sevişmenin yasak olduğu yıllardan, darbelerden yeni kurtulunmuştu takvimlerin üzerinde 1988 yazıyordu ve aralık soğuğu ESKİ bir ŞEHİRİN üzerinde dört nala koşuyordu. Şehrin arka sokakalarından birinde bir bebeğin ağlaması duyuldu ilk defa. tek suçu vardı bu dünyaya gelmek için 'MASUM olmak'. adı konuldu ama sonradan ona 'hattsaffa' demeye başladılar ve bir gün pis bir cadının tılsımı sürüverdi onu en sevdiği şehirden bedbah bir gurbete... Edebiyatla lisede tanıştı. ilk başta kafiye umuduyla, yalnızlığını hissetmemek için yazdı. ailesinden kopup kalmak zorunda olduğu bir öğrenci yurdunun kütüphanesinde. sonraları kafiyenin mahkumiyetinden beraat edip beyaz sayfalarda özgürce at koşturmaya başladı (becerebildiği kadar). öyle şiirler istediki gönlü geri dönüp okunduğunda yani anlam çıksın her seferin (ne kadar başarılı oldu oda bilmiyor:) örnek aldıkları hep değişti ama sonuncusu oldu 'kız kulesine aşık bir usta'. İnsanları ve tabi hayvanları, doğayı çok sevdi ama kendinden nefret etti hattsaffa, yaptığı hiçbir şeyi beğenmedi. Doğruyu söylediği için göçmen yaşadı, pek çok kızı sevdi ama gönlünü bir kişiye emanet etti(hiç pişman olmadı:) hala nefret ettiği şehirden hasret çektiği şehrine şiirler yazar, kahveyi birde kargayı çok sever (belki kendini bulur) yazacak çok eşyi var ama yeterince uzattı lafı pişman! ama silemez silgisi yok, hiç olmadıda sadece saygılarını sunup çıkar bu sahneden...
sevişmenin yasak olduğu yıllardan, darbelerden yeni kurtulunmuştu takvimlerin üzerinde 1988 yazıyordu ve aralık soğuğu ESKİ bir ŞEHİRİN üzerinde dört nala koşuyordu. Şehrin arka sokakalarından birinde bir bebeğin ağlaması duyuldu ilk defa. tek suçu vardı bu dünyaya gelmek için 'MASUM olmak'. adı konuldu ama sonradan ona 'hattsaffa' demeye başladılar ve bir gün pis bir cadının tılsımı sürüverdi onu en sevdiği şehirden bedbah bir gurbete... Edebiyatla lisede tanıştı. ilk başta kafiye umuduyla, yalnızlığını hissetmemek için yazdı. ailesinden kopup kalmak zorunda olduğu bir öğrenci yurdunun kütüphanesinde. sonraları kafiyenin mahkumiyetinden beraat edip beyaz sayfalarda özgürce at koşturmaya başladı (becerebildiği kadar). öyle şiirler istediki gönlü geri dönüp okunduğunda yani anlam çıksın her seferin (ne kadar başarılı oldu oda bilmiyor:) örnek aldıkları hep değişti ama sonuncusu oldu 'kız kulesine aşık bir usta'. İnsanları ve tabi hayvanları, doğayı çok sevdi ama kendinden nefret etti hattsaffa, yaptığı hiçbir şeyi beğenmedi. Doğruyu söylediği için göçmen yaşadı, pek çok kızı sevdi ama gönlünü bir kişiye emanet etti(hiç pişman olmadı:) hala nefret ettiği şehirden hasret çektiği şehrine şiirler yazar, kahveyi birde kargayı çok sever (belki kendini bulur) yazacak çok eşyi var ama yeterince uzattı lafı pişman! ama silemez silgisi yok, hiç olmadıda sadece saygılarını sunup çıkar bu sahneden...