'Sevgi dokunmaktır' derler.Bence YALAN. Hem de KOCAMAN bir YALAN. İnsan dokunmadan da sever. Zaten sevdiğine dokunamazsın ki. İncinecek, ürkecek kaygısındandır dokunamazlık. Kaç erkek sonsuza dek sevebileceği gerçekten kendisinin olmasını istediği kadına rahatça dokunabilmiş ki? Ben görmedim. Özeldir sevdiği insan o kadar özeldir ki bakmaya bile kıyamaz gözlerinin içine. Bakmadığı anlarda izler sevdiğini.Yanındayken bile yokluğunda onu ne kadar özlediğini hisseder. Sevginin ötesinde hasretin kokusu da gizlidir yüreğinde.
Sevme olgusu sevdiği insanı her koşulda her durumda anlayan, söylemeden ne düşündüğünü hissedebilen, ihtiyaç duyduğunda yanında olan, tek bir cümlesiyle bir bakışıyla bir hareketiyle seni rahatlatandır. Çok kızdığın halde vazgeçemediğin, hep affettiğindir. Sevmek, karşılık beklememektir.Sevmek hissetmektir. Dert, keder, çok ağır bir yük bence sevgi. Bir de paylaşamaszsa taşıyanın daha fazla güçlü olması gerekiyor. Siz sevilmenin,sevmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz? Çoğunuz belki hemen evet dedi. Sevilmek gerçekten çok güzel bir duygu. sevmek de. Peki hiç sizi canından çok seven oldu mu? Ölesiye seven. Uğruna ölmek değil bu duygu, Hayattan vazgeçmek hiç değil. Sevginin büyüklüğünden ağır yükünden ezilmekti bahsettiğim. Gerçek sevgi paylaşılmayınca ağır sorumluluklar yüklüyor demiştim taşıyanın omuzlarına. Bir süre sonra tüketiyor insanı, acıtmaya başlıyor canını.
Yazın ortasında yüksek bir tepeye çıktığınızı düşünün. Sırtınızda 40 kg 'lık iri tuzun olduğu büyük bir çuval. Çıktıkça terliyorsunuz terledikçe teriniz tuzu eritiyor. Tuza temas eden teniniz yanıyor. Canınız acımaya başlıyor. Ona ulaşmaya çalıştıkça yükün ağırlığı acıyla orantılı olarak gittikçe artıyor tabi ki 2 misli 3 misli.....
2 seçeneği var sevilenin ya elini uzatıp yükü paylaşacak rahatlatacak seveni ya da sırtını dönüp gidecek yoluna. Sırtını dönerken bilmez ki sevilen kendi içindeki sevginin boyutunu. Belki gururdan belki karşısındakinin gücünü bildiğindendir bu sırt dönüş. Hep böyle değil midir? Kaybettiğimizde anlarız sevdiğimizi. Seveni böyle bir acıyla tek başına bırakırsanız işte o zaman anlatamayacaklarımı yaşamaya mahkumsunuz işte
br>
'Sevgi dokunmaktır' derler.Bence YALAN. Hem de KOCAMAN bir YALAN. İnsan dokunmadan da sever. Zaten sevdiğine dokunamazsın ki. İncinecek, ürkecek kaygısındandır dokunamazlık. Kaç erkek sonsuza dek sevebileceği gerçekten kendisinin olmasını istediği kadına rahatça dokunabilmiş ki? Ben görmedim. Özeldir sevdiği insan o kadar özeldir ki bakmaya bile kıyamaz gözlerinin içine. Bakmadığı anlarda izler sevdiğini.Yanındayken bile yokluğunda onu ne kadar özlediğini hisseder. Sevginin ötesinde hasretin kokusu da gizlidir yüreğinde.
Sevme olgusu sevdiği insanı her koşulda her durumda anlayan, söylemeden ne düşündüğünü hissedebilen, ihtiyaç duyduğunda yanında olan, tek bir cümlesiyle bir bakışıyla bir hareketiyle seni rahatlatandır. Çok kızdığın halde vazgeçemediğin, hep affettiğindir. Sevmek, karşılık beklememektir.Sevmek hissetmektir. Dert, keder, çok ağır bir yük bence sevgi. Bir de paylaşamaszsa taşıyanın daha fazla güçlü olması gerekiyor. Siz sevilmenin,sevmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz? Çoğunuz belki hemen evet dedi. Sevilmek gerçekten çok güzel bir duygu. sevmek de. Peki hiç sizi canından çok seven oldu mu? Ölesiye seven. Uğruna ölmek değil bu duygu, Hayattan vazgeçmek hiç değil. Sevginin büyüklüğünden ağır yükünden ezilmekti bahsettiğim. Gerçek sevgi paylaşılmayınca ağır sorumluluklar yüklüyor demiştim taşıyanın omuzlarına. Bir süre sonra tüketiyor insanı, acıtmaya başlıyor canını.
Yazın ortasında yüksek bir tepeye çıktığınızı düşünün. Sırtınızda 40 kg 'lık iri tuzun olduğu büyük bir çuval. Çıktıkça terliyorsunuz terledikçe teriniz tuzu eritiyor. Tuza temas eden teniniz yanıyor. Canınız acımaya başlıyor. Ona ulaşmaya çalıştıkça yükün ağırlığı acıyla orantılı olarak gittikçe artıyor tabi ki 2 misli 3 misli.....
2 seçeneği var sevilenin ya elini uzatıp yükü paylaşacak rahatlatacak seveni ya da sırtını dönüp gidecek yoluna. Sırtını dönerken bilmez ki sevilen kendi içindeki sevginin boyutunu. Belki gururdan belki karşısındakinin gücünü bildiğindendir bu sırt dönüş. Hep böyle değil midir? Kaybettiğimizde anlarız sevdiğimizi. Seveni böyle bir acıyla tek başına bırakırsanız işte o zaman anlatamayacaklarımı yaşamaya mahkumsunuz işte