Mevsim bahar üç tane taze fidan Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan Fırtınalara kasırgalar eğilmeden direnerek Ciçek tohumlarını toprağa bırakarak Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onlar seviyordu yurdunu vatanını Gayeleri özgürce insanca yaşamaktı Tam bağımsız demokratik vatan için Faşizim’me emperyalizme karşı savaşmaktı Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onları asanlar öldüklerini sandılar Birer bilge tohumlarıydılar toprağa ekildiler Filizlenip topraktan çıktılar bire milyon verdiler Darağacına bile gülerek ipe gittiler Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Ey yasa bürünmüş altı mayıs sabahı Mevsim bahar nedir senin kör inadın Acımadan darağacına çektin üç fidanı Unutmayacak tarih hiçbir zaman bu anı Deniz gezmişi Yusuf arslanı Hüseyin inanı
Onlar kahramandılar yurdunu sevdi ölümü hiçe saydılar Emperyalizme karşı faşizime karşı yigitçe direndile Tüm gençlikle istanbulda altıncı filoya kök söktürdüler İşbirlikçi uşaklar faşistler bunlar hain diye damga vurdular Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Yakalandılar Sivas Gemerek,te verilmişti ferman Dalgalandı kabardı deniz göklere kükredi arslan Darağacındaki ipi kravat gibi taktı boynuna inan Ne kaçtılar nede korktular vatan için dar ağacında üç can Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Komünisttir Aşk
Sınıfsız, sınırsız, mevsimsiz. İnsanın en insan yanıdır aşk.
Ne dil, ne din, ne mezhep, ne beyaz, ne siyah, ne sarı, ne ondan, ne bundan, ne şundan, ne varsıl, ne yoksul, ne ağa, ne paşa, ne de çoban… sınırları yoktur, kıtalar arasından.
Kapitalist yargılar karalasa vurulsa da çoğu zaman insanın en insan yanı, komünisttir aşk ne sınır, ne sınıf tanımayan…
Emeğin dahi başına türlü çoraplar ören sistem, dayatsa da kendi tabularını kaçar saraydan aşk yıkılır duvarları sınıfların. Altın, gümüş, akçe materyalist seslidir öfke ve bağırır ardından; olmaz “Zengin oğlan, fakir kız” “Fakir oğlan, zengin kız”
Örmek için sınıfsal duvarları yeniden kapitalist ağıtlar yakar derinden “Davul bile dengi dengine, davul bile dengi dengine”
Günlerden bir zaman bir başka zaman mevsim, yine kendi mevsiminde en komünist haliyle gelir aşk çürümüş kapitalizmi ta yüreğinden yüreğinin orta yerinden vurmaya… Ömrü tanımlayan sınırları yıkmaya genç yaşlı ne varsa, tüm sınıfları yok etmeye
İnsanın en insan yanıdır aşk Mevsimsiz…Sınıfsız…Sınırsız…Yaşsız…
Ve bağırır yine en yüksek sesiyle sınıfsal kabuklarının içinde hapsolanlar, ve ağalar, beyler, ve olağanüstü hâl paşaları; “Netekim, asmayalım da besleyelim mi? ” deseler de artık Üsküdar’ı geçmiştir aşk atıyla insanın en insan yanıyla mevsimsiz, sınıfsız, sınırsız…
Seni,anlatabilmek seni. İyi çocuklara,kahramanlara.
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza,halden bilmeze, Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri, Kurt uyur,kuş uyur,zindan uyurdu. Dışarda gürül-gürül akan bir dünya.. Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldızlara, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok,apansız inen akşamlardan, Bir kadeh,bir cıgara,dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum,kapama gözlerini... Ahmet ARİF
Aşk ve Devrim
“Sen aşk şiiri yazamazsın demişti. Yıllar önce büyük usta… Oysa bu şiirinde bile en güzel aşk şiirini yazmıştı! Elbette yazacaktı, Devrimciler en romantik insanlardır. Zaten devrim kendi başına bir romantizm değil midir? Başka bir bakışla, Aşk en büyük devrim değilmidir?
Şahsen ben aşksız bir kavga, Kavgasız yani emeksiz bir aşk düşünemem. Kavgasını aşk’ına, aşk’ını da kavgasına bağlamalıdır devrimci dediğin. Aşk kavgayı, Kavga aşkı beslemelidir,
Biz böyle biliriz... ^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^ ve elbetteki sevgilim elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle,işçi tulumuyla, bu güzelim memlekette hürriyet....
n.hikmet
Öpüyorsam ayrılığı gözünden Söküyorsam yüreğimi göğsümden Geciyorsam gözlerinin icinden Sana olan sevdamdandır bilesin Geciyorsam bir çiçeğin özünden Sana olan sevdamdandır bilesin.
Meğer ne yanlızız insan olmuşsak Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin
-Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun. Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda.. Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel. Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda. Delice bir yangın parmaklarının buzulunda Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.
Karşılıksız sevebilmekse sevda Gercek seven küle dönmüş her cağda Elim kolum bağlanmışsa kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin Sevdunayım gebermişsem kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin ^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^ Kendi sınırlarımızın nöbetindeyiz. Belki en umarsız, belki en saldırgan, belki en coşkulu zamanlarda terk ediyoruz sınırlarımızı... Kimse kimsenin istediği yerde olamıyor, kimsenin istediği yerde duramadığı gibi..
Hangi kör zamanlarda sadece görmek istediklerimi görüyorum? Duyduklarım hangi sağır zamanlara denk düşüyor? Ya inandıklarım..Hangi yalan yansımaların yanılsamasındayım?
Hangi umuda elimi uzatsam parmaklarımın ucunda tuz buz oluyor… Mutluluğa gittiğine inanıp hangi sokağa girsem en derin çıkmazındayım çıkmaz sokakların.. Ne zaman çıkışı buldum desem en yüksek ve en sağlam duvara çarpıyorum... Darmadağın un ufak oluyorum.. İçimdeki aynalar kırılıyor.. Geçmiş ve gelecek bütün yaralarıma saplanıyor kırıklar. Acıyor kanıyorum en derinden… Işığım sönüyor.. Kendi karanlığımın en kuytusuna sığınıyorum yarasalar gibi… Susuz kalıyorum,aylardır yağmur düşmemiş kurak topraklar gibi… Kuruyup parçalanıyor her bir hücrem… İçimde bin bir emekle büyüttüğüm çiçeklerim soluyor… Söylenmemiş sözlerle sulayıp kaktüs suskunluklar büyütüyorum… Kendi çölümün ıssızlığında kayboluyorum.. Taşlaşan göz yaşlarımdan surlar örüp, kendi duvarlarımda hapsoluyorum… Kendi bedenimde verdiğim müebbetle yetinmeyip soru işaretlerine kurduğum idam sehpasında asıyorum hayatımı… Sessiz,suskun sorgulamalarda diriltip yeniden asıyorum sil baştan.. Sonra... Kendi hiçliğime gömülüyorum.. &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
ne desem az, ne desem çok
ne desem boş, ne desem yersiz ve yetersiz
Aşk’ına vurdum başımı, iflah olmam; ne kadar su verirsen ver, artık susuzluğumu gideremezsin
ne kadar ışık tutarsan tut, artık karanlığımı ışıtamazsın
içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın
N.... seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti, geç anladım ^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
herkes defineler elde edecek bir baht arar eziyetlere eziyetler katan aşk yeter bize... Mevlana %%%%%%%%%%%%%%%%%%
GİDERSEN YARIM KALIR DEVRİMİM
Gidersen, Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar Yüreğim Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem
Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır Kederim grev çadırları kurar Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca
Gidersen Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer Şiirim her dizesine pankart açar Sazım tellerini boykot eder
Savunmam yapılır konuşmalarda Dağıtılan bildirilerde Gizli adreslerde Bodrum katlarında yapılan toplantılarda Eleştiri üzerine eleştiri alır Özeleştirimi bir tek sana yaparım
Gidersen Yaz, kış her mevsim sonbahar olur Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği Hani dallar kırgın Gökyüzü içli mi içli Dokunsan ağlayacak Aylardan Eylül ya hani... Hüzün bulutları gözlerimde Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime
Bir sabah Mitinglerde buluşur içimdeki binler Binler bir olur Bir ben, Ben sen
Ansızın Gaz bombaları atılır içime Genzim yanar, kirpiklerimi yakar Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni
Çatışmalar başlar alanlarda Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla Mantığım ruhumla Taşlar sopalar fırlar her yana...
Göğsüme Tam da senin olduğun yere Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla...
Anlayacağın sevgili Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda
O gün Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki Sonra kus seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının Üzerinde ağır ve yorgun panzerler... Tanklar arka sokaklarımdan geçer Baslar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi...
Bir cinayet olurum 'faili meçhul' denilen Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini Parçalanmış, delik deşik hayallerimi
Kaskatı kesilirim gecenin ayazında Ay ışığında Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta
Teşhis ettiklerinde cesedimi 'Dudakları ve elleri morardı önce' diye geçer otopsi raporunda
Şafağın ilk ışığıyla İlk olarak ulusal televizyonlardan bildirir Üç cuntacı donuk bir ifadeyle haberi Ya da radyodan çıkan o ürkütücü sesleri...
Gidersen İçimdeki bu karanlık ülkeden Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi... Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi Özledikçe büyüyen sevgimi Nerde olursan ol Ben yine de bulurum seni...
Bir günlük ömrüm sana yetişmez Issiz caddelerde İki kırık kelebek kanadı olursa eğer Bil ki benim Kelebekler uzun yaşayamaz ki...
Unutma Gidersen bir 'Eylül' sabahıymış gibi darbe iner yüreğime Ve yarım kalır devrimim sevgili... ********************************************************** Nazım Hikmet'ten aşk üstüne...
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan 'Bu kuşun kanadı neden beyaz değil? ' diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, 'Ama senin için şunu yaptım' derken o, 'şunu yapmadın' diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. 'Peki o ne yaptı' deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. 'Acılara tutunarak' yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
NAZIM HİKMET RAN
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Sen de beni bırakıp gidecek misin he söylesene/ Benden kopup, uzaklaşıp gidecek misin? / Beni bırak git seni bulamayacağım yerlere/ Giderken sana o seni seviyorum deyişim varya onu bana bırak/ Bırak ki; sen yokken onunla avunayim/ Ona seni seviyorum diyeyim, yani sana / Şimdi n'olur gitme beni terketme/ Gitmen gerek biliyorum ama n'olur gitme kal benimle/ Sen gidince bu adam n'apar hiç düşündün mü? / düşünmek ya düşünmek/ Son konuşmamız hala aklımda / Hani bir düşünceden ibaret demiştim ya / Sen de yüzüme vurmuştun bunu / Şimdi sen otur ve düşün bakalım / Her adımında, her soluğunda beni düşün / Bakalım bu adam seni ne zaman düşünmemiş.. AFFRİED'in kaleminden bir şiir..
Öğrendim ki... Bazı insanlar sizi çok seviyor Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.
Öğrendim ki... Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz Bazıları hiç karşılık vermiyor.
Öğrendim ki... Para ucuz bir başarı.
Öğrendim ki... En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.
Öğrendim ki... Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak için elini uzatır.
Öğrendim ki... İki insan aynı şeye bakıp Tamamen farklı şeyler görebilir.
Öğrendim ki... Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.
Öğrendim ki... Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar Daha uzun yol yürüyor.
Öğrendim ki... Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir.
Öğrendim ki... Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.
Öğrendim ki... Duvarda asılı diplomalar İnsanı insan yapmaya yetmez.
Öğrendim ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Öğrendim ki... Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Öğrendim ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!
Öğrendim ki... Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Öğrendim ki... Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil.
Öğrendim ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Öğrendim ki... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Öğrendim ki... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Öğrendim ki... Şartlar ve olaylar, Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Öğrendim ki... İki kişi münakaşa ediyorsa, Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Öğrendim ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Öğrendim ki... Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor
Öğrendik ki.... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor....
Öğrendik ki.... İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor....
Öğrendik ki.... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır....
Öğrendik ki.... Her yarayı saran zaman değil sevgidir....
Öğrendik ki.... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir.....
Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder.....
Öğrendik ki.... Hiç kimse mükemmel değildir....
Öğrendik ki.... Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....
Öğrendik ki.... Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur....
Öğrendik ki.... Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır....
Öğrendik ki.... Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur....
Öğrendik ki.... BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK ALIYOR..... c.dündar.. .................
Ne zaman sevginin,aşkın, özgürlüğün adına bir sigara yakıp denize atmışsam sabaha kadar yanmıştır ve belki bunca söz diyemediklerimi belki anlatmıştır... ağır romantik....
Welcome Glitter Graphics
Glitters para Orkut
Portuguese - Recados com Glitter
Glitter - Glitters Para Ti Orkut
DARAĞACINDA ÜÇ CAN
Mevsim bahar üç tane taze fidan
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Fırtınalara kasırgalar eğilmeden direnerek
Ciçek tohumlarını toprağa bırakarak
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onlar seviyordu yurdunu vatanını
Gayeleri özgürce insanca yaşamaktı
Tam bağımsız demokratik vatan için
Faşizim’me emperyalizme karşı savaşmaktı
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Onları asanlar öldüklerini sandılar
Birer bilge tohumlarıydılar toprağa ekildiler
Filizlenip topraktan çıktılar bire milyon verdiler
Darağacına bile gülerek ipe gittiler
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Ey yasa bürünmüş altı mayıs sabahı
Mevsim bahar nedir senin kör inadın
Acımadan darağacına çektin üç fidanı
Unutmayacak tarih hiçbir zaman bu anı
Deniz gezmişi Yusuf arslanı Hüseyin inanı
Onlar kahramandılar yurdunu sevdi ölümü hiçe saydılar
Emperyalizme karşı faşizime karşı yigitçe direndile
Tüm gençlikle istanbulda altıncı filoya kök söktürdüler
İşbirlikçi uşaklar faşistler bunlar hain diye damga vurdular
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Yakalandılar Sivas Gemerek,te verilmişti ferman
Dalgalandı kabardı deniz göklere kükredi arslan
Darağacındaki ipi kravat gibi taktı boynuna inan
Ne kaçtılar nede korktular vatan için dar ağacında üç can
Deniz gezmiş Yusuf arslan Hüseyin inan
Komünisttir Aşk
Sınıfsız, sınırsız, mevsimsiz.
İnsanın en insan yanıdır aşk.
Ne dil, ne din, ne mezhep,
ne beyaz, ne siyah, ne sarı,
ne ondan, ne bundan, ne şundan,
ne varsıl, ne yoksul,
ne ağa, ne paşa, ne de çoban…
sınırları yoktur,
kıtalar arasından.
Kapitalist yargılar karalasa
vurulsa da çoğu zaman
insanın en insan yanı,
komünisttir aşk
ne sınır, ne sınıf tanımayan…
Emeğin dahi başına
türlü çoraplar ören
sistem,
dayatsa da kendi tabularını
kaçar saraydan aşk
yıkılır duvarları sınıfların.
Altın, gümüş, akçe
materyalist seslidir öfke
ve bağırır ardından; olmaz
“Zengin oğlan, fakir kız”
“Fakir oğlan, zengin kız”
Örmek için sınıfsal duvarları
yeniden
kapitalist ağıtlar yakar
derinden
“Davul bile dengi dengine,
davul bile dengi dengine”
Günlerden bir zaman
bir başka zaman
mevsim, yine kendi mevsiminde
en komünist haliyle gelir aşk
çürümüş kapitalizmi ta yüreğinden
yüreğinin orta yerinden vurmaya…
Ömrü tanımlayan sınırları yıkmaya
genç yaşlı ne varsa, tüm sınıfları yok etmeye
İnsanın en insan yanıdır aşk
Mevsimsiz…Sınıfsız…Sınırsız…Yaşsız…
Sınıflar arası basınçtan düşünme yetisini kaybedenler
keserler cezasını aşkın:
Servet avcısı.
Ve bağırır yine en yüksek sesiyle
sınıfsal kabuklarının içinde hapsolanlar,
ve ağalar, beyler,
ve olağanüstü hâl paşaları;
“Netekim, asmayalım da besleyelim mi? ”
deseler de
artık Üsküdar’ı geçmiştir aşk atıyla
insanın en insan yanıyla
mevsimsiz, sınıfsız, sınırsız…
Çünkü aşk komünisttir.
İnsanın en insan yanı
komünisttir,
aşk.
Sınıfsız…
Sınırsız…
..................................
Seni,anlatabilmek seni.
İyi çocuklara,kahramanlara.
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza,halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur,kuş uyur,zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya..
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldızlara,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok,apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh,bir cıgara,dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum,kapama gözlerini...
Ahmet ARİF
Aşk ve Devrim
“Sen aşk şiiri yazamazsın demişti.
Yıllar önce büyük usta…
Oysa bu şiirinde bile
en güzel aşk şiirini yazmıştı!
Elbette yazacaktı,
Devrimciler
en romantik insanlardır.
Zaten
devrim kendi başına
bir romantizm
değil midir?
Başka bir bakışla,
Aşk en büyük devrim
değilmidir?
Şahsen ben
aşksız bir kavga,
Kavgasız yani emeksiz bir
aşk düşünemem.
Kavgasını aşk’ına,
aşk’ını da kavgasına bağlamalıdır
devrimci dediğin.
Aşk kavgayı,
Kavga aşkı beslemelidir,
Biz böyle biliriz...
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
ve elbetteki sevgilim elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle,işçi tulumuyla,
bu güzelim memlekette hürriyet....
n.hikmet
Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Söküyorsam yüreğimi göğsümden
Geciyorsam gözlerinin icinden
Sana olan sevdamdandır bilesin
Geciyorsam bir çiçeğin özünden
Sana olan sevdamdandır bilesin.
Meğer ne yanlızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak
Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin
Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin
-Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun.
Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat
Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını
Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda..
Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel.
Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor
İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk
Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda.
Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.
Karşılıksız sevebilmekse sevda
Gercek seven küle dönmüş her cağda
Elim kolum bağlanmışsa kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin
Sevdunayım gebermişsem kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Kendi sınırlarımızın nöbetindeyiz.
Belki en umarsız, belki en saldırgan, belki en coşkulu zamanlarda terk ediyoruz sınırlarımızı...
Kimse kimsenin istediği yerde olamıyor, kimsenin istediği yerde duramadığı gibi..
Hangi kör zamanlarda sadece görmek istediklerimi görüyorum?
Duyduklarım hangi sağır zamanlara denk düşüyor?
Ya inandıklarım..Hangi yalan yansımaların yanılsamasındayım?
Hangi umuda elimi uzatsam parmaklarımın ucunda tuz buz oluyor…
Mutluluğa gittiğine inanıp hangi sokağa girsem en derin çıkmazındayım çıkmaz sokakların..
Ne zaman çıkışı buldum desem en yüksek ve en sağlam duvara çarpıyorum...
Darmadağın un ufak oluyorum..
İçimdeki aynalar kırılıyor..
Geçmiş ve gelecek bütün yaralarıma saplanıyor kırıklar.
Acıyor kanıyorum en derinden…
Işığım sönüyor..
Kendi karanlığımın en kuytusuna sığınıyorum yarasalar gibi…
Susuz kalıyorum,aylardır yağmur düşmemiş kurak topraklar gibi…
Kuruyup parçalanıyor her bir hücrem…
İçimde bin bir emekle büyüttüğüm çiçeklerim soluyor…
Söylenmemiş sözlerle sulayıp kaktüs suskunluklar büyütüyorum…
Kendi çölümün ıssızlığında kayboluyorum..
Taşlaşan göz yaşlarımdan surlar örüp, kendi duvarlarımda hapsoluyorum…
Kendi bedenimde verdiğim müebbetle yetinmeyip soru işaretlerine kurduğum idam sehpasında asıyorum hayatımı…
Sessiz,suskun sorgulamalarda diriltip yeniden asıyorum sil baştan..
Sonra...
Kendi hiçliğime gömülüyorum..
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
ne desem az, ne desem çok
ne desem boş, ne desem yersiz ve yetersiz
Aşk’ına vurdum başımı, iflah olmam; ne kadar su verirsen ver, artık susuzluğumu gideremezsin
ne kadar ışık tutarsan tut, artık karanlığımı ışıtamazsın
içimde hiç dinmeyen bir fısıltı olarak kalacaksın
N.... seni kaybetmek bir daha bulamamak demekti, geç anladım
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
herkes defineler elde edecek bir baht arar
eziyetlere eziyetler katan aşk yeter bize...
Mevlana
%%%%%%%%%%%%%%%%%%
GİDERSEN YARIM KALIR DEVRİMİM
Gidersen,
Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar
Yüreğim
Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir
Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem
Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler
Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır
Kederim grev çadırları kurar
Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda
Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca
Gidersen
Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer
Şiirim her dizesine pankart açar
Sazım tellerini boykot eder
Savunmam yapılır konuşmalarda
Dağıtılan bildirilerde
Gizli adreslerde
Bodrum katlarında yapılan toplantılarda
Eleştiri üzerine eleştiri alır
Özeleştirimi bir tek sana yaparım
Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime
Bir sabah
Mitinglerde buluşur içimdeki binler
Binler bir olur
Bir ben,
Ben sen
Ansızın
Gaz bombaları atılır içime
Genzim yanar, kirpiklerimi yakar
Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni
Çatışmalar başlar alanlarda
Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla
Mantığım ruhumla
Taşlar sopalar fırlar her yana...
Saçından sürüklenir sevdam
Dizleri kanar
Kaşı patlar
Sert yumruklar oturur yüzüne,
Acımasız coplar kırılır belinde...
Göğsüme
Tam da senin olduğun yere
Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla
Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına
Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla...
Anlayacağın sevgili
Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda
O gün
Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki
Sonra kus seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının
Üzerinde ağır ve yorgun panzerler...
Tanklar arka sokaklarımdan geçer
Baslar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi...
Bir cinayet olurum 'faili meçhul' denilen
Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası
Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini
Parçalanmış, delik deşik hayallerimi
Kaskatı kesilirim gecenin ayazında
Ay ışığında
Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta
Teşhis ettiklerinde cesedimi
'Dudakları ve elleri morardı önce' diye geçer otopsi raporunda
Şafağın ilk ışığıyla
İlk olarak ulusal televizyonlardan bildirir
Üç cuntacı donuk bir ifadeyle haberi
Ya da radyodan çıkan o ürkütücü sesleri...
Gidersen
İçimdeki bu karanlık ülkeden
Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi...
Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili
Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi
Özledikçe büyüyen sevgimi
Nerde olursan ol
Ben yine de bulurum seni...
Bir günlük ömrüm sana yetişmez
Issiz caddelerde
İki kırık kelebek kanadı olursa eğer
Bil ki benim
Kelebekler uzun yaşayamaz ki...
Unutma
Gidersen bir 'Eylül' sabahıymış gibi darbe iner yüreğime
Ve yarım kalır devrimim sevgili...
**********************************************************
Nazım Hikmet'ten aşk üstüne...
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan 'Bu kuşun kanadı neden beyaz değil? ' diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, 'Ama senin için şunu yaptım' derken o, 'şunu yapmadın' diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. 'Peki o ne yaptı' deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. 'Acılara tutunarak' yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
NAZIM HİKMET RAN
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Sen de beni bırakıp gidecek misin he söylesene/ Benden kopup, uzaklaşıp gidecek misin? / Beni bırak git seni bulamayacağım yerlere/ Giderken sana o seni seviyorum deyişim varya onu bana bırak/ Bırak ki; sen yokken onunla avunayim/ Ona seni seviyorum diyeyim, yani sana / Şimdi n'olur gitme beni terketme/ Gitmen gerek biliyorum ama n'olur gitme kal benimle/ Sen gidince bu adam n'apar hiç düşündün mü? / düşünmek ya düşünmek/ Son konuşmamız hala aklımda / Hani bir düşünceden ibaret demiştim ya / Sen de yüzüme vurmuştun bunu / Şimdi sen otur ve düşün bakalım / Her adımında, her soluğunda beni düşün / Bakalım bu adam seni ne zaman düşünmemiş.. AFFRİED'in kaleminden bir şiir..
.....&&&&......&&&&......&&&&&.....&&&&......&&&&&
ÖĞRENDİMKİ
Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.
Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.
Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.
Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.
Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.
Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.
Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.
Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.
Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.
Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.
Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.
Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.
Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.
Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.
Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.
Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.
Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.
Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.
Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.
Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.
Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.
Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.
Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.
Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.
Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.
Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!
Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.
Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Öğrendik ki....
Bir tek insanın bize 'iyi ki varsın' demesi, varolduğumuz
için mutlu olmamızı sağlar....
Öğrendik ki....
Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir.
Öğrendik ki....
Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasada hepimiz
çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz....
Öğrendik ki....
Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir
yürektir.....
Öğrendik ki....
Parayla 'klas insan' olunmuyor....
Öğrendik ki....
Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir
mutluluğa dönüşüyor....
Öğrendik ki....
İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini
kaybetmiyor....
Öğrendik ki....
Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar
vermesini sağlamaktır....
Öğrendik ki....
Her yarayı saran zaman değil sevgidir....
Öğrendik ki....
Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek
gerekir.....
Öğrendik ki...
Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder.....
Öğrendik ki....
Hiç kimse mükemmel değildir....
Öğrendik ki....
Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....
Öğrendik ki....
Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava
yoludur....
Öğrendik ki....
Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken
yaşadıklarımızdır....
Öğrendik ki....
Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur....
Öğrendik ki....
BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK
ALIYOR.....
c.dündar..
.................
Ne zaman sevginin,aşkın, özgürlüğün adına bir sigara yakıp denize atmışsam
sabaha kadar yanmıştır
ve belki bunca söz
diyemediklerimi belki anlatmıştır...
ağır romantik....