© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Şükrü Atay - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
23 Şubat 2025 Pazar - 00:46:52
Tokat Zile ilçesi, 1959 doğumludur. İlk ve ortaokulu Zile’de, liseyi Amasya'da okudu. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi bölümleri mezunudur.
Atatürk ve Kocaeli Üniversitelerinde Fransızca ve İngilizce okutman ve öğretim görevlisi olarak 37 yıl hizmet sonrası 2018 yılında emekliye ayrılmıştır.
Şair hece şiirlerinde Türkmenoğlu mahlasını kullanmaktadır. Bu mahlası kendisine millî şiirler kaleme aldığı için şair dostu Osman Akçay (Seğmenoğlu) tarafından verilmiştir. Şiirlerini şaire ait https://www.sukruatay.com/ sitesinin yanı sıra Antoloji, Edebiyat Defteri, Edebiyat Evi, Büyük Şiir Belediyesi, şiirsitesi.com, Edebiyat Yolu, Edebiyatla isimli internet sitelerinde yayınlamaktadır.
Hece Taşları, Eliz Edebiyat, Açıkkara, Helezon, Minota, Altın Sırma, Mahal Edebiyat, Düş Dergisi, Hazan Rüzgârı, Hayaller Kağıda, DergiZan Yazı ve Sanat Ülkesi gibi birçok dergide, 5.CEMAL SAFİ (2024) Şiir Yarışması seçki kitabında ve Gönül Köprüsü Şiir Antolojisinde şiirleri yer almıştır.
Kocaeli’nde ikamet etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Siteye üye olduğumda unutulmaması amacıyla eklemiş olduğum ilk şiirler özellikle lise dönemlerinde sıkça okuduğum şairlerden esinlenerek yazdığım şiir denemelerinden oluşmaktadır yani çoğunluğu aşk ve sevgi şiirleri sayılacağı için yeni yazdığım şiirler değildir, bundan sonra yazdığım ve yazmayı düşüneceğim şiirler sosyal ve manevi ağırlıklı olacaktır.
Kalıcı olması için şiir yazmak istediğim konular
MEKKE-İ MÜKERREME,MEDİNE-İ MÜNEVVERE, NAAT-I ŞERİF,ESMÂÜ'L-HÜSNÂ ve HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN ve diğer dinî veya farklı konulardaki şiirler olacaktır.
ESMÂÜ'L HUSNÂ şiirleri 99 esmâyı kapsayacak şekilde ilk 6 şiir 6 kıta son 9 şiirse 7 kıta toplamı 99 kıta olarak 15 ayrı şiir halinde yazılmıştır.
15 adet ESMÂÜ'L HUSNÂ şiirlerinden ikisi HOŞGELDİN YA RASÛLALLAH (NÂAT-I ŞERÎF)ve
HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN'le ilgili şiirler ( diğer şiirleri şair bilgilerim kısmında ve şair sayfasında bulabilirsiniz)
ESMÂU’L-HÜSNÂ (14)
EL-MUKSIT olan Sen'sin, adalet kemâlinden
Haberdârsın hâlimden, titrerim celâlinden!..
EL-MUKSIT’sın Allah’ım, korkulur suâlinden
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
EL-CÂMÎ’sin ALLAH'ım, vâr olan seni izler
Toplayıp düzenlersin, Sana varır tüm izler
Cem eden O'dur CÂMÎ’, cesede rûhu gizler
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
Sırlar var hikmetinde, GANÎYY'sin, biz fakîriz
Noksan yok nîmetinde, yücesin, biz hâkiriz
Kulunu kıl bahtiyâr, perîşan hâlde kir'iz
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
EL-MUĞNÎ olan ALLAH, kulunu kılar zâkir
Zenginlik verip kula, dilerse yapar mâhir
İhsân eder cenneti, isterse eder zâhir
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
EL-MÂNÎ’sin ALLAH'ım, isterse engel olan
İstemezse olursun, arzusu hayal kalan
EL-MÂNÎ’dir yıkar ama, isterse mümkün kılan
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
ED-DÂR olan ALLAH'ım, Sen verirsin kısmeti
Cevr ü cefâ verensin, elbet vardır hikmeti
Her ne gelirse başa, kuldur bilmez kıymeti
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
EN-NÂFİ olan Sen'sin, kuluna fayda veren
Boyun büküp duâ et, kulunu O'dur gören
Kurtarır şerden seni, sonsuz nimeti seren
Allah için dâima, de CELLE CELALUHU
(c.c.) : CELLE CELALUHU: Allah ismi anıldığı zaman, hürmet ve tazim için söylenir, ona mahsustur. "Onun şanı ne yücedir." demektir.
ESMÂU’L-HÜSNÂ (15)
EN-NÛR olan ALLAH'ım,Sen'sin varlığın nuru
Nurlandıran kulunu, yaratır cümle vârı
En-Nûr’u yâr edene, O'dur kulun dildârı
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
EL-HÂDÎ olan Sen'sin, murâda erdirensin
Kulunun tek sahibi, doğru yol gösterensin
Muhammed can tabîbi, Sen ona bildirensin
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
EL-BEDÎ'sin ALLAH'ım, sanatkârı âlemin
Binlerce âlem kuran, El-Bedî’ yazar kalemin
Her şeye imdât eden, imtihandır elemin
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
EL-BÂKİ Sen'sin ALLAH, varlığının sonu yok
EL-BÂKÎ olanVEDÛD, Sen'den başka giden çok
Son bulur arzu,ümit, inkârcı geçirir şok
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
EL-VÂRİS olan ALLAH, kendi yapar tahsisi
EL-VÂRİS olan O'dur, vârislerin vârisi
Mülklerin sahibisin, bilmez kulun hârisi
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
ER-REŞİD ALLAH Sen'sin,ezelî takdir nimetin
Affedip berat veren, ER-REŞİD'tir izzetin
Sırrının yoktur sonu, nizâmın ve hikmetin
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
ES-SABÛR olan RABB'ım,sabrına yok nihâyet
Kul belâya sabreder, Sen verirsen inâyet
Ben de cennet bulayım,ne olur ver işâret...
Allah için bir daha, de CELLE CELALUHU
(c.c.) : CELLE CELALUHU: Allah ismi anıldığı zaman, hürmet ve tazim için söylenir, ona mahsustur. "Onun şanı ne yücedir." demektir.
HOŞGELDİN YA RASÛLALLAH
(NÂAT-I ŞERÎF)
Semâdan nur olup yağdın
Onikinci gece doğdun
Âlemi sevince boğdun
Hoşgeldin Ya Rasûlallah
Cihan görmedi eşini
Mucizevî gelişini
Sönmez küfür ateşini
Söndürdün Ya Rasûlallah
Cahiliyet inancını
Zulmetin vahşi hıncını
Kisrâ'nın on dört burcunu
Yıkmıştın Ya Rasûlallah
Alem görmedi hasını
Bitirdin zulmet yasını
Kalplerde iman pasını
Silmiştin Ya Rasûlallah
Sen gülzârdaki güllere
Seherdeki bülbüllere
Seni seven gönüllere
Girmiştin Ya Rasûlallah
Durgunları, solgunları
Merhametle mahzunları
Omzundayken torunları
Sevmiştin Ya Rasûlallah
Nasıl imânlı kalınır
İbâdetten zevk alınır
Güzel ahlâklı olunur
Gösterdin Ya Rasûlallah
Tâif'te taş geldi dile
Ebû Cehil, Leheb ile
Zulme bir bedduâ bile
Etmedin Ya Rasûlallah
Duâlarda,niyazlarda
Kıldığımız namazlarda
Sünnetlerde ve farzlarda
Hep andık Ya Rasûlallah
Ne olur sen o gün bize
Seni seven hepimize
Ümmetine, cümlemize
Şefâat Ya Rasûlallah
HOŞGELDİN YA RASÛLALLAH
(NÂAT-I ŞERÎF) 2
Bu gecede Sen'din doğan
Gelip karanlığı boğan
Doğduğunda nurdun yağan
Kapladın Ya Rasûlallah
Putlardı küfrün timsâli
Yıkıldılar yok emsâli
Yıldızlar yaprak misali
Döküldü Ya Rasûlallah
Şark ve Garb nurlandı birden
Semâve'ye sel vadiden
Sâve gölünü aniden
Kuruttun Ya Rasûlallah
Güzel ahlâklı bir kuldun
Çok hayırlı bir eş buldun
Bu cihanda örnek oldun
Sevildin Ya Rasûlallah
Senin sözlerin hikmetli
En ikramlı en izzetli
Yaradan'a en kıymetli
Olmuştun Ya Rasûlallah
Allah'tan gelen hikmeti
Müminler bildi kıymeti
Karanlığı ve zulmeti
Yıkmıştın Ya Rasûlallah
Yüce Rabb'imiz bildirdi
Risâlet tacı giydirdi
Sen'i bize O gönderdi
Sevdirdi Ya Rasûlallah
Kalpleri imânla çarpan
Mü'minlerdir Hâkk'a tapan
Rahmetine elçi yapan
Şahitti Ya Rasûlallah
Sensizlik olurdu hüsran
İmân ile buluşturan
Şükür sana kavuşturan
Allah'a Ya Rasûlallah
Ne olur sen o gün bize
Seni seven hepimize
Ümmetine, cümlemize
Şefâat Ya Rasûlallah
Şükrü Atay
27 Ekim 2020 - KOCAELİ
İŞTE ONLARDAN HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN'LE İLGİLİ ŞİİRLERİM :
ZÜLFİKÂR ELİNDE, BEKLE YA ALİ (1)
Kur’an’a Sünnet’e hürmet eriydi
Tevâzu sahibi, takvâ ehliydi
"Muhammedü’l Emîn" "İlim Şehri"ydi
Kapısını bulan, sendin Ya Ali
Nebiullah seni ne çok severdi
Vahiy kâtibiydin, seni överdi
Allah’ın emriyle, kızını verdi
"Esedullâh" aslan, sendin Ya Ali
“Esedullâh Gâlib” bilirdi kadir
Böyle bir cengâver, savaşta nâdir
Tükürünce sana yendiğin kâfir
Nefsini de silen, sendin Ya Ali
Hurma bahçesinde hurma tâciri
Ensara sevdirdi hep muhâciri
"Ebû Türâb" derdi sendin takdiri
’’Kardeş’’i denilen, sendin Ya Ali
Resûl Medine’ye ederken hicret
Her şeyi bıraktı sana emânet
On iki imam var soyunda izzet
Çağırınca gelen sendin Ya Ali
Sen emânetleri teslim etmiştin
İki Fâtıma’yla çıkıp gitmiştin
Resûl'e Kubâ’da varıp yetiştin
Emâneti bilen sendin Ya Ali
Takvâlı mü’mindi yetişmiş olan
Beş yaşından beri Resûl’ü bilen
Çocuklarda ilkti imana gelen
Namazı ilk kılan sendin Ya Ali
Huzurunda öne eğikti başı
Kızına talipti kalkmadı kaşı
Yüce Resûl verdi bilip telaşı
O'na dâmat olan sendin Ya Ali
Yardım gerekirse hemen varırdı
O hep yetimlere iftar verirdi
Fakir gördüğünde için erirdi
Gönlü hep tok kalan sendin Ya Ali
Zülfikar kâfire verdi sancıyı
Yaralansa bile duymaz acıyı
Hayber’de o ağır demir kapıyı
Kalkan yapıp dalan sendin Ya Ali
Susuz Kerbelâ’da kan akıtan
Münâfık olup da sana kin tutan
Nice kâfirler var boyun uzatan
Zülfikâr'ı alan sendin Ya Ali
ZÜLFİKÂR ELİNDE BEKLE YA ALİ
Şükrü Atay
11 Eylül 2020 - KOCAELİ
EBÛ TÜRÂB : Kendisine Hz. Peygamber tarafından verilen “Toprağın babası" anlamındaki lakab
“ESEDULLÂHİ’L-GÂLİB : Galip"Allah’ın Aslanı "
Esedullah aynı zamanda Hz. Hamza’nın da lakabıdır.
/
ZÜLFİKÂR : Hz.Ali’nin çift başlı kılıcıdır.Hz.Muhammed (s.a.v)’in kılıcı Hz.Ali’ye Uhud savaşında verdiği söylenir.Hz.Ali’nin o savaşta 70 yara alması ve 9 kâfiri öldürmesi üzerine Cebrâil’in " Ali gibi yiğit Zülfikâr gibi kılıç yoktur " dediği de söylenir.
ZÜLFİKÂR ELİNDE, BEKLE YA ALİ (2)
Nice gazâlarda Uhud, Bedir’de
Resûl'le gazvede Hendek,Hayber’de
ŞAH-I MERDÂN nâmın, vardı hep serde
Sancağıyla çıkan, sendin Ya Ali
Nebî’nin ahlâkı, vardı hep sende
Kâfir zorla mü’min yapılmaz dinde
Sen hemen sonrası Mekke fethinde
O putları yıkan, sendin Ya Ali
Allah’tan gelse de, zordu kabûlü
Hep taze solmayan, Medîne gülü
Vuslata erince Yüce Resûl’ü
Defin için bakan sendin Ya Ali
İlim, irfan, takvâ timsâli kuldu
Dönemi talihsiz olayla doldu
Sıffîn, Cemel gibi vakâlar oldu
Gözyaşları akan sendin Ya Ali
Hakk’tan başka hiçbir, yola sapmadın
"KERREMALLAH VECHE" puta tapmadın
Muaviye gibi hile yapmadın
Gemileri yakan sendin Ya Ali
Resûlü Zîşan’ın seyre daldığı
Omzunda dururken namaz kıldığı
Öpüp koklayarak huzur bulduğu
Çocuklara hâkan sendin Ya Ali
FATIMA-TÜZ-ZEHRA inci tanesi
Hasan, Hüseyin’in güzel annesi
Cennet kadınının tek seyyidesi
Eşi miskler kokan sendin Ya Ali
Oğullar Hasan'la Hüseyin nimet
Gençler seyyidini bekliyor cennet
Nebiullah sana verirdi kıymet
Ehl-i Beyt’e kalkan sendin Ya Ali
Yeşil Kubbe’dedir Yüce Nebî'de
Ebubekir, Ömer yakın mevkide
Zinnureyn ise Cennetü’l Bâki’de
Özlenilen mekân sendin Ya Ali
Susuz Kerbelâ’da kan akıtan
Münâfık olup ta sana kin tutan
Nice kâfirler var boyun uzatan
Zülfikâr'ı takan sendin Ya Ali
ZÜLFİKÂR ELİNDE BEKLE YA ALİ
Şükrü Atay
11 Eylül 2020 - KOCAELİ
ŞAH-I MERDAN : "Mertlerin şahı" meâlinde Hazret-i Ali Radiyallahü anh’ın bir nâmı
“ESEDULLÂHİ’L-GÂLİB : Galip"Allah’ın Aslanı "
Esedullah aynı zamanda Hz. Hamza’nın da lakabıdır.
/
ZÜLFİKÂR : Hz.Ali’nin çift başlı kılıcıdır.Hz.Muhammed (s.a.v)’in kılıcı Hz.Ali’ye Uhud savaşında verdiği söylenir.Hz.Ali’nin o savaşta 70 yara alması ve 9 kâfiri öldürmesi üzerine Cebrâil’in " Ali gibi yiğit Zülfikâr gibi kılıç yoktur " dediği de söylenir.
KERREMALLAHU VECHE
Hz. Ali için kullanılan “Allah yüzünü ak etsin” anlamında bir dua ve saygı sözü
SENDEN SONRA NELER OLDU YA ÖMER
Hani can almaktı, çirkin emelin
İmâna dönüştü sonra amelin
Resûl'ün duâsı senin bedelin
Duâlar ettiği sendin Ya Ömer
Hani hicret için yola çıkmıştın
Kılıcınla ok ve yayı takmıştın
Cesâretli var mı diye bakmıştın
Korkup da gittiği sendin Ya Ömer
Hani kış gecesi, gittin çadıra
Erzak yok üzüldün bakıp kahıra
Yaşlı kadın duâ etti hayıra
Gözünde tüttüğü sendin Ya Ömer
Hani demiştin ya, kurtla koyunu
Soracak Ömer’den budur kanunu
Başkası bunu hiç yapmaz sorunu
Gözde yücelttiği sendin Ya Ömer
Hani söndürmüştün devletindi mum
Kimseyi rahatsız etmez bu durum
Olsa da mevkisi en yüksek konum
Duyup işittiği sendin Ya Ömer
Hani hutbe için cübbe giymiştin
Cemâat içinden söz işitmiştin
Yarısı oğlumun payı demiştin
Sözlerin bittiği sendin Ya Ömer
Hani valin üzdü bir garibanı
Bir kemik üstüne yazdın fermanı
Hatırlattın ona, Nuşirevan’ı
Sözünün yettiği sendin Ya Ömer
Hani bir elbise oğlun istemiş
Beytülmal evrağa eksiktir demiş
Ömür kesin değil avans vermemiş
Adâlet güttüğü sendin Ya Ömer
Hani sormuştun ya vermezsem değer
Sen hutbede sordun hak yersem eğer
Düzeltiriz derler kılıçla meğer
Halkın şükrettiği sendin Ya Ömer
Hani ya susturdu Ömer’i dedin
Evliliğe sen hiç zorluk vermedin
Mehir biraz düşük olsun istedin
Onun söz ettiği sendin Ya Ömer
Hani izin aldın Resûl eşinden
Yüce Peygamberin gittin peşinden
Komşusun Resûl’e güzel işinden
Yerin hak ettiği sendin Ya Ömer
Sıddîk, Fârûk yatar, Habîb sağında
Zinnûreyn Bâki'de az uzağında
Nice güller derer gönül bağında
Bülbülün öttüğü sendin Ya Ömer
Şükrü bildiğini aldı kaleme
Ömer-el Fârûk’tun derstin âdeme
Fârûkâne örnek oldun âleme
Adalet kattığı sendin Ya Ömer
Şükrü Atay
09 Eylül 2020 - KOCAELİ
İKİNİN İKİNCİSİ SENDİN YA SIDDÎK
Altın Silsile’nin sen ilk halkası
Beraber olduğun Sevr mağarası
Üçüncüsü Allah bunun manası
İkide ikinci sendin Ya Sıddîk
Dünyayı hiç tercih etmez ahrete
Değer vermedin sen hiçbir nimete
Ümmeti içinden doğru Cennet’e
Girecek birinci sendin Ya Sıddîk
Dünyada kahraman olup erlikte
Kevser havuzunda bile birlikte
Benden dedi Resûl ona dirlikte
Denilen o inci sendin Ya Sıddîk
Nebî'ye güvenip gönlünü serdin
“O ne söylüyorsa doğrudur!" derdin
Mirâca çıkınca tasdîk ederdin
Bu dinin bilinci sendin Ya Sıddîk
Yemek olmayınca paylaşıp azık
Ashabın içinde sendin en sâdık
Üzerine çıkıp çiğnedi fâsık
İmanın direnci sendin Ya Sıddîk
Elinde olanı hepten verince
Resûl'ü Zîşan'ı düşünüp ince
Âilene ne bıraktın deyince
Nebî'nin sevinci sendin Ya Sıddîk
Helâl olmalı der yenilen lokma
Dökmediysen hiç ter haramı sokma
Kendini bilerek ateşte yakma
Resûl'ün kıvancı sendin Ya Sıddîk
Çok fazla severdi onu sahâbe
Yaşlı babasıydı Ebû Kuhâfe
O da iman edip aldı mesâfe
Babanın güvenci sendin Ya Sıddîk
Cenâb-ı Hak izin verdi hicrete
«Evet, beraberiz!» denen kısmete
Yüce Resûl ile dolu nimete
Gönülden inancı sendin Ya Sıddîk
Sen hep birlikteydin, O'nun yanında
Yâr-ı Gâr’ı oldun her bir anında
Onu hep korudun gitse canın da
Resûl'ün övüncü sendin Ya Sıddîk
Müşrik takibinden, duymuştun keder
Sana vermişti bir müjdeli haber
" Üzülme! Bizimle Allah beraber ”
Resûl'ün avuncu sendin Ya Sıddîk
Hastaydı Resûl'ün namaz kıldırdın
Vedâlı sözlerden anlam çıkardın
Duyunca ağladın hem de hıçkırdın
Resûl'ün dayancı sendin Ya Sıddîk
İki sene üç ay devr-i hilâfet
Feyzi hep fazlaydı dolu bereket
Gölgesi uzunca ikindi nimet
Sahâbe özenci sendin Ya Sıddîk
Tâbî olun bana dürüst kalırsam
İstikâmetimde doğru olursam
Eğer olur da yanılıp kayarsam
"Düzeltin" sezinci sendin Ya Sıddîk
Sen hiç bu dünyaya vermedin değer
Halife maaşı almamış meğer
Varsa Beytü'lmâle ödensin eğer
Hassaslık erinci sendin Ya Sıddîk
Şükrü Atay
25 Eylül 2020 - İzmit
Tevbe Suresi 40. Ayet
Siz Peygamber’e yardımcı olmasanız da Allah ona mutlaka yardım edecektir. Nitekim İNKÂRCILAR İKİ KİŞİDEN BİRİ OLARAK ONU yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti: HANİ ONLAR MAĞARADAYDILAR; arkadaşına “TASALANMA! ALLAH BİZİMLE BERABERDİR” diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale getirdi. Allah’ın sözü ise en yücedir. Çünkü Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir.
CÖMERTLİĞİN EFSÂNEYDİ ZİNNÛREYN
Elinde ne varsa paylaşan ahlâk
Kıtlıkta yoksula dağıtıp erzak
Bağışladın seni bağışlar Rezzâk
Cömertlikte kalan sendin Zinnûreyn
Müşrikler her zaman kapıldı kine
Ne de çok hizmetin oldu bu dîne
İki Habeşistan bir de Medîne
Üç hicreti olan sendin Zinnûreyn
Müstesnâ sahabe olan kişilik
İmânla şerefli kişilerde ilk
Hazreti Hatice, Ali ve Sıddîk
Dördüncüyü bulan sendin Zinnûreyn
Sahabeler senden çok memnun kaldı
Senin ahlâkında hep huzur buldu
Peygamber kızları eşlerin oldu
İki nuru alan sendin Zinnûreyn
Mülkünü hep Allah için harcadın
Elinden geleni dîne adadın
Kur’ân’ı yaydın cem edip topladın
O "Câmiu’l-Kur’ân" sendin Zinnûreyn
Necâşî’ye Habeş kralı diye
Gerek duymamıştı hiç baş eğmeye
Allâh’ın dışında hiçbir kimseye
Secde olmaz bilen sendin Zinnûreyn
Hakk’ın rızasını kazanan kulu
Ahlâkı güzellik kaplıdır yolu
Melekler de sana saygıyla dolu
Hayâ duyup gelen sendin Zinnûreyn
Aşere-i Mübeşşere’de ismin
El-Mubeşşirûn bi’l-Cenne’dir iznin
Vâdedilmiş olan on beşer emin
Müjdesiyle gülen sendin Zinnûreyn
Gazvetü’s-Savârî deniz savaşı
"Ceyşü’l-Usre” için yaptın bağışı
Tebûk seferinde Bizans telâşı
Cömertlikle dolan sendin Zinnûreyn
Fetihler ilk altı yılda engindi
Sonrasında nifâk dolu dizgindi
Adı İbn-i Sebe denen hâindi
Şehitlikle handan sendin Zinnûreyn
Şükrü Atay
27 Eylül 2020 - İzmit
"CEYŞÜ'L-USRE” : Zorluk Ordusu
Güç şartlar altında hazırlandığından dolayı bu orduya “Ceyşü'l-Usre” denilmişti.
GAZVETÜ’S-SAVÂRÎ : Gemi Direkleri Gazvesi
Gemi direklerinin çokluğundan dolayı (savârî: gemi direkleri) bu ismi almıştır.
*Hz. Osman devrinde Bizans’a karşı kazanılan en parlak ve kesin zaferlerden birisi müslümanların galibiyetiyle sonuçlanan GAZVETÜ’S-SAVÂRÎ adı verilen ilk deniz savaşıdır.“ZÂTÜ’S-SAVÂRΔde denilir.
GAZVE :Hz Muhammed (SAV)'in İslam Ordusu'nun başında bizzat katıldığı askeri harekatlardır. 27 tane gazve gerçekleştirilmiştir.
AŞERE-İ MÜBEŞŞERE ya da EL-MUBEŞŞİRÛN Bİ'L-CENNE : Cennet'e girecekleri Allah tarafından vâdedilmiş on kişi