Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet RAN
Türkçeyi dünyaya duyuran o güzel insan...FETHULLAH GÜLEN İnşaalah hüzünlü gurbetin bitmesi umuduyla...
> Ben Basra\'dan Ömer... > Belki haberin yoktur diye yazıyorum Franks; > Önce demokrasi yağdı göklerden > Sonra özgürlük geçti üstümüzden > Palet palet... > > Ve insan hakları namlularından > Yüzü maskeli adamların > Saniyede bilmem kaç bin adet. > > Demokrasi bizim eve de isabet etti > Bir gün sonra anladim ayaklarımın koptugunu > Babamın vücudunda > Tam on sekiz adet > İnsan hakları saymışlar. > > Annem zaten yoktu > Ben doğarken > İlaç yokluğundan ölmüş. > Ambargo falan dediler ya > Anlamadim, çocuk akli iste > Sen daha iyi bilirsin... > > Sizde de barış böyle midir Franks? > İnsan hakları çocukları yetim, > ve ayaksız birakır mı orada da? > Ya demokrasi? > Güpegündüz pazara düşer mi? > > Ve zenginlik... > İnsanları korkudan uykusuz bırakır mı? > Ve kuşlar gökyüzünü terkeder mi orada da? > Babamla söylediğim son dua dilimde, > Ayaklarim hastanede, > Ve giymeye kıyamadığım ayakkabılar > Elimde kaldı... > > Çocugun var mı Franks? > Al... çocuguna götür onları > Bir işe yarasın. > Kimbilir baktıkça, > Belki beni hatırlarsın > > \'Bu nasıl demokrası Franks.? > Düstügü yeri yaktı > Merhamet hür dünyaya > Bu kadar mı Irak\'tı? \' Irak savaşında babası ile annesi ölen ve kendisinin de bacakları kopan Müslüman bir çocuğun savaşı yöneten ABD'li general Tommy Franks'a yazdığı şiir....
EY SEVGİLİ
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi
Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layikolmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüregime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil
Ayaklarimdan belli
Lambalar egri
Aynalar akrep melegi
Zaman çarpilmis atin son hayali
Ev miras degil mirasin hayaleti
Ey gönlümün dogurdugu
Büyüttügü emzirdigi
Kus tüyünden
Ve kus südünden
Geceler ve gündüzlerde
Insanliga anit gibi yükselttigi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim
Bütün siirlerde söyledigim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in
Tahirle Zühre Meselesi
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet RAN
Türkçeyi dünyaya duyuran o güzel insan...FETHULLAH GÜLEN İnşaalah hüzünlü gurbetin bitmesi umuduyla...
> Ben Basra\'dan Ömer...
> Belki haberin yoktur diye yazıyorum Franks;
> Önce demokrasi yağdı göklerden
> Sonra özgürlük geçti üstümüzden
> Palet palet...
>
> Ve insan hakları namlularından
> Yüzü maskeli adamların
> Saniyede bilmem kaç bin adet.
>
> Demokrasi bizim eve de isabet etti
> Bir gün sonra anladim ayaklarımın koptugunu
> Babamın vücudunda
> Tam on sekiz adet
> İnsan hakları saymışlar.
>
> Annem zaten yoktu
> Ben doğarken
> İlaç yokluğundan ölmüş.
> Ambargo falan dediler ya
> Anlamadim, çocuk akli iste
> Sen daha iyi bilirsin...
>
> Sizde de barış böyle midir Franks?
> İnsan hakları çocukları yetim,
> ve ayaksız birakır mı orada da?
> Ya demokrasi?
> Güpegündüz pazara düşer mi?
>
> Ve zenginlik...
> İnsanları korkudan uykusuz bırakır mı?
> Ve kuşlar gökyüzünü terkeder mi orada da?
> Babamla söylediğim son dua dilimde,
> Ayaklarim hastanede,
> Ve giymeye kıyamadığım ayakkabılar
> Elimde kaldı...
>
> Çocugun var mı Franks?
> Al... çocuguna götür onları
> Bir işe yarasın.
> Kimbilir baktıkça,
> Belki beni hatırlarsın
>
> \'Bu nasıl demokrası Franks.?
> Düstügü yeri yaktı
> Merhamet hür dünyaya
> Bu kadar mı Irak\'tı? \'
Irak savaşında babası ile annesi ölen ve kendisinin de bacakları kopan Müslüman bir çocuğun savaşı yöneten ABD'li general Tommy Franks'a yazdığı şiir....
EY SEVGİLİ
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi
Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layikolmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüregime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil
Ayaklarimdan belli
Lambalar egri
Aynalar akrep melegi
Zaman çarpilmis atin son hayali
Ev miras degil mirasin hayaleti
Ey gönlümün dogurdugu
Büyüttügü emzirdigi
Kus tüyünden
Ve kus südünden
Geceler ve gündüzlerde
Insanliga anit gibi yükselttigi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim
Bütün siirlerde söyledigim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in
Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin
Kuslar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini
Ey gönüllerin en yumusagi en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta
Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda
Çati katlarinda bodrum katlarinda
Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba
Hep Kanlica'da Emirgan'da
Kandilli'nin kursuni safaklarinda
Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda
simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Ey çagdas Kudüs (Meryem)
Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha)
Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda
Köle gibi satildim pazarlar pazarinda
Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda
Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda
Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda
Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda
Verilmemis hesaplarin korkusuyla
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim
Ülkendeki kuslardan ne haber vardir
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir
Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir
Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir
Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir
O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir
Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir
Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir
Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir
Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir
Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
lütfen izleyiniz! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !