Hale Yıldız - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı








SİYAH ZAMBAK/AY&YILDIZ






REVA MI ZALİM

Aşıklar semada bağrını yasla,
Zulmetme feleğe nazlanma sazım.
Güller kan doluyor sızlanma yaşla,
Hudutları aşıp varsana yarim..


Dinmiyor sevdiğim günlerin yası,
Hülyalar küsüyor gelsene zalim.
Miyadım takvimde gurbetin yaşı,
Yakıyor gidişin bekletme yarim..


Laleler soluyor elimde resmin,
Bedenim üşüyor dilimde ismin.
Yaşlarım sızıyor ruhumda vecdim,*
Vuslatı mahşerde belleme zalim...


*Vehimler sancılı zan dır sılaya,
Topraklarım susuz yaşarmı yarim?
Mektupları düşür bir bir postaya,
Bülbüllerim gülsüz öter mi zalim.


Takvimler düşüyor haberin yok mu?
Buruk bekler gönül mesti naz oldu.
Hüzmeler yakıyor ateşin kor mu?
Gül benzim soluyor reva mı zalim..


Boranlar esiyor sevda bağıma,
Halimiz nicedir anlamaz yarim.
Dumanım tütüyor gönül dağıma,
Kuzular meleşir sormadın zalim...


Vah ediyor ser den buruk bir cefa,
Canıma koyduğun hasretin viran.
Buzullar kor oldu ateşten keza,
Vuslata ermeden verdiğin ziyan...


Bağdat'ı bilirdim maşuğa diyar,
Çöllerinde Leyla mecnuna ikrar,
Canan'a düşmeyen gönüle kıyar,
Görmeden toprağa gömüldüm zalim..

 AY& YILDIZ















 
ARZUHALİM




Leylayım şimdi
Mabedim ayyüzlünün gölgesi

Aşka figan var dinle eyy sevgili...


Sahra tenlerimizi azad edip
Uzanalım aşkın göğüne

Yıldızları yakıp da dans edelim
Gözlerimizdeki şehvet ile...

Eyy ateş/ten sevgili

Aşktan dansımız bizi beklemekte
Akıtalım dimağımızdan
Ahu lezzeti
Ateşten gögüslerimize...

Zehirli sarmaşık misali
Dolanalım zihnimizden... taa derinlere
Gömülelim elele
Meşkten hazzımızın sarhoşlugu ile.. ebediyete

Ateş-i suzan olduk aşk-ı makberde
Çocukların masumluğu
Nehir düşlerimizle
Akalım avuçlarımızdan sonsuzluğun seddine...

Şahidimiz olsun Ay ve Zigana
Serin göllerine süzülelim
En aşık çıplaklığımızla..can cana ..kan kana..

En sevgili !!!

Dudaklarımıza kazıyalım
Aşkın en alevden rengini
Yakalım bir kez daha
Aşkın siyahtan tenini
Bozalım maşukların
Bozgun vurmuş yeminlerini


Ve sevgili  duy beni!!!

Sana oldum bana geldigin günden beri
Canımı titreten o titrek nefesini

Tapınağındayım eriyorum mum gibi
Dönüyorum aşkına pervane misali
Kıyametindeyim kurtar küllerinden... ikimizi

Sana kılındım
Sol yanım kıyamet mahşer yeri

Ve sen..
Yureğimin mahremi

Ve sen ..
Aşkımın mahseni

Sanadır yar sanadır
Bu gönül muhabbeti

N/arımdandır yar
Bu aşkımın iffeti...

Bil sevgili
Yazdığım destanlara mıhlamışım ben seni..

AY&YILDIZ




 






AHDE VEFA




Bir ölüm nidası dilimde ah ediyor
Son nefes seyyah göğsümde çatırdıyor


Bir canan hikayesi topragımdan kopuyor
Boran esen rüzgarlar canımı götürüyor


Gam yüklü bendimin öyküsü bitiyor
Vehmimdeki sancılar toprağıma sızıyor


An geliyor!
Bir şafak vakti canıma kast ediyor


An geliyor!
Bir maşuk beyiti dilimden süzülüyor


Dagılıyorum
Yalınayak çıplak kefenimden


Karanfiller dökülüyor buz kesen nefsimden
Ölüm alıyor perçin perçin ömrümden


Azrail gelmiş fermana son nefes zulmümden
Can-a pus duşmuş musalla gönlümden


EY C/ANIM

Kara toprak doyurur mu gözünü
Afakanlar basıyor şu kırlangıç göğsünü


Bir yaprak daha d/üşüyor bu yalan ömürden
Sukütum dağılıyor bin şahadet ki dilimden


Ölüme buz gibi !
Çıkıyor bu ezadan ruhum

Titrek mum gibi!
Eriyor bu cefadan ömrüm

Arşın arşın yitiyorum ebedi vaktimden
Son dua dilimdeki lisanım tekbirden
Fersah fersah alır beni şu baki ömrümden


Yaslıyorum dertli başımı taştan topragıma
Halim nice yasım volkanlardan mağma

Göçtüğüm diyarlardan dönerim sanma
Ölüm dedigin şey ruhumdan ahde vefa


Gökkubbe üzerimde rahmetler zülfümde
Ay çakılmış göğsüme
Ey takabul eden ruhum bu ne güzel bir rütbe!


Yaksan gam eylemem bu zulmümden ahımı
Yıksan zaru eylemem bu topraktan naaşımı


Perişan canımı musallaya dar etmem
Adın nan gibi nedamete meyletmem


S/alın beni salın sunağımdaki alevden
Sorun beni sorun o sarmaşık güzelden


S/arın beni sarın bir parça bezden
Alın beni alın bu karmaşık düzenden... 


AY& YILDIZ


///Ölüme ölümü sorduk, anladık ki kördügümdük //

  





YUSUF'UN GÖLGESİ


Ken'anda bir gece
Onbir yıldız ve bir dolunay
Sustu beşeriyet
Diller lal 
İhtişama susuyan
Zuhur'a duşen bir gece
Işıyordu gece
Tüm siyahıyla


Ay doguyordu yakamozun fısıltısında
''Yar''diyor du yar  can vuruşlarıyla


Yıldızlar belini büküyordu
Duyabilmek için yakamozun sesini
Yarin gelişini
Gece süzülüyordu
Tüm arınmışlığıyla

Devam ediyordu yakamoz:
Dinleyin bu geceye ay doğdu
Bir yıldız ki, adına 'YUSUF' konuldu
Yıldızların oğlu
Güneşin miyadı doğdu

Semada ahenklendi yıldızlar
Aşk geceye 'hu' çekiyordu

O geliyordu
Aşkın tecellisi
Diller lal ahu gece susuyordu
Mısır'da bir güneş görünüyordu

Kör kuyuların güneşi
Kardeşligin bıçağı bileniyordu... ama nafile
Bir parça bezle
Yusuf'u kör kuyular biliyordu

Gölgeler degilmiy di Yusuf'a aşiyan?
Nehirler değilmiy di,suretine şeyma?
Eller degilmiydi güzelliğiyle
Kör bıçakla doğranan

Züleyha seblasına vurgun
Züleyha tecellisine mahkum

Yakub'un gözleri aglamaktan ama...
Çöller'inde daglanan
Zindanların kölesi
Züleyha'nın efendisi geliyordu

Savulun ey cellatlar!
Dagılın ey firavunlar!

Bu gece Yusuf/um doğuyordu
Semada  bir semazen döngüsü
Hasretin oğlu şehriyar geliyordu

Züleyha ise istencinin kölesi
Kölelerin efendisi
Sabbar'ın tek faziletlisi
Yusuf Ukba'ya
Züleyha Yusuf'a arınıyordu

Bir helezan ki...bir ateş
Sustu aydan yıldızlar
Sustu tÜm firavunlar
Sordular:acep neler oluyordu???

O ki rüyaların dili
O ki Zuleyha'nın vehmi
O ki Yakub'un neferi
O ki güzeller güzeli madelet'in timsali

Züleyha'ya muvide geliyordu
Gömlegini yırtarak zindanlara attıran
Aşkından Mevlasıyla buluşturan
Züleyha'ya cennet sunuluyordu
Tü kainat elele ehlem-sehlem diyordu
Aşk-ı tecellii...
Yusuf'un kuyularında ZÜyha boğuyordu
Dirhem dirhem Yaradana Eddai eden Züleyha ölüyordu
Gözlerinin seyrinde

Yusuf/umun adı Züleyha'nın tadı idi
Dili lal başka da birşey bilmiyordu

Sayfalar Yusuf'um diyordu
Güzeller güzeli Züleyha
Yusuf'un kalbinde titriyordu
Yusuf Züleyha'nın mabudu
Ya Yusuf diyor Züleyha
Senden gayri söz bilmem
İlahi aşka zahiri kılındı Züleyha

O Yusuf'un gamzelerinde
O Yusuf'un direnişinde
Bu aşk'ı yer gök biliyordu
Sislenen göğün perdesinde

Yusuf/um.. İlahi aşka zahiri kılındı
Züleyha'ya olan istencini ak Zambak ellerinde
Sema'da 'arş-ı ala' da dua ile dindiriyordu
Gökyüzü yıldız yıldız  aşka matem zuhrediyordu

Ken'anda bir gece!
Bir Peygamber,Hz. Yusuf/um doğuyordu
EFRAİM ile MENŞA'nın Ya Atası geliyordu... 


AY& YILDIZ

RUHUMDAN GELEN MEKTUPLAR - I-

Yuregimin  susturuldugu şu lanet olası hayatın nesine yanayım 
 Kanı beşpara etmez insanlıgın sahteliginemi aldanayım

Ayaklarımın yerden kesilmesine vesile olan huzzam hiçliğemi yanayım
Hangi şehrin ışıklarında ıslanmış bu girdap sessizlik

Hangi boranda ıskalanmış azaplar
Verin  beni bana alıpta kendimi uçurumlara salayım

Başıboş martıların haykırışlarına dolanayım yalnızlıgımın hiçkimsesizligimin
Damarlarımdan akan kanı durdurayım volkan volkan

Estirildigim savruldugum gençligimden atılayım yana yakıla
Beynimin mıhlandıgı nutkumun tutuldugu isyanımı salayım uçurum uçurum

Beni bana baglayan kalbimin tek tek satır satır hiçligine asılayım
Varsın kopsun bu can bu bedenden böylesi yaşamak benim neyime

Kançanagı gözlerimde hırs ve vazgeçiş hakimken, senden kaçış Ey ruhum senden!!
Ezeli yoklugumun hukmu hayatın hançeriyken,sen neler bekliyorsun Ey ruhum benden!!!
                                                                                           
Sırtımda yer kaldımı bilmem hançerini saplamayan oklarını savurmayan 
Gözlerimden fışkıran yaşların kaçıncı sancısıdır bilmem

Aşımda zehir!
Aşkımda zehir!

Katrankarası geceler gel gör ki velfecir
Yaşamın ta kendisi azrail
 
Heryer leş leş firavun
Secdeye hukmetmiş gafillerin denizinde alabora ateşlerim..
 
Ellerimde yırtılmış gençligim çırılçıplak
Kendimin öksuzlugu girdap girdap

Yanılgılarım toprak toprak
Yangınlar yakmıyor ıslaklıgımla yagmalanarak

Hey sen gecemdeki Zambak!!!
At zuluflerini yak geceleri vur demin uzerine uzerine

Bırak şiddetlensin bu ayrılık kokan şafagımın uzerine
Adını yadsıdıgım ezeli bahtımın uzerine

Yak yak yak..ki savrulsun kullerim ihanetin seyrinde
Geride kalsın bir tul beyaz gelinlik hayallerimin ustune


 AY yıldız
 

 


RUHUMDAN GELEN MEKTUPLAR - II-

Zambak bırakın kanasın....

Bu kaçıncı kaçış Aşk’tan yana
Kaç yemin bozdun bu Aşk’ı hiçe sayarken
Beni pervasızca ruhundan satarken

Bozuk para gibi harcarken Aşk’ı Allah’ındandamı utanmadın
Koca bir kesit gözlerimde beynimde
Canımın koparılışına gözyuman o gözlerinden kaçarcasına koşuyorum
hiçligine........

Umudun koynunda beslenen o yalan hikayeyi bir daha okumamak
açmamak uzere.........

Kandırılmışlıkların toz duman içerisindeki
O mahşerin ucra köşesine fırlatıyorum

Siyahların suslenildigi sahte sözlerin  
Kurulan her cumlenin her satırına her karesine çizik atıyorum
 Yırtıpta atıyorum
Kanatıpta atıyorum

Ne Zuleyha’nın ateşiyle ne de Leyla’nın bozgunuyla seviyorum seni
Sen ne Yusuf olabildin ben de ne de Mecnun
Yalnızca ilahi sürgün...

Koşuyorum hiçligine
Nefesnefese son nefes gibi kaçıyorum ilahi gözlerinden
Kavruldugum o siyah teninden şavkından isyanımdan koparcasına kaçıyorum
Teslimiyeti dilemişken
Sana dair tutunacagım hiçbirşey bırakmadın geride..ama hiçbirşey...

Sarasarpa olmuş bedenimin
Çarma gerilen gençligimin
Nutku tutulan Aşk’ımın
Lal olmuş sevdamın
Körelmiş vuslatımın bittigi yerdeyim..
Uçurum uçurum gittigimsin... neçare !!!

ve ıslak bir gece daha duşlerimde.........

.....................Bir cigara daha yaktım umudumun ustune!

.....................Canımı kazıdıgın ayrılıgın muhrune!

.....................Bir geceyi daha yaktım agıtlarımın ustune!

.....................Yuregime tutuşdurdugun feryadın hukmune!


 AY YILDIZ

 

 


SEN O’SUN EY SEVGİLİ


İlah-i sırla başlasın bu Aşk’ın heceleri 
Koyutulumuş  bozguna uğramış yanlızlığın bestesi bu Aşk seferi ...

Katılmışlığın susamışlığın kana kana içildiği bir Aşk hikayesi
Zamana savrulan yılların yaşanan bir sevdanın
Kalemi tüketen duygu halidir bu Aşk nağmesi...

Sorguların yokedildiği nedenleri hiçe saymanın pervasızca acıya atılmanın 
Aldırmadan maşuğa savrulmanın en yalın hali bu siyah gecelerin dillenmesi...

Yandı  gönül yandı yürek Nisan yağmurlarının seyrinde
Umulmadık bir anda
Aşk kendini gösteriyordu Ayışığında...

Sevgilinin o güzel yüzü elleri tutuşan o siyah teni
Titrek mum ışıgında geceyi aydınlatan o güzel yansımasıyla...

Geceyi güldüren bakışlarıyla
Sen O’sun ey Sevgili

Diye mırıldanan Yaylakızının dudaklarında
Beklenen bekleyen

Aşına olmuş ruhunun İlahi Aşkı
Sen geldin değil mi Ey Sevgili

Beklenilen gün bugündür 
Anların tek nefes olduğu

Sarmaşık ruhunun dolandığı sen geldin değil mi efendim?
Beklenilen Sevgili hoşgeldin diyordu

Gözlerindeki O sonsuzluğun yeminini kılan bakışlarıyla 
Dudagında  kalan donakalan

Sen O ’sun diyen mırıldanışlarıyla
Nefesi kurudu sahra çöllerinin çoraklıgıyla

Gecenin batımına savurduğu dilindeki duayla
Allahı’m sana şükürler olsun

İlah-i gücünle bana sunduğun bu Aşk’ı
Beni alıncya kadar yaşıyacağım diyordu yaylakızı

Son nefesimde bile İlahi Aşk’ımın sevdasıyla sana daha coşkulu varacağım diye mırıldanıyordu
Sözler verdi kendine

Ardında bıraktığı nice yaşanmamışlığın birikimiyle dağlandı Sevgiliye 
Kor  oldu sevda çölünde kadınlığın arıtıldığı ruh haliyle

Tertemiz ve yalın
Yalınayak koşmuştu gönül diyarına

Nefesnefese idi duyguları Yaylakızının
Sarmaşık gibi dolanmıştı Aşk’ın gövdesine

Kaçınılmaz bir sevdaya esirdi Yaylakızı
Paşa gönüllerin efendisi

Paşa Yaylakızının gönul ırmağı
Paşa duruşundan ciddiyetinden nice savaşlar veren gönül melekeleri

Hepsinin hayalinde
O ise Yaylakızının gönül mahseninde

Gidenler akar okyanus gibi üzerinden
Kaybolur kahırlar dehlizlerinden

Herşey İlah-i Aşk’ın tecellisi idi 
Bunu  algılayan iki yuregin bedene yolalmasına seyirci kaldı zaman
Seyirci  kaldı Aşk

Bıraktı okyanusa bu iki bedenden oluşan tek nefesi
Hadi hayırlısı dedi Aşk

Bu da benim yazgımın hikayesi
Ateşlere   atılan Aşk’ı mühürdü

İki faninin ebedi sona yol alışına tanık kalacaktı tarih
Şahit olacaktı Ay Güneş ve Yıldızlar

Hele de çoban yıldızının hayreti 
Venüsten gelen bu Aşk’ın ibaresi

Geceye mühür basmıştı Aşk 
Dolunay  Ayyüzlünün gölgesi

Işıldayan yakamoz Aşk’ın habercisi 
Anlatıyor  gece bu Aşk’ın ilk seferini

Hoşgeldin diyordu Yaylakızı
Hoşgeldin Paşaların efendisi

Bilemediğim onun bildikleri idi
Bildiklerimde onun bilemedikleri idi
Diyordu kendine Paşa....

 AY YILDIZ



  
 



BURADAYIM İŞTE



Aşk eğer acı çekmekse
Çekelim işte

Kamçılanmaksa ölelim işte 
Bundan  öte ne var

Hiçbirşey!!! 
Tarihi belli olmayan vusalata atalım meleşen duyguları

Belli belirsiz akan gözyaşları
Islatsın azap yastıkları

Denize dönerse gözyaşım
Umurunda olmasın kimsenin

Hüzündür yanlızlığın
En güzel resmi

Hiçbir ressamın çizemediği 
Hiçbir şairin yazamadığı

En özel gözyaşıdır yanlızlık
Eğer yoklugun vuracaksa beni

Buradayım! 
Vursun  işte

Sayısız kurşunlar girsin yüreğime bedenime
Buradayım işte!

Hiç olmadığım kadar buradayım
Buram buram kan

Buram buram Aşk var gecede
Heryer karanlık

Sanırım güneşi de aldın giderken
Geride bıraktığın

Simsiyah Denizler ve
Bir de hayalin oldu

Gözlerine sürdüm
Hasret yollarını

Gözlerine sürdüm
Kanatılan yaraları

Ve gözlerime sürdüm 
Ardında  bıraktığın
Kanlı ve yırtık gömleğini...

 Bir Nefestir Yaşam Yokluğun Kadar......

AY YILDIZ



 



 SİYAH  ZAMBAK


 İlahi  gözlerinden ya medet dilendim
Sürdüm  bu yitik şehre isyanımı
Dinledin de usulca bir ses veremedin
Cana kattım parelerimi
Boşunaymış bilemedim...
Sandım aşk benim meskenim
Sandım yar aşım evim
Sırtımda hançerlerin
Kana bulandı gönul bahçelerim
Soldu artık gönul çiçeklerim
Nehirlerde gölgen var
Hayal oldun artık yar
Gitme vaktidir bu an vakit tamam
Çalmayacak bu zambak
 İlahi gözlerini yad ellerden
Almayacak seni fahişe kokulu gerdeklerinden...
Karabasanlar savursada ölumlerden
Zambak kokmayacak artık
Hicran dolu gecelerde
Savrulmaz kanımca topragına
Çeşmelerine kurulmaz bir damla sularına
 İlahi  gözlerine bıraktım vefasızlık yeminlerini
Bir de..
Yarıda kalan yanık Ahmed'in turkulerini
Odam kireç tutmuyor derdi ben aglardım
Taaki benden çalana kadar
Yıkık viran eyledin bu can-ı
Pusuda yatan hain yar
Zambak bu aşktan gayri git siyahi siyahi 

AY YILDIZ 
 


   Bir şarkı mırıldanıyorum sessizce,
  Gözlerine bakarak ruhuna akarak.. 
 
  Ateşliyorum geceyi!!!                                                                  
 Tütüyor cigaramın dumanı..
 
 Efkar yüklüyorum ciğerlerime
 Sindiriyorum hasretini ve kederini..

  Bekliyorum gelişini sevişini
 Ya kısmet diyorum geceye..

  Aşk benden yana olur diye mırıldanıyorum
 Yalnızlığına sızıp kalmak doğru gelmiyor bu kalbe..
                                                                                                                
 Entarimde bir ateş var
 Bitmeyen bir dileyiş var

 Yakıyor gece..            
 Sıyır beni buhrandan,

 Sıyır beni yokluğundan 
 Doyamam sana doyamam..
                                     
  Ay bana bakmakta  
 Halimi anlamakta..

 Aşktan sarhoş ruhuma seni anlatmakta..
 Saat gece ve yoksun.
                            
  Bu can acımakta              
  Aklım sabaha dek firarda..

  Ahh bir dokunabilsem ellerine,,,istiyorum...........  bir an olsa!!!
 Yalınayak koşabilsem caddelerinde  İstanbul'un...
                                                                   
 Parçalanmış ruhumu sevginle dağlasam
 Bitmeyecek bu yazgıya mühür bassam..

  

AY YILDIZ

................................................................................................................................................................................

BÖLÜŞÜN DÜNYAYI
Alın bu dünyayı! diye seslendi bir gün Zeus göklerinden
İnsanlara; alın, sizin olsun artık.
Armağanım olsun sizlere bu mülk, bu toprak;
Ama kardeşçe bölüşün aranızda.

Koştu eli ayağı tutan, kendine bir pay için,
İşe sarıldı herkes, genciyle yaşlısıyla.
Çiftçi ürünlerini kaptı tarlaların,
Ava koyuldu asilzade ormanların içinde.


Ambarlarının aldığı kadar aldı tüccar,
En iyi yıllanmış şarabı seçti rahip kendisine.
Kralsa, tuttu köprü başlarını, yol kavşaklarını,
Benimdir, dedi, her şeyin onda biri.

Bu bölüşme çoktan bitmiş, geçmişti ki nice zaman,
Şair çıkageldi, çok çok uzaklardan;
Ama hiçbir şey kalmamıştı hiçbir tarafta,
Ve bir sahibi vardı her şeyin de.

Eyvah! Unutacak mıydın beni böyle hepsi içinde?
Beni, en sadık oğlunu senin?
Diye dövündü, yakındı, haykırdı uzun uzun,
Attı sonra kendini tahtın önüne.

Gezip durursan böyle hayaller ülkesinde,
Dedi Tanrı, söz söyleme artık sonra bana.
Neredeydin peki dünya paylaşılırken?
Yanındaydım oldu cevabı şairin.

Gözüm yüzündeydi,
Kulağım göklerinin ahenginde;
Sarhoştu ruhum ışığından, affet!
Unuttu her şeyini yeryüzünün.

Ne yapmalı şimdi? dedi Zeus, - dünyamız gitti elden,
Ne tarlalar, ne ormanlar, ne de kırlar benim artık.
Ama yaşamak istersen gökte benimle,
Açık olacak o sana her gelişinde.

Schiller