Suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, birde söyleyene bakarım adammı diye N.Tevfik................... İçimden öyle yapmak geldigi icin' öyle yapmak istiyorum! 'Neden' ve 'Nicin' sorularını biraz rafa kaldırın, mümkünse kilitleyin hatta hiç çıkarmayın...>Hey! Sizler! Seçme sansım olmaksızın yolumun kesiştiği kişiler, ya da bilerek, isteyerek hayatıma soktuğum Evladı-i Ademler!<>Ben artık birileri mutlu olsun diye bir şey yapmak istemiyorum... Beni ne rahatlatacaksa onu yasamak istiyorum... Karsımdaki kırılmasın diye bir şey yapmak ya da yapmamak istemiyorum... Etrafımda en küçük bir hareketimden az ya da çok etkilenebilecek ve (kendisi etkilenmekle kalsa iyi, beni de etkileyecek) o kadar çok insan var ki! İç içe geçmiş bir sürü çember var etrafımda, tam ortasında da ben duruyorum...>>Sizi mutlu edeceğim diye, (daha da ağır olanı) mutsuz olmayın, darılmayın, alınmayın, kırılmayın diye hem beynimin, hem ömrümün ne kadarlık bir kısmini, kısacık ömrümün kaç saatini -dil dökerek- emrinize amade tuttuğumu hesapladığımda dudaklarım uçukladı...>Her alınganlığınızda, her kırılganlığınızda sizin gönlünüzü alabilmek için harcadığım enerjinin milyonda birini, toplam ömrüm boyunca kendimi mutlu etmek için harcamamışım... Siz ne yaptınız??? Çemberi daralttıkça daralttınız! Yavaş yavaş ve hiç fark ettirmeden bilinçaltıma yükledikleriniz, beni, çapı bedenimden küçük, tesiri beni asan bir çemberin içinde kıpırdayamaz hale getirdi..>Yüklediklerinizle yaşattığınız pişmanlıklar, pişman olacak hiçbir şey yokken dahi, 'pozitif olmak, elini uzatan olmak, alttan almak, negatif duygulardan arınmak' adına yaptığım şaklabanlıklarla beslene/beslene artık o bezleşen egonuz öyle büyüdü, öyle büyüdü ki.. Benimle arasında sadece 'alınganlığa' geçit verecek hale geldi...>Varsa keyif aldığınız ve hayatınızda bir renk olduğunu düşündüğünüz bir tarafım, huyum, davranışım, gülüşüm ya da herhangi biçeyim... Bugüne kadar her ne için benimle görüştüyseniz, dertleştiyseniz, yürüdüyseniz, şarki söylediyseniz, telefonlaştıysanız, kitap okuduysanız, denizi seyrettiyseniz... Her ne için ne yaptıysanız (sadece birini ya da birkaçını yapmış ve benimle bugüne kadar o yüzden birlikte olmuş da olabilirsiniz... Fark etmez... Hiçbirini yapmamış ya da yapıp keyif almamış, buna rağmen birlikte olmuşsanız, oynadığınız oyunlar ve takındığınız mutluluk maskeleri de sizin probleminiz!...) Eğer varsa... Mutlu olduğunuzu düşündüğünüz tarafımın hayatınızda varlığımın devam etmesini arzu edersiniz... Sadece o tarafımın keyfini sürmeye devam edebilirsiniz... Böyle bir isteğiniz yoksa, rica ediyorum artık susunuz...!<>Biraz sessizlik olsun istiyorum beynimde, biraz sükunet...>Hayatimin tamamen dışında olduğunuz halde içindeymiş gibi görünmeyiniz..! Uzayan burnunuzu görüp sizi sobeledim..>Buradan hepinize duyuruyorum; pozitif mozitif olmak umurumda değil! Canim o gün nasıl olmak isterse öyle olacağım... Niye hep mutlu olmak / ya da etmek zorunda olayım yaaa??? Aaaa....!>Hiçbir şeyi siz kırılmayın ya da ayıp olmasın diye yapmak istemiyorum... Sadece kendimi mutlu etmek için yasamak istiyorum... Beni ne rahatlatacaksa öyle yasamak istiyorum... Beni, birisi için fedakarlık yapmak rahatlatacaksa, o fedakarlığı niye yaptığımı sizlerin; 'ay değer mi, kendine yazık!' dövünmelerinizle (!) açıklamalar yapmak zorunda kalmadan yasamak istiyorum...<>Bu yüzden, hiçbir şey için sitem etmeyiniz ve benim için üzülmeyiniz (!)>Ve yine ayni nedenle, bundan sonra ne yaparsam sadece 'içimden öyle yapmak geldiği için' yaptığımdan emin olunuz... Beni engellemeyiniz, 'sana güveniyorum, çevrene güvenmiyorum' zırvalamalarına da girmeyiniz.. Hatta bana da güvenmeyiniz!<>Netice olarak, hakkımda verebileceğiniz tek karar, beni hayatinizin içinde isteyip istemediğiniz olabilir... Bunun dışındaki konuları bi zahmet öbür dünyada 'rahmetliyi nasıl bilirdiniz?' diye soranlara anlatırsınız... Bana hakkımdaki düşüncelerinizi de anlatmayınız, güvenemiyorum...!>Kendimi temize çektim..>Bir müddet SESINIZI DUYMUYORUM...(!)(!)(!)beste
Suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, birde söyleyene bakarım adammı diye N.Tevfik................... İçimden öyle yapmak geldigi icin' öyle yapmak istiyorum! 'Neden' ve 'Nicin' sorularını biraz rafa kaldırın, mümkünse kilitleyin hatta hiç çıkarmayın...>Hey! Sizler! Seçme sansım olmaksızın yolumun kesiştiği kişiler, ya da bilerek, isteyerek hayatıma soktuğum Evladı-i Ademler!<>Ben artık birileri mutlu olsun diye bir şey yapmak istemiyorum... Beni ne rahatlatacaksa onu yasamak istiyorum... Karsımdaki kırılmasın diye bir şey yapmak ya da yapmamak istemiyorum... Etrafımda en küçük bir hareketimden az ya da çok etkilenebilecek ve (kendisi etkilenmekle kalsa iyi, beni de etkileyecek) o kadar çok insan var ki! İç içe geçmiş bir sürü çember var etrafımda, tam ortasında da ben duruyorum...>>Sizi mutlu edeceğim diye, (daha da ağır olanı) mutsuz olmayın, darılmayın, alınmayın, kırılmayın diye hem beynimin, hem ömrümün ne kadarlık bir kısmini, kısacık ömrümün kaç saatini -dil dökerek- emrinize amade tuttuğumu hesapladığımda dudaklarım uçukladı...>Her alınganlığınızda, her kırılganlığınızda sizin gönlünüzü alabilmek için harcadığım enerjinin milyonda birini, toplam ömrüm boyunca kendimi mutlu etmek için harcamamışım... Siz ne yaptınız??? Çemberi daralttıkça daralttınız! Yavaş yavaş ve hiç fark ettirmeden bilinçaltıma yükledikleriniz, beni, çapı bedenimden küçük, tesiri beni asan bir çemberin içinde kıpırdayamaz hale getirdi..>Yüklediklerinizle yaşattığınız pişmanlıklar, pişman olacak hiçbir şey yokken dahi, 'pozitif olmak, elini uzatan olmak, alttan almak, negatif duygulardan arınmak' adına yaptığım şaklabanlıklarla beslene/beslene artık o bezleşen egonuz öyle büyüdü, öyle büyüdü ki.. Benimle arasında sadece 'alınganlığa' geçit verecek hale geldi...>Varsa keyif aldığınız ve hayatınızda bir renk olduğunu düşündüğünüz bir tarafım, huyum, davranışım, gülüşüm ya da herhangi biçeyim... Bugüne kadar her ne için benimle görüştüyseniz, dertleştiyseniz, yürüdüyseniz, şarki söylediyseniz, telefonlaştıysanız, kitap okuduysanız, denizi seyrettiyseniz... Her ne için ne yaptıysanız (sadece birini ya da birkaçını yapmış ve benimle bugüne kadar o yüzden birlikte olmuş da olabilirsiniz... Fark etmez... Hiçbirini yapmamış ya da yapıp keyif almamış, buna rağmen birlikte olmuşsanız, oynadığınız oyunlar ve takındığınız mutluluk maskeleri de sizin probleminiz!...) Eğer varsa... Mutlu olduğunuzu düşündüğünüz tarafımın hayatınızda varlığımın devam etmesini arzu edersiniz... Sadece o tarafımın keyfini sürmeye devam edebilirsiniz... Böyle bir isteğiniz yoksa, rica ediyorum artık susunuz...!<>Biraz sessizlik olsun istiyorum beynimde, biraz sükunet...>Hayatimin tamamen dışında olduğunuz halde içindeymiş gibi görünmeyiniz..! Uzayan burnunuzu görüp sizi sobeledim..>Buradan hepinize duyuruyorum; pozitif mozitif olmak umurumda değil! Canim o gün nasıl olmak isterse öyle olacağım... Niye hep mutlu olmak / ya da etmek zorunda olayım yaaa??? Aaaa....!>Hiçbir şeyi siz kırılmayın ya da ayıp olmasın diye yapmak istemiyorum... Sadece kendimi mutlu etmek için yasamak istiyorum... Beni ne rahatlatacaksa öyle yasamak istiyorum... Beni, birisi için fedakarlık yapmak rahatlatacaksa, o fedakarlığı niye yaptığımı sizlerin; 'ay değer mi, kendine yazık!' dövünmelerinizle (!) açıklamalar yapmak zorunda kalmadan yasamak istiyorum...<>Bu yüzden, hiçbir şey için sitem etmeyiniz ve benim için üzülmeyiniz (!)>Ve yine ayni nedenle, bundan sonra ne yaparsam sadece 'içimden öyle yapmak geldiği için' yaptığımdan emin olunuz... Beni engellemeyiniz, 'sana güveniyorum, çevrene güvenmiyorum' zırvalamalarına da girmeyiniz.. Hatta bana da güvenmeyiniz!<>Netice olarak, hakkımda verebileceğiniz tek karar, beni hayatinizin içinde isteyip istemediğiniz olabilir... Bunun dışındaki konuları bi zahmet öbür dünyada 'rahmetliyi nasıl bilirdiniz?' diye soranlara anlatırsınız... Bana hakkımdaki düşüncelerinizi de anlatmayınız, güvenemiyorum...!>Kendimi temize çektim..>Bir müddet SESINIZI DUYMUYORUM...(!)(!)(!)beste