Yusuf/umun adı Züleyha'nın tadı idi Dili lal başka da birşey bilmiyordu
Sayfalar Yusuf'um diyordu Güzeller güzeli Züleyha Yusuf'un kalbinde titriyordu Yusuf Züleyha'nın mabudu Ya Yusuf diyor Züleyha Senden gayri söz bilmem İlahi aşka zahiri kılındı Züleyha
O Yusuf'un gamzelerinde O Yusuf'un direnişinde Bu aşk'ı yer gök biliyordu Sislenen göğün perdesinde
Yusuf/um.. İlahi aşka zahiri kılındı Züleyha'ya olan istencini ak Zambak ellerinde Sema'da 'arş-ı ala' da dua ile dindiriyordu Gökyüzü yıldız yıldız aşka matem zuhrediyordu
Ken'anda bir gece! Bir Peygamber,Hz. Yusuf/um doğuyordu EFRAİM ile MENŞA'nın Ya Atası geliyordu...
Yanılgılarım toprak toprak Yangınlar yakmıyor ıslaklıgımla yagmalanarak
Hey sen gecemdeki Zambak!!! At zuluflerini yak geceleri vur demin uzerine uzerine
Bırak şiddetlensin bu ayrılık kokan şafagımın uzerine Adını yadsıdıgım ezeli bahtımın uzerine
Yak yak yak..ki savrulsun kullerim ihanetin seyrinde Geride kalsın bir tul beyaz gelinlik hayallerimin ustune
AY yıldız
RUHUMDAN GELEN MEKTUPLAR - II-
Zambak bırakın kanasın....
Bu kaçıncı kaçış Aşk’tan yana Kaç yemin bozdun bu Aşk’ı hiçe sayarken Beni pervasızca ruhundan satarken
Bozuk para gibi harcarken Aşk’ı Allah’ındandamı utanmadın Koca bir kesit gözlerimde beynimde Canımın koparılışına gözyuman o gözlerinden kaçarcasına koşuyorum hiçligine........
Umudun koynunda beslenen o yalan hikayeyi bir daha okumamak açmamak uzere.........
Kandırılmışlıkların toz duman içerisindeki O mahşerin ucra köşesine fırlatıyorum
Siyahların suslenildigi sahte sözlerin Kurulan her cumlenin her satırına her karesine çizik atıyorum Yırtıpta atıyorum Kanatıpta atıyorum
Ne Zuleyha’nın ateşiyle ne de Leyla’nın bozgunuyla seviyorum seni Sen ne Yusuf olabildin ben de ne de Mecnun Yalnızca ilahi sürgün...
Koşuyorum hiçligine Nefesnefese son nefes gibi kaçıyorum ilahi gözlerinden Kavruldugum o siyah teninden şavkından isyanımdan koparcasına kaçıyorum Teslimiyeti dilemişken Sana dair tutunacagım hiçbirşey bırakmadın geride..ama hiçbirşey...
Sarasarpa olmuş bedenimin Çarma gerilen gençligimin Nutku tutulan Aşk’ımın Lal olmuş sevdamın Körelmiş vuslatımın bittigi yerdeyim.. Uçurum uçurum gittigimsin... neçare !!!
ve ıslak bir gece daha duşlerimde.........
.....................Bir cigara daha yaktım umudumun ustune!
İlah-i sırla başlasın bu Aşk’ın heceleri Koyutulumuş bozguna uğramış yanlızlığın bestesi bu Aşk seferi ...
Katılmışlığın susamışlığın kana kana içildiği bir Aşk hikayesi Zamana savrulan yılların yaşanan bir sevdanın Kalemi tüketen duygu halidir bu Aşk nağmesi...
Sorguların yokedildiği nedenleri hiçe saymanın pervasızca acıya atılmanın Aldırmadan maşuğa savrulmanın en yalın hali bu siyah gecelerin dillenmesi...
Yandı gönül yandı yürek Nisan yağmurlarının seyrinde Umulmadık bir anda Aşk kendini gösteriyordu Ayışığında...
Sevgilinin o güzel yüzü elleri tutuşan o siyah teni Titrek mum ışıgında geceyi aydınlatan o güzel yansımasıyla...
Geceyi güldüren bakışlarıyla Sen O’sun ey Sevgili
Diye mırıldanan Yaylakızının dudaklarında Beklenen bekleyen
Aşına olmuş ruhunun İlahi Aşkı Sen geldin değil mi Ey Sevgili
Beklenilen gün bugündür Anların tek nefes olduğu
Sarmaşık ruhunun dolandığı sen geldin değil mi efendim? Beklenilen Sevgili hoşgeldin diyordu
Gözlerindeki O sonsuzluğun yeminini kılan bakışlarıyla Dudagında kalan donakalan
Sen O ’sun diyen mırıldanışlarıyla Nefesi kurudu sahra çöllerinin çoraklıgıyla
Gecenin batımına savurduğu dilindeki duayla Allahı’m sana şükürler olsun
İlah-i gücünle bana sunduğun bu Aşk’ı Beni alıncya kadar yaşıyacağım diyordu yaylakızı
Son nefesimde bile İlahi Aşk’ımın sevdasıyla sana daha coşkulu varacağım diye mırıldanıyordu Sözler verdi kendine
Ardında bıraktığı nice yaşanmamışlığın birikimiyle dağlandı Sevgiliye Kor oldu sevda çölünde kadınlığın arıtıldığı ruh haliyle
Tertemiz ve yalın Yalınayak koşmuştu gönül diyarına
Nefesnefese idi duyguları Yaylakızının Sarmaşık gibi dolanmıştı Aşk’ın gövdesine
Kaçınılmaz bir sevdaya esirdi Yaylakızı Paşa gönüllerin efendisi
Paşa Yaylakızının gönul ırmağı Paşa duruşundan ciddiyetinden nice savaşlar veren gönül melekeleri
Hepsinin hayalinde O ise Yaylakızının gönül mahseninde
Gidenler akar okyanus gibi üzerinden Kaybolur kahırlar dehlizlerinden
Herşey İlah-i Aşk’ın tecellisi idi Bunu algılayan iki yuregin bedene yolalmasına seyirci kaldı zaman Seyirci kaldı Aşk
Bıraktı okyanusa bu iki bedenden oluşan tek nefesi Hadi hayırlısı dedi Aşk
Bu da benim yazgımın hikayesi Ateşlere atılan Aşk’ı mühürdü
İki faninin ebedi sona yol alışına tanık kalacaktı tarih Şahit olacaktı Ay Güneş ve Yıldızlar
Hele de çoban yıldızının hayreti Venüsten gelen bu Aşk’ın ibaresi
Geceye mühür basmıştı Aşk Dolunay Ayyüzlünün gölgesi
Işıldayan yakamoz Aşk’ın habercisi Anlatıyor gece bu Aşk’ın ilk seferini
Sanırım güneşi de aldın giderken Geride bıraktığın
Simsiyah Denizler ve Bir de hayalin oldu
Gözlerine sürdüm Hasret yollarını
Gözlerine sürdüm Kanatılan yaraları
Ve gözlerime sürdüm Ardında bıraktığın Kanlı ve yırtık gömleğini...
Bir Nefestir Yaşam Yokluğun Kadar......
AY YILDIZ
SİYAH ZAMBAK
İlahi gözlerinden ya medet dilendim Sürdüm bu yitik şehre isyanımı Dinledin de usulca bir ses veremedin Cana kattım parelerimi Boşunaymış bilemedim... Sandım aşk benim meskenim Sandım yar aşım evim Sırtımda hançerlerin Kana bulandı gönul bahçelerim Soldu artık gönul çiçeklerim Nehirlerde gölgen var Hayal oldun artık yar Gitme vaktidir bu an vakit tamam Çalmayacak bu zambak İlahi gözlerini yad ellerden Almayacak seni fahişe kokulu gerdeklerinden... Karabasanlar savursada ölumlerden Zambak kokmayacak artık Hicran dolu gecelerde Savrulmaz kanımca topragına Çeşmelerine kurulmaz bir damla sularına İlahi gözlerine bıraktım vefasızlık yeminlerini Bir de.. Yarıda kalan yanık Ahmed'in turkulerini Odam kireç tutmuyor derdi ben aglardım Taaki benden çalana kadar Yıkık viran eyledin bu can-ı Pusuda yatan hain yar Zambak bu aşktan gayri git siyahi siyahi
AY YILDIZ
Bir şarkı mırıldanıyorum sessizce, Gözlerine bakarak ruhuna akarak..
Ateşliyorum geceyi!!! Tütüyor cigaramın dumanı..
Efkar yüklüyorum ciğerlerime Sindiriyorum hasretini ve kederini..
Bekliyorum gelişini sevişini Ya kısmet diyorum geceye..
Aşk benden yana olur diye mırıldanıyorum Yalnızlığına sızıp kalmak doğru gelmiyor bu kalbe..
Entarimde bir ateş var Bitmeyen bir dileyiş var
Yakıyor gece.. Sıyır beni buhrandan,
Sıyır beni yokluğundan Doyamam sana doyamam..
Ay bana bakmakta Halimi anlamakta..
Aşktan sarhoş ruhuma seni anlatmakta.. Saat gece ve yoksun.
Bu can acımakta Aklım sabaha dek firarda..
Ahh bir dokunabilsem ellerine,,,istiyorum........... bir an olsa!!! Yalınayak koşabilsem caddelerinde İstanbul'un...
Parçalanmış ruhumu sevginle dağlasam Bitmeyecek bu yazgıya mühür bassam..
BÖLÜŞÜN DÜNYAYI Alın bu dünyayı! diye seslendi bir gün Zeus göklerinden İnsanlara; alın, sizin olsun artık. Armağanım olsun sizlere bu mülk, bu toprak; Ama kardeşçe bölüşün aranızda.
Koştu eli ayağı tutan, kendine bir pay için, İşe sarıldı herkes, genciyle yaşlısıyla. Çiftçi ürünlerini kaptı tarlaların, Ava koyuldu asilzade ormanların içinde.
Ambarlarının aldığı kadar aldı tüccar, En iyi yıllanmış şarabı seçti rahip kendisine. Kralsa, tuttu köprü başlarını, yol kavşaklarını, Benimdir, dedi, her şeyin onda biri.
Bu bölüşme çoktan bitmiş, geçmişti ki nice zaman, Şair çıkageldi, çok çok uzaklardan; Ama hiçbir şey kalmamıştı hiçbir tarafta, Ve bir sahibi vardı her şeyin de.
Eyvah! Unutacak mıydın beni böyle hepsi içinde? Beni, en sadık oğlunu senin? Diye dövündü, yakındı, haykırdı uzun uzun, Attı sonra kendini tahtın önüne.
Gezip durursan böyle hayaller ülkesinde, Dedi Tanrı, söz söyleme artık sonra bana. Neredeydin peki dünya paylaşılırken? Yanındaydım oldu cevabı şairin.
Ne yapmalı şimdi? dedi Zeus, - dünyamız gitti elden, Ne tarlalar, ne ormanlar, ne de kırlar benim artık. Ama yaşamak istersen gökte benimle, Açık olacak o sana her gelişinde.
Yuregimin susturuldugu şu lanet olası hayatın nesine yanayımSİYAH ZAMBAK/AY&YILDIZ
REVA MI ZALİM
Aşıklar semada bağrını yasla,
Zulmetme feleğe nazlanma sazım.
Güller kan doluyor sızlanma yaşla,
Hudutları aşıp varsana yarim..
Dinmiyor sevdiğim günlerin yası,
Hülyalar küsüyor gelsene zalim.
Miyadım takvimde gurbetin yaşı,
Yakıyor gidişin bekletme yarim..
Laleler soluyor elimde resmin,
Bedenim üşüyor dilimde ismin.
Yaşlarım sızıyor ruhumda vecdim,*
Vuslatı mahşerde belleme zalim...
*Vehimler sancılı zan dır sılaya,
Topraklarım susuz yaşarmı yarim?
Mektupları düşür bir bir postaya,
Bülbüllerim gülsüz öter mi zalim.
Takvimler düşüyor haberin yok mu?
Buruk bekler gönül mesti naz oldu.
Hüzmeler yakıyor ateşin kor mu?
Gül benzim soluyor reva mı zalim..
Boranlar esiyor sevda bağıma,
Halimiz nicedir anlamaz yarim.
Dumanım tütüyor gönül dağıma,
Kuzular meleşir sormadın zalim...
Vah ediyor ser den buruk bir cefa,
Canıma koyduğun hasretin viran.
Buzullar kor oldu ateşten keza,
Vuslata ermeden verdiğin ziyan...
Bağdat'ı bilirdim maşuğa diyar,
Çöllerinde Leyla mecnuna ikrar,
Canan'a düşmeyen gönüle kıyar,
Görmeden toprağa gömüldüm zalim..
AY& YILDIZ
ARZUHALİM
Leylayım şimdi
Mabedim ayyüzlünün gölgesi
Aşka figan var dinle eyy sevgili...
Sahra tenlerimizi azad edip
Uzanalım aşkın göğüne
Yıldızları yakıp da dans edelim
Gözlerimizdeki şehvet ile...
Eyy ateş/ten sevgili
Aşktan dansımız bizi beklemekte
Akıtalım dimağımızdan
Ahu lezzeti
Ateşten gögüslerimize...
Zehirli sarmaşık misali
Dolanalım zihnimizden... taa derinlere
Gömülelim elele
Meşkten hazzımızın sarhoşlugu ile.. ebediyete
Ateş-i suzan olduk aşk-ı makberde
Çocukların masumluğu
Nehir düşlerimizle
Akalım avuçlarımızdan sonsuzluğun seddine...
Şahidimiz olsun Ay ve Zigana
Serin göllerine süzülelim
En aşık çıplaklığımızla..can cana ..kan kana..
En sevgili !!!
Dudaklarımıza kazıyalım
Aşkın en alevden rengini
Yakalım bir kez daha
Aşkın siyahtan tenini
Bozalım maşukların
Bozgun vurmuş yeminlerini
Ve sevgili duy beni!!!
Sana oldum bana geldigin günden beri
Canımı titreten o titrek nefesini
Tapınağındayım eriyorum mum gibi
Dönüyorum aşkına pervane misali
Kıyametindeyim kurtar küllerinden... ikimizi
Sana kılındım
Sol yanım kıyamet mahşer yeri
Ve sen..
Yureğimin mahremi
Ve sen ..
Aşkımın mahseni
Sanadır yar sanadır
Bu gönül muhabbeti
N/arımdandır yar
Bu aşkımın iffeti...
Bil sevgili
Yazdığım destanlara mıhlamışım ben seni..
AY&YILDIZ
AHDE VEFA
Bir ölüm nidası dilimde ah ediyor
Son nefes seyyah göğsümde çatırdıyor
Bir canan hikayesi topragımdan kopuyor
Boran esen rüzgarlar canımı götürüyor
Gam yüklü bendimin öyküsü bitiyor
Vehmimdeki sancılar toprağıma sızıyor
An geliyor!
Bir şafak vakti canıma kast ediyor
An geliyor!
Bir maşuk beyiti dilimden süzülüyor
Dagılıyorum
Yalınayak çıplak kefenimden
Karanfiller dökülüyor buz kesen nefsimden
Ölüm alıyor perçin perçin ömrümden
Azrail gelmiş fermana son nefes zulmümden
Can-a pus duşmuş musalla gönlümden
EY C/ANIM
Kara toprak doyurur mu gözünü
Afakanlar basıyor şu kırlangıç göğsünü
Bir yaprak daha d/üşüyor bu yalan ömürden
Sukütum dağılıyor bin şahadet ki dilimden
Ölüme buz gibi !
Çıkıyor bu ezadan ruhum
Titrek mum gibi!
Eriyor bu cefadan ömrüm
Arşın arşın yitiyorum ebedi vaktimden
Son dua dilimdeki lisanım tekbirden
Fersah fersah alır beni şu baki ömrümden
Yaslıyorum dertli başımı taştan topragıma
Halim nice yasım volkanlardan mağma
Göçtüğüm diyarlardan dönerim sanma
Ölüm dedigin şey ruhumdan ahde vefa
Gökkubbe üzerimde rahmetler zülfümde
Ay çakılmış göğsüme
Ey takabul eden ruhum bu ne güzel bir rütbe!
Yaksan gam eylemem bu zulmümden ahımı
Yıksan zaru eylemem bu topraktan naaşımı
Perişan canımı musallaya dar etmem
Adın nan gibi nedamete meyletmem
S/alın beni salın sunağımdaki alevden
Sorun beni sorun o sarmaşık güzelden
S/arın beni sarın bir parça bezden
Alın beni alın bu karmaşık düzenden...
AY& YILDIZ
///Ölüme ölümü sorduk, anladık ki kördügümdük //
YUSUF'UN GÖLGESİ
Ken'anda bir gece
Onbir yıldız ve bir dolunay
Sustu beşeriyet
Diller lal
İhtişama susuyan
Zuhur'a duşen bir gece
Işıyordu gece
Tüm siyahıyla
Ay doguyordu yakamozun fısıltısında
''Yar''diyor du yar can vuruşlarıyla
Yıldızlar belini büküyordu
Duyabilmek için yakamozun sesini
Yarin gelişini
Gece süzülüyordu
Tüm arınmışlığıyla
Devam ediyordu yakamoz:
Dinleyin bu geceye ay doğdu
Bir yıldız ki, adına 'YUSUF' konuldu
Yıldızların oğlu
Güneşin miyadı doğdu
Semada ahenklendi yıldızlar
Aşk geceye 'hu' çekiyordu
O geliyordu
Aşkın tecellisi
Diller lal ahu gece susuyordu
Mısır'da bir güneş görünüyordu
Kör kuyuların güneşi
Kardeşligin bıçağı bileniyordu... ama nafile
Bir parça bezle
Yusuf'u kör kuyular biliyordu
Gölgeler degilmiy di Yusuf'a aşiyan?
Nehirler değilmiy di,suretine şeyma?
Eller degilmiydi güzelliğiyle
Kör bıçakla doğranan
Züleyha seblasına vurgun
Züleyha tecellisine mahkum
Yakub'un gözleri aglamaktan ama...
Çöller'inde daglanan
Zindanların kölesi
Züleyha'nın efendisi geliyordu
Savulun ey cellatlar!
Dagılın ey firavunlar!
Bu gece Yusuf/um doğuyordu
Semada bir semazen döngüsü
Hasretin oğlu şehriyar geliyordu
Züleyha ise istencinin kölesi
Kölelerin efendisi
Sabbar'ın tek faziletlisi
Yusuf Ukba'ya
Züleyha Yusuf'a arınıyordu
Bir helezan ki...bir ateş
Sustu aydan yıldızlar
Sustu tÜm firavunlar
Sordular:acep neler oluyordu???
O ki rüyaların dili
O ki Zuleyha'nın vehmi
O ki Yakub'un neferi
O ki güzeller güzeli madelet'in timsali
Züleyha'ya muvide geliyordu
Gömlegini yırtarak zindanlara attıran
Aşkından Mevlasıyla buluşturan
Züleyha'ya cennet sunuluyordu
Tü kainat elele ehlem-sehlem diyordu
Aşk-ı tecellii...
Yusuf'un kuyularında ZÜyha boğuyordu
Dirhem dirhem Yaradana Eddai eden Züleyha ölüyordu
Gözlerinin seyrinde
Yusuf/umun adı Züleyha'nın tadı idi
Dili lal başka da birşey bilmiyordu
Sayfalar Yusuf'um diyordu
Güzeller güzeli Züleyha
Yusuf'un kalbinde titriyordu
Yusuf Züleyha'nın mabudu
Ya Yusuf diyor Züleyha
Senden gayri söz bilmem
İlahi aşka zahiri kılındı Züleyha
O Yusuf'un gamzelerinde
O Yusuf'un direnişinde
Bu aşk'ı yer gök biliyordu
Sislenen göğün perdesinde
Yusuf/um.. İlahi aşka zahiri kılındı
Züleyha'ya olan istencini ak Zambak ellerinde
Sema'da 'arş-ı ala' da dua ile dindiriyordu
Gökyüzü yıldız yıldız aşka matem zuhrediyordu
Ken'anda bir gece!
Bir Peygamber,Hz. Yusuf/um doğuyordu
EFRAİM ile MENŞA'nın Ya Atası geliyordu...
AY& YILDIZ
RUHUMDAN GELEN MEKTUPLAR - I-
Kanı beşpara etmez insanlıgın sahteliginemi aldanayım
Ayaklarımın yerden kesilmesine vesile olan huzzam hiçliğemi yanayım
Hangi şehrin ışıklarında ıslanmış bu girdap sessizlik
Hangi boranda ıskalanmış azaplar
Verin beni bana alıpta kendimi uçurumlara salayım
Başıboş martıların haykırışlarına dolanayım yalnızlıgımın hiçkimsesizligimin
Damarlarımdan akan kanı durdurayım volkan volkan
Estirildigim savruldugum gençligimden atılayım yana yakıla
Beynimin mıhlandıgı nutkumun tutuldugu isyanımı salayım uçurum uçurum
Beni bana baglayan kalbimin tek tek satır satır hiçligine asılayım
Varsın kopsun bu can bu bedenden böylesi yaşamak benim neyime
Kançanagı gözlerimde hırs ve vazgeçiş hakimken, senden kaçış Ey ruhum senden!!
Ezeli yoklugumun hukmu hayatın hançeriyken,sen neler bekliyorsun Ey ruhum benden!!!
Sırtımda yer kaldımı bilmem hançerini saplamayan oklarını savurmayan
Gözlerimden fışkıran yaşların kaçıncı sancısıdır bilmem
Aşımda zehir!
Aşkımda zehir!
Katrankarası geceler gel gör ki velfecir
Yaşamın ta kendisi azrail
Heryer leş leş firavun
Secdeye hukmetmiş gafillerin denizinde alabora ateşlerim..
Ellerimde yırtılmış gençligim çırılçıplak
Kendimin öksuzlugu girdap girdap
Yanılgılarım toprak toprak
Yangınlar yakmıyor ıslaklıgımla yagmalanarak
Hey sen gecemdeki Zambak!!!
At zuluflerini yak geceleri vur demin uzerine uzerine
Bırak şiddetlensin bu ayrılık kokan şafagımın uzerine
Adını yadsıdıgım ezeli bahtımın uzerine
Yak yak yak..ki savrulsun kullerim ihanetin seyrinde
Geride kalsın bir tul beyaz gelinlik hayallerimin ustune
AY yıldız
RUHUMDAN GELEN MEKTUPLAR - II-
Zambak bırakın kanasın....Bu kaçıncı kaçış Aşk’tan yana
Kaç yemin bozdun bu Aşk’ı hiçe sayarken
Beni pervasızca ruhundan satarken
Bozuk para gibi harcarken Aşk’ı Allah’ındandamı utanmadın
Koca bir kesit gözlerimde beynimde
Canımın koparılışına gözyuman o gözlerinden kaçarcasına koşuyorum
hiçligine........
Umudun koynunda beslenen o yalan hikayeyi bir daha okumamak
açmamak uzere.........
Kandırılmışlıkların toz duman içerisindeki
O mahşerin ucra köşesine fırlatıyorum
Siyahların suslenildigi sahte sözlerin
Kurulan her cumlenin her satırına her karesine çizik atıyorum
Yırtıpta atıyorum
Kanatıpta atıyorum
Ne Zuleyha’nın ateşiyle ne de Leyla’nın bozgunuyla seviyorum seni
Sen ne Yusuf olabildin ben de ne de Mecnun
Yalnızca ilahi sürgün...
Koşuyorum hiçligine
Nefesnefese son nefes gibi kaçıyorum ilahi gözlerinden
Kavruldugum o siyah teninden şavkından isyanımdan koparcasına kaçıyorum
Teslimiyeti dilemişken
Sana dair tutunacagım hiçbirşey bırakmadın geride..ama hiçbirşey...
Sarasarpa olmuş bedenimin
Çarma gerilen gençligimin
Nutku tutulan Aşk’ımın
Lal olmuş sevdamın
Körelmiş vuslatımın bittigi yerdeyim..
Uçurum uçurum gittigimsin... neçare !!!
ve ıslak bir gece daha duşlerimde.........
.....................Bir cigara daha yaktım umudumun ustune!
.....................Canımı kazıdıgın ayrılıgın muhrune!
.....................Bir geceyi daha yaktım agıtlarımın ustune!
.....................Yuregime tutuşdurdugun feryadın hukmune!
AY YILDIZ
SEN O’SUN EY SEVGİLİ
İlah-i sırla başlasın bu Aşk’ın heceleri
Koyutulumuş bozguna uğramış yanlızlığın bestesi bu Aşk seferi ...
Katılmışlığın susamışlığın kana kana içildiği bir Aşk hikayesi
Zamana savrulan yılların yaşanan bir sevdanın
Kalemi tüketen duygu halidir bu Aşk nağmesi...
Sorguların yokedildiği nedenleri hiçe saymanın pervasızca acıya atılmanın
Aldırmadan maşuğa savrulmanın en yalın hali bu siyah gecelerin dillenmesi...
Yandı gönül yandı yürek Nisan yağmurlarının seyrinde
Umulmadık bir anda
Aşk kendini gösteriyordu Ayışığında...
Sevgilinin o güzel yüzü elleri tutuşan o siyah teni
Titrek mum ışıgında geceyi aydınlatan o güzel yansımasıyla...
Geceyi güldüren bakışlarıyla
Sen O’sun ey Sevgili
Diye mırıldanan Yaylakızının dudaklarında
Beklenen bekleyen
Aşına olmuş ruhunun İlahi Aşkı
Sen geldin değil mi Ey Sevgili
Beklenilen gün bugündür
Anların tek nefes olduğu
Sarmaşık ruhunun dolandığı sen geldin değil mi efendim?
Beklenilen Sevgili hoşgeldin diyordu
Gözlerindeki O sonsuzluğun yeminini kılan bakışlarıyla
Dudagında kalan donakalan
Sen O ’sun diyen mırıldanışlarıyla
Nefesi kurudu sahra çöllerinin çoraklıgıyla
Gecenin batımına savurduğu dilindeki duayla
Allahı’m sana şükürler olsun
İlah-i gücünle bana sunduğun bu Aşk’ı
Beni alıncya kadar yaşıyacağım diyordu yaylakızı
Son nefesimde bile İlahi Aşk’ımın sevdasıyla sana daha coşkulu varacağım diye mırıldanıyordu
Sözler verdi kendine
Ardında bıraktığı nice yaşanmamışlığın birikimiyle dağlandı Sevgiliye
Kor oldu sevda çölünde kadınlığın arıtıldığı ruh haliyle
Tertemiz ve yalın
Yalınayak koşmuştu gönül diyarına
Nefesnefese idi duyguları Yaylakızının
Sarmaşık gibi dolanmıştı Aşk’ın gövdesine
Kaçınılmaz bir sevdaya esirdi Yaylakızı
Paşa gönüllerin efendisi
Paşa Yaylakızının gönul ırmağı
Paşa duruşundan ciddiyetinden nice savaşlar veren gönül melekeleri
Hepsinin hayalinde
O ise Yaylakızının gönül mahseninde
Gidenler akar okyanus gibi üzerinden
Kaybolur kahırlar dehlizlerinden
Herşey İlah-i Aşk’ın tecellisi idi
Bunu algılayan iki yuregin bedene yolalmasına seyirci kaldı zaman
Seyirci kaldı Aşk
Bıraktı okyanusa bu iki bedenden oluşan tek nefesi
Hadi hayırlısı dedi Aşk
Bu da benim yazgımın hikayesi
Ateşlere atılan Aşk’ı mühürdü
İki faninin ebedi sona yol alışına tanık kalacaktı tarih
Şahit olacaktı Ay Güneş ve Yıldızlar
Hele de çoban yıldızının hayreti
Venüsten gelen bu Aşk’ın ibaresi
Geceye mühür basmıştı Aşk
Dolunay Ayyüzlünün gölgesi
Işıldayan yakamoz Aşk’ın habercisi
Anlatıyor gece bu Aşk’ın ilk seferini
Hoşgeldin diyordu Yaylakızı
Hoşgeldin Paşaların efendisi
Bilemediğim onun bildikleri idi
Bildiklerimde onun bilemedikleri idi
Diyordu kendine Paşa....
AY YILDIZ
BURADAYIM İŞTE
Aşk eğer acı çekmekse
Çekelim işte
Kamçılanmaksa ölelim işte
Bundan öte ne var
Hiçbirşey!!!
Tarihi belli olmayan vusalata atalım meleşen duyguları
Belli belirsiz akan gözyaşları
Islatsın azap yastıkları
Denize dönerse gözyaşım
Umurunda olmasın kimsenin
Hüzündür yanlızlığın
En güzel resmi
Hiçbir ressamın çizemediği
Hiçbir şairin yazamadığı
En özel gözyaşıdır yanlızlık
Eğer yoklugun vuracaksa beni
Buradayım!
Vursun işte
Sayısız kurşunlar girsin yüreğime bedenime
Buradayım işte!
Hiç olmadığım kadar buradayım
Buram buram kan
Buram buram Aşk var gecede
Heryer karanlık
Sanırım güneşi de aldın giderken
Geride bıraktığın
Simsiyah Denizler ve
Bir de hayalin oldu
Gözlerine sürdüm
Hasret yollarını
Gözlerine sürdüm
Kanatılan yaraları
Ve gözlerime sürdüm
Ardında bıraktığın
Kanlı ve yırtık gömleğini...
Bir Nefestir Yaşam Yokluğun Kadar......
AY YILDIZ
SİYAH ZAMBAK
İlahi gözlerinden ya medet dilendim
Sürdüm bu yitik şehre isyanımı
Dinledin de usulca bir ses veremedin
Cana kattım parelerimi
Boşunaymış bilemedim...
Sandım aşk benim meskenim
Sandım yar aşım evim
Sırtımda hançerlerin
Kana bulandı gönul bahçelerim
Soldu artık gönul çiçeklerim
Nehirlerde gölgen var
Hayal oldun artık yar
Gitme vaktidir bu an vakit tamam
Çalmayacak bu zambak
İlahi gözlerini yad ellerden
Almayacak seni fahişe kokulu gerdeklerinden...
Karabasanlar savursada ölumlerden
Zambak kokmayacak artık
Hicran dolu gecelerde
Savrulmaz kanımca topragına
Çeşmelerine kurulmaz bir damla sularına
İlahi gözlerine bıraktım vefasızlık yeminlerini
Bir de..
Yarıda kalan yanık Ahmed'in turkulerini
Odam kireç tutmuyor derdi ben aglardım
Taaki benden çalana kadar
Yıkık viran eyledin bu can-ı
Pusuda yatan hain yar
Zambak bu aşktan gayri git siyahi siyahi
AY YILDIZ
Bir şarkı mırıldanıyorum sessizce,
Gözlerine bakarak ruhuna akarak..
Ateşliyorum geceyi!!!
Tütüyor cigaramın dumanı..
Efkar yüklüyorum ciğerlerime
Sindiriyorum hasretini ve kederini..
Bekliyorum gelişini sevişini
Ya kısmet diyorum geceye..
Aşk benden yana olur diye mırıldanıyorum
Yalnızlığına sızıp kalmak doğru gelmiyor bu kalbe..
Entarimde bir ateş var
Bitmeyen bir dileyiş var
Yakıyor gece..
Sıyır beni buhrandan,
Sıyır beni yokluğundan
Doyamam sana doyamam..
Ay bana bakmakta
Halimi anlamakta..
Aşktan sarhoş ruhuma seni anlatmakta..
Saat gece ve yoksun.
Bu can acımakta
Aklım sabaha dek firarda..
Ahh bir dokunabilsem ellerine,,,istiyorum........... bir an olsa!!!
Yalınayak koşabilsem caddelerinde İstanbul'un...
Parçalanmış ruhumu sevginle dağlasam
Bitmeyecek bu yazgıya mühür bassam..
AY YILDIZ
................................................................................................................................................................................
BÖLÜŞÜN DÜNYAYI
Alın bu dünyayı! diye seslendi bir gün Zeus göklerinden
İnsanlara; alın, sizin olsun artık.
Armağanım olsun sizlere bu mülk, bu toprak;
Ama kardeşçe bölüşün aranızda.
Koştu eli ayağı tutan, kendine bir pay için,
İşe sarıldı herkes, genciyle yaşlısıyla.
Çiftçi ürünlerini kaptı tarlaların,
Ava koyuldu asilzade ormanların içinde.
Ambarlarının aldığı kadar aldı tüccar,
En iyi yıllanmış şarabı
Kralsa, tuttu köprü başlarını, yol kavşaklarını,
Benimdir, dedi, her şeyin onda biri.
Bu bölüşme çoktan bitmiş, geçmişti ki nice zaman,
Şair çıkageldi, çok çok uzaklardan;
Ama hiçbir şey kalmamıştı hiçbir tarafta,
Ve bir sahibi vardı her şeyin de.
Eyvah! Unutacak mıydın beni böyle hepsi içinde?
Beni, en sadık oğlunu senin?
Diye dövündü, yakındı, haykırdı uzun uzun,
Attı sonra kendini tahtın önüne.
Gezip durursan böyle
Dedi Tanrı, söz söyleme artık sonra bana.
Neredeydin peki dünya paylaşılırken?
Yanındaydım oldu cevabı şairin.
Gözüm yüzündeydi,
Kulağım göklerinin ahenginde;
Sarhoştu ruhum ışığından, affet!
Unuttu her şeyini yeryüzünün.
Ne yapmalı şimdi? dedi Zeus, - dünyamız gitti elden,
Ne tarlalar, ne ormanlar, ne de kırlar benim artık.
Ama yaşamak istersen gökte benimle,
Açık olacak o sana her gelişinde.
Schiller