Doğu'nun Paris'i diye adlandırılan bir memlekette doğdum. Bu tabiri genelde Paris'i hiç görmeyenler kullanıyor ama olsun ben rahatsız değilim.
Amerika'da bir üniversitede araştırma görevlisiyim.
Lisede, dünya'nın en iyi kalpli, en fedakar öğretmenlerini tanıdım. Onlar kendilerini biliyor.
Üniversite okumak için Ankara'ya gittim sonra. Güya Paris'ten(!) gelmiştim ama Bilkent'e alışmam seneler sürdü. Tam da alıştım derken, beyaz jelatin içinde, şu an kullanmadığım bir mühendislik diploması verdiler elime. (Havaya fırlattığım kepi bulamayınca bir kedi tedirginliği yaşadığımı hatırlıyorum)
Ahmet Erhan, Attila İlhan ve dahi Sezai Karakoç en beğendiğim şairlerdir. Şair de laf mı? Onlar sözcüklerin ve dizelerin efendileridirler.
Penceremde dolanma ayışığı, Ağır kan kaybı, İnci dakikaları en beğendiğim şiirleridir bu ustaların.
Dünya'nın diğer şairleri arasından Frost ve Cummings şiirlerini beğenerek okurum. Bir de çok eskilerden bugüne sağ salim gelen Baudelaire tabii.
Şiir yazmasını ve pizza yapmasını beceremem. Yine de iyi şiirden ve iyi pizzadan anlarım veya öyle sanıyorum.
İyi müzisyenlere ve memleket sormayan taksicilere hayranım.
Bizim ellerden Erkan Oğur ve İlkay Akkaya öncelikli tercihlerimdir. Pink Floyd ve U2 severlerden biriyim. Yeni yetmelerden Delerium var bir de.
Bir de Ankara AŞTİ'de Mahmut abi vardı. Memleketimi sormayınca dilsiz sanmıştım ve ben adını sormuştum bu güzel abimizin. Atatürk 'Türk şoförü en asil duyguların insanıdır' derken Mahmut abi'yi kastetmiştir.
İnternet ortamlarından, ekşi sözlük, fotokritik ve deviantart müdavimi sayılırım. Size de öneririm.
Haluk Bilginer ve Şener Şen amcaların filmlerine biterim. Ecnebilerden ise, Kevin Spacey ve Morgan Freeman vardır böyle güzel filmlerde oynayan. Jennifer Connelly vardır aktrislerden, o da tatlı ve yetenekli bir ablamızdır.
Fotoğrafçılarımızdan Muammer Yanmaz güzel fotoğraflar çeker kanaatimce. Milton Green vardır, o da en güzel anları dondurmada büyük bir ustadır.
Garfield ve Dogbert en favori kedi ve köpeğimdir. Dogbert überhunde mertebesine ulaşmış en aziz köpektir nazarımda. Mickey, yeryüzünde iğrenmediğim tek faredir.
Yüzmeyi çok ama çok severim. Bir de karnıyarık. Bir de portakal. Sonra kestane. Karanfil sokak'ı da unutamam. Zambak çiçeklerin en güzelidir diye düşünürüm. Ve son olarak renklerden bebek mavisi. Hani eskiden bebek bezi yoktu da muşamba vardı ya. Hah işte erkeler için olanı böyle açık mavimsi bir şeydi. İşte o renge bebek mavisi diyorum ben.
-
NOT: Antoloji.com'a ilk olarak altı yıl önce geldiğimde, çok nezih ve sıcak bir ortam vardı. Yıllar geçtikçe, çoğunluğu olumsuz olmak üzere, çok şey değişti bence. Önceden daha küçük ama daha nitelikli bir ortamdı galiba. İsteyen üye olur tabii ama en çok da, rasladığı ve hiç tanımadığı bayan kullanıcılara sırasıyla
'merhaba seviyeli(!) bir arkadaşlığa ne dersin? msn'im bu, telefonum bu...'
diye mesaj atanlardan hazzetmediğimi söylemeliyim. Şu an antoloji.com'da bu tür kullanıcılar çığ gibi büyüyor, bundan emin olabilirsiniz. Bakıyorum da şimdi şiirin ş'sinin kuyruğundaki çengel kadar şiir merakı olmayanlarla dolmuş site. Şiire gönül vermiş değerli ustaların, şiire ilgi duyan güzel ve iyi niyetli kullanıcıların arasında, bu türdeki kişilerin varlığı pek iğreti duruyor bence. Haddim olmayarak bir öneride bulunuyorum: antoloji'ye kayıt sayfasına bir yonja.com linki konulsun. Böylece, hem bu siteye kayıt olmak isteyen bu tür kullanıcılar, hem de alelade antoloji üyeleri fayda görür bu işten.
Doğu'nun Paris'i diye adlandırılan bir memlekette doğdum. Bu tabiri genelde Paris'i hiç görmeyenler kullanıyor ama olsun ben rahatsız değilim.
Amerika'da bir üniversitede araştırma görevlisiyim.
Lisede, dünya'nın en iyi kalpli, en fedakar öğretmenlerini tanıdım. Onlar kendilerini biliyor.
Üniversite okumak için Ankara'ya gittim sonra. Güya Paris'ten(!) gelmiştim ama Bilkent'e alışmam seneler sürdü. Tam da alıştım derken, beyaz jelatin içinde, şu an kullanmadığım bir mühendislik diploması verdiler elime. (Havaya fırlattığım kepi bulamayınca bir kedi tedirginliği yaşadığımı hatırlıyorum)
Ahmet Erhan, Attila İlhan ve dahi Sezai Karakoç en beğendiğim şairlerdir. Şair de laf mı? Onlar sözcüklerin ve dizelerin efendileridirler.
Penceremde dolanma ayışığı, Ağır kan kaybı, İnci dakikaları en beğendiğim şiirleridir bu ustaların.
Dünya'nın diğer şairleri arasından Frost ve Cummings şiirlerini beğenerek okurum. Bir de çok eskilerden bugüne sağ salim gelen Baudelaire tabii.
Şiir yazmasını ve pizza yapmasını beceremem. Yine de iyi şiirden ve iyi pizzadan anlarım veya öyle sanıyorum.
İyi müzisyenlere ve memleket sormayan taksicilere hayranım.
Bizim ellerden Erkan Oğur ve İlkay Akkaya öncelikli tercihlerimdir. Pink Floyd ve U2 severlerden biriyim. Yeni yetmelerden Delerium var bir de.
Bir de Ankara AŞTİ'de Mahmut abi vardı. Memleketimi sormayınca dilsiz sanmıştım ve ben adını sormuştum bu güzel abimizin. Atatürk 'Türk şoförü en asil duyguların insanıdır' derken Mahmut abi'yi kastetmiştir.
İnternet ortamlarından, ekşi sözlük, fotokritik ve deviantart müdavimi sayılırım. Size de öneririm.
Haluk Bilginer ve Şener Şen amcaların filmlerine biterim. Ecnebilerden ise, Kevin Spacey ve Morgan Freeman vardır böyle güzel filmlerde oynayan. Jennifer Connelly vardır aktrislerden, o da tatlı ve yetenekli bir ablamızdır.
Fotoğrafçılarımızdan Muammer Yanmaz güzel fotoğraflar çeker kanaatimce. Milton Green vardır, o da en güzel anları dondurmada büyük bir ustadır.
Garfield ve Dogbert en favori kedi ve köpeğimdir. Dogbert überhunde mertebesine ulaşmış en aziz köpektir nazarımda. Mickey, yeryüzünde iğrenmediğim tek faredir.
Yüzmeyi çok ama çok severim.
Bir de karnıyarık.
Bir de portakal.
Sonra kestane.
Karanfil sokak'ı da unutamam.
Zambak çiçeklerin en güzelidir diye düşünürüm.
Ve son olarak renklerden bebek mavisi. Hani eskiden bebek bezi yoktu da muşamba vardı ya. Hah işte erkeler için olanı böyle açık mavimsi bir şeydi. İşte o renge bebek mavisi diyorum ben.
-
NOT:
Antoloji.com'a ilk olarak altı yıl önce geldiğimde, çok nezih ve sıcak bir ortam vardı. Yıllar geçtikçe, çoğunluğu olumsuz olmak üzere, çok şey değişti bence. Önceden daha küçük ama daha nitelikli bir ortamdı galiba. İsteyen üye olur tabii ama en çok da, rasladığı ve hiç tanımadığı bayan kullanıcılara sırasıyla
'merhaba seviyeli(!) bir arkadaşlığa ne dersin? msn'im bu, telefonum bu...'
diye mesaj atanlardan hazzetmediğimi söylemeliyim. Şu an antoloji.com'da bu tür kullanıcılar çığ gibi büyüyor, bundan emin olabilirsiniz. Bakıyorum da şimdi şiirin ş'sinin kuyruğundaki çengel kadar şiir merakı olmayanlarla dolmuş site. Şiire gönül vermiş değerli ustaların, şiire ilgi duyan güzel ve iyi niyetli kullanıcıların arasında, bu türdeki kişilerin varlığı pek iğreti duruyor bence. Haddim olmayarak bir öneride bulunuyorum: antoloji'ye kayıt sayfasına bir yonja.com linki konulsun. Böylece, hem bu siteye kayıt olmak isteyen bu tür kullanıcılar, hem de alelade antoloji üyeleri fayda görür bu işten.