Bir masalımsı duyguydu.....(Var mıydı? Yok muydu?)
Çocuksu günlerin mavi hayallerinde Hasta hasta uzandığın anne dizin Mahçup bir zamanda baba nasihatinde değildi......
Ama vardı. Yokuşta yorulduğumda arkamdan esen rüzgar gibiydi dostça Ama yaşanmadı......
Bir rüyamsı görüntüydü.....(Hayal miydi? Gerçek miydi?)
Bir duman bir sis perdesinin arkasında Mahmur uyandığım bir sabah uykusunda Belki hızla geçen bir arabanın camında değildi....
Ama vardı. Yaşama tutunduğum bir dal gibiydi var oldukça Ama yaşanmadı...... 15/01/2005 (sıcakyurekli) ___________________________________________________________
SAHIP OLMAK *
En büyük tutsaklıktır 'sahip olmak'.
Sahip oldukları ölçüsünde kısıtlıdır insan.
'Sahip oldukların', sepetindeki safralardır
yükseklere, çok yükseklere uçmana,
mavi mavi gökyüzüne değmene engel olan.
Evlilik de bir 'sahip olmak'tır,
bir köpeğinin olması da.
Sırtını duvara dayayıp ayağınla zor kapattığın çelik kasa,
yanında çalışanlar, sigortalı araban,
saksıdaki çiçek, kafesteki kuş,
vergi numaran, kimlik numaran, gözlük numaran,
en son numaran da
hep ama hep sahip olduklarındır
seni gırtlağından tutmuş sıkan.
Tansiyonun, şeker ilacın, cebine de girmiş telefon,
kredi kartın, İngiliz çimenin, dekoderin,
on programlı çamaşır makinen, pili bitmiş uzaktan kumandan,
orman gibi saçların, kalem gibi kaşların, hafif sarı dişlerin,
derslerin, iki yüz metrekare evin,
ultrasondaki küçük ayak, su sayacın,
sümsük patronun, sümsük işin, çalar saatin,
ütün, ekose eteğin, dört metre ayakkabı bağın,
körleşmiş jiletin, desenli kravatın,
sütyeninin kopçası, kaçmış çorabın,
vakti bol arkadaşların,
repodaki paran, kooperatif taksitlerin,
gümüş kaşıkların, akordu bozulmuş sazın,
deniz kenarında gitmek zorunda olduğun yazlığın - dalgalar halinde
ağırladıkların,
çıtır çıtır sevgilin, gıcır gıcır motosikletin, ödünç aldıkların,
alışkanlıkların hep başına beladır.
Bakım, tamir, idame, işletme tasasıyla geçip gider
rafine günlerin, ayların, yılların.
Çekip gitmek - bir daha da dönmemek istediğinde,
yeni hayatları, yeni insanları tanımak için yanıp tutuştuğunda,
gittiğin yerde dilediğin kadar kalmanda ya da
dilemediğin yere hiç gitmemende,
ayakkabındaki çıkmaz taş,
kanatlarındaki uçmana engel bant,
üzerindeki okyanus basıncıdır
'sahip oldukların'.
Ne kadar özgürsündür çocukken;
bir hırka, bir postal, belki bir de walkman -
ne kadar özgürsündür gençken,
okul çıkışı ellerin ceplerinde,
dudağında ıslık,
uzuuun uzun eve yürürken.
Hiçbir şeyin ama hiçbir şeyin olmamasıdır
seni ölebilecek kadar özgür kılan.
Görürsün,
nasıl sahip oldukça
aslında senin sahip olunduğunu,
bir çarkın, bir bataklığın içinde nasıl yutulduğunu
ve anlarsın;
bir zamanlar
o mütevazi şartlarda
ne kadar özgür olduğunu...
__________________________________________________________________
Bir masalımsı duyguydu.....(Var mıydı? Yok muydu?)
Çocuksu günlerin mavi hayallerinde
Hasta hasta uzandığın anne dizin
Mahçup bir zamanda baba nasihatinde
değildi......
Ama vardı.
Yokuşta yorulduğumda arkamdan esen rüzgar gibiydi dostça
Ama yaşanmadı......
Bir rüyamsı görüntüydü.....(Hayal miydi? Gerçek miydi?)
Bir duman bir sis perdesinin arkasında
Mahmur uyandığım bir sabah uykusunda
Belki hızla geçen bir arabanın camında
değildi....
Ama vardı.
Yaşama tutunduğum bir dal gibiydi var oldukça
Ama yaşanmadı......
15/01/2005
(sıcakyurekli)
___________________________________________________________