Ömer Akşahan - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ömer Akşahan

Tüm Şiirlerim



MEB.da yöneticilk ve öğretmenlik yaptı.5 yıl Almanya'da öğretmen olarak çalıştı.30 yılı aşkın süredir yazı çalışmalarını sürdürmektedir. Ödemiş Efe Dergisi yazı işleri müdürlüğü,Almanya'da Gemeinsam adlı Almanca bir yayın yaptı. Bir çok edebiyat dergisinde şiirleri, öykü ve denemeleri yayımlanmıştır. Şimdi eserlerini internet ortamında da yayımlamaktadır.












„Il Casetto“
Bardolino alafı yakarken tenimi
süzülür telaşla bir gülden akdeniz tuzu
bit pazarına düşmüş yaşlı yosma
buruşuk elleri çevirir gramofonu umutla
yeniden yaşamak istercesine o günleri
karışır hüzünle bir serenada sesi
çekilir kahrı asma çardaklarda yaz
anam babam biz tüm mahalleli
çeşm-i siyahından dökülür bir sa(y) fiye
kurulmuş baş köşesinde Ferguson’dan
kırık taş plak gibi paslanmış dilim
dönüyor geçmişe durmadan geçmişe
boyum erişse de bir mızrak gölgesine
aşıktı babam Safiye Ayla’ya biliyorum
açılmaz gayrı aşk falları aşı papatyalardan
hani olmalı diyorum hayatın yolları
biraz Venedik
biraz Verona
biraz da taştan
ömer akşahan
18.8.’98 / Bardolino
Ömer Akşahan

Bu İlk Değil


Bu İlk Değil

bu ilk değil, insan olmanın dayattığı bir iklimde
kimliğimde sırıtan silinmiş damgayım

bu ilk değil, her sabah umutla güneşe uyanışım
bir hecelik yorgun gece sarmaşıklarına

bu ilk değil, en güzel kalemle yazsam da şiir değil
yakarış, ah sensizlik makamında evrene

bu ilk değil, gülün en saf duruşudur tomurcuğa
gözümden kalkan tarifsiz bulutlarla

bu ilk değil, kaçışım bir elmayla bensizlik yıldızına
affedici yağmurlar mıydı o beklediğim

bu ilk değil, ne de son, yazılmamış henüz sevda dilinde
nasıl söylenir, aşığım, çatlamış bir ağaca

bu ilk değil, vuruluşum, yaz yağmuruyla geldim sana
bahçende laleydim nazenin, şimdiyse bir lal...

ömer akşahan

22.02.2004 / Konya

Ömer Akşahan


Kaygı

kim bana sorusuz şiir yazacak?
ben yuvadan atılmış kör leylek
kırık bir bacağımdan korkarak
yuva diye sığındım sana bak

evet işte yine geldim gümüş kapına
aşka hiç inanmayan biriydim oysa
yüreksiz sözlerime kanıp istersen yak
günü olmayan akşamlarına göm beni

neden yazılır vedanın yağdığı sokaklara
son moda satıcılar tutmuş köşe başlarını
davudi seslerle öyküleri okuyorlar şiir diye
ben mi yanıldım yoksa bitimsiz bir sevda uğruna

düşen neydi ellerimden kısılmış seslerimde
bu gece kar yağmış meyhanelerine istanbul'un
şiir adına kaldırın ey kadehzedeler
yakılmış yüreklere

ben kaygımlarımla var olacağım
o isimsiz kalpte her an ağlayarak

ömer akşahan
14.02.2004 / Konya

Ömer Akşahan

Sevdalım Şiir

bir şiire hangi kapıdan girilir
hangi harfler şifre diye seçilir
bana söylenen hangi sözcükler
yaklaşan baharın sesini getirir

imge yoksulu sandığım çeyizin
bir kilim desenindeki gölgeme
sığınınca her gece hıçkırıklarla
şiirdi yılların acı yükünde her şey
alnıma yazılmış o kalın çizgiler
her dizesi arayışlarla geçip giderken
ben her kavgada yenik düştüğümü
köprüsüz kanyonlara varınca anladım

“farkına varamadan çiğneyip
geçtiğim onca nazenin çiçekten
özür dilerim”

senin büyüklüğün karşısında
oysalı tümceler kurmaktan
nefret eden öğretmenime
hak verirken
oysa hayatta ben
en çok seni sevdim şiir

ve şimdi eğretilenmiş
bir köprüden sevda sözcüklerini
saçarken gözyaşı ırmağına
biliyorsun yenilsem de
yine sana döneceğim ey şiir!

ömer akşahan
10.02.2004 / Konya

Ömer Akşahan









E MAİL