Mihri Mah Sultan - Hakkında Yazdığı Tanıtım Y ...


Mihri Mah Sultan


VEDA...


Son çırpınışı belki bu kanatlarımın,
Son demi hayatımın
Mutluluğun, acının, yalnızlığın,
Hüznün ve tüm duyguların sonu
Kimbilir belki,
Birazdan bitecek hepsi
Silinecek acı-tatlı hatıralar
Sonsuz bir boşlukta
Yolculuğa çıkıyorum ben
Yanımda hiçbirşey götüremeden
Biri beni bekliyor uzaklarda
Bekle, geliyorum az sonra
Kurtuluşum olacak bedbaht yaşamdan
O kadar berrak ki sular
Tertemiz, kedersiz bir yolculuk bu
Bütünleşip azgın sularla
Gidişi çok kolay olan
Ve birazdan
Sıyrılacağım bu dünyadan
Bakıyorum son kez ufuklara
Düşlüyorum kalan son aklımla
Hayal etmek güzel de
Herkesin mutlu olduğu o yeri
Var mıdır öyle bir yer evrende?
Belki ıssız bir ada,
Yemyeşil küçük bir ormanda
Belki de buluttan bir ev,
Kurtuluşu nedir bu berbat yaşamın diye
Soruyorum uçsuz bucaksız göklere
Çağırıyor beni Kızılırmak
Gel ve temizlen tüm günahlardan
Sularım gibi temiz, ana sütü gibi ak,
Evet, sorunun cevabı basit diyor
Sular akıp gidiyor! ...

Ç&Ç..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


sus pus işlenmiş bir cinayet kadar ıssızım yokluğunda ve sen gidişinin bilmem kaçıncı yıl dönümünde attığın naraların yasını tutarken gövdem sesinin yankısını arzuluyor kapalı kapılar ardında ve yatağının sessizliğini özlüyorum dün gibi ve soğukluğunu arıyorum teninin yetim bırakılmış bir kış gecesinde çünkü sen gideli mevsimler sık değişti ve sen gelmeyeli hiçbir mevsim hüznüme denk düşmedi kim bilir günün birinde ben o şehri küfürler eşliğinde yakarsam ve talan edersem eğreti denizleri ve bir Allahın kulu da çıkıp diyemezse bana dur yazıktır bunca ızdıraba ve bir saniye düşünmeden atıverirsem kendimi dehşetin ortasına ve tek ümidimse seni yaralı kurtarmak bu yangından yine de bilsem yüzüne bakmayacağını bu şehrin göz göre göre!...


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


Mumum ben, aleviyim ben mumun... Alevi görenim... Ateşe koşan dumanıyım tütsünün, ve kokusuyum tüm odayı saran... Kokuyu alanım... Kulağıma gelen müziğim ben, ve aslında kalbimde çalan... Şarkıyı söyleyenim... Dinleyenim... Duyan... Berrak, dingin, suyum ben... Bardağıyım ben suyun... Bardağı kıranım ve içinden akan; yayılan, durmadan... Dünyanın kalbinde büyüyen o taşım... Ve kristal, o taşın içinde milyarlarca yıldır oluşan... Ve o kristalin dilini bilip konuşan... İnciyim ben, denizin en derininde açılan bir midyenin içinden çıkan... Midyeyim ve o midyeyi açan... İncilerin bir bir dizilerek oluşturduğu kolyeyim ben... Ve o incileri dizenim... Ve boynuma takıp, bu köprüyü taçlandıran... Kartalım ben, yükseklerde uçan... Ve o kartalın yere düşmüş tüyüyüm, yere inmiş bir meleğin önünde duran... Havayım ben, solunan... O havayı soluyan... Bunları yazan elim... Kalemim elin yazığı... Yazılan sayfayım... Ve okunan, ve okuyan... Düşünenim... Hissedenim... Ağlayanım... Gülenim... Kutlayanım yaşamı... Ben yaşayanım... Şükredenim yaşadıklarıma... Yaşadıkça bilenim... Sevenim ben ve sevilenim... Her neysem, sadece sevgidenim aslında... Ben Benim... Ben ben değilim ama... Hiçbirşey değilim ben... Ve herşeyim aynı anda... Bir olan içimde, Bir olanın içinde, Bir olana yürüyenim... Varlığımın varoluşa hediyesiyim...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin allahını bilirim bayım

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!



Didem Madak



********************************************************************



Bir Sen Kaldın En İçimde...!

~-Gönlünde Olanı Benden Gizleme ki Benim Gönlümdeki de Ortaya Çıksın...
Mevlana...

Bütün Kelimeler Anlamını Yitirdi Sanki...
Öyle Yitik Duruyorlar ki Öyle Anlamsız Çıkıyorlar ki İki Dudağımın Arasından...
Sanki Konuşmak İçin Konuşur Gibiyim Şu Aralar...
Bir Merhaba Diyecek Halim Bile Yok...
Üstümde Acı Yüklü Bulutlar Bırakmıyorlar Peşimi...
Yalnızlığın Kırılmaz Zincirleri Sarıyor Ayaklarımı...
Alevler Ortasında Girdaplarda Yüreğim...
Takvimlere Gömülmüş Yıllarım, Küçük Yolculuklarım...
Susmayan Rüzgarların Uğultusunda Şimdilerde Cevapsız Kalan Sorularım...
Nefessiz Kaldı Satır Aralarım...
Seni Severken, Senin İçin Sana Çıldırırken, Sana Özlem Doluyken Hala Hüzün İçinde Bedenim...
Yaprak Fırtınalarına Tutulmuş Ruh'um Hapsolmuş Karanlıklara...
Zamanın Acımasızlığının Vermiş Olduğu Çizgiler Var Suratımda...
Zamansız Krizlerimin Yağmurlarıyla Islanırken Yanaklarım Kalemimle, Yine Korkulara Boğulmuş Sözlerimin İstilasında Seni Yazıyorum...
Başaramıyorum...!
Neyi Başarabildim ki Senden Sonra?
Neyi Tadabildim Kaybetmekten Başk?
Sensiz Sahte Mutlulukların Gölgesi Altında Yanıyor, Yaşlanıyorum...
Avuçlarımda Birkaç Kelime, Sensiz Cümleler Arasında Seni Kurmaya Çalışıyorum...
Artık Sahipsiz Mektuplar Yazmaktan Alıkoyamıyorum Kendimi...
Kabullenemiyorum Sevmediğini...
Bilmeni İstediğim ve Senin İçin Sakladığım O Kadar Şey Var ki..
Hüzün Dakikalarında Yüzyıllara Maruz Kalan Bu Kalbin
Daha Fazla Gücü Yok Artık...!
Çünkü Soluksuz Seviyorum Soluksuz Özlüyorum Seni...

Sabahları Çağırdığım O İnsafsız Gecelerde Odamın Duvarlarına Çizdiğim Resimlerini Görsen Sen, Son Verirdin Bu Zulme...
N'olur Geri Al Bu Uykusuz Geceleri Gözlerimden...
Kırsam da Kalemi Bir Çırpıda, Korkma, Gözbebeklerimde Taşırım Seni Ben...
Gel Sevgili Gel Ne Olur!
Gel de Gör Şiirlerin Nasıl Yetmediğini Seni Anlatırken...
Ve Severken Seni Her Şeyden Usulca Soyutlayıp, Gör Kelimelerimin Nasıl Kısıldığını Bir Kenarda...
Şimdi Hikayelerim Ölüyor İçimde...
Şiirlerim Ölüyor...
Gel Sevgili Ne Olur!
Kelimelerim Yetmiyor Anlatmaya İşte, Kelimelerim Ölüyor Birer Birer!
Duvarlarda Gölgelerim Yetmiyor Göstermeye Acizliğimi...
Her Gün Öldürüyorum İçimde Seni Binlerce Kez ve Her Gün İnce Sancılar İçinde Çığlıklarla Tekrar Doğuruyorum Seni Gözbebeklerimde...
Gel Sevgili!
Işığımı Yak...
Ellerini Uzat...
Üşümeyeyim...
Üşümeyeyim Hayatın Bu Soğuk Bu Acımasız Yanlarında...
Biz Onurlu Olmayı Seçtik Biliyorum Ama Yine de Gel Sevgili...
Gel N'olur Bitsin Yetimliği Gönlümün...
Bitsin Yetimliği Ömrümün...!

Gidemedin Benden Buralardasın Hala...
Yürüdüğüm Yollardasın Baktığım Aynadasın...
Bendesin Hala En Derinimde...
Yine İçimdesin Öylece Hiç Terketmemecesine..
Oysa Çoktan Gitmen Gerekti Çoktan Unutmam Gerekti Seni ve Sen'li Herşeyi, Şimdi Bambaşka Şeyler Kurcalamalıydı Zihnimi Sen Değil...
Sen'li Ben Değil!
Sana Dair Hiçbir Şey Olmamalıydı Bu Kalpte, İçindeki Ateşle Yaktın Herşeyi Tıpkı Bir Yanardağ Gibi...
Kül Oldu Ne Var Ne Yoksa Kurtaramadı Hiçbir Çaba...
Bir Sen Yanmadın Kül Olamadın...
Bir Sen Kaldın...
Ben Yandım Herşey Yandı da Bir Sana Birşey Olmadı...
Bir Sen Kaldın En Olmaman Gereken Yerde...
En İçimde...
Bir Sen!

Şimdi Bembeyaz Satırların Arasında Seni Seviyorum...
Başkasını Senin Sevginde Unutmak İçin Değil; Seni "Sen" Olduğun İçin Seviyorum...
İhanet Görmüş Yüreğimi İyileştirmek İçin Değil; Seni, Yüreğim Bildiğim İçin Seviyorum...
Sana Bir Gün Gitmek İçin Gelmedim; Seni "Uzaklarda" İçimde Büyütmek İçin Geldim...
Farklıydın Sen...
Yalın ve Sadeydi Yüreğin...
Süslü ve Kafiyeli Cümlelerin Ardında Değil, Yüreğinin Yalın Satırlarında Sevdim Seni...
Seni Sevmek; Bir Heves Değildi, Asla Tenin İçin Sevmedim Seni...
Tüketilmek İçin Büyütülen Ayak Üstü Sevda Değildi Sana Duyduklarım...
Günahlarına Bedenimi Ateşlere Sererek Sevdim Seni...
Ben Seni "Sen Olduğun" İçin Sevdim...
Ben Senin İmkansızlığına Rağmen Hasretinin Güzelliğinde Sevdim...
Hala Seviyorum...
Sevmeye de Devam Edeceğim...!



Bir Gizli Düş Gibi Yaşıyorum Seni Kimselere Anlatamadığım, Bir Benle Paylaşabildiğim...
Düşün Düşün Çıkamıyorum İçinden...
Sürekli Bir Dalgınlık, Bir Yorgunluk, Bir Başıboşluk Hüküm Sürmekte...
Bu Sevda Böylesi Olmamalıydı, En Olmazı Yaşıyorum, Belki de En İmkansızı...
Dört Duvar Zindan Gibi Çevremde Bir de Sen Sardın Dört Duvar Gibi Etrafımı...
Öyle Özledim ki Buram Buram Kokuna Hasretim...
Dar Geliyor Sensiz Her Yer...
Bir Seni İstedim Ben, Sadece Sevdanı...
Böylesi Severken Ben, Kolay mı Sanırsın Dayanmayı!?

Sen;
Yalan Dostlarınla...
Yalan Sevgilerle...
Yalan Hayallerle Mutluluğunu Kovalamaya Devam Et...
"Kader Çıkmazı" Denilen Yerde Oturmuş Geçmişime "Keşke" Derken Ben, Sen; Yüreğimde ki Mezarında Yaşayacaksın...
"Ömrümü Veririm" Dediğim Sen Mahşer Günü Boynun Bükük Gezeceksin...
Beni Göreceksin...
Yine Başım Dimdik Fakat Gözleri "Can Yaşı" Döken Bir Ben Göreceksin...
Sonra İçimde Bir Ben Daha Göreceksin...
Senden Sonra ki Hayatı Boyunca Hiç Bir Zaman Gülemeyen, Yüreğini Sevgiye Kapamış ALLAH'a Sadece ve Sadece "Ölmek" İçin Du'a Eden Bir Ben Göreceksin...!

Sana Sesleniyorum Karanlık Hüzünlerimle...
Seni Sevdim Ben...
Seni Hep Sevdim, Her Şeye Rağmen!
Kahır Dolu Rüzgarlar Esiyor İçimde...
Yenildim Duygularıma!
Şimdi Sanadır Bu Ağlayışım...
Gözümde Dağlar Gibi Büyüyor Hasretin...
Gelip Gelip Özlemin Doluyor İçime...
Artık Hep Hüzzamdan Çalıyor Şarkılarım...
Oysa Nelere Katlandı Bu Gönül...
Ne Acılarla Halay Çekti Bu Yürek...
Ne İhanetlere Gülüp Geçti Bu Gözler...
Bir Yokluğuna Alışamadım Bir de Sensiz Bu Akşamlara...
Varsın Adı Hasret Olsun Artık Bu Sevdanın...
Varsın Sonu Ayrılık Olsun Bu Romanın...
Nerede Olursan Ol, Kiminle Olursan Ol Bitmedi Bitmeyecek Bu Şarkım...!
Şimdi İçimde Bir Başka Yangın, Şimdi Gözlerimde En Islak Bakışın...
Ölmek Kaderde Var Biliyorum, Herşeyin Sonu Yakın...
Ama Sen de Bil ki; Delice Sevdim Seni...
Delice Sana Yandım...!!!

Susuyorum Artık Kırılmışlığımın Koynunda...
Susuyorsun Sen de Gerçeğin Girdabında...
Susuyorum Kelimelerin Faydasız Olduğunu Bilerek...
Susuyorsun Saklamak Daha Kolay Geldiği İçin...
Bilmiyorsun Çok Şey Bildiğimi!
Sözcükler Anlamını Yitirdi...
Sana Dair Söylenecek Bütün Sözleri Tükettim, Kelimeler Dilsiz Artık...
Sana Bir Şey Söylemeyeceğim...
Sustum...
Sana Söyleyeceklerimi de Susturdum...!

Alıntı




~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sus Şiir Sus!

su sızdırmaz sığınağımda
ay ışığı olsa, dalgalar duvara vursa
ve zaman dursa

o zaman ki akıllarda durmaz
susmaz kelimeler , sular duvardan sızsa
ve köpük köpük dalgalar durulsa

hangi ışık aydınlatabilir yalnızlığı
kim kaygısından arındırabilir
ve hangi dalga yeniden ayağa kaldırabilir
yorgun düşen kimseyi...

bakışları susmaz mı
bitkin ,yitik düşüncelerin ardından
yapayalnız kalmaz mı hülyası

yanıtsız soruların koynunda kıvranırken
su sızdırmaz ki sığınak
suskunsa gökte ay , denizde dalgalar
ıslanmaz ki umutlar

sus şiir sus
mühürle dizeleri yüreğime
bohçalayıp imgeleri bir mendile
savur gökyüzüne
dökme kaleme

sen ki geçmiş yeminleri boynuna dolayıp
dünü bugüne ekleyensin
saklanıp beklentilere
ve bilinmeze

sus şiir sus
sağanak yağmur gibi üstüme gelme..........