Ey Merhametlilerin en Merhametlisi! Ey Tövbeleri kabuleden ve Dualara icabet eden Rabbimiz! Sana yöneldik. Efendimizi şefaatçi yapıyor, ellerimizi O'nun mübarek ellerinin altında tutuyor ve istediklerimizi böylece istiyoruz. Ey Rabbimiz! Ettiklerimize binlerce tevbeler olsun. Günahımız çoktur ama, Senin rahmetinde her şeyi aşkındır, her şeyi kuşatmıştır. Rahmetin gazabını geçmiştir. Bize rahmetinle muamele eyle.
Ey Rabbimiz! Bazı yüzlerin ağarıp, bazı yüzlerin kararacağı günde; bizi yüzleri ak, gönülleri pak olan, sevgili resülünün bayrağı altında toplanan mesut insanlar zümresine kat. O'nun yanında cennete girmeyi, mübarek Cemalini görmeyi, Senin dostlarınla komşu olmayı ve en büyük makam olan rızana ulaşmayı nasib eyle.
Ey Rabbimiz! Mülkün sahibi sensin. Dilediğine mülkü verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil edersin. Bütün hayırlar, iyilikler senin elindedir. Sen her şeye Kadirsin, Sen Lütfedensin bize dünyada ve ahirette iyilikler ver.
Ey Rabbimiz! Bizim ve çocuklarımızın kalplerimize İslam nurunu, Kuran hidayetini bahşeyle. Bütün soyumuzu İslam’a ve Kur’ana bağlı insanlar eyle. Hepimizi müslüman olarak yaşat. Bizi dünya ve ahiret mutluluğuna nail eyle.
Ey Rabbimiz! Habibin Muhammed Mustafa(sav) yüzü suyu hürmetine; müslümanların kalplerindeki her türlü ayrılık tohumlarını gider. Bizi ashab-ı kiram gibi birbirine dost ve birbiri için yaşayan insanlar eyle.
Ey Rabbimiz! Sen Selamsın, selamette ancak sendedir. Efendimiz Muhammed Mustafa’ya rahmet et. Öyle bir rahmet et ki; o rahmetinle; bizi bütün korku ve belalardan kurtar. Bütün ihtiyaçlarımızı gider, günahlarımızı temizle, bizi katındaki en yüce derecelere çıkar.O rahmetin hürmetine hayatta iken de öldükten sonra da düşünülebilecek bütün hayırların en yücesine ulaştır.
Ey Rabbimiz! Bizi, Üstadımızı, Büyüğümüzü, ana-babamızı, Kuran ve iman hizmetinde çalışan kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı, ecdadımızı, mümin dostlarımızı iyi kullarınla birlikte cennetine koy.
Ey Rabbimiz! Nesillerimize inayet eyle, onların imdadına koşmayı bize nasip eyle. Kalbi, gönlü kırıkların, ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşmayı bizlere nasip eyle. Bizleri birbirimize sevdir ve insanca yaşamayı nasip eyle. Kalplerimizi, ayaklarımızı kaydırma.
Ey Rabbimiz! Senden ah-u efgan edip sana dua dua yalvaran, Sana karşı saygı ile dopdolu olan ve Senin yoluna yönelen kalpler istiyoruz. Nefislerimize takva bahşeyle ve onları temizle.
Ey Rabbimiz! Hatalarımızı kar ve dolu suyu ile yıka. Kalblerimizi günahlardan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle ve bizimle günahlarımızın arasını doğu ile batının arasını ayırdığın gibi ayır.
Ey Rabbimiz! Senden dünya ve ahirette afiyet ve bizden şerri uzaklaştırmanı dileriz. Alem-i İslamı ve bütün insanlığı arzi ve semavi afetlerden koru.
Ey Rabbimiz! Gücümüzün zayıflığını, çaremizin azlığını ve insanlarca önemsenmeyişimizi sana şikayet ediyoruz. Bizi kendi gözümüzde küçük, fakat insanların gözünde büyük eyle.
Ey Rabbimiz! Senden rahmetini celbedecek şeyleri, gerçekleşmesi muhakkak olan mağfiretini, her türlü günahtan korunmayı, her türlü iyiliği kazanmayı, cennet ve Cemal'inle şereflenmeği ve cehennemden kurtuluşu dileriz.
Ey Rabbimiz! Bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı mağfiret et. Senden işimizde rüşde hidayet etmeni istiyor, nefislerimizin kötülüklerinden sana sığınıyoruz.
Ey Rabbimiz! Bizi yücelt, eksiğimizi- gediğimizi gider, bize rızık ihsan et, bizi salih amellere, güzel ahlaka ilet. Zira bunların salih olanına ancak sen ulaştırır, kötülerinden de ancak sen alıkorsun.
Ey Rabbimiz! Ciddiyetimizi şakamızı, zulmümüzü ve haksızlıklarımızı, hatamızı, kastımızı mağfiret buyur. İtiraf ediyoruz ki bu kusurların hepsi bizde vardır, ihsan ettiğin nimetlerin bereketinden bizi mahrum etme, mahrum ettiklerinle de imtihan etme.
Ey Rabbimiz! Her işimizde esas olması itibariyle dinimizi ıslah et. İçinde geçimimiz olan dünyayı ıslah buyur. Döneceğimiz yer olan ahiretimizi ıslah et. Hayatı her türlü hayırları artırmamıza vesile kıl. Ölümü de her türlü şerlerden kurtulup rahat etmemize vesile yap.
Ey Rabbimiz! Bizi, Seni çok zikreden, Senden çok korkan, Sana çok şükreden, Sana çok itaat eden, Sana karşı içi saygı ve huşu ile dopdolu olan, dua dua yalvaran ve durmadan Sana teveccüh eden insanlar eyle.
Ey Rabbimiz! Sana güzelce ibadet etmeyi istiyor, Senden doğru yolda azim ve sadık diller selim kalpler dileniyoruz. Dillerimizdeki düğümleri çöz, onları güçlendir ve istikamet ver. İçimizdeki kinleri, nefretleri ve hasedleri sök al.
Ey Rabbimiz! Senden hayırlı işler yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi, bizi bağışlamanı, bize merhamet etmeni ve insanların fitnesini murat buyurduğunda fitnelere düşmeden bizi vefat ettirmeni dileriz.
Ey Rabbimiz! Senden; Senin sevmeni, Senin sevdiklerinin sevgisini ve bizi Senin sevgine ulaştıracak amellerin sevgisini dileriz. Senden tertemiz bir hayat, dosdoğru bir ölüm, rezil etmeyen ve ayıpların sayılıp dökülmediği bir dönüş istiyoruz.
Ey Rabbimiz! Senden hidayet, takva, afiyet ve zenginlik istiyoruz. Bize talihsiz ve nankör olmayan, şirkten arınmış, tertemiz kalpler lutfeyle.
Ey Rabbimiz! Bize korkudan öyle bir pay ayır ki; bu sana karşı işlenecek günahlarla bizim aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasip ver ki; o bizi cennetine ulaştırsın. Yakininden öyle bir hisse lutfet ki; dünyevi musibetlere tahammül kolaylaşsın.
Ey Rabbimiz! Sağ olduğumuz müddetçe; kulaklarımızdan, gözlerimizden, kuvvetimizden, istifade etmemizi nasip et. Aynı şeyi bizden sonra gelecek olan neslimizede nasip et.
Ey Rabbimiz! Bizi; azgın ve mütecavizlere karşı muzaffer kıl. İntikamımızı bize zulmedenlerden al, merhametsizleri bize musallat etme. Bize dini musibet verme. Dünyayı ne asıl gayemiz kıl ne de ilmimizin son hedefi.
Ey Rabbimiz! Düşmanlarımızın ve bizi düşman görenlerin birliğini boz, onların cemaatılarını paramparça eyle, içlerine ayrılık tohumları saç. Birbirlerine karşı kin ve nefret hislerini kamçıla, kurmuş oldukları oyunları ve komploları başlarına geçir. İslam düşmanlarını, bizi düşman ilan edenleri, Senin düşmanlarını ve Kur’an düşmanlarını, kör, sağır ve dilsiz eyle.
Ey Rabbimiz! Bize hile yapanları ve yapmayı düşünenleri, bize komplo kuranları ve kuracak olanları, düşmanlık yapanları ve yapacak olanları, aldatanları ve aldatarak hile yapacak olanları Sana havale ediyoruz.
Ey Rabbimiz! Bizim ve iman ve Kur’an hizmetindeki kardeşlerimizin; istediğimiz ve istemediğimiz, bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün ihtiyaçlarımızı gider ve bütün belaları bizden sav. Dünyanın her yerindeki Senin rızan için hizmet eden kardeşlerimizi bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak eyle.
Ey Rabbimiz! Bütün günahlarımızı küçüğünü-büyüğünü, evvelini-ahirini, açığını-gizlisini bağışla. Bize merhamet et, kırığımızı- döküğümüzü sar ve bizi yücelt.
Ey Rabbimiz! Kusularımızı affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabz-etme anına kadar bizi emanetinde emin kıl. Bizleri cennet ve Cemalinle şerefyad ve serfiraz et.
Ey Rabbimiz! Biz Muhammed ümmetinin dağınıklığını gider, bize birlik ve dirlik ver. Kalplerimizi birbirine ısındır bizleri birbirimize sevdir, bizden bütün şerleri ve zararları uzaklaştır.
Ey Rabbimiz! Bizi idare edenleri hidayet eyle, vatanımız ve insanlarımız için yapmak istedikleri iyi şeylerde yardımcı ol.
Ey Rabbimiz! Ömrümüzün en hayırlı anını son anımız, amelimizin en hayırlısını son amelimiz ve günlerimizin en hayırlısını ise sana kavuştuğumuz gün kıl.
Ey Rabbimiz! Bizi Senin rızana ulaştıracak amellere muvaffak kıl. AMİN bi-hurmeti Seyyid-il mürselin ve bi-hurmeti Ta-Ha ve Yasin ve sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin.
Ey Rabbimiz! Tembellikten, fakirlikten, zilletten, miskinlikten, borçtan, ihtiyarlayıp elden-ayaktan düşmekten, günahtan, zenginliğin şerrinden, hayatın ve ölümün fitnesinden, kabir azabından, ateşin fitnesinden, sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Gafletten, küfürden, fısktan, muhalefet edip düşmanlık çıkarmaktan, başkaları duysun ve görsün diye bir şey yapmaktan sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzamdan, alaca hastalığından ve her türlü kötü hastalıklardan, nimetinin zevalinden, afiyetinin değişmesinden, azabının ansızın gelip çatmasından sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve icabet edilmeyen duadan sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! İşlediğimiz ve işlemediğimiz amellerin şerrinden, bildiğimiz ve bilmediğimiz şeylerin şerrinden sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Enkaz altında kalmaktan, yukarıdan yuvarlanmak ve düşmekten, boğulmaktan, yanmaktan, trafik kazalarından, her türlü kaza ve belalardan, yılan, akrep vb. şeylerle sokulmuş olarak ölmekten, ve ölüm anında şeytanın çarpmasından sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Huyların, amellerin, arzuların kötülerinden, düşmanın galebesinden ve kulların başımıza gelen kötü şeylerden dolayı sevinmesinden sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Üzüntüden, tasadan, cimrilikten, açlıktan, hıyanetten sana sığınırız. Bize kendimizi bulmayı ilham et, bizi nefslerimizin şerlerinden koru.
Ey Rabbimiz! Bizi fitne-i nisadan koru.
Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma.Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma, bizi affet, lütfunla kusurlarımızı bağışla, bize merhamet et. Bizim yardımcımız sensin kafir topluluklara karşı bize yardım et.
Ey Rabbimiz! Bizi dini ve dünyevi fitnelerden ve ahir zaman fitnesinden Mesih-i Deccal’ın ve Süfyan’ın fitnesinin şerrinden, dinsizlerin tecavüzünden, münafıkların şerrinden, fasıkların fitnesinden koru.
Ey Rabbimiz! Bizi dalaletten, bid’atlardan, belalardan, kötülüğe sevk eden nefsin şerrinden koru. Bizi bir an olsun nefsimizle baş başa bırakma.
Ey Rabbimiz! Bizi kabir azabından, kıyamet günü azabından, cehennem azabından ve kahrının azabından koru.
Ey Rabbimiz! Bizi gösterişten, başkaları duysun ve görsün diye ibadet etmekten, ameline güvenmekten ve övünmekten koru.
Ey Rabbimiz! Bizi ana-babamızı iman ve Kur’an hizmetinde çalışan bütün kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı, mümin dostlarımızı, akrabalarımızı, ecdadımızı ve ahirete intikal eden bütün mü'min ve müslümanları cehennem azabından koru. Affına sığınıyoruz. Bizi her türlü şer, fitne ve azaptan kurtar! Fazlınla ikram eyle.Bütün günahlarımızı bağışla. Ayıplarımız setreyle.
Ey Rabbimiz! Nefislerimize zulmettik, sana isyan ettik, eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan dünyada da ahirette de kaybedenlerden oluruz. Bizi hüsrana uğrayanlardan eyleme. Şeytanın kalbimize girip saptırmasına fırsat verme.
Ey Rabbimiz! Bizi İslam’dan ve Kur’andan ayırma. Bizi daima sırat-ı müstakimde tut. İslâm nurunu söndürmek isteyenlere fırsat verme. Bizim yüzümüzden insanları helak etme. AMİN ve sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin
Asrın hastalığı; iman zayıflığı
İslamiyet kıyamete kadar devam edecek bir dindir. Bu devamlılıkta, öğretmen-talebe ilişkisi şarttır.
İslamiyet'e göre yeryüzü bir okul, bu okulun temel kitabı Kur'an-ı Kerim, baş muallim Peygamberimiz (sas) , kâinat laboratuvar, Müslüman beşikten mezara kadar talebedir.
Said Nursi, yeryüzü hastanesine baştabip olarak çıkarılmış, hastalığı teşhis etmiş: İman zayıflığı. Buyurmuş ki: 'Mariz bir hayatın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi ittiba-i Kur'an'dır.'
Said Nursi'ye göre Kur'an maddi ve manevi dertlere dermandır. İman zayıflığını tedavi edecek, tahkiki iman dersleridir. İman meselesi birkaç şekilde ele alınır.
Taklid-i iman: Annesi, babası Müslüman olanların, onlardan gördüğünü taklit ederek Müslüman olması taklid-i imandır.
Tahkik-i iman: İmanla ilgili konuların, ispatlı öğrenilmesi, kalben tasdik edilmesidir.
Risale-i Nur talebeleri, imanın esaslarını ispatlı öğrenip ispatlı anlatırlar. Hal böyle olunca dalalet fırtınaları onların imanlarına zarar vermez. Risale-i Nurların her cümlesinde, geniş manalar vardır. İnsanlara tesir eden bir tarafı vardır. Her meslek sahibi Risale-i Nurlardan faydalanır. Cemaatler, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Müminler kardeştir. Müslümanlar tek millettir.
Vahiy, peygamberlere aittir. İlham ise umumidir. Risale-i Nurlar, ilham-ı ilahiyle yazılmıştır. Bediüzzaman'ın hayatını okuyanlar garip şeylerle karşılaşabilirler. Ona Bediüzzaman denmesinin sebebi de budur. Malı, mülkü yoktu. Çocukları, yardımcıları yoktu. Bazen dağın başında haftalarca kalırdı. Su yok, ekmek yok, yatak-yorgan yok. Bu şartlar altında dağın başında, tek başına kalabilirdi. Manevi değerlerle bütünleşenler, maddiyattan uzak kalınca, zor duruma düşmezler. İslam büyüklerinin hayatları, anlatılmakla anlaşılmaz. Öylesine bir hayatı yaşamaya çalışan, gerçeği anlar. Bunun için müsteşrikler her konuda kitap yazmıştır. Fakat iman konusunda kitap yazmamışlardır. Çünkü iman meselesini kitaplardan anlamak zordur. Onu yaşayarak anlayabiliriz.
Yazın sıcak günlerinde oruç tutan adamın çektiği sıkıntıları oruç tutanlar anlar. Bu sıkıntılara, kişi iman kuvvetiyle dayanır. İman kuvvetini de müminler anlar. Allah etten beyin yaratıyor. Problem çözen beyinleri yaratan Allah, bazı kurallarının beynine ilim koyabilir. Mademki her canlı Allah'ın emrindedir. Allah'ın nizamı içinde yaşar. Öyleyse Said Nursi'ye (rahmetullahu aleyh) imana hizmet vazifesini de Allah vermiştir. Tarihçi Cemal Kutay, İsmet İnönü'yle Said Nursi'yi mukayese ederken diyor ki: 'Said Nursi'nin diploması, mevkisi, makamı, serveti yoktu. İsmet İnönü'nün her şeyi vardı. Nasıl olur da hiçbir şeyi olmayan insan, her şeyi olan insana galip gelir? '
Allah bazı kullarına 'yürü' demiştir. Onları hiç kimse durduramaz. Onlar İslam'a hizmette başarılı olurlar. Said Nursi'nin vazifesi İslam'a hizmetti. Bu hususta başarılı oldu ki bugün dünyanın her tarafında onun kitapları basılıyor, dağıtılıyor ve okunuyor. Allah'ın hakimiyetini her şeyde görenler, Risale-i Nur çalışmalarını daha iyi anlarlar. Bir şair şöyle demişti:
'Çık nerdesin zuhur et, biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında, yorgun emekliyoruz.
Musa ol Hakk'a yüksel, tecelli et de Tûr'a
Zulmet yıkılsın, cihan gark olsun nura.'
Işık zahiri âlemi aydınlatır. Nur manevi âlemimizi aydınlatır. Müslümanların kurtulmasına sebep olur.
Diyorlar ki: 'Risale-i Nurları anlayamıyoruz.' İlkokula giderken lise derslerini anlamazdık. Tahsile devam ederken, lise derslerini anladık, sınıf geçtik. Hatta akademik çalışmalara bile başladık. Risale-i Nurları anlayamıyoruz diyenler, ısrarla derse devam etmeliler. Allah insana öyle bir beyin vermiş ki, insan her konuyu anlayabilir.
Hekimoğlu İsmail 04.03.2006 tarihli zaman gazetesindeki köşe yazısı
Başı Yerde Aşık
Gerçek sevgi, sevenin varlığını kaplayan, ondan taşan, dışa vuran ve görünür kılınan bir vetiredir. Sevme duygusundan dolayı kişinin dış dünyasına yansıyan her şey aslında soyut olanın somutlaşması, özün kabukta yansıması, siretin surete aksetmesinden ibarettir.
Bu bakımdan sevgi öncelikle seveni, sevenin sevgisi oranında da sevileni etkiler. Sevenin sevgiliye karşı takındığı tutum ve davranışlar, onun huzurunda veya gıyabında gösterilen gayret ve hizmet, bu sevginin dışa vurumunda da başlıca belirleyici unsurdur.
Eski terbiye geleneğimizde, konuşulan sözü, üç yerde baş eğerek dinlemek bir kaidedir. Bunlardan biri büyüklerin küçükleri (amirin memuru, üstün astı) azarladıkları, ayıpladıkları, hatalarını ikaz ettikleri esnada küçüğün başını eğerek dinlemesidir (yazık ki modern hayatta küçükler büyüklere baskın çıkma konumundalar) . İkincisi, kendisine iltifat edilen kişinin tevazu gereği başını yere indirmesi, bunun mahcubiyeti ile mahviyetkârlık göstermesidir (Bu dahi şimdilerde tersine dönmüştür) . Başı yere indirmenin üçüncü sebebi asıl konumuz olan gerçek sevgi ve hürmettir.
Evet, seven her daim sevgiliye bakmayı ister, bu doğrudur; illa ki sevgili kendisine baktığı anda bakış yönünü hemen yere indirmeye yeltenir. Gerçek sevginin göstergesi işte bu hâldir. Göz elbette kalbin aynasıdır ve elbette sevenin kalbi sevgiliye yönelik olmak, her daim ona bakmak arzusu güder; ne var ki iş tersine döndüğünde, yani sevilen lutfedip sevene baktığında, sevenin sevgi dolu kalbi, sevgilinin kalbindeki celale, onun haşmet ve heybetine dayanmakta zorluk çeker. Sevenin bu heybetten utanması, kendisini sevgilinin celali karşısında saygıya ve dolayısıyla gözlerini yere indirerek mahviyet göstermesine vesile olur. Aksi takdirde gerçek sevgi taşıyan bir kalb, sevdiğinin yüzüne bakmaya dayanamaz, yerinden fırlayacakmış gibi çırpınmaya başlar, kaynar, fokurdar. Hani eskilerin Efendiler Efendisi’nin güzel adı anıldığında sağ ellerini kalplerinin üstüne bastırma halleri vardır ya; işte bu tavır, Sevgili’nin adı anılınca kalbi yerinden oynatan gerçek sevginin zaruri bir neticesidir. Öte yandan gözler, delalet ettikleri gerçekleri dilden (zebandan) daha net açıklarlar. Sevgilinin gözlerine bakıp da sevgisinin karşılığı olan gerçeği öğrenmek yerine sevgilinin sözlerini dinleyerek umuda yapışmak, elbette sevgi işine daha layıktır. Dilden dökülenleri te’vil etmek, veya nalıncı keseriyle yontmak mümkündür, ama gözlerin anlattığını hiçbir yorum zerre miktar yerinden oynatamaz. Üstelik sözler bazen meramın tam tersini ifadelendirebilir, ama gözler asla yalan söylemez.
Krallar ve sultanlar töresidir, huzura kabul edilen kişiler yere bakacaktır. Bu onları hem memnun eder hem de tebaalarına karşı heybetlerini, bir ölçüde de saygı ve sevgilerini arttırır. Nitekim yüksek makamdakilerin huzurunda onların yüzüne bakmayıp yere bakarak arz-ı hâl (arzuhal) eylemek bugün dahi edeb ve terbiye bilenlerin nihai saygı tavrıdır.
İmdi, sevgili adını kalbinde ve dilinde her an zikr ü tesbih eden (anan ve tekrarlayan) , sevilenin emir ve isteklerini kendi arzularından önde tutan, emrine boyun eğen, bunun karşılığında maddi veya manevi herhangi bir menfaate yönelik talepler gözetmeyen, sevgili adı anıldığında bütün varlığıyla ona yönelen, bir an olsun tereddüt göstermeden onun varlığı içinde kaybolmayı isteyen, sevgiliden konuşulmayı, onun güzelliğinden, yüceliğinden, yeganeliğinden bahsedilmeyi adeta bir vecd hali gibi canla başla kabul eden bir âşıkın, başını yere eğip bütün benliğiyle, hiçbir sapma göstermeden kendini ona teslim etmesinden daha tabii ne olabilir! ? .. Sevgilinin yaşadığı yerlere gidip onun ayak izlerine basmayı, aradaki engelleri kaldırıp vuslata kapı açacak sebeplere yapışmayı, ondan her söz edilişte heyecan ve ürpertilere düşmeyi, sevgilinin lehinde ve aleyhinde söylenenlerden etkilenip ona göre ya muavenet, ya gayret göstermeyi, velhasıl onunla sevinmeyi, onunla üzülmeyi varlığının her zerresiyle kabul eden bir âşık için başını yere indirmek de ne gam! .. Bunu tekkelerin önünde kuru ekmek parçası bekleyen köpekler bile yapıyor! ..
İskender Pala
Mübarek gün mübarek ola...
Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bedenimin gücü yetmese de, kuvvetim yetersiz kalsa da, gücümü aşsa da, malım ve sermayem çıkışmasa da, hatırımda olan veya unuttuğum, itaatin yönünde kendin için veya yaratıklarından biri için bana gerekli ve farz kıldığın her şeyi benden taraf öde. Ey Rabbim, nefsime uyarak ihmal ettiğim, ancak senin, aleyhimde ihsan ettiğin farzları bol bağışınla ve geniş rahmetinle benden taraf öde (onlardan dolayı beni sorgulama) . Çünkü sen, ihsanı verahmetiyle her şeyi kuşatan cömertsin. (Onları benden taraf öde ki,) Sana kavuşacağım gün iyiliklerimle takas edeceğin veya kötülüklerimi arttıracağın bir farz üzerimde kalmış olmasın, ey Rabbim.Amin...
Gelin Bu Duaya Hepimiz AMİN Diyelim _ _ _
-----
Ey Merhametlilerin en Merhametlisi! Ey Tövbeleri kabuleden ve Dualara icabet eden Rabbimiz! Sana yöneldik. Efendimizi şefaatçi yapıyor, ellerimizi O'nun mübarek ellerinin altında tutuyor ve istediklerimizi böylece istiyoruz.
Ey Rabbimiz! Ettiklerimize binlerce tevbeler olsun. Günahımız çoktur ama, Senin rahmetinde her şeyi aşkındır, her şeyi kuşatmıştır. Rahmetin gazabını geçmiştir. Bize rahmetinle muamele eyle.
Ey Rabbimiz! Bazı yüzlerin ağarıp, bazı yüzlerin kararacağı günde; bizi yüzleri ak, gönülleri pak olan, sevgili resülünün bayrağı altında toplanan mesut insanlar zümresine kat. O'nun yanında cennete girmeyi, mübarek Cemalini görmeyi, Senin dostlarınla komşu olmayı ve en büyük makam olan rızana ulaşmayı nasib eyle.
Ey Rabbimiz! Mülkün sahibi sensin. Dilediğine mülkü verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil edersin. Bütün hayırlar, iyilikler senin elindedir. Sen her şeye Kadirsin, Sen Lütfedensin bize dünyada ve ahirette iyilikler ver.
Ey Rabbimiz! Bizim ve çocuklarımızın kalplerimize İslam nurunu, Kuran hidayetini bahşeyle. Bütün soyumuzu İslam’a ve Kur’ana bağlı insanlar eyle. Hepimizi müslüman olarak yaşat. Bizi dünya ve ahiret mutluluğuna nail eyle.
Ey Rabbimiz! Habibin Muhammed Mustafa(sav) yüzü suyu hürmetine; müslümanların kalplerindeki her türlü ayrılık tohumlarını gider. Bizi ashab-ı kiram gibi birbirine dost ve birbiri için yaşayan insanlar eyle.
Ey Rabbimiz! Sen Selamsın, selamette ancak sendedir. Efendimiz Muhammed Mustafa’ya rahmet et. Öyle bir rahmet et ki; o rahmetinle; bizi bütün korku ve belalardan kurtar. Bütün ihtiyaçlarımızı gider, günahlarımızı temizle, bizi katındaki en yüce derecelere çıkar.O rahmetin hürmetine hayatta iken de öldükten sonra da düşünülebilecek bütün hayırların en yücesine ulaştır.
Ey Rabbimiz! Bizi, Üstadımızı, Büyüğümüzü, ana-babamızı, Kuran ve iman hizmetinde çalışan kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı, ecdadımızı, mümin dostlarımızı iyi kullarınla birlikte cennetine koy.
Ey Rabbimiz! Nesillerimize inayet eyle, onların imdadına koşmayı bize nasip eyle. Kalbi, gönlü kırıkların, ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşmayı bizlere nasip eyle. Bizleri birbirimize sevdir ve insanca yaşamayı nasip eyle. Kalplerimizi, ayaklarımızı kaydırma.
Ey Rabbimiz! Senden ah-u efgan edip sana dua dua yalvaran, Sana karşı saygı ile dopdolu olan ve Senin yoluna yönelen kalpler istiyoruz. Nefislerimize takva bahşeyle ve onları temizle.
Ey Rabbimiz! Hatalarımızı kar ve dolu suyu ile yıka. Kalblerimizi günahlardan beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle ve bizimle günahlarımızın arasını doğu ile batının arasını ayırdığın gibi ayır.
Ey Rabbimiz! Senden dünya ve ahirette afiyet ve bizden şerri uzaklaştırmanı dileriz. Alem-i İslamı ve bütün insanlığı arzi ve semavi afetlerden koru.
Ey Rabbimiz! Gücümüzün zayıflığını, çaremizin azlığını ve insanlarca önemsenmeyişimizi sana şikayet ediyoruz. Bizi kendi gözümüzde küçük, fakat insanların gözünde büyük eyle.
Ey Rabbimiz! Senden rahmetini celbedecek şeyleri, gerçekleşmesi muhakkak olan mağfiretini, her türlü günahtan korunmayı, her türlü iyiliği kazanmayı, cennet ve Cemal'inle şereflenmeği ve cehennemden kurtuluşu dileriz.
Ey Rabbimiz! Bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı mağfiret et. Senden işimizde rüşde hidayet etmeni istiyor, nefislerimizin kötülüklerinden sana sığınıyoruz.
Ey Rabbimiz! Bizi yücelt, eksiğimizi- gediğimizi gider, bize rızık ihsan et, bizi salih amellere, güzel ahlaka ilet. Zira bunların salih olanına ancak sen ulaştırır, kötülerinden de ancak sen alıkorsun.
Ey Rabbimiz! Ciddiyetimizi şakamızı, zulmümüzü ve haksızlıklarımızı, hatamızı, kastımızı mağfiret buyur. İtiraf ediyoruz ki bu kusurların hepsi bizde vardır, ihsan ettiğin nimetlerin bereketinden bizi mahrum etme, mahrum ettiklerinle de imtihan etme.
Ey Rabbimiz! Her işimizde esas olması itibariyle dinimizi ıslah et. İçinde geçimimiz olan dünyayı ıslah buyur. Döneceğimiz yer olan ahiretimizi ıslah et. Hayatı her türlü hayırları artırmamıza vesile kıl. Ölümü de her türlü şerlerden kurtulup rahat etmemize vesile yap.
Ey Rabbimiz! Bizi, Seni çok zikreden, Senden çok korkan, Sana çok şükreden, Sana çok itaat eden, Sana karşı içi saygı ve huşu ile dopdolu olan, dua dua yalvaran ve durmadan Sana teveccüh eden insanlar eyle.
Ey Rabbimiz! Sana güzelce ibadet etmeyi istiyor, Senden doğru yolda azim ve sadık diller selim kalpler dileniyoruz. Dillerimizdeki düğümleri çöz, onları güçlendir ve istikamet ver. İçimizdeki kinleri, nefretleri ve hasedleri sök al.
Ey Rabbimiz! Senden hayırlı işler yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, fakirleri sevmeyi, bizi bağışlamanı, bize merhamet etmeni ve insanların fitnesini murat buyurduğunda fitnelere düşmeden bizi vefat ettirmeni dileriz.
Ey Rabbimiz! Senden; Senin sevmeni, Senin sevdiklerinin sevgisini ve bizi Senin sevgine ulaştıracak amellerin sevgisini dileriz. Senden tertemiz bir hayat, dosdoğru bir ölüm, rezil etmeyen ve ayıpların sayılıp dökülmediği bir dönüş istiyoruz.
Ey Rabbimiz! Senden hidayet, takva, afiyet ve zenginlik istiyoruz. Bize talihsiz ve nankör olmayan, şirkten arınmış, tertemiz kalpler lutfeyle.
Ey Rabbimiz! Bize korkudan öyle bir pay ayır ki; bu sana karşı işlenecek günahlarla bizim aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasip ver ki; o bizi cennetine ulaştırsın. Yakininden öyle bir hisse lutfet ki; dünyevi musibetlere tahammül kolaylaşsın.
Ey Rabbimiz! Sağ olduğumuz müddetçe; kulaklarımızdan, gözlerimizden, kuvvetimizden, istifade etmemizi nasip et. Aynı şeyi bizden sonra gelecek olan neslimizede nasip et.
Ey Rabbimiz! Bizi; azgın ve mütecavizlere karşı muzaffer kıl. İntikamımızı bize zulmedenlerden al, merhametsizleri bize musallat etme. Bize dini musibet verme. Dünyayı ne asıl gayemiz kıl ne de ilmimizin son hedefi.
Ey Rabbimiz! Düşmanlarımızın ve bizi düşman görenlerin birliğini boz, onların cemaatılarını paramparça eyle, içlerine ayrılık tohumları saç. Birbirlerine karşı kin ve nefret hislerini kamçıla, kurmuş oldukları oyunları ve komploları başlarına geçir. İslam düşmanlarını, bizi düşman ilan edenleri, Senin düşmanlarını ve Kur’an düşmanlarını, kör, sağır ve dilsiz eyle.
Ey Rabbimiz! Bize hile yapanları ve yapmayı düşünenleri, bize komplo kuranları ve kuracak olanları, düşmanlık yapanları ve yapacak olanları, aldatanları ve aldatarak hile yapacak olanları Sana havale ediyoruz.
Ey Rabbimiz! Bizim ve iman ve Kur’an hizmetindeki kardeşlerimizin; istediğimiz ve istemediğimiz, bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün ihtiyaçlarımızı gider ve bütün belaları bizden sav. Dünyanın her yerindeki Senin rızan için hizmet eden kardeşlerimizi bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak eyle.
Ey Rabbimiz! Bütün günahlarımızı küçüğünü-büyüğünü, evvelini-ahirini, açığını-gizlisini bağışla. Bize merhamet et, kırığımızı- döküğümüzü sar ve bizi yücelt.
Ey Rabbimiz! Kusularımızı affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabz-etme anına kadar bizi emanetinde emin kıl. Bizleri cennet ve Cemalinle şerefyad ve serfiraz et.
Ey Rabbimiz! Biz Muhammed ümmetinin dağınıklığını gider, bize birlik ve dirlik ver. Kalplerimizi birbirine ısındır bizleri birbirimize sevdir, bizden bütün şerleri ve zararları uzaklaştır.
Ey Rabbimiz! Bizi idare edenleri hidayet eyle, vatanımız ve insanlarımız için yapmak istedikleri iyi şeylerde yardımcı ol.
Ey Rabbimiz! Ömrümüzün en hayırlı anını son anımız, amelimizin en hayırlısını son amelimiz ve günlerimizin en hayırlısını ise sana kavuştuğumuz gün kıl.
Ey Rabbimiz! Bizi Senin rızana ulaştıracak amellere muvaffak kıl. AMİN bi-hurmeti Seyyid-il mürselin ve bi-hurmeti Ta-Ha ve Yasin ve sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin.
Ey Rabbimiz! Tembellikten, fakirlikten, zilletten, miskinlikten, borçtan, ihtiyarlayıp elden-ayaktan düşmekten, günahtan, zenginliğin şerrinden, hayatın ve ölümün fitnesinden, kabir azabından, ateşin fitnesinden, sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Gafletten, küfürden, fısktan, muhalefet edip düşmanlık çıkarmaktan, başkaları duysun ve görsün diye bir şey yapmaktan sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzamdan, alaca hastalığından ve her türlü kötü hastalıklardan, nimetinin zevalinden, afiyetinin değişmesinden, azabının ansızın gelip çatmasından sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve icabet edilmeyen duadan sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! İşlediğimiz ve işlemediğimiz amellerin şerrinden, bildiğimiz ve bilmediğimiz şeylerin şerrinden sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Enkaz altında kalmaktan, yukarıdan yuvarlanmak ve düşmekten, boğulmaktan, yanmaktan, trafik kazalarından, her türlü kaza ve belalardan, yılan, akrep vb. şeylerle sokulmuş olarak ölmekten, ve ölüm anında şeytanın çarpmasından sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Huyların, amellerin, arzuların kötülerinden, düşmanın galebesinden ve kulların başımıza gelen kötü şeylerden dolayı sevinmesinden sana sığınırız.
Ey Rabbimiz! Üzüntüden, tasadan, cimrilikten, açlıktan, hıyanetten sana sığınırız. Bize kendimizi bulmayı ilham et, bizi nefslerimizin şerlerinden koru.
Ey Rabbimiz! Bizi fitne-i nisadan koru.
Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma.Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma, bizi affet, lütfunla kusurlarımızı bağışla, bize merhamet et. Bizim yardımcımız sensin kafir topluluklara karşı bize yardım et.
Ey Rabbimiz! Bizi dini ve dünyevi fitnelerden ve ahir zaman fitnesinden Mesih-i Deccal’ın ve Süfyan’ın fitnesinin şerrinden, dinsizlerin tecavüzünden, münafıkların şerrinden, fasıkların fitnesinden koru.
Ey Rabbimiz! Bizi dalaletten, bid’atlardan, belalardan, kötülüğe sevk eden nefsin şerrinden koru. Bizi bir an olsun nefsimizle baş başa bırakma.
Ey Rabbimiz! Bizi kabir azabından, kıyamet günü azabından, cehennem azabından ve kahrının azabından koru.
Ey Rabbimiz! Bizi gösterişten, başkaları duysun ve görsün diye ibadet etmekten, ameline güvenmekten ve övünmekten koru.
Ey Rabbimiz! Bizi ana-babamızı iman ve Kur’an hizmetinde çalışan bütün kardeşlerimizi, eşlerimizi, çocuklarımızı, mümin dostlarımızı, akrabalarımızı, ecdadımızı ve ahirete intikal eden bütün mü'min ve müslümanları cehennem azabından koru. Affına sığınıyoruz. Bizi her türlü şer, fitne ve azaptan kurtar! Fazlınla ikram eyle.Bütün günahlarımızı bağışla. Ayıplarımız setreyle.
Ey Rabbimiz! Nefislerimize zulmettik, sana isyan ettik, eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan dünyada da ahirette de kaybedenlerden oluruz. Bizi hüsrana uğrayanlardan eyleme. Şeytanın kalbimize girip saptırmasına fırsat verme.
Ey Rabbimiz! Bizi İslam’dan ve Kur’andan ayırma. Bizi daima sırat-ı müstakimde tut. İslâm nurunu söndürmek isteyenlere fırsat verme. Bizim yüzümüzden insanları helak etme. AMİN ve sallalahu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmain Velhamdulillahi Rabbil alemin
Asrın hastalığı; iman zayıflığı
İslamiyet kıyamete kadar devam edecek bir dindir. Bu devamlılıkta, öğretmen-talebe ilişkisi şarttır.
İslamiyet'e göre yeryüzü bir okul, bu okulun temel kitabı Kur'an-ı Kerim, baş muallim Peygamberimiz (sas) , kâinat laboratuvar, Müslüman beşikten mezara kadar talebedir.
Said Nursi, yeryüzü hastanesine baştabip olarak çıkarılmış, hastalığı teşhis etmiş: İman zayıflığı. Buyurmuş ki: 'Mariz bir hayatın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi ittiba-i Kur'an'dır.'
Said Nursi'ye göre Kur'an maddi ve manevi dertlere dermandır. İman zayıflığını tedavi edecek, tahkiki iman dersleridir. İman meselesi birkaç şekilde ele alınır.
Taklid-i iman: Annesi, babası Müslüman olanların, onlardan gördüğünü taklit ederek Müslüman olması taklid-i imandır.
Tahkik-i iman: İmanla ilgili konuların, ispatlı öğrenilmesi, kalben tasdik edilmesidir.
Risale-i Nur talebeleri, imanın esaslarını ispatlı öğrenip ispatlı anlatırlar. Hal böyle olunca dalalet fırtınaları onların imanlarına zarar vermez. Risale-i Nurların her cümlesinde, geniş manalar vardır. İnsanlara tesir eden bir tarafı vardır. Her meslek sahibi Risale-i Nurlardan faydalanır. Cemaatler, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Müminler kardeştir. Müslümanlar tek millettir.
Vahiy, peygamberlere aittir. İlham ise umumidir. Risale-i Nurlar, ilham-ı ilahiyle yazılmıştır. Bediüzzaman'ın hayatını okuyanlar garip şeylerle karşılaşabilirler. Ona Bediüzzaman denmesinin sebebi de budur. Malı, mülkü yoktu. Çocukları, yardımcıları yoktu. Bazen dağın başında haftalarca kalırdı. Su yok, ekmek yok, yatak-yorgan yok. Bu şartlar altında dağın başında, tek başına kalabilirdi. Manevi değerlerle bütünleşenler, maddiyattan uzak kalınca, zor duruma düşmezler. İslam büyüklerinin hayatları, anlatılmakla anlaşılmaz. Öylesine bir hayatı yaşamaya çalışan, gerçeği anlar. Bunun için müsteşrikler her konuda kitap yazmıştır. Fakat iman konusunda kitap yazmamışlardır. Çünkü iman meselesini kitaplardan anlamak zordur. Onu yaşayarak anlayabiliriz.
Yazın sıcak günlerinde oruç tutan adamın çektiği sıkıntıları oruç tutanlar anlar. Bu sıkıntılara, kişi iman kuvvetiyle dayanır. İman kuvvetini de müminler anlar. Allah etten beyin yaratıyor. Problem çözen beyinleri yaratan Allah, bazı kurallarının beynine ilim koyabilir. Mademki her canlı Allah'ın emrindedir. Allah'ın nizamı içinde yaşar. Öyleyse Said Nursi'ye (rahmetullahu aleyh) imana hizmet vazifesini de Allah vermiştir. Tarihçi Cemal Kutay, İsmet İnönü'yle Said Nursi'yi mukayese ederken diyor ki: 'Said Nursi'nin diploması, mevkisi, makamı, serveti yoktu. İsmet İnönü'nün her şeyi vardı. Nasıl olur da hiçbir şeyi olmayan insan, her şeyi olan insana galip gelir? '
Allah bazı kullarına 'yürü' demiştir. Onları hiç kimse durduramaz. Onlar İslam'a hizmette başarılı olurlar. Said Nursi'nin vazifesi İslam'a hizmetti. Bu hususta başarılı oldu ki bugün dünyanın her tarafında onun kitapları basılıyor, dağıtılıyor ve okunuyor. Allah'ın hakimiyetini her şeyde görenler, Risale-i Nur çalışmalarını daha iyi anlarlar. Bir şair şöyle demişti:
'Çık nerdesin zuhur et, biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında, yorgun emekliyoruz.
Musa ol Hakk'a yüksel, tecelli et de Tûr'a
Zulmet yıkılsın, cihan gark olsun nura.'
Işık zahiri âlemi aydınlatır. Nur manevi âlemimizi aydınlatır. Müslümanların kurtulmasına sebep olur.
Diyorlar ki: 'Risale-i Nurları anlayamıyoruz.' İlkokula giderken lise derslerini anlamazdık. Tahsile devam ederken, lise derslerini anladık, sınıf geçtik. Hatta akademik çalışmalara bile başladık. Risale-i Nurları anlayamıyoruz diyenler, ısrarla derse devam etmeliler. Allah insana öyle bir beyin vermiş ki, insan her konuyu anlayabilir.
Hekimoğlu İsmail 04.03.2006 tarihli zaman gazetesindeki köşe yazısı
Başı Yerde Aşık
Gerçek sevgi, sevenin varlığını kaplayan, ondan taşan, dışa vuran ve görünür kılınan bir vetiredir. Sevme duygusundan dolayı kişinin dış dünyasına yansıyan her şey aslında soyut olanın somutlaşması, özün kabukta yansıması, siretin surete aksetmesinden ibarettir.
Bu bakımdan sevgi öncelikle seveni, sevenin sevgisi oranında da sevileni etkiler. Sevenin sevgiliye karşı takındığı tutum ve davranışlar, onun huzurunda veya gıyabında gösterilen gayret ve hizmet, bu sevginin dışa vurumunda da başlıca belirleyici unsurdur.
Eski terbiye geleneğimizde, konuşulan sözü, üç yerde baş eğerek dinlemek bir kaidedir. Bunlardan biri büyüklerin küçükleri (amirin memuru, üstün astı) azarladıkları, ayıpladıkları, hatalarını ikaz ettikleri esnada küçüğün başını eğerek dinlemesidir (yazık ki modern hayatta küçükler büyüklere baskın çıkma konumundalar) . İkincisi, kendisine iltifat edilen kişinin tevazu gereği başını yere indirmesi, bunun mahcubiyeti ile mahviyetkârlık göstermesidir (Bu dahi şimdilerde tersine dönmüştür) . Başı yere indirmenin üçüncü sebebi asıl konumuz olan gerçek sevgi ve hürmettir.
Evet, seven her daim sevgiliye bakmayı ister, bu doğrudur; illa ki sevgili kendisine baktığı anda bakış yönünü hemen yere indirmeye yeltenir. Gerçek sevginin göstergesi işte bu hâldir. Göz elbette kalbin aynasıdır ve elbette sevenin kalbi sevgiliye yönelik olmak, her daim ona bakmak arzusu güder; ne var ki iş tersine döndüğünde, yani sevilen lutfedip sevene baktığında, sevenin sevgi dolu kalbi, sevgilinin kalbindeki celale, onun haşmet ve heybetine dayanmakta zorluk çeker. Sevenin bu heybetten utanması, kendisini sevgilinin celali karşısında saygıya ve dolayısıyla gözlerini yere indirerek mahviyet göstermesine vesile olur. Aksi takdirde gerçek sevgi taşıyan bir kalb, sevdiğinin yüzüne bakmaya dayanamaz, yerinden fırlayacakmış gibi çırpınmaya başlar, kaynar, fokurdar. Hani eskilerin Efendiler Efendisi’nin güzel adı anıldığında sağ ellerini kalplerinin üstüne bastırma halleri vardır ya; işte bu tavır, Sevgili’nin adı anılınca kalbi yerinden oynatan gerçek sevginin zaruri bir neticesidir. Öte yandan gözler, delalet ettikleri gerçekleri dilden (zebandan) daha net açıklarlar. Sevgilinin gözlerine bakıp da sevgisinin karşılığı olan gerçeği öğrenmek yerine sevgilinin sözlerini dinleyerek umuda yapışmak, elbette sevgi işine daha layıktır. Dilden dökülenleri te’vil etmek, veya nalıncı keseriyle yontmak mümkündür, ama gözlerin anlattığını hiçbir yorum zerre miktar yerinden oynatamaz. Üstelik sözler bazen meramın tam tersini ifadelendirebilir, ama gözler asla yalan söylemez.
Krallar ve sultanlar töresidir, huzura kabul edilen kişiler yere bakacaktır. Bu onları hem memnun eder hem de tebaalarına karşı heybetlerini, bir ölçüde de saygı ve sevgilerini arttırır. Nitekim yüksek makamdakilerin huzurunda onların yüzüne bakmayıp yere bakarak arz-ı hâl (arzuhal) eylemek bugün dahi edeb ve terbiye bilenlerin nihai saygı tavrıdır.
İmdi, sevgili adını kalbinde ve dilinde her an zikr ü tesbih eden (anan ve tekrarlayan) , sevilenin emir ve isteklerini kendi arzularından önde tutan, emrine boyun eğen, bunun karşılığında maddi veya manevi herhangi bir menfaate yönelik talepler gözetmeyen, sevgili adı anıldığında bütün varlığıyla ona yönelen, bir an olsun tereddüt göstermeden onun varlığı içinde kaybolmayı isteyen, sevgiliden konuşulmayı, onun güzelliğinden, yüceliğinden, yeganeliğinden bahsedilmeyi adeta bir vecd hali gibi canla başla kabul eden bir âşıkın, başını yere eğip bütün benliğiyle, hiçbir sapma göstermeden kendini ona teslim etmesinden daha tabii ne olabilir! ? .. Sevgilinin yaşadığı yerlere gidip onun ayak izlerine basmayı, aradaki engelleri kaldırıp vuslata kapı açacak sebeplere yapışmayı, ondan her söz edilişte heyecan ve ürpertilere düşmeyi, sevgilinin lehinde ve aleyhinde söylenenlerden etkilenip ona göre ya muavenet, ya gayret göstermeyi, velhasıl onunla sevinmeyi, onunla üzülmeyi varlığının her zerresiyle kabul eden bir âşık için başını yere indirmek de ne gam! .. Bunu tekkelerin önünde kuru ekmek parçası bekleyen köpekler bile yapıyor! ..
İskender Pala
Mübarek gün mübarek ola...
Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve bedenimin gücü yetmese de, kuvvetim yetersiz kalsa da, gücümü aşsa da, malım ve sermayem çıkışmasa da, hatırımda olan veya unuttuğum, itaatin yönünde kendin için veya yaratıklarından biri için bana gerekli ve farz kıldığın her şeyi benden taraf öde. Ey Rabbim, nefsime uyarak ihmal ettiğim, ancak senin, aleyhimde ihsan ettiğin farzları bol bağışınla ve geniş rahmetinle benden taraf öde (onlardan dolayı beni sorgulama) . Çünkü sen, ihsanı verahmetiyle her şeyi kuşatan cömertsin. (Onları benden taraf öde ki,) Sana kavuşacağım gün iyiliklerimle takas edeceğin veya kötülüklerimi arttıracağın bir farz üzerimde kalmış olmasın, ey Rabbim.Amin...