Gözleri siyah kadin o kadar güzelsin ki Çok sevdigim basina yemin ediyorum ben Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanirken Bir dakika gögsünün üstünde olsa yerim Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim Gözleri siyah kadin o kadar güzelsin ki... -
Yakarım Geceleri
Bu aşkın nüshası şarkılarda aslı bende kalacak. Bizi hasret saracak bulutlar çıldıracak.
Ayrılık başımı döndürüyor; kavuşmayı özlettin. İntiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin.
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor * * *
kimi sevsem sensin / senden ibaret hepsini senin adınla çağırıyorum arkamdan şımarık gülüşüyorlar getirdikleri yağmur / sende unuttuğum hani o sımsıcak iri çekirdekli senin gibi vahşi öpüşüyorlar kimi sevsem sensin / hayret in misin cin misin anlamıyorum
Attila İlhan
- Eylül
Beni bu eylül öldürecek Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel. Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü. Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici. Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak. Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir. Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....
Ve eylülün çıplak ayaklarına bir yazı bırakırım. Eylül sabahları; kılıçlar kadar keskin ışıltılarıyla tenimi kanatarak uyandırır beni. Ben eylüle akarım. Bir hüzün gibi akarım ben eylüle kanayan bir aşk gibi, siyah şallara bürünmüş,genç bir ölüm gibi akarım. Sevişerek,ağlayarak ve ölerek akarım ben eylüle. Her yıl,hep aynı vakitte,geniş bir ırmak gibi bütün hayatı berrak sularında yıkayarak gelir, beni ve herşeyi koynuna alarak, bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep. Kadınları ve hüznü eylülde severim...
Keman konçertolarını, akşam saatlerinde bir bir ışık yangını ile kıpkızıl tüten yalnız ağaçları,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahaları severim. Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır. Sahiller,yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir Şarkılar,incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül...
Onun için yanık yanık tütsü kokar, Onun için değdiği yeri kanatır. Eylülde aşk,eylülde acı,eylülde yalnızlık zordur, eylülde herşey zordur,ben eylülü onun için severim. Eylül ışıklarında çırılçıplak ruhlar yıkanır Herkes herşeye kapısını aralar 'bir aşk oluverir aşinalık'. Ölüm kıvırcık saçlarını hayatın göğsüne dokundurur. Aşkı ve ölümü ben hep bu ayda beklerim. Nasıl da mahsun ve nasıl da tehditkardır. Ben eylülde bütün aşklardan ve ve kadınlardan korkarım...
Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım. Ve ben eylüle akarım Bir hüzün gibi akarım ben eylüle, kanayan bir aşk gibi akarım, Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...
Gözleri Siyah Kadin
Gözleri siyah kadin o kadar güzelsin ki
Çok sevdigim basina yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanirken
Bir dakika gögsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadin o kadar güzelsin ki...
-
Yakarım Geceleri
Bu aşkın nüshası şarkılarda
aslı bende kalacak.
Bizi hasret saracak
bulutlar çıldıracak.
Ayrılık başımı döndürüyor;
kavuşmayı özlettin.
İntiharlar kuşandım
bu aşkı sen kirlettin.
Geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri,
ellerini tutmazsam yatamam geceleri…
Bu aşkın nüshası rüzgârlarda
kahrı bende duracak
Sende ihanet gülüm
bende matem olacak..
Bu aşkın efkârı şarkılarda
yüzün bende solacak.
Bizi zaman yenecek
ve anılar kalacak.
Geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri,
ellerini tutmazsam yakarım geceleri!
-
Kimi Sevsem Sensin
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
* * *
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
Attila İlhan
-
Eylül
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.
Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....
Ve eylülün çıplak ayaklarına bir yazı bırakırım.
Eylül sabahları; kılıçlar kadar keskin ışıltılarıyla
tenimi kanatarak uyandırır beni.
Ben eylüle akarım.
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle kanayan bir aşk gibi,
siyah şallara bürünmüş,genç bir ölüm gibi akarım.
Sevişerek,ağlayarak ve ölerek akarım ben eylüle.
Her yıl,hep aynı vakitte,geniş bir ırmak gibi
bütün hayatı berrak sularında yıkayarak gelir,
beni ve herşeyi koynuna alarak,
bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
Kadınları ve hüznü eylülde severim...
Keman konçertolarını,
akşam saatlerinde bir bir ışık yangını ile kıpkızıl tüten
yalnız ağaçları,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahaları severim.
Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır.
Sahiller,yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir
Şarkılar,incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene
Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül...
Onun için yanık yanık tütsü kokar,
Onun için değdiği yeri kanatır.
Eylülde aşk,eylülde acı,eylülde yalnızlık zordur,
eylülde herşey zordur,ben eylülü onun için severim.
Eylül ışıklarında çırılçıplak ruhlar yıkanır
Herkes herşeye kapısını aralar 'bir aşk oluverir aşinalık'.
Ölüm kıvırcık saçlarını hayatın göğsüne dokundurur.
Aşkı ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
Nasıl da mahsun ve nasıl da tehditkardır.
Ben eylülde bütün aşklardan ve ve kadınlardan korkarım...
Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım.
Ve ben eylüle akarım
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle,
kanayan bir aşk gibi akarım,
Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...
Ahmet Altan