Gökay Çiftçioğlu - Hakkında Yazdığı Tanıtım Y ...


Gökay Çiftçioğlu Özlemek

Birden özleyiveriyorsunuz...
Çoktan unuttuğunuzu sandığınız
ya da yalnızca bir kere karşılaştığınız
ve özlemek için yeteri kadar tanımadığınız birini
bir sabah çılgınca özleyerek uyanıyorsunuz.

Rüyalarınız, içinizdeki o gizli, esrarını ele vermez büyücü,
siz çarşaflarınızın arasında,
bütün tehlikelerden uzak,
güvenle yattığınızı sandığınız bir anda,
usulca ruhunuza sokulup,
sizden habersiz oralara yığılmış cephanelikleri
birer birer ateşleyiveriyor.
İnfilaklarla sarsılarak uyanıyorsunuz.
Hayatınızda olmayan birini hayatınıza almak,
ona dokunmak,
onun sesini duymak için kıvranırken buluveriyorsunuz kendinizi...

Özlemek, o yakıcı istek,
bilinen her şeyi ve önem sırasını değiştiriveriyor.
Özlediğiniz ise çok uzaklarda...
Yanında olmasını istediğiniz halde
yanınızda olmayan bir tek kişi,
yanınıza bile yaklaşmadan,
hatta onu özlediğinizden
ve onu istediğinizden haberdar bile olmadan,
bütün hayatı,
bütün görüntüleri eritip
başka kılıklara sokuyor...
Ahmet ALTAN

Yağmur Saçlı Kız
Yağmur saçlı Kız unutma! bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim... Sen benim ilham kaynağımdın, sevinç tomurcuğum, sevgi çağlayanım, hayat pınarımdın bir zamanlar... Bir zamanlar saçların bahçemin nazlı çiçeğiydi her dokundukça yeşeren, okşadıkça kokulu güller açan; doyamazdım bakmaya, dokunmaya kıyamazdım... Ellerimi tuttuğunda tanımsız bir sevinç kaplardı içimin denizlerini; gökyüzü benim olurdu, yeryüzü benim...
Yaşamak bir rüyaydı seninle Yağmur saçlı kız, en güzel rüya sendin. İlkbaharda gökkuşağım olurdun, yaz mevsiminde yağmurum, sonbaharda rüzgarım, kış mevsiminde fırtınam olurdun, her halini severdim senin...
Seni görmediğim gün bir şeyler eksik gelirdi bana, yabancı kalırdım hayata. Hüzünlü ırmak kuşları gibi bekler dururdum bir kıyıda, sen gelir geçersin diye...
Ne güzeldi özlemin çiçeklerinde yağmur yağmur gülüşün, geçisin her sabah gülümseyerek kapımızın önünde; rüzgarın saçlarına vuruşu, fistanının savruluşu rüzgarda ne güzeldi...
Yaz yağmurum olur ıslatırdın beni, güz güneşim olur ısıtırdın. Düştüğüm her kuyuda gözlerindeki sevdalı imgeye tutunup çıkardım yeniden yeryüzüne, kirpiklerinde dinlenirdi ruhum...
Beyazlar içinde gelirdin her gelişinde, nazlı utangaç bir gülüş olurdu dudağında, yanağında dağ gülleri; nefesinde serin serin sevgi olurdu. Yasemin kokulu bir sevinçle süslenirdi gönlümüz, ay kokardı bakışların, oturup saatlerce yıldızları seyrederdik...
Şimdi geride kalan zaman dilimlerinde kare kare mutluluklar geçiyor gözlerimin önünde, korkular, tehditler geçiyor... Ne zaman seninle buluşsak çabuk geçerdi zaman, kırmak isterdim dünyadaki bütün saatleri, zincire vurmak isterdim...
Korka korka buluşurduk kuytu yerlerde, sarılıp dururduk biri birimize, sadece gözlerimiz konuşurdu. Sonra ayrılırdık istemeye istemeye. Sorguya çekerlerdi seni, döverdi kardeşlerin, elimden bir şey gelmezdi. Göz yaşların gücüme giderdi, oturup ağlardım senin yerine...
Unutma! Bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim bahar gülüşlüm...
Şimdi buluştuğumuz yerden ne zaman geçsem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım çünkü...
Anladım ki, bütün iç çekişler sevgililerine kavuşmayan sevdalıların hüzünlü gözlerinden gelirmiş, yaşamın kıyısında kırılmış tomurcuklardan...
Şimdi acılar simsiyah bir sarmaşık esrarıyla büyüyor bedenimde her gece, inciterek sarıyor yüreğimin yalnızlığını... Yokluğun bir rüzgardır şimdi eser gönlümün soğuk duvarlarına her gece. Göz yaşlarım yağmurlara karışır, yağmurlar göz yaşlarıma, düşer damla damla yitirilmiş sevda közlerine...
Özlem tek yönlü uzun bir yol işte Yağmur saçlı kız, gidip de dönüşü olmayan... Aklıma düştükçe bakışların, bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde, ki, canıma batıyor kırıkları her defasında..
Hiç çiçeklenmiyor dallarım artık, meyve de vermiyor. Kalbimin batısında battı güneş, doğusunda ise güneş yok...Ah yıllar ah! Şarkılardaki gibi her şeyi yıpratır, yorar, yaşlandırır ve alıp götürür bilinmeyen bir meçhule doğru... Nuri CAN

Ankara\'ya

Öyle yakışırdı ki kar..

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar...

Kimse keman çalmaz belki ama

Çok keman çalınsın balolarında

Diye yapılmış

Gri

Sisli

Binalar...



Alnının ortasında

Ciddi bir devlet asabiyeti.



Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,

Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek

Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!

(biz bir şeyi delicesine severiz

Ama tanrım neyi?)

Kahve önü çatlak mozaik

Bel kemiğine tehdit

Kürsüler üstünde

Çok sigara içen

Öğrenciler



Bir daha asla yaşayamayacağı

Aşkları teğet geçerken

Hep onu sevmeyenleri severek

Hep onu sevenin gözlerinden

Kalabalıklara kaçarak

Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,

Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını

Bir izmirli güzele dayatmak varken

(hep kardeş olacak değiliz ya,

Yaşasın halkların sevgililîğî!)

Soyut bir sevdaya

Beşik kertilmiş olan

Dağda çoban,

Şehirde şark çıbanı sayılan,

Fırat\'ın büyük elleri

Ararat\'ın kız yelleri

Cilo\'nun derin nefesleri

Hülasa kente hukuk mukuk okun

Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş



Anadolu çocukları,

Ankara\' ya

Öyle yakışırdı ki kar

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar



(belki balkona

Kar seyretmeye çıkar diye

Sevdiğimiz kızlar

Çok dibimiz donmuştur

Ve çoğu zaman

Bu kar mevzuu

Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir



Hiçbir şey

Kapalı bir dükkan kadar

Hüzünlü gelmez insana

Ankara\'da,

Yoksa bugün bir hayat

Yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.



Kimse keman çalmaz belki

Belki bu fiim hiçbir zaman

O kadar fiyakalı olmayacak ama

Hiçbir lahmacunda

O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin

Tadını vermeyecek bir daha

Çok daha iyilerini yedim sonra

Bizzat Urfa\'da hatta

Ama hiçbirinde

O kadar aç oturrnadım sofraya

Ankara\'ya



Öyle yakışırdı ki kar



Çok yabancı bir soluk duyulur bazı

Bilinmez bir dilin ıslığından

Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar

Öyle deme ankara\'yı sevmeyene bir zulümdür

Bu kadar insanın neden ankara\'yı sevdiğini anlamadan

Ankara\'da yaşamak



Yollarına hep sevdiğimiz insanların

Adlarını vermediler ama

Biz her duvara

Bilvesile onların adını yazarak yaşadık

Kül ve betondan mürekkep

Yaşadıkça yaşanılası gelen

O tuhaf bozkır kokusunda.



Ankara\'ya

Öyle yakışırdı ki kar.

Asfaltlar ışıldar...

Bir günden bir sürü gün yapan

Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan



Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan

Rakıyı bol sulu içen

Dokunmasın için deği!

Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,

Hep kağıtlara bakarak,



Hep kağıtlardan bakarak

Hem neşet ertaş\' ı hem bülent ersoy\' u

Aynı anda sevmeyi başararak,

Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı

Çok beğenmeyerek ama

Yine de bu tasarrufunu takdir ederek

Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken

Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi

Yürüyen...



Memurlar.......

Ankara\'ya

Öyle yakışırdı ki kar..

Asfaltlar ışıldar,

Buz tutardı resmi yalanlar...



Biz,

Şimdi kapalı birr kuruyemişçi



Dükkanının

-ki bütün plan kar altında

Tuzsuz ay çekirdeği çitieyip

Yanı sıra bafra içmektir-



Kötü ışıklandırılmış vitrininden

Umutsuzca içeri bakan,

Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,

Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,



-yani sistem kendi verdiği kimliği

Zırt pırt geri istemektedir-

Doğduğu yer yüzünden

Doğuştan kavgacı zannedilen ama

Pek çoğu kavgadan nefret eden



Kavgacı

Esmer

Cesur

Korkak

Çoğu kürt

Çoğu türk

Çocuklardık...

Ankara\'ya

Öyle yakışırdı ki kar....

Ha sonra



Belki ahmed arifin aklına

Hiçbir şairin aklına gelmeyecek

-çünkü hiçkimse bir daha ankara\' yı



O\'nun kadar sevemeyecek

-bir şiir islenir:



Kar altındadır varoşlar

Hasretim,nazlıdır ankara.....



Ustam yine sen bilirsin ama

Hangi aralıkta bir şair ölmüşse

İşte o,en netameli aydır bence.



Ankara\'ya

Öyle yakışırdı ki kar...

Asfaltlar ışıldar...

Yalanlar...



Şimdi ve sonra

Ne zaman ankara\'ya kar yağsa

Elim gönlüm,

Çocukluğum buz tutar.


GALATASARAY' ın EN leri ve İLK leri

Türkiye'nin İLK futbol takımı Galatasaray- (1905)
Dünya sıralamasında İLK On' da 1.sıraya giren İLK Türk takımı.
Devlet üstün madalyası alan İLK takım
UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK Türk takımı
Türkiye'nin en çok Şampiyon olan takımı (15 kez)
Üç yıldızı alan İLK takım
Türkiye Süper Ligi'nin İLK Şampiyonu
Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda Avrupa Kıtasını temsil eden İLK ve TEK Türk takımı
Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final'e çıkan İLK ve TEK Türk takımı
İstanbul Şampiyonluğu'nu kazanan İLK futbol takımı- (1907-1908)
Yurt dışında İLK galibiyet alan Türk futbol Takımı-(1911)
Yurt dışında Türkiye'yi temsil eden İLK futbol takımı- (1911)
Şampiyonlar ligine katılan İLK Türk takımı
Avrupa'da, UEFA kupasını hiç yenilgi almadan kazanan İLK ve TEK takım
Balkanlarda UEFA Kupasını kazanan İLK ve TEK takım
Uluslararası maçlarda kendi sahasında ardarda EN çok galibiyet alan TEK Türk takımı - 20 kez

UEFA kupasını kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez)
Avrupa Şampiyonu olan İLK ve TEK Türk takımı
Süper kupa kazanan İLK ve TEK Türk takımı - (1 kez)
İnternet Sitesine sahip İLK Türk takımı
İspanyolları deplasmanda yenen İLK Türk takımı.
İspanyolları eleyen İLK Türk takımı.
Bir sezonda 2 İtalyan takımını eleyen İLK Türk takımı (Milan-Bologna)
Bir sezonda 2 İngiliz takımını eleyen İLK Türk takımı (Leeds-Arsenal)
Avrupa maçlarında galibiyeti, mağlubiyetinden çok TEK Türk Takımı
Türkiye 1. Ligi'ni na-mağlup bitiren İLK takım (1985-86)


EN fazla aralıksız şampiyon olan takım. - 4 kez
Yerli hocayla EN çok şampiyon olan takım. GALATASARAY - 9 kez
EN fazla şampiyonluk yaşayan futbolcular Bülent (8 Kez) - Suat, Arif (7 Kez)
Bir sezonda EN fazla Avrupa Kupa maçı oynayan takım.- 18 kez (Süper kupa dahil)
Avrupa'da Şampiyonlar Ligine EN fazla katılan takım GALATASARAY - 6 kez
Şampiyonlar liginde EN fazla puan toplayan Türk takımı- 10 puan
Türkiye Spor yazarları Kupasını EN fazla kazanan takım
Türkiye Kupasını EN fazla kazanan takım -13 kez
Cumhurbaşkanlığı Kupasını EN fazla kazanan takım- 10 kez
Avrupa kupalarında 1 sezonda EN fazla puan toplayan takım. - 17 maç 34 puan
Avrupa'da, bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla galibiyet alan takım. - 11 kez (Süper kupa dahil)
Bir sezonda Avrupa kupalarında EN fazla gol atan takım.- 35 gol (Süper kupa dahil)
Deplasmanda aralıksız EN fazla yenilmeyen takım.- 40 kez
Bir sezonda EN fazla maç yapan takım. GALATASARAY - 59 kez (Süper kupa dahil)
Avrupa Kupaları'nda EN çok tur geçen Türk takımı. Bir sezonda EN fazla maç yapan futbolcu
HAKAN ŞÜKÜR - 54 maç 4697 dakika
Avrupa Kupalarında EN fazla maç yapan Türk takımı.
Türkiye liglerinde bir sezonda EN fazla gol atan takım. - 62-63 sezonu 105 gol
Türkiye liglerinde EN çok resmi kupa kazanan takım -56 kupa

TEŞEKKÜRLER GALATASARAY