Biret Uludag - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Biret Uludag Bir kayık neyi çeker
Acıyı mı... aşkı mı...sevdayı mı...
Bir kayık neyi çeker
kendisinden gitmiş hasretin
geceyi kuşanmış yalnızlığında...

Ben neyi çekerim içime...
Sensiz alınan nefeslerden
geriye kalan bir tutam hüzün
Ve yaralara basılan tütün...

Bir düş neyi çeker
Gecesinden giderken
yanına aldığı ışıktan...


Bir kızıl karanfil
bırakmışsa direncini
güneşin koyu aydınlığına...

Gül dikenlerinde direnebilir
Yaseminler aynı güzellikte
kokularını salabilir mi...

Peki ya
Batan güneşin
muhteşem ihtişamında
Gölgeler ... gölgelerimiz...
Herşeye rağmen dans edebilir mi...

bou



Dokunduğum herşey
kendine susuyor
Ay geceyi bekliyor
Güneş sabahı
Yağmur bulutunu bekliyor
Volkan patlamayı
Her ayrılık bir vuslat için yaşanıyor
Her gidiş bir dönüş için...
Dönüşü olmayan zamanlar mı…
Ömrüme haram oluyor…

bou



Üşüyen yüreğim
kar taneleri gibi ışıdı bu sabah
Zor değildi artık
Güneşe gözlerimi açmak
Yaşıyorum işte! herşeye inat!
Bir gelincik değildim
Rüzgarda kırılacak...
Bir manolya değildim
Koklayınca solacak...

Bir maya çaldım evrene
Hüznü değil sevinci kutsayacak...

bou





Kanatlarım yüreğine değdikçe

Çağlayanını unutmuş nehirlere

Akıyor tüm ırmaklar …

Ne nefes bırakıyor solumak

Ne kokunda boğulmak sen oluyor…



Sensizlik varya bensizlikte

Bir varoluştur

Bensizlikteki sensizlik döngüsünde…



bou



Gülüşün utangaç bir kızdır
Şarap dediğin
İçtikçe yüzün açılır
Yüreğin büyür
Gözbebeklerinde
Ve bir keman tınısı
Yıl döngüsü geç saatlerde
Bir isyandır yaşam
Şarabi rengin kanında
Aktığınca kırmızı
Vurdukça yüzüne
Düşersin kendi uzağına
Dışarıda bir kar kokusu özlemi
Ayaz vurur sözlerine
Kelimelerini toplamak istersin
Saçılmıştır ortalığa
Ne yapsan
Ve geceye bir damla düşer
Üşür yüreğim
Kimsesizde değilim oysa
Kanayan yerlerim
bir kadeh
Şarabın rengiyle
Daha bir kızıla döner … bou