adının dudaklarımdan düştüğü günü hatırlıyorum.dudaklarımdan aşağı kelimelerin anlamını kaybederek düşüşünü,beraberinde beni de sürükleyişini,bir uçurumdan uçtuğumu hissetiren suratıma çarpan rüzgarı.unutmaktan öte bir eylemin boşluktaki yankısını.çakılma korkusunun yerini alan düşmeye alışmanın rehavetini ve ismini son kez söylüyorum diyerek benden sonra dudaklarımın da senin tarafından terkedilişini...hepsini hatırlıyorum...
ben o kör uçurumların kenarında mutluluk aradım yıllarca.çocuk oldum ve umut yetiştirdim.belki bu yüzden bu kadar yüksekten düşüyorum adının yanında.
(elllerin i) le bir ilkin resmini çekip (elime verdiğin gün) ,işte o gün o ilkin son olmasını istemiştim ve benim için seviyorum kelimesinin senden başka nesnesi olmamasını dilemiştim.ellerinle sanki bana bir çift kanat hediye etmiştin...
ben o kör uçurumların kenarında kanatlarım var diye hep uçmayı bildiğimi sanarak yaşadım yıllarca.gözlerimle gözlerinin içine düşerek büyük bir düşüşün provasını yaptım karşında.karşında, gözlerim,gözbebeklerini büyüten bir babanın şefkatini taşıyorsa,çok seviyorum sakın darılma.seni unuturken ağlama! gözyaşlarınıda kaderime ortak yapıp aynı uçurumdan onlarıda yuvarlama.mutlu son tezatına inanırsın sen,şimdi 'herşey bitti' derken ne olur karşımda böyle zırlama.
bir hoşçakalı bile çok gören,bu yüzden birbirimizi görmeden biten bir birlikteliğin ayrılığında; beni terk eden cismini de yanımda götürüyorum o uçurumdan derinlere.hatırladığım o, sahtekar dudaklarından asılıyorum bir umut diye.kalpazan da olsalar duymak istediğim tek kelime.'hoşçakal'.bir daha hayatıma girmeyeceğini kanıtlayan son kelime 'hoşçakal...'
.................
...ben hayatı kayan bir yıldız gibi son umutlarını köklerinden koparmış aşağı düşüyorken,kollarına kavuşmayı utanmadan hala dileyebiliyorum.
adının dudaklarımdan düştüğü günü hatırlıyorum.dudaklarımdan aşağı
kelimelerin anlamını kaybederek düşüşünü,beraberinde beni de
sürükleyişini,bir uçurumdan uçtuğumu hissetiren suratıma çarpan rüzgarı.unutmaktan
öte bir eylemin boşluktaki yankısını.çakılma korkusunun yerini alan
düşmeye alışmanın rehavetini ve ismini son kez söylüyorum diyerek benden
sonra dudaklarımın da senin tarafından terkedilişini...hepsini
hatırlıyorum...
ben o kör uçurumların kenarında mutluluk aradım yıllarca.çocuk oldum
ve umut yetiştirdim.belki bu yüzden bu kadar yüksekten düşüyorum adının
yanında.
(elllerin i) le bir ilkin resmini çekip (elime verdiğin gün) ,işte o gün
o ilkin son olmasını istemiştim ve benim için seviyorum kelimesinin
senden başka nesnesi olmamasını dilemiştim.ellerinle sanki bana bir çift
kanat hediye etmiştin...
ben o kör uçurumların kenarında kanatlarım var diye hep uçmayı
bildiğimi sanarak yaşadım yıllarca.gözlerimle gözlerinin içine düşerek büyük
bir düşüşün provasını yaptım karşında.karşında, gözlerim,gözbebeklerini
büyüten bir babanın şefkatini taşıyorsa,çok seviyorum sakın
darılma.seni unuturken ağlama! gözyaşlarınıda kaderime ortak yapıp aynı uçurumdan
onlarıda yuvarlama.mutlu son tezatına inanırsın sen,şimdi 'herşey
bitti' derken ne olur karşımda böyle zırlama.
bir hoşçakalı bile çok gören,bu yüzden birbirimizi görmeden biten bir
birlikteliğin ayrılığında; beni terk eden cismini de yanımda
götürüyorum o uçurumdan derinlere.hatırladığım o, sahtekar dudaklarından
asılıyorum bir umut diye.kalpazan da olsalar duymak istediğim tek
kelime.'hoşçakal'.bir daha hayatıma girmeyeceğini kanıtlayan son kelime
'hoşçakal...'
.................
...ben hayatı kayan bir yıldız gibi son umutlarını köklerinden
koparmış aşağı düşüyorken,kollarına kavuşmayı utanmadan hala
dileyebiliyorum.
söylesene bebeğim yoksa
bir daha nasıl mutlu olmayı bekleyebilirim?