Solgun sarı sayfalarda arıyorum bulmak istediklerimi, ama daha çok yitirdiklerimle karşılaşıyorum.Eski hayatlar kütüphanesindeyim.Onca zaman, once hırpalanmışlık,sanki dahada bir mağrur kılıyor bilgiyi. Kitaplar arasında dolaşırken hayatlar arasında dolaşıyor gibi hissediyorum kendimi. Anılar,öyküler,yaşamlar...Ne garip; öğrendikçe anlıyorumki, hiçbirşey tekrar etmiyor aslında kendini.İnsan, zaman denen o akar suda aynı anda, iki kez yıkanamıyor asla.Geçip giderken hayat ve zaman, ne kadar bilsede tutamıyor, tutunamıyor, yakalayamıyor istediklerini... Hayat garipliklerle dolu.Anladım diyoruzya çoğu zaman.Yanlış.En zor şeymiş meğer anlamak.Bilgi değil,bilgelikmiş önemli olan.Doğduğu yerde ölen,hiç eğitim görmeyen,elektiriği,motoru, ve kağıdı bilmeyen ama iyiyi,kötüyü bilen, doğruyu yanlıştan ayırt eden, çirkinliği, güzelliği görebilen insanlar tanıdım.Aralarında gözleri görmeyen ama her şeyi bilenlerde vardı: '' güzelliğin on para etmez/şu bendeki aşk olmasa/eğlenecek köşk bulamam/gönlümdeki taht olmasa/kim okurdu,kim yazardı/bu düğümü kim çözerdi/koyun kurt ile gezerdi/fikir başka başka olmasa.....' Ve anladım şimdi: yaşam kavga değil,çoğu zaman kabullenmekten geçiyor. Ama insan neyi,ne zaman yapacağını konusunda karar vermek ve bu kararlarında yanılmamak zorunda olduğu gibi bir hatanın içine düşüyor.Ya da her yanılgı için bir bedel ödemek zorundaymış gibi hissediyor.Çünlü insanı korkutarak yönetmeye alışan düzen öyle diyor.Böyle olunca hiç düşünmeden bedel ödemeyede hazır olabiliyor insan.Aklını kilitliyor ya da akıl hiç gerekmiyor alışkanlıklar karşısında.Kalbini saran sarhoşlukları,aklını alıp götüren zamanı dizginleyemiyor insan.Oysa nasıl yaşarsan öyle düşünüyorsun,nasııl ölmek istiyorsan öyle ölüyorsun ve ne kadar umutluysan,inançlıysan o kadar başarılı oluyorsun. İşin ilginç yanı, olayları ve insanları anlamamın onları kabullenmem anlamına geldiğini daha yeni öğreniyor olmam. Tıpkı insanların beni anlamalarının kabullenmeleri anlamına gelmediği gibi.Çok şaşırdım.İyi yürekli olmanın,yardım sever olmanın,iyi insan olmaya çalışmanın yetmediğini yeni öğrendim.Çelişki hayatın dokusunda yok.Çelişki aklın bencilliğinde var.Uğruna kavga ettiğiniz,her şeyinizi değiştirdiğiniz kavramlar, insanlar ve verdiğiniz kavgadan korkuyor, sonuçlarına inanmıyor.Yerleşik olanın,eski tadların huzur veren dünyasında kalarak,kendini sıradanlaştırmaktan yana olabiliyor büyük çoğunlıuk.Sıradanlık kötü değil asla.Ama doğanın enerjisine,hayatın dinamiğine, insanın gelişimine aykırı.Sorunda bu galiba.... Benim hayatta aradığım şey bir büyü.Saflıkla,bilgeliğin karışımı.Ama her güzel şey gibi onunda korkutan yanları var.Belkide her insan bir kez çarpılıyor o büyüye.Ama zamanında anlayamamaktan veya anlatamamaktan yalnız kalıyor ve yalnızlık ne acıdırki paylaşılamıyor..... Sakın bilmeğimi sanmayın, hayat güzeldir.Hele sevdiklerinizle birlikte.Umut ona ulaşmada bir mesafedir.Ne yaşarsanız yaşayın sonuç değişmez; Hayat güzeldir.Tıpkı ölüm gibi.Benim ölümle kastım cenaze töreni değil yada mezarlıklar.Hayat bir sonsuzluk. Kimse ölmüyor aslında.Benim kastım olmamak.Yağmurları, çiçekleri,kokuları bir daha duymamak.Bu nedenle hiç bir sorunum yok hayatla.Sorunum korkular ve kaygılarına teslim olup, hayatla bütünleşemeyen insanlar
................................................................................ Aşk bireysel bir yolculuktur Yalnızlığı ölüm kadar çoktur ...................................................................................
******** Veremem sana acımı / Kirlenir dünya/Şehrin boş sokakları/ıslanır göz yaşıyla*********
Solgun sarı sayfalarda arıyorum bulmak istediklerimi, ama daha çok yitirdiklerimle karşılaşıyorum.Eski hayatlar kütüphanesindeyim.Onca zaman, once hırpalanmışlık,sanki dahada bir mağrur kılıyor bilgiyi. Kitaplar arasında dolaşırken hayatlar arasında dolaşıyor gibi hissediyorum kendimi. Anılar,öyküler,yaşamlar...Ne garip; öğrendikçe anlıyorumki, hiçbirşey tekrar etmiyor aslında kendini.İnsan, zaman denen o akar suda aynı anda, iki kez yıkanamıyor asla.Geçip giderken hayat ve zaman, ne kadar bilsede tutamıyor, tutunamıyor, yakalayamıyor istediklerini...
Hayat garipliklerle dolu.Anladım diyoruzya çoğu zaman.Yanlış.En zor şeymiş meğer anlamak.Bilgi değil,bilgelikmiş önemli olan.Doğduğu yerde ölen,hiç eğitim görmeyen,elektiriği,motoru, ve kağıdı bilmeyen ama iyiyi,kötüyü bilen, doğruyu yanlıştan ayırt eden, çirkinliği, güzelliği görebilen insanlar tanıdım.Aralarında gözleri görmeyen ama her şeyi bilenlerde vardı:
'' güzelliğin on para etmez/şu bendeki aşk olmasa/eğlenecek köşk bulamam/gönlümdeki taht olmasa/kim okurdu,kim yazardı/bu düğümü kim çözerdi/koyun kurt ile gezerdi/fikir başka başka olmasa.....'
Ve anladım şimdi: yaşam kavga değil,çoğu zaman kabullenmekten geçiyor.
Ama insan neyi,ne zaman yapacağını konusunda karar vermek ve bu kararlarında yanılmamak zorunda olduğu gibi bir hatanın içine düşüyor.Ya da her yanılgı için bir bedel ödemek zorundaymış gibi hissediyor.Çünlü insanı korkutarak yönetmeye alışan düzen öyle diyor.Böyle olunca hiç düşünmeden bedel ödemeyede hazır olabiliyor insan.Aklını kilitliyor ya da akıl hiç gerekmiyor alışkanlıklar karşısında.Kalbini saran sarhoşlukları,aklını alıp götüren zamanı dizginleyemiyor insan.Oysa nasıl yaşarsan öyle düşünüyorsun,nasııl ölmek istiyorsan öyle ölüyorsun ve ne kadar umutluysan,inançlıysan o kadar başarılı oluyorsun.
İşin ilginç yanı, olayları ve insanları anlamamın onları kabullenmem anlamına geldiğini daha yeni öğreniyor olmam. Tıpkı insanların beni anlamalarının kabullenmeleri anlamına gelmediği gibi.Çok şaşırdım.İyi yürekli olmanın,yardım sever olmanın,iyi insan olmaya çalışmanın yetmediğini yeni öğrendim.Çelişki hayatın dokusunda yok.Çelişki aklın bencilliğinde var.Uğruna kavga ettiğiniz,her şeyinizi değiştirdiğiniz kavramlar, insanlar ve verdiğiniz kavgadan korkuyor, sonuçlarına inanmıyor.Yerleşik olanın,eski tadların huzur veren dünyasında kalarak,kendini sıradanlaştırmaktan yana olabiliyor büyük çoğunlıuk.Sıradanlık kötü değil asla.Ama doğanın enerjisine,hayatın dinamiğine, insanın gelişimine aykırı.Sorunda bu galiba....
Benim hayatta aradığım şey bir büyü.Saflıkla,bilgeliğin karışımı.Ama her güzel şey gibi onunda korkutan yanları var.Belkide her insan bir kez çarpılıyor o büyüye.Ama zamanında anlayamamaktan veya anlatamamaktan yalnız kalıyor ve yalnızlık ne acıdırki paylaşılamıyor.....
Sakın bilmeğimi sanmayın, hayat güzeldir.Hele sevdiklerinizle birlikte.Umut ona ulaşmada bir mesafedir.Ne yaşarsanız yaşayın sonuç değişmez; Hayat güzeldir.Tıpkı ölüm gibi.Benim ölümle kastım cenaze töreni değil yada mezarlıklar.Hayat bir sonsuzluk. Kimse ölmüyor aslında.Benim kastım olmamak.Yağmurları, çiçekleri,kokuları bir daha duymamak.Bu nedenle hiç bir sorunum yok hayatla.Sorunum korkular ve kaygılarına teslim olup, hayatla bütünleşemeyen insanlar
........................................................................................................................
................................................................................
Aşk bireysel bir yolculuktur
Yalnızlığı ölüm kadar çoktur
...................................................................................
******** Veremem sana acımı / Kirlenir dünya/Şehrin boş sokakları/ıslanır göz yaşıyla*********