ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin, kızdığın ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim....
gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler söz birliği etmişcesine 'aşk hastalığıdır bunun adı ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra' oysa ne yalan söyliyeyim, ben yalnızca bir kuyrukluyıldıza çarptığımı sanmıştım yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken yüreğim bir patlamayla aydınlanınca
ben gözlerinsiz edemem benim limanım gibi uzun süredir hiçbir geminin uğramadığı bir liman sana bakınca unuttuğum ertelediğim ne varsa karşımda sanki kaybettiğim zamanımın telafisisin
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara eksik olan bir şey var sana bana dair belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş heybetli gurupların belirdiği saatlerde
sana en güzel sözcükleri bulup en güzel şiiri yazmak istedim hep anlatmak istedim aşkımı sana ve aşkını kendime
bazen umursamadı yaramaz duygularım haylaz çocuksuluğum gururuma yenik pişmanlığım ama hep haykırdı yüreğim seni seni volkanlar patlarcasına içinde yüreğim
Bıraktım yazmayı şiiri yazmayı bıraktım aşkı çünkü ben kelimelere sığdaramadığım bu aşkı bir kağıda hapsetmek istemedim
en güzel sözcük sendin en güzel aşk sendin ve hayatımda yazabileceğim en güzel şiir sendin yazmayı bıraktım ama doya doya yaşamaya karar verdim
YALNIZ BİR OPERA
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin,
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim....
gittiğim bütün hekimler aynı şeyleri söylediler
söz birliği etmişcesine
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra'
oysa ne yalan söyliyeyim,
ben yalnızca
bir kuyrukluyıldıza
çarptığımı sanmıştım
yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken
yüreğim bir patlamayla aydınlanınca
ben gözlerinsiz edemem
benim limanım gibi
uzun süredir hiçbir geminin uğramadığı bir liman
sana bakınca unuttuğum
ertelediğim ne varsa karşımda sanki
kaybettiğim zamanımın telafisisin
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
eksik olan bir şey var sana bana dair
belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
heybetli gurupların belirdiği saatlerde
sana en güzel sözcükleri bulup
en güzel şiiri yazmak istedim hep
anlatmak istedim aşkımı sana
ve aşkını kendime
bazen umursamadı yaramaz duygularım
haylaz çocuksuluğum
gururuma yenik pişmanlığım
ama hep haykırdı yüreğim seni
seni volkanlar patlarcasına içinde yüreğim
Bıraktım yazmayı şiiri
yazmayı bıraktım aşkı
çünkü ben kelimelere sığdaramadığım bu aşkı
bir kağıda hapsetmek istemedim
en güzel sözcük sendin
en güzel aşk sendin
ve hayatımda yazabileceğim en güzel şiir sendin
yazmayı bıraktım ama
doya doya yaşamaya karar verdim