Salih Zeki Fettahoğlu - Hakkında Yazdığı Tanı ...


Salih Zeki Fettahoğlu 3 Temmuz 1948 bir kuşluk vakti Trabzon-Akçaabat -Çal köyünde tam 7 yıl çocuk bekleyen Rahmetli Bobaçuum Ahmet Ç.V.Ş'un deyimi ile Horofon Paşa Neneçuumun cicisi olarak dünyaya geldiğimden bugüne kadar çok renkli bir yaşam sürecinden geçerek devam eden bir yolculuğun bir yolcusuyum. Nereye kadar bilemem ama; bildiğim tek birşey varsa aklımda kalan ve beni ayakta tutan Rahmetli Bobaçuumun bana olan çok büyük sevgisini hissederek yaşamak en büyük zevkimdir. Hiçbir şeyden zevk almadım o sevgiden başka  bir sevgiden. O sevgiyi yaşamak benim onur mücadelemin en büyük gururudur. O sevgi bana çok büyük bir haz veriyor. Rahmetli Bobaçuumun beni çamaşırı sıkar gibi sıkarak sevmesini unutmadan yaşamak kadar bana haz verici bir sevgi duygusunu yaşamadım. Bu anlattıklarım hep sevilmek adına anlatmak istediklerimdi. Sevmek adına yaşadığım duygularım da vardır. Çocuklarımı çok seviyorum. Bir de Rahmetli Bobaçuum Ahmet Ç.V.Ş'tan 4 yaşımda iken çarpım tablosunu eski deyimi ile kerrat cetvelini hiç teklemeden yeni konuşmaya başladığım o bebek yaşta nasıl öğrendiğimi ve onunla bire-bir eşleşen Matematik Öğretmenliğimi-Matematik Mühendisliğimi de çok seviyorum. Kendi yaşadığım ülkemde 4 yıl Lisans 2 yıl da Mühendislik eğitimi alarak Türkiyede bir ilk'e imza atan Matematik Mühendislerinden biri olmayı da onurlu bir sevgi olarak yaşıyorum. 12 Mart 1971 muhtırası yüzünden Ankara'da yetim bıraktığım İnşaat Mühendisliğimi de unutmam mümkün değil. Bunların ardından Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne Bağlı Trabzon Bölge Müdürlüğünde ve Edirne Bölge Müdürlüğünde onur verici olduğuna inandığım Mühendislik görevlerimden aldığım haz verici duygularımı da unutamam. En çok sevdiğim kutsal bir duygu daha var ki çok sevgili Rahmetli Bobaçuumdan bana emanet kalan; yedek subay olarak yaptığım askerliğimi hiç unutamam. Hele 1980 yılı 12 Eylül gecesinde 00:45 benim nöbetci subaylığımın en heyecan verici anını unutmam olası değil. Çok etkilenmiş ama; soğuk kanlılığımı koruma adına verdiğim dik duruşumu da unutamam. 32 yaşımdaydım. Yurdumun acı günlerini dolu dolu yaşayarak Polatlı Topçu Okulundan yeni mezun olmuş çok yeni bir yedek subay olarak 12 eylül gecesine rast gelen 2.ci ya da 3. Tabur Nöbetci Subaylık nöbetimde ansızın bir gece örneği gelen olayı yaşamak ne kadar heyecan vericiyse işte; o duyguları o an nasıl yaşadığımı da en büyük anılarımdan biri olarak anıyorum. Askerliğimin en kutsal sevgisini bana yaşattıran ve beni  bire-bir değerlendiren Bölük Komutanım Topçu Önyüzbaşı Ayhan Şahin'i (Kara Tren Yüzbaşı'yı) de anmadan geçemem. Kişiliğini, Komutanlığını ve beni sahiplenmesini asla unutamam. 1980-1981 yılbaşı gecesi; Edirne'de bulunan bir cephaneliğin Müfreze Komutanlığını yapıyordum. Askerlerimin dileği üzerine yılbaşı gecesini onlarla birlikte geçirecektim. Nizamiye nöbetcisine de kesin emir vermiştim. Kapıdan kuş bile uçmayacak demiştim. Saat 22:30 sıralarıydı. Nizamiyede görevli  nöbetcim Onbaşı Ayhan Ekiz telefon ederek Komutanım, Ayhan Yüzbaşım geldi içeri girmek istiyor alayım mı dediğinde telefonu elimden bırakarak kapıya koştum. Ne demek bile diyemeden. Baktım ki; Ayhan Yüzbaşımın elinde büyük bir tepsi içinde pilav, üstünde büyük bir pişmiş hindi. Yanında da çok sevdiği 2 arkadaşı. Hala gözlerim yaşarır. Sevgili Komutanım sizi hiç unutamam. Dilerim çok yaşarsınız. (Topçu Atgm. Salih Zeki Öztürk) 1984 yılında mahkeme kararı ile aile soyadımız olan şimdiki soyadım Fettahoğlu soyadını aldım. Başka bir zaman başka anılarla olmak üzere hoş ve esen kalın.