Bir duygu gemisi bu! ben varım içinde sen varsın onlar var...Ben;yaşadığım yaşamak istediğim hatta! yaşayamadığım duyguları yazıyorum dizelere ve duygularımla örtüşen dizeler okuyorum çoğu kez...sanırım sende öyle!... Saygı duymak var benim içimde senin duygularına...Ya SEN! senin rotan ne? Aşk mı...Arkadaşlık mı...Dostluk mu...Paylaşım mı... Hangi duygu daha ağır basıyor yalnızlığına? Geneli paylaşmak ve karşındaki insanı anlayabilmek...GÜZEL,en güzel duygu.. Paylaşımlara saygı duymak yerine,benim yada onların duygularını sömürerek bu gemiyi bir limana çekip bağlayabileceğin birer iskele baba'ları yerine koymak isteyenlerden değilsin umarım insanları...İşte o zaman tanıyamazsın beni,onu hatta gün gelir kendini bile...Bulunduğun geminin pruva direği kadar sağlam yürekli olanlarından mısın? O halde! tanıyacaksın beni ve anlayacaksın... Uğruna kurban olabileceği duygular için;yalan,riya,bencillik ve çıkar gibi duygularını kurban etmeyi öğrenmiş insanlardan olabilmemiz dileklerimle... Sonuç mu? Bu gemide değişen tek şey yolculardır.
Semahi ak günler mazide kaldı Sevginin yerini kin nefret aldı Umudu özlemi hoyratlar çaldı Ne demek istedim? Bildiysen defol Alıntı.
Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen. Yoksa seni bulup da sendenken senden olamamak mı? Beni binlerce bene bölen çok şey var. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yanlizligin, senin acıların, senin sevdaların ve senin kendin... Beni parçalar bölensin. Beni parçalara ayıransın. Parçalarımı alıp götürensin. Sen benim bir parçamsın!
Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca. Dakikalarca, saniyenin belki yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben. Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin? Zamanlar karanlıktı, zamanlar dardı, zamanlar durmuştu, zamanlar seninleydi. Seni uçsuz bucaksız yaşadıklarımdı.
Sonuna kadar gelmek istedim. Tutmadın elimden. Daha doğrusu zatin yoktu. Olman bile önemli değil. Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne çoktan girmişim bile. Biliyorum sen gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artik yok. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artik. Benden kendini istesen de veremem.
Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evetlerle, hayır’ları bile dondurdun dilinde. Uzun uzadıya konuşmalara saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır’la evet arasında bir secim yapman gerekiyordu. Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanında güzel ve zamanında anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün taçlar ilk yudumda gizli. Ve bizse hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına çalışırız. Değil, evet değil. Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamanı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim. Değilim. Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim. Olamam da. Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim. Ancak bu kadar.
Sende yaşadığım yoğunlukları sen hep başkalarında aradın. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde aradın. İnsanin kilometrelerce uzaksın, sense yaban eller gibi duruyorsun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları duş kılan senden başkası da değildi.
Evet, sevgili... Sen artik benden oldun. Benden... Anlıyor musun? Çıkarıp atmak istesem de yapamam bunu. Gücüm yetmez buna. Aşkıma hiç yetmez. Sen benden olmasan, askla çizilmeseydin gönlüme, sen içime Allah’ın eliyle yazılmasan sever miydim seni? İster miydim, bekler miydim?
. İnsanların olmadığı yerde bekliyorum. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyorum ben.
Ve iste... Anla artık. Sen benim bir parçamsın!
SEVGİLİ
bir selam kadar uzaksın şimdi
bir gül atsam perçemin bozulur
sevdiğin türkülere çiy düşer
çoğalır avuçlarının kınası
dağlardan bir yel eser
çeşmelere seni doldurur
sular seni bekler serviler seni
bir yaprak düşer kalbinin üstüne
bin yıl öteye özlem sızar
şimdi hangi koyaklardasın
nerelerde biledin aşkını kim bilir
ne kirli gömleklerin yıkandı
ne yüzün okşandı onca zaman
kırağılar taradı saçlarını
yivli bir kurşun gibi
bir kuş gözlerinden ağladı
sustun yüreğin yalnız bir abdal
sustun öptüm seni
Hidayet KARAKUŞ
Biliyorum CAN Biz Ayrıldık
Biliyorum CAN bizken Sen ve Ben olduk aylar önce Sen yeni bir hayat çizdin kendine Bense kimseyi koyamadım senin yerine Senin için başkasının yarı dediler inanmadım Bende başkalarına yar olayım dedim yapamadım
Biliyorum CAN biz Ayrıldık aylar önce Sen başka sevdaları yaşarken Eline başka eller değerken ben Ben sana hiç dokunamayan ellerimle Elimde duran resmin de okşadım saçlarını
Biliyorum CAN biz ayrıldık Hani hiç ayrılmayacaktık Küçük sorunları dert etmiyecektik Büyüklerini beraber çözecektik Şimdi sen bunları biliyorum başkasına söylüyorsun
Biz ayrı olsakta CAN Bilmek istemem başkalarıyla tattığın mutlulukları Şimdi giderken yüklüyorum yüreğime acılarını Sakın bir yere gittiğimi sanma CAN Seyret uzaktan beni, dizlerinde kırıyorum Seni sana yazan kalemimi.
Neden dostum diyorum aceba.hem sevmiyorum diyorum hem dostum. Beni kaybettin değilmi. Üzülme..öyle sevin ki uçurtması uçan çocuk kadar. Öyle sevinki dostum. Sevinebildiğin kadar. Daha yeni anladım yaşamda kaybedilenin tekrar dönmeyeceğini..dönse de gurursuz olacağını. Bir ezgiydi belki beni sana bağlayan, beklide yüreğimdeki o sımsıcak sevda. Kimbilir kıskançlık krizleri tutan sevdalı delikanlıya ne oldu aceba. Ben söyleyebilirim öldü. Biliyormusun ne kadar ihtiyaç duydu sana içinde volkanlar patlarken en çokta özlemeyi sen öğrettiysen ona. Seninle birlerce ezgi, seninle herhangi bir günün ürkek eve
dönüşleri seninle ve sırf senin için hıçkıra hıçkıra ağlamayı. BİTTİ
YAŞANDI VE BİTTİ. Şimdi ise geride kalan yırttım denilen mektuplar ha unutmadın birde beni senden ayırmayan karanfilim. Hatırlasana dostum şubat (Sevgililer Gününde) günüdeki karanfil halen karşımda. Yakılan yıkılan bir şey varsa oda sevdam defterimiz. Yoksa herşey yerli yerinde. Artık istediğin kadar konuş hayranlarınla çünkü o hırçın ve
kıskanç delikanlı bitti. Tükendi. Artık istediğin kadar ezgiler dök. Bu aşk burada biter de ardından da Onur’un Seviyorum Seniyi. işte bitti istediğinde buydu zaten. Belki beni sensizliğe senide bensizliğe iten sebepler dostlarımızdı demiyorum. Çünkü bizdik…. onları biz seçtik de ondan. Dostlarımız.Dostlarımız demeyi bile özledim. Gerisini sen düşün dostum. Yinede özlem duyuyor insan onlara. Nedenmi? bu kahrolası şehirde terk edilen bilir sadece, her köşesinde bir anının, her köşesinde bir gözyaşının, gidişin dönüşün, özledim seni deyişin son sarılışın, ve hayatta asla istemediğim gözyaşı döküşün halen gözlerimin önünde. Ama dedimya dostum. Bir bardağı kırıp kolayca yerine yenisini alabilirsin. Ama bilirsinki bir kalbi kırıkpta tekrar telafi etmek zordur. Zaman ne kadar çabuk geçiyor değimli. Nerde 18 yaşındakı delikanlının kabına sığmazlığı. Sokaklardamı gezmedik evimiz varken. Soğuktamı titremedik sobamız yanarken. Gecenin göbeğine biz çakmadık mı aşkın yere düşmeyecek sıcaklığını. Biz karşılamadık mı ılık şafakları. Gözlerimizde yansırken ışık parçaları. Yalanmııııı? Yalansız sevdik birbirimizi. Silindi dimi yüreklerimize attığımız yeminler. Ve yaşamak olasımı hiçbir şey olmamış gibi. Çok sevmenin bedelimiydi bu. Ayrılıklar, acılar, yalnızlıklar. Eskiden olsa ne yazardı sevdalı delikanlı bilirmisin. Nasılsın sevgilim, yüreğimin ezgisi. Bu gece seni çalıyor yerel radyolar. Sözlerine baksana… seni ve beni…. Şiir gibi değil ha.. ama güzel sesleriyle ne güzel seni anlatıyor hele şu Gaybana geceler yokmu… gaybana kalleş demek bilirmisin. yorum isyan şarkılarıyla ve Ali abi Metrisin önünü söylüyor. Nurettin Rençberimiz Ayrılık Vaktini.. ayrıysa insan sevdiğinden birde sessiz ve yalnızsa gecede. Karanlık öyle bir vuruyorki hem yürekten hem dışardan. Yürekte usandı hep acı çekmekten. Yada şöyle bişi yazardım.
Kim bilir şimdi nerelerdesin sessiz aşkım. Sensiz şiirlerime yine gölgen düşecek. Düşler kuracağım seni bana getirecek. Gözlerimin dalgın nemli parlayışları ve sulu gözlü oluşları….
Hoşça kal dostum kimseyi sorumlu tutma.. hiçbir zaman tutmadığın gibi. İşte sevgin bu senin.
Duyguların aksak gülüşün donuk. Ardından bir çağlayan bıraktın..hoşçakal susuz ırmak.
İNTERNET ALEMİ
BENİM GÜZEL YURDUMUN GÜZEL İNSANLARI HEP HAK,SAV,DR. HEMDE YÜKSEK
LİSANS)) MESLEK i İTİBARLARINI ÇÖP ÇATAN MAHALLERDE TEŞİR EDEREK
BASİTLEŞTİRECEK KADAR APTALLAR YANİ. YALAN YALAN HERŞEY YALAN. MİROĞLU
POLAT MEMATİ ÇOKUZLARINDAN GEÇİLMİYOR ORTALIK.
HERKES DEMİYORUM AMA ÇOĞUNLUK MELEKLER KADAR DÜRÜST
SAF VE İNANDIRICI. AŞKTAN MEŞKTEN BAŞKA ŞEY ARANMAZ PAYLAŞILMAZ. ABUK
SUBUK MESAJLARIN YER ALDIĞI, KÜÇÜK ÇOCUKLARIN BEN OLGUN BAYANLARDAN
HOŞLANIYORUM DİYE ABSÜRT ÖTESİ KONUŞMALARININ OLDUĞU, BEYNİNİ
KAFATASINDA DÜŞÜNCELERİNİDE BEYNİNİN İÇİNDE TUTAMAYAN, KEMER ALTI SOHBETTEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY
BİLMEYEN, ÖĞRENMEKTEN VE ÖĞRETMEKTEN ACİZ, KAS YAPARAK BU AÇIKLARINI
KAPATMAYA ÇALIŞAN, HALA BU TARZSOHBET ORTAMLARINDA BULUNUP
Bir duygu gemisi bu! ben varım içinde sen varsın onlar var...Ben;yaşadığım yaşamak istediğim hatta! yaşayamadığım duyguları yazıyorum dizelere ve duygularımla örtüşen dizeler okuyorum çoğu kez...sanırım sende öyle!...
hayat çizdin kendine
tattığın mutlulukları
İNSANLARI HEP HAK,SAV,DR. HEMDE YÜKSEK
AŞKTAN MEŞKTEN BAŞKA ŞEY ARANMAZ PAYLAŞILMAZ. ABUK
ÇOCUKLARIN BEN OLGUN BAYANLARDAN
KONUŞMALARININ OLDUĞU, BEYNİNİ
SOHBETTEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY
TARZ SOHBET ORTAMLARINDA BULUNUP
İNSANLARIN BEĞENİSİNE SUNAN, SADECE HAYAL
SANAL OLSADA KİŞİLER GERÇEK BU
İNTERNET UCUZLADI MEDENİYET OLUŞSUN DİYE TAM TERSİ
İNSANLAR (YARATIKLAR) ADINADA
Saygı duymak var benim içimde senin duygularına...Ya SEN! senin rotan ne? Aşk mı...Arkadaşlık mı...Dostluk mu...Paylaşım mı... Hangi duygu daha ağır basıyor yalnızlığına? Geneli paylaşmak ve karşındaki insanı anlayabilmek...GÜZEL,en güzel duygu.. Paylaşımlara saygı duymak yerine,benim yada onların duygularını sömürerek bu gemiyi bir limana çekip bağlayabileceğin birer iskele baba'ları yerine koymak isteyenlerden değilsin umarım insanları...İşte o zaman tanıyamazsın beni,onu hatta gün gelir kendini bile...Bulunduğun geminin pruva direği kadar sağlam yürekli olanlarından mısın? O halde! tanıyacaksın beni ve anlayacaksın... Uğruna kurban olabileceği duygular için;yalan,riya,bencillik ve çıkar gibi duygularını kurban etmeyi öğrenmiş insanlardan olabilmemiz dileklerimle...
Sonuç mu? Bu gemide değişen tek şey yolculardır.
Semahi ak günler mazide kaldı
Sevginin yerini kin nefret aldı
Umudu özlemi hoyratlar çaldı
Ne demek istedim? Bildiysen defol
Alıntı.
Sensizlik mi beni böylesine parçalara bölen.
Yoksa seni bulup da sendenken senden olamamak mı? Beni binlerce bene bölen çok şey var. Ve sen o çok şeylerden birisin. Senin yanlizligin, senin acıların, senin sevdaların ve senin kendin... Beni parçalar bölensin. Beni parçalara ayıransın. Parçalarımı alıp götürensin. Sen benim bir parçamsın!
Kahrolası saatlerde bile zamanın durduğunu hissettim, sen olunca. Dakikalarca, saniyenin belki yetişemediğimiz anlarında seni yaşadım ben. Zamanı durduran ben miydim, yoksa gelişinle beni okyanuslara sürükleyen sen miydin? Zamanlar karanlıktı, zamanlar dardı, zamanlar durmuştu, zamanlar seninleydi. Seni uçsuz bucaksız yaşadıklarımdı.
Sonuna kadar gelmek istedim. Tutmadın elimden. Daha doğrusu zatin yoktu. Olman bile önemli değil. Ben zaten bir yerlerden sana gelmişim, seni bulmuşum. Senin gönlüne çoktan girmişim bile. Biliyorum sen gözlerimde arıyorsun kendini ama ben kalbindeyim. Kalbe girenin de göze gelme, geriye dönme isteği artik yok. Seni sana verdim. Seni sende yaşıyorum artik. Benden kendini istesen de veremem.
Sandın ki cevaplar beklerim senden. Evetlerle, hayır’ları bile dondurdun dilinde. Uzun uzadıya konuşmalara saklayıp tükettin onları. Oysa o anda onların söylenmesi gerekiyordu. O anda hayır’la evet arasında bir secim yapman gerekiyordu. Sense sadece bakıp gözlerime, hatta kaçırırcasına gözlerini suskunluğa vurdun her şeyi. Her şey zamanında güzel ve zamanında anlamlı. O ani kaçırdıktan sonra yaşamanın bir anlamı yok ki. Belki de bütün taçlar ilk yudumda gizli. Ve bizse hep son demlerimizin, son yudumlarımızın güzel ve kalıcı olmasına çalışırız. Değil, evet değil. Senden cevaplar değildi aradığım. Senden beni anlamanı, bana bir şeyler vermeni bekleyen biri değildim. Değilim. Senden bir şeyler isteyen bir insan da değilim. Olamam da. Belki, belki bir şeylerin istenmesini bekleyen bir insan olabilirim. Ancak bu kadar.
Sende yaşadığım yoğunlukları sen hep başkalarında aradın. Sende bulduğumu sen benim dışımdaki yüzlerde aradın. İnsanin kilometrelerce uzaksın, sense yaban eller gibi duruyorsun. Tüm bunlar gerçeğin ötesinde değildi ama bunları duş kılan senden başkası da değildi.
Evet, sevgili... Sen artik benden oldun. Benden... Anlıyor musun? Çıkarıp atmak istesem de yapamam bunu. Gücüm yetmez buna. Aşkıma hiç yetmez. Sen benden olmasan, askla çizilmeseydin gönlüme, sen içime Allah’ın eliyle yazılmasan sever miydim seni? İster miydim, bekler miydim?
. İnsanların olmadığı yerde bekliyorum. Çünkü insanların son bulduğu yerde başlıyorum ben.
Ve iste...
Anla artık.
Sen benim bir parçamsın!
SEVGİLİ
bir selam kadar uzaksın şimdi
bir gül atsam perçemin bozulur
sevdiğin türkülere çiy düşer
çoğalır avuçlarının kınası
dağlardan bir yel eser
çeşmelere seni doldurur
sular seni bekler serviler seni
bir yaprak düşer kalbinin üstüne
bin yıl öteye özlem sızar
şimdi hangi koyaklardasın
nerelerde biledin aşkını kim bilir
ne kirli gömleklerin yıkandı
ne yüzün okşandı onca zaman
kırağılar taradı saçlarını
yivli bir kurşun gibi
bir kuş gözlerinden ağladı
sustun yüreğin yalnız bir abdal
sustun öptüm seni
Hidayet KARAKUŞ
Biliyorum CAN Biz Ayrıldık
Biliyorum CAN bizken
Sen ve Ben olduk aylar önce
Sen yeni bir
Bense kimseyi koyamadım senin yerine
Senin için başkasının yarı dediler inanmadım
Bende başkalarına yar olayım dedim yapamadım
Biliyorum CAN biz
Ayrıldık aylar önce
Sen başka sevdaları yaşarken
Eline başka eller değerken ben
Ben sana hiç dokunamayan ellerimle
Elimde duran resmin de okşadım saçlarını
Biliyorum CAN biz ayrıldık
Hani hiç ayrılmayacaktık
Küçük sorunları dert etmiyecektik
Büyüklerini beraber çözecektik
Şimdi sen bunları biliyorum başkasına söylüyorsun
Biz ayrı olsakta CAN
Bilmek istemem başkalarıyla
Şimdi giderken yüklüyorum yüreğime acılarını
Sakın bir yere gittiğimi sanma CAN
Seyret uzaktan beni, dizlerinde kırıyorum
Seni sana yazan kalemimi.
Neden dostum diyorum aceba.hem sevmiyorum diyorum hem dostum. Beni kaybettin değilmi. Üzülme..öyle sevin ki uçurtması uçan çocuk kadar. Öyle sevinki dostum. Sevinebildiğin kadar. Daha yeni anladım yaşamda kaybedilenin tekrar dönmeyeceğini..dönse de gurursuz olacağını. Bir ezgiydi belki beni sana bağlayan, beklide yüreğimdeki o sımsıcak sevda. Kimbilir kıskançlık krizleri tutan sevdalı delikanlıya ne oldu aceba. Ben söyleyebilirim öldü. Biliyormusun ne kadar ihtiyaç duydu sana içinde volkanlar patlarken en çokta özlemeyi sen öğrettiysen ona. Seninle birlerce ezgi, seninle herhangi bir günün ürkek eve
dönüşleri seninle ve sırf senin için hıçkıra hıçkıra ağlamayı. BİTTİ
YAŞANDI VE BİTTİ. Şimdi ise geride kalan yırttım denilen mektuplar ha unutmadın birde beni senden ayırmayan karanfilim. Hatırlasana dostum şubat (Sevgililer Gününde) günüdeki karanfil halen karşımda. Yakılan yıkılan bir şey varsa oda sevdam defterimiz. Yoksa herşey yerli yerinde. Artık istediğin kadar konuş hayranlarınla çünkü o hırçın ve
kıskanç delikanlı bitti. Tükendi. Artık istediğin kadar ezgiler dök. Bu aşk burada biter de ardından da Onur’un Seviyorum Seniyi. işte bitti istediğinde buydu zaten. Belki beni sensizliğe senide bensizliğe iten sebepler dostlarımızdı demiyorum. Çünkü bizdik…. onları biz seçtik de ondan. Dostlarımız.Dostlarımız demeyi bile özledim. Gerisini sen düşün dostum. Yinede özlem duyuyor insan onlara. Nedenmi? bu kahrolası şehirde terk edilen bilir sadece, her köşesinde bir anının, her köşesinde bir gözyaşının, gidişin dönüşün, özledim seni deyişin son sarılışın, ve hayatta asla istemediğim gözyaşı döküşün halen gözlerimin önünde. Ama dedimya dostum. Bir bardağı kırıp kolayca yerine yenisini alabilirsin. Ama bilirsinki bir kalbi kırıkpta tekrar telafi etmek zordur. Zaman ne kadar çabuk geçiyor değimli. Nerde 18 yaşındakı delikanlının kabına sığmazlığı. Sokaklardamı gezmedik evimiz varken. Soğuktamı titremedik sobamız yanarken. Gecenin göbeğine biz çakmadık mı aşkın yere düşmeyecek sıcaklığını. Biz karşılamadık mı ılık şafakları. Gözlerimizde yansırken ışık parçaları. Yalanmııııı? Yalansız sevdik birbirimizi. Silindi dimi yüreklerimize attığımız yeminler. Ve yaşamak olasımı hiçbir şey olmamış gibi. Çok sevmenin bedelimiydi bu. Ayrılıklar, acılar, yalnızlıklar. Eskiden olsa ne yazardı sevdalı delikanlı bilirmisin. Nasılsın sevgilim, yüreğimin ezgisi. Bu gece seni çalıyor yerel radyolar. Sözlerine baksana… seni ve beni…. Şiir gibi değil ha.. ama güzel sesleriyle ne güzel seni anlatıyor hele şu Gaybana geceler yokmu… gaybana kalleş demek bilirmisin. yorum isyan şarkılarıyla ve Ali abi Metrisin önünü söylüyor. Nurettin Rençberimiz Ayrılık Vaktini.. ayrıysa insan sevdiğinden birde sessiz ve yalnızsa gecede. Karanlık öyle bir vuruyorki hem yürekten hem dışardan. Yürekte usandı hep acı çekmekten. Yada şöyle bişi yazardım.
Kim bilir şimdi nerelerdesin sessiz aşkım. Sensiz şiirlerime yine gölgen düşecek. Düşler kuracağım seni bana getirecek. Gözlerimin dalgın nemli parlayışları ve sulu gözlü oluşları….
Hoşça kal dostum kimseyi sorumlu tutma.. hiçbir zaman tutmadığın gibi. İşte sevgin bu senin.
Duyguların aksak gülüşün donuk. Ardından bir çağlayan bıraktın..hoşçakal susuz ırmak.
İNTERNET ALEMİ
BENİM GÜZEL YURDUMUN GÜZEL
LİSANS)) MESLEK i İTİBARLARINI ÇÖP ÇATAN MAHALLERDE TEŞİR EDEREK
BASİTLEŞTİRECEK KADAR APTALLAR YANİ. YALAN YALAN HERŞEY YALAN. MİROĞLU
POLAT MEMATİ ÇOKUZLARINDAN GEÇİLMİYOR ORTALIK.
HERKES DEMİYORUM AMA ÇOĞUNLUK MELEKLER KADAR DÜRÜST
SAF VE İNANDIRICI.
SUBUK MESAJLARIN YER ALDIĞI, KÜÇÜK
HOŞLANIYORUM DİYE ABSÜRT ÖTESİ
KAFATASINDA DÜŞÜNCELERİNİDE BEYNİNİN İÇİNDE TUTAMAYAN, KEMER ALTI
BİLMEYEN, ÖĞRENMEKTEN VE ÖĞRETMEKTEN ACİZ, KAS YAPARAK BU AÇIKLARINI
KAPATMAYA ÇALIŞAN, HALA BU
BULUNDUKLARI ŞARTLARI SAPTIRAN, GERÇEKLİLİĞİN ÖTESİNDE FİLM
KARAKTERLERİNDEN MEDET UMAN, KIZLARI EVLİLİK VAADİYLE KANDIRIP SİNSİ
EGOLARINA ALET ETMEYE ÇALIŞAN ZİHİNLERİN OLDUĞU, GERÇEK DÜŞÜNCELERİNİ
TEŞİR ETMEKTEN ÇEKİNİP BİR KAÇ BASİT CÜMLEYİ ALLAYIP PULLAYIP GÖRÜCÜYE
ÇIKARAN, BU YOLLA KENDİLERİNİ
ÜRÜNLERİNİ HAYATA GEÇİRMEYE ÇALIŞAN, ALEM
GERÇEKLİLİĞİ YOK SAYARAK KONUŞTUKLARI HERŞEY YALAN OLAN, NASIL OLSA
YÜZÜM GÖRÜNMÜYOR DİYE DÜŞÜNEREK EKRAN ARKASINA SIĞINAN, BİLİNÇSİZ VE
KİŞİLİK EREZYONUNA UĞRAMIŞ BASİT UCUZ BİR TOPLUMU OLUŞTURAN BİREYLERDEN
NE BEKLENEBİLİR. ÖYLE YA
ÖKÜZLERİN KAFALARI DAHADA BÜYÜDÜ. HA UNUTMADAN ŞUNUDA EKLEMEK İSTERİM.
BÖYLE UCUZ BİR TOPLUMUN OLUŞMASINDA, O SİTE BU SİTE CİRİT ATAN VE BU
İNSANLARI YOLDAN ÇIKARAN ÜÇ KURUŞA KENDİNİ SATAN, TOPLUM EREZYONUNUN
OLUŞMASINDA EN BÜYÜK DESTEĞİ SAĞLAYAN CAHİL
BÜYÜK UTANÇ DUYUYORUM. HİÇ BİR ŞEY VEREMEDİKLERİ GİBİ HEP ALMAYI, ÜRETMEYİ
DEĞİL HEP TÜKETMEYİ DÜŞÜNEN, BU YETMEZ GİBİ BİRDE ÇİRKİNLİKLERİNİ HİPER FAAL
EDEREK AHLAKİ ÇÖKÜŞÜ ARTIRAN TOPLUM ADINA SÖYLENECEK HİÇ BİR ŞEY YOK.
SALDIM ÇAYIRA MEVLAM KAYIRA