Sen gelince bahar gelir Kurumuş ovama desen desen renk Kalkar şaha dereler Gökyüzü bir başka kokar Bentsiz seller doğar yüreğimde Kör kuyulara gömülür Özgürlüğe set parmaklıklar Yıkılır her yana birer birer Güneş bir başka gülümser Ay farklı gizem saçar Yıldızlarda nur
Karanlığa gizlenmiş canlılar Mutluluk şarkıları çalar Fırat’ın suları dilber edasıyla Yürür sallana sallana Sıcacık öpücükler konar bedeni Bir başka havası doğar ülkemin
Sen var ya sevgili Cümleler gelişini anlatmaktan aciz Kelimelerim kifayetsiz Yalnız sana özgülerini bulmalı Ve onlar bir seni anlatmalı
Sen var ya sevgili Cümleler gelişini anlatmaktan aciz Kelimelerim kifayetsiz Yalnız sana özgülerini bulmalı Ve onlar bir seni anlatmalı
BEN ARTIK KÜSÜM
beni de kırdılar içimde kırdılar karanlık camlardan sular akıyordu şimşekli bir boşlukta saat vurdu beni de kırdılar belki yalnızdılar belki onların da çocukluğu yoktu bütün şarkılara kapalıydılar bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm bütün şarkılara kapalıydılar
şimdi başkalarının kalplerinde yankılanan bir zamanlar içinden geçtiğim aşklardı feryattan kimseler ölmez, denirken duvarlardan geçtim artık kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi şimdi kulağını dayadığın duvarda inleyen testi bir zamanlar feryatlarda unuttuğum avaze sesim!
alacânım, mil yeşili gözlerin dindirdi gözlerimi kaç körü birden öldürdün bende mahsur kaldım, eksik oldum, kapına düştüm ben yandıkça ezber ettin ayazın demirini alacânım, indi mi göğsüne heves? hangi duvarın halısında gördün, bildin, vurdun beni kaç ormandan geçti içinde kaybolduğumuz o büyük takip içimizde bunca gurbet dururken yol ettik uzaktaki sılayı şimdi burdayız kanlar içinde alacânım indi mi göğsüne heves?
etimdeki eksik yangın, sindi yüreğim seyreldi tenim sahtiyan tarih mahsur kaldım, meçhul oldum, şehit düştüm, alacânım, indi mi göğsüne heves?
alacânım, rahat et ben gölgene ilişeyim her belanı ben göreyim yüreğimi ihbar et, bana bir uçurum ver, gideyim alacânım, indi mi göğsüne heves? biliyorsun adımın kıblesini bir meşhur hâfızla, meşhur bir şehvet alacânım, şuramda sinsi bir sızı gel öldüğümü farz et senden gelen her habere canımdan uçurduğum şahin pençesinde kaldı bileğim, yazım, harflerim bir yanım onla uçtu, sende kaldı, ben bittim alacânım, indi mi göğsüne heves?
alacânım, yakılmış bir köyün adıydı adın görmedi kimse içinde ben de yandım o gün bugün kalbimin doğusunda tüten duman nerede olursan ol göğündeyim kanlı tarih her zaman Mardin'im, Midyat'ım ah benim altından avaze sesim kardeşlerimdi ölen de, öldüren de aranızdaki duvarda gömülü kaldım
etimden uçurduğum uçurum meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum bir hâfızken eskiden mecnun kaldım şimdi aşktan, senden, kendimden n'olur sevmeden öldürme beni alacânım, söyle, indi mi göğsüne heves?
MURATHAN MUNGAN
DEĞIŞIK başka türlü bir şey benim istediğim: ne ağaca benzer, ne de buluta. burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz, havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere ağacın yüksekliğince dalın yüksekliğince rüzgarda ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim? nerde o beklediğim rengi başka tadı başka..
CAN YÜCEL
Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin
Bir gün baksam ki gelmişsin... Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar...
Bir gün baksam ki gelmişsin... Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...
Bir gün baksam ki gelmişsin... Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin... Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar...
DAYANILIR ŞEY DEĞİL
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki...
Dayanılır şey değil
ORHAN VELİ KANIK
TEĞET
herkes kırılamaz ipince bir dal olmak gerekir kırılmak için
ama dünya kütüklerin...
ağlayamaz herkes ağlayabilecek kadar büyümek gerekir
dünya ise küçüklerin...
sevemez herkes bir orman olmak gerekir sevmek için
bak ki dünya çöllerin...
ve vakur bir damla olmak dalga için
katılmak okyanusa aşk için,isyan için...
Yılmaz Odabaşı
sen bilmiyorsun .......
Kocaman bir sessizlikti yaşamlarımız, çoğu zaman kimse birbirinin sesini duymadı, aslında duyuyor dediklerimiz bile çok uzaktaydı... Ben, bir tek sana sesleniyorum tüm gücümle ve şimdi duymanı istiyorum ne olur dur dinle... Kaç mevsim sığar bir ömre yada bir ömür kaç mevsimliktir.? Sen, yaşadığım en güzel dört mevsim, yüreğime ekip, göz yaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın. Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın... Uzak diyarlardan gelen sesinin merhabasıyla gelir konar yüreğime yaz mevsimi... Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır, deniz kızlarıyla dertleşir bulurum kendimi. Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi.. Nice bir zaman sonra, dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni.. Kervanlarla yolculuk ederken bulurum kendimi.. Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateşten prensi ben gölgene ve sana muhtaç bir kum tanesi.... Bir an, bir Dua sesi getirir kendime beni... Kurduğum hayal sona erer, gerçeğe dönüşür duygular, sen yoksun, yaşadığım hayal kırıklığıyla, hüzün yine kapımı çalar... Gözlerimde dolu misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin, Yüreğime yağmurlar yağar... Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda, daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi.. Ağaçlar yapraksız kalmış yine, sensiz ben gibi.. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri, alır götürür geçmiş zamanlara beni... Yeşile bürünmüş dallar, alnina kondurduğum buseler, heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma... Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar, Yüreğime yeniden yağmurlar yağar... Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi.. Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM” Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var. Gel desem, gelemezsin…. Gel desen ayaklarımda buzdan prangalar…. Gözlerime hapsettiğim yaşlar, Ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar... Tüm cömertliğiyle gelen bahar.. çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer, bir yanda uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri, Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser kavak yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri… Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan… Bir yarım hep eksik..Bir yanım hep sensiz kalıyor… Görmüyorsun..! Duymuyorsun..! Yüreğime yağmurlar yağıyor… Yağmurlar yüreğime ağlıyor,
MENEKŞE
Bizde bilirdik yâre giderken
Menekşe yollamasını
Ama arkadaşlar açtı
Yedik menekşe parasını
NAZIM HİKMET RAN
Sen Gelince
Sen gelince bahar gelir
Kurumuş ovama desen desen renk
Kalkar şaha dereler
Gökyüzü bir başka kokar
Bentsiz seller doğar yüreğimde
Kör kuyulara gömülür
Özgürlüğe set parmaklıklar
Yıkılır her yana birer birer
Güneş bir başka gülümser
Ay farklı gizem saçar
Yıldızlarda nur
Karanlığa gizlenmiş canlılar
Mutluluk şarkıları çalar
Fırat’ın suları dilber edasıyla
Yürür sallana sallana
Sıcacık öpücükler konar bedeni
Bir başka havası doğar ülkemin
Sen var ya sevgili
Cümleler gelişini anlatmaktan aciz
Kelimelerim kifayetsiz
Yalnız sana özgülerini bulmalı
Ve onlar bir seni anlatmalı
Sen var ya sevgili
Cümleler gelişini anlatmaktan aciz
Kelimelerim kifayetsiz
Yalnız sana özgülerini bulmalı
Ve onlar bir seni anlatmalı
BEN ARTIK KÜSÜM
beni de kırdılar içimde kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar
bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar
ATTİLA İLHAN
ah, nerde benim altından avaze sesim!
yankısı bir duvara gömülmüş testide kaldı
avaze sesim!
şimdi başkalarının kalplerinde yankılanan
bir zamanlar içinden geçtiğim aşklardı
feryattan kimseler ölmez, denirken
duvarlardan geçtim
artık kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi
şimdi kulağını dayadığın duvarda inleyen testi
bir zamanlar feryatlarda unuttuğum avaze sesim!
alacânım,
mil yeşili gözlerin
dindirdi gözlerimi
kaç körü birden öldürdün bende
mahsur kaldım, eksik oldum, kapına düştüm
ben yandıkça
ezber ettin ayazın demirini
alacânım,
indi mi göğsüne heves?
hangi duvarın halısında
gördün, bildin, vurdun beni
kaç ormandan geçti
içinde kaybolduğumuz o büyük takip
içimizde bunca gurbet dururken
yol ettik uzaktaki sılayı
şimdi burdayız
kanlar içinde
alacânım
indi mi göğsüne heves?
etimdeki eksik yangın, sindi yüreğim
seyreldi tenim sahtiyan tarih
mahsur kaldım, meçhul oldum, şehit düştüm,
alacânım,
indi mi göğsüne heves?
alacânım,
rahat et ben gölgene ilişeyim
her belanı ben göreyim
yüreğimi ihbar et,
bana bir uçurum ver, gideyim
alacânım,
indi mi göğsüne heves?
biliyorsun adımın kıblesini
bir meşhur hâfızla, meşhur bir şehvet
alacânım,
şuramda sinsi bir sızı
gel öldüğümü farz et
senden gelen her habere
canımdan uçurduğum şahin
pençesinde kaldı bileğim, yazım, harflerim
bir yanım onla uçtu, sende kaldı, ben bittim
alacânım,
indi mi göğsüne heves?
alacânım,
yakılmış bir köyün adıydı adın
görmedi kimse
içinde ben de yandım
o gün bugün kalbimin doğusunda tüten duman
nerede olursan ol göğündeyim kanlı tarih her zaman
Mardin'im, Midyat'ım
ah benim altından avaze sesim
kardeşlerimdi ölen de, öldüren de
aranızdaki duvarda
gömülü kaldım
etimden uçurduğum uçurum
meşhurdum, meçhuldüm, mahsurdum
bir hâfızken eskiden
mecnun kaldım şimdi
aşktan, senden, kendimden
n'olur sevmeden öldürme beni
alacânım,
söyle, indi mi göğsüne heves?
MURATHAN MUNGAN
DEĞIŞIK
başka türlü bir şey benim istediğim:
ne ağaca benzer, ne de buluta.
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim?
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..
CAN YÜCEL
Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez, bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar...
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar...
DAYANILIR ŞEY DEĞİL
Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem...
Değil!
Ekmek parası desem...
Değil!
Bir dert ki...
Dayanılır şey değil
ORHAN VELİ KANIK
herkes kırılamaz
ipince bir dal olmak gerekir
kırılmak için
ama dünya kütüklerin...
ağlayamaz herkes
ağlayabilecek kadar büyümek gerekir
dünya ise küçüklerin...
sevemez herkes
bir orman olmak gerekir sevmek için
bak ki dünya çöllerin...
ve vakur bir damla olmak
dalga için
katılmak okyanusa aşk için,isyan için...
Yılmaz Odabaşı
Kocaman bir sessizlikti yaşamlarımız, çoğu zaman kimse birbirinin sesini duymadı, aslında duyuyor dediklerimiz bile çok uzaktaydı...
Ben, bir tek sana sesleniyorum tüm gücümle ve şimdi duymanı istiyorum ne olur dur dinle...
Kaç mevsim sığar bir ömre yada bir ömür kaç mevsimliktir.?
Sen, yaşadığım en güzel dört mevsim, yüreğime ekip, göz yaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın.
Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın... Uzak diyarlardan gelen sesinin merhabasıyla gelir konar yüreğime yaz mevsimi...
Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır, deniz kızlarıyla dertleşir bulurum kendimi.
Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi..
Nice bir zaman sonra, dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni.. Kervanlarla yolculuk ederken bulurum kendimi.. Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateşten prensi ben gölgene ve sana muhtaç bir kum tanesi....
Bir an, bir Dua sesi getirir kendime beni... Kurduğum hayal sona erer, gerçeğe dönüşür duygular, sen yoksun, yaşadığım hayal kırıklığıyla, hüzün yine kapımı çalar... Gözlerimde dolu misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin, Yüreğime yağmurlar yağar...
Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda, daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi.. Ağaçlar yapraksız kalmış yine, sensiz ben gibi.. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri, alır götürür geçmiş zamanlara beni... Yeşile bürünmüş dallar, alnina kondurduğum buseler,
heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma... Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar, Yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi..
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM”
Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var.
Gel desem, gelemezsin…. Gel desen ayaklarımda buzdan prangalar….
Gözlerime hapsettiğim yaşlar,
Ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Tüm cömertliğiyle gelen bahar.. çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer, bir yanda uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri, Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser kavak yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri…
Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan…
Bir yarım hep eksik..Bir yanım hep sensiz kalıyor…
Görmüyorsun..!
Duymuyorsun..!
Yüreğime yağmurlar yağıyor…
Yağmurlar yüreğime ağlıyor,
SEN, BİLMİYORSUN……………