.
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan
o 'olayı'
Atın.
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini
Kestiğiniz eski gazete küpürünü
İçinizi kemiren o ukteyi
Atın.
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor)
Depodaki koşu bandını.
Atın.
Cevabı olmayan soruları
Kaçırdığınız fırsatları
Atıldığınız işleri
Beceremediğiniz ilişkileri
Kişisel gelişim kitaplarını
Atın.
Arkanızdan konuşanları.
Önünüzü kapayanları.
Alamadığınız terfiyi
Oturamadığınız evi
'Şimdiki aklım olsa'ları
Aldığınız en kötü karneyi.
Hatta en iyi karneyi.
Çalışmayan saatleri.
İşe yaramayan fikirleri.
Kaçan trenleri.
Zamansız yaşlandıran dertleri.
'O gün' olanları.
Halının altına süpürdüklerinizi.
Dolabın dibine iteklediklerinizi.
Atın.
Bakın, ne güzel güneş çıktı..