Sunu 1 İçimde bin yıllık bir keder, ne ara birikti bu kadar acı? Hem kaç hayat yaşadım bu kırık kalbimle Ve kimden emanet içimde hala kıvranan bu sancı?
Sunu 2 Zaman müsrifçe akıp dursun elleme, Kederli bir hikâyedir anlatacağım, vakitten müştekiysen dinleme.
Gençliğimin ihanetine uğradım apansız Kederi keşfe çıktım, Kâşif oldum reenkarna hayatlarda Hüznün haritasını çizdim gözyaşı mürekkeple, kapkara atlaslara İçime göç ettim sonra, sığmadım kendime de Düşüncelerden bir nehre dönüştüm mabedimde Bir vakit çatlağından sızarak yaralarımın, öfkeyle çağıldadım uzaklara Menderesler çizdim kıtalarca Okyanuslarla kucaklaşırken erdim, hayatın münzevi sırlarına Babil’in asma bahçelerini suladım gözyaşlarımla Mısır’da Nil oldum taş taşıdım sırtımda piramitlere Develer hörgücüne içip beni çölleri aşırdılar Tacirlerin alınlarındaki tuzlu ter taneleriyken İklimin zulmüne uğrayıp bulut oldum. Dünya durmaksızın dönerken altımızda Semalar gezdim, izdüşüm coğrafyalarda Göğün kucağından düşerken, yağmurdum artık Topraklar suladım hektar hektar Ağaçtım bir vakit Endülüs’ün bağrında Dallarımdan şenlik ateşleri yaktıklarında, rakslarını izledim Ve köklerim çingenelerin kara, sıska ve kederli parmaklarında Gitarlara dönüşürken sabırlıydım Bol yıldızlı ve bol kederli Endülüs akşamlarında kavradım Flâmenko’yu Ve artık kulaklarda aşktan, ayrılıktan bahseden şarkılardım Bitmiyordu, her bitti sandığımda yeniden başlayan hayat bir türlü bitmiyordu Mutluluklar bulutlar gibi çekilirken belleğimden ağır ağır Kederlerle kalakalıyorduk yalınayak, hatıralarımın patikasında Kulaktan kulağa yolculuklar yapan şarkılarken Umudu, hasreti ve kederi de donanarak, düşsel bir varlığa dönüştüm zamanla Barbar şairlerin kalemleriyle cebelleşen ürkek bir ilham perisiydim bazen de En sonunda sonsuzluğa asılı kalmanın yorgunluğuyla bırakıverdim kendimi Düşerken bir şairin kalemine takıldım, damıttı beni kederiyle melankolik bir şiir oldum Ve anlatıp durmaktayım hala hatıralarımı, tarihimdir…
Reenkarna Acılar
Sunu 1
İçimde bin yıllık bir keder, ne ara birikti bu kadar acı?
Hem kaç hayat yaşadım bu kırık kalbimle
Ve kimden emanet içimde hala kıvranan bu sancı?
Sunu 2
Zaman müsrifçe akıp dursun elleme,
Kederli bir hikâyedir anlatacağım, vakitten müştekiysen dinleme.
Gençliğimin ihanetine uğradım apansız
Kederi keşfe çıktım,
Kâşif oldum reenkarna hayatlarda
Hüznün haritasını çizdim gözyaşı mürekkeple, kapkara atlaslara
İçime göç ettim sonra, sığmadım kendime de
Düşüncelerden bir nehre dönüştüm mabedimde
Bir vakit çatlağından sızarak yaralarımın, öfkeyle çağıldadım uzaklara
Menderesler çizdim kıtalarca
Okyanuslarla kucaklaşırken erdim, hayatın münzevi sırlarına
Babil’in asma bahçelerini suladım gözyaşlarımla
Mısır’da Nil oldum taş taşıdım sırtımda piramitlere
Develer hörgücüne içip beni çölleri aşırdılar
Tacirlerin alınlarındaki tuzlu ter taneleriyken
İklimin zulmüne uğrayıp bulut oldum.
Dünya durmaksızın dönerken altımızda
Semalar gezdim, izdüşüm coğrafyalarda
Göğün kucağından düşerken, yağmurdum artık
Topraklar suladım hektar hektar
Ağaçtım bir vakit Endülüs’ün bağrında
Dallarımdan şenlik ateşleri yaktıklarında, rakslarını izledim
Ve köklerim çingenelerin kara, sıska ve kederli parmaklarında
Gitarlara dönüşürken sabırlıydım
Bol yıldızlı ve bol kederli Endülüs akşamlarında kavradım Flâmenko’yu
Ve artık kulaklarda aşktan, ayrılıktan bahseden şarkılardım
Bitmiyordu, her bitti sandığımda yeniden başlayan hayat bir türlü bitmiyordu
Mutluluklar bulutlar gibi çekilirken belleğimden ağır ağır
Kederlerle kalakalıyorduk yalınayak, hatıralarımın patikasında
Kulaktan kulağa yolculuklar yapan şarkılarken
Umudu, hasreti ve kederi de donanarak, düşsel bir varlığa dönüştüm zamanla
Barbar şairlerin kalemleriyle cebelleşen ürkek bir ilham perisiydim bazen de
En sonunda sonsuzluğa asılı kalmanın yorgunluğuyla bırakıverdim kendimi
Düşerken bir şairin kalemine takıldım, damıttı beni kederiyle melankolik bir şiir oldum
Ve anlatıp durmaktayım hala hatıralarımı, tarihimdir…
İdris TAN.(MeLaNKoLiK_DüŞüNCeLeR)