Mucizem Sin - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Mucizem Sin Vuslat’ı seher düşlerim .

İki dakika kalmış vapur kaçacak neredeyse. İçimdeki ses varsın kaçsın diyor, ama tekrar gelmek için gitmem gerek biliyorum. Bunu bildiğim halde koşarcasına giderken iskeleye, yüreğim ayaklarımla birlikte yarışırcasına kalbine koşuyordu sanki. Bedenim denizi aşarken sende bıraktım kendimi, emanetine iyi bak emi.

Vapur, ayrılık hüznünü eken siren sesini düşürürken kulaklarıma, hızla yol almaya başladı dalgaları yararcasına. Denizin üstünde yüzerken hayallerim, belirdi suretin geceye bulanmış denizde. Birden Haydarpaşa uzaktan el etti, üzülme sakın diyordu sanki üzülme.

Gözlerim daldı gözlerine, biliyor musun kaç gemi geçti gözbebeğinden, kaç martı öpüştü yâri ile. Bulutun ardına gizlenmişti şehrin tüm ışıkları, sadece ay ışığını cömertçe sunup aydınlatıyordu karanlığı. Birden buğulandı gözlerin, işte o an yakamoz üzerime yağdı sırılsıklam oldum. Ah! ne bulut söz dinledi nede şimşek vazgeçti, ikisi birlikte huysuzluk edip delice aktılar, yaşlar boşalırken yüreğimden yüreğine. Senden hızla uzaklaştıkça varıyorum usul usul yalnızlığıma.

Dalmışken sana benliğim, birden tüm ihtişamıyla göz süzüp duran Kızkulesi, senden çaldığı gülümsemesiyle sımsıcak merhaba dedi bana. Kıskançlığından ne yaptığını bilmeyen şımarık yosma gibi gerdanını kıran boğaz köprüsüne dalmışken düşlerim, aniden taş ormanların arasında cilveli bakışlarıyla galata kulesi belirdi. Güzelliği ile ışıldarken şen kahkahası duyuldu tüm Marmara’da. Bense tüm bunlara aldırış etmeden, senli hayallere dalıyordum her dalgada.

Rüzgarın tatlı nağmeleri eşliğinde martılar raks etmeye başladı denizle. Sonra bir yıldız kaydı gözlerinden seni diledim. Sahi sevdiğim o telaşla hoşça kalım demiş miydim sana? Neyse merhabam hatırlamıyorum inan. Gözlerinden geçti bir gece daha, kirpiğinde gökkuşağını görebilmenin duasıyla. Senden sanaymış her yolculuğum, anladım ki bu kadının her gidişi sana gelmek içinmiş meğer.

Gece, ayaz düşlerin ürpertisiyle çırpındı, gün gülümsedi , seheri vuslat yaşarken tüm kainat ayaklandı. Düşlerimi çoban yıldızına gizleyip usulca vardım sana.


dün yazdıgım minik bir yazımıda iliştiriyorum sevgi sandalına :)

gitmek...
Bazen gitmen gerek gitmesini bilmen gerek. Ardında kalanları soluklandırmak için arkana bakmadan giderken hıçkıra hıçkıra gülerek gitmen gerek. Belki de tek tesellin senden sonra yaşanacak huzurun geleceğine dair ümidin olmasıdır. Söylenmemiş sözleri koyup gönül bohçana usulca ELVEDA deyip koşar adımlarla uzaklaştıkça kahrından öle öle gitmesini bilmelisin. En şaşalı acıları ruhuna katıp yaşanmamış hayallerine sımsıkı sarılarak yalnızlığına gitme vakit geldi. Belki bir daha kumrular ötmeyecek, kelebekleri görmenin hazzını yaşamayacaksın, denizin hışırtısını duyamamamın acısı saracak tüm benliğini. En kötüsü de gözlerini göremeyecek bu gözler, bir daha o güzel sesini işitemeyecek bu ten ve sıcaklığını hissedemeyecek bu ruh bu beden. Sensizliğin kurşununu sıktım yüreğimin tam ortasına son defa bak gözlerime son defa seni seviyorum da öleyim. Ben artık yalın ayak düşlerle gitmeliyim kendime haram ettiğim sevdanın aleviyle donarak can vermeliyim. Affet beni sevdiğim seni gidecek kadar çok sevdiğim için affet. Seni sana emanet ederek gidiyorum kutsalıma iyi bak. Elveda canını canım bildiğim canım sevdiğim elveda.

Sayde Güler...