Güneşli Melek - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

Acının rengini tarif edebilir misiniz?
Siyah mı? Beyaz mı?
Karışık mı? Renksiz mi yoksa?

Acı, her renge bürünür oysa..
Çünkü beynimiz, acıyı renklere göre kodlayabilir..

Sevgilinin verdiği KIRMIZI güldedir mesela acı, gün gelip de, onunla ayrı düşünce anlarsın. Ya da bir elma şekerinde mesela.
Aşkla bakmış, d/ipsiz bir kuyu gibi içine düştüğün, bir çift SİYAH gözdedir acı, artık onları göremez olduğunda anlar insan..
Veda busesi bıraktığın PEMBE bir dudaktadır acı mesela... Gülümseyiştedir..
Aynı denize huzurla bakmışsanız elele, gün gelir o denizin MAVİsindedir acı, tek başına izleyince anlaşılır bıraktığı sızı.

Gecenin KARAsındadır, yıldız yorgan altında huzurlu olduğun anları özlerken..
TURUNCU bir yazda, altın SARIsı güneştedir acı bazen, sıcağa rağmen üşüdüğünde anlarsın..
Bir elmanın YEŞİLinde, bir karış toprağın KAHVERENGİndedir acı, emeğinin karşılığını alamadığında hissedersin mesela...
Ya da kırk yıllık hatrını, kırk saniyede yitirmiş bir fincan kahvenin telvesindedir.
Yangınlarda duman GRİndesir acı, BEYAZ bir örtüdedir ölümü düşününce...

Acı hem her yerde, her renkte..
Hem de sığmaz hiçbir şeye..


G. MELEK





*************.


************


Bir kırılma sesi duydum...

Cam kırığı değildi, CAN kırığıydı duyduğum.

Bir insanın, başka birinin içine, nasıl da cam kırıkları serptiğini gördüm . Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...

Gözlerinde bakışları kırıldı, sözcüklerinde sesi kırıldı... Kırıldı elinin sıcaklığı, ayaklarının izi kırıldı... Burnunun direğindeki sızı kırıldı..

Göğsündeki nefes kesildi, soluğu kırıldı.. Durdu kalbinin atışı, yüreğindeki kanatlar kırıldı...

Bir bomba kuruldu, bir hayat kırıldı...

Kimselere güvenmemeyi, en güvendiğinden öğrenince, içindeki çocuk, o çocuğun avucundaki mavi boncuk kırıldı.

Ağlama sesi duymadım...

Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...

Duydum...

Ben bugün...

Ben o gün..

Ben bi gün...




G. MELEK




**************



Kendisiyle ve hatalarıyla yüzleşince, iyileşiyor insan...

Bizi kötü biri yapmaz, yanılgıya düşüp hata yapmak, o konuda deneyim sahibi olmayı, dersler çıkarmayı öğretir ancak. Ne yapacağımızı değil belki, ama ne yapmAyacağımızı anlatır...

Güvenimi, inancımı derinden sarssa da, öğrettiğin şeyler için sana teşekkür ederim ey kötü/lük... Seni sırtıma yük etmeyeceğim.

Beni üzdüğün için seni, buna izin verdiğim için de kendimi affediyorum...

İyileşmek için, yüzleşmek gerek.. Hatalarıyla yüzleşince anlıyor insan ; kendini yeterince üzen birini, bir başkası üzemez artık..


G. MELEK



**********







Eskici, anı toplayıcı çığırtkan...
Sesi geliyor sokaktan ; "Eskiler alırım.".

Ömrümüzce biriktirdiğimiz, bedelini hiçbir şeyle ölçemeyeceğimiz anılarımızı, sadece kokumuzun, dokumuzun değil, ruhumuzun sindiği eşyalarımızı "yok pahasına" almak için dolaşıyor sıcakta ve soğukta...

Eskiciiii !

Eskiler var, olmaz mı hiç? Ama verirsem yerine yenisini koymak gerek, buna hazır değilim.

Mesela kalbimi söküp atamam, iyi kötü pek çok anı var o mezarlıkta, kıyamam...

Sen topla anıları, götür pazarda sat, başka anılar eklensin üzerine.

Ya da topla anıları, götür sobada yak, çare olur az da olsa fukaralık kederine...

Eskici, anı toplayıcı, zaman bükücü çığırtkan,
Sesi geliyor uzaktan...

G. MELEK


************


Kalbim,
ölü mevsimler gibisin
bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi.
ama bitti mevsim,
bir başka yolcu yok sana
fark etmez gibisin...

Kalbim,
demir masanın küfü, örtünün yırtığı
camın kırığı, patlayan freni hayatımın
kalbim, anla, bitti mevsim
bir başka yolcu yok sana...

Birhan Keskin