Pusulasını şaşırmış yolcu gibiyim Nereye gittiğimi bilmeden ilerleyip duruyorum Ne bir kimsem var yol gösteren ne de bir iz Herhangi bir yer belirten Bir başınayım her zaman olduğu gibi Uzaklarda bilmediğim bir yerlerde Yalnızlığım bitecek beklide Ve gittiğim bu yolun sonu yok sanki Hep böyle sürüp gidecek bir şeyler Ve hayat akmaya devam edecek Zamanın son demine gelene dek
*********************************************************************************************** Unutur dedin yerine koyamadı bak kimseyi Tadı aşk bunun bile bile canını acıtıyor gibi Denediysen eğer bir kere bile kendine kızma O'na söyle gözünün içine baka baka dostuz biz diyen birisine
Bunun adına ayrılık denir O daha büyümemiş ki ne bilir Seni göğsünü gere gere Nasıl olur da o ellere verir
Unutursun unutursun Kimderse yalan söyler Unutursa unutursun Adı aşk nasıl olsa
Cogumuz (genellikle de erkekler) duygularimizi; saklamanin daha dogru oldugunu sanip ne kadar yaniliyoruz degil mi? Oysa sevgi beslenmeli, karsilikli özveriyle desteklenmeli. Her gün yeni bir sürpriz için caba sarfedip sevgiyi yasatmak icin emek vermeli. Ama ne yazik ki evliliklerde garanti gozuyle bakip hic emek harcamadigimiz gibi hesapsizca tuketip, har vurup harman savuruyoruz sevgileri.
Ne yazik...
Oysa ne zor bulunur sevgiler. Ozellikle karsilikli olani yakalamak ne kucuk bir olasilik. Ama kaybetmek ne kadar kolay ve cabuk. Koca bir sevginin katili oluveriyoruz carcabuk. Bence sevgi katilleri de yargilanmali ve cezaya carptirilmali. Cunku kapanmasi ve onarimi olanaksiz bir ton yara birakiyor ardinda. Sonra bir ton da yarali insan. Olecegiz zannedip ölmüyoruz acisindan. Ama surum surum surunuyoruz. Sonrasinda yeni sevdalara kuskuyla bakip olasi mutluluklara kapatiyoruz pencerelerimizi. Korunmak adina anlamsiz kacak guresler daha da yoruyor insani. Söyle kararli, tutup kopariverecek, ayaklarimizi yerden kesecek kadar cesur birini bekleyip omur tuketiyoruz. Bir de bakiyoruz ki yolun sonuna gelivermisiz.
Ne cabuk gecmis zaman. Ne kolay tuketilmis sevdalar. Ne hesapsiz harcayip ne derin yaralar acmisiz. Bir o kadar yara da biz edinmisiz hayattan. Hayatin son duraginda, mevsim coktan kisa donmus, gelecek vasitayi bile kestiremez olmusuz. Neyin adina peki? .. Ahh korunma ic gudusuyle sakladigimiz sevgiler ahh... Ustelik taze tuketilmesi gerekirken saklamaya kalkistigimiz, hem de saklama kosullarina da uyulmadigindan curumus, kokusmus, curudukce de etrafini curutmeye devam eden, tumorlesen, duygu depocuklari ne cok canimizi acitmis. Bize sunulmadan bayatlamis ve sunuldugunda da besin zehirlenmesine yol acmis seviler. Hayat ne bayat noktasina gelmisiz bu yuzden. Ve ne kadar gec kalmisiz hayata.
Iste hayat bu.
Umarim siz tazeyken tuketmeyi becerebilirsiniz duygularinizi ve hayat arkadasinizi besin zehirlenmesinden kurtarirsiniz.
Pusulasını şaşırmış yolcu gibiyim
Nereye gittiğimi bilmeden ilerleyip duruyorum
Ne bir kimsem var yol gösteren ne de bir iz
Herhangi bir yer belirten
Bir başınayım her zaman olduğu gibi
Uzaklarda bilmediğim bir yerlerde
Yalnızlığım bitecek beklide
Ve gittiğim bu yolun sonu yok sanki
Hep böyle sürüp gidecek bir şeyler
Ve hayat akmaya devam edecek
Zamanın son demine gelene dek
***********************************************************************************************
Unutur dedin yerine koyamadı bak kimseyi
Tadı aşk bunun bile bile canını acıtıyor gibi
Denediysen eğer bir kere bile kendine kızma
O'na söyle gözünün içine baka baka dostuz biz diyen birisine
Bunun adına ayrılık denir
O daha büyümemiş ki ne bilir
Seni göğsünü gere gere
Nasıl olur da o ellere verir
Unutursun unutursun
Kimderse yalan söyler
Unutursa unutursun
Adı aşk nasıl olsa
*********************************************************************************************
Seni Seviyordum
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalıyordu
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yagmurlar yağdı serin haziran aksamlarına
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zaman ki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
İclal Aydın
************************************************************************************************
(seni seviyorum ve bunu artık biliyorsun peki ne değişti? ? ? ya da boşver bilme en iyisi...)
***********************************************************************************************
Saklanan Sevdalar
/
Cogumuz (genellikle de erkekler) duygularimizi; saklamanin daha dogru oldugunu sanip ne kadar yaniliyoruz degil mi? Oysa sevgi beslenmeli, karsilikli özveriyle desteklenmeli. Her gün yeni bir sürpriz için caba sarfedip sevgiyi yasatmak icin emek vermeli. Ama ne yazik ki evliliklerde garanti gozuyle bakip hic emek harcamadigimiz gibi hesapsizca tuketip, har vurup harman savuruyoruz sevgileri.
Ne yazik...
Oysa ne zor bulunur sevgiler. Ozellikle karsilikli olani yakalamak ne kucuk bir olasilik. Ama kaybetmek ne kadar kolay ve cabuk. Koca bir sevginin katili oluveriyoruz carcabuk. Bence sevgi katilleri de yargilanmali ve cezaya carptirilmali. Cunku kapanmasi ve onarimi olanaksiz bir ton yara birakiyor ardinda. Sonra bir ton da yarali insan. Olecegiz zannedip ölmüyoruz acisindan. Ama surum surum surunuyoruz. Sonrasinda yeni sevdalara kuskuyla bakip olasi mutluluklara kapatiyoruz pencerelerimizi. Korunmak adina anlamsiz kacak guresler daha da yoruyor insani. Söyle kararli, tutup kopariverecek, ayaklarimizi yerden kesecek kadar cesur birini bekleyip omur tuketiyoruz. Bir de bakiyoruz ki yolun sonuna gelivermisiz.
Ne cabuk gecmis zaman. Ne kolay tuketilmis sevdalar. Ne hesapsiz harcayip ne derin yaralar acmisiz. Bir o kadar yara da biz edinmisiz hayattan. Hayatin son duraginda, mevsim coktan kisa donmus, gelecek vasitayi bile kestiremez olmusuz. Neyin adina peki? .. Ahh korunma ic gudusuyle sakladigimiz sevgiler ahh... Ustelik taze tuketilmesi gerekirken saklamaya kalkistigimiz, hem de saklama kosullarina da uyulmadigindan curumus, kokusmus, curudukce de etrafini curutmeye devam eden, tumorlesen, duygu depocuklari ne cok canimizi acitmis. Bize sunulmadan bayatlamis ve sunuldugunda da besin zehirlenmesine yol acmis seviler. Hayat ne bayat noktasina gelmisiz bu yuzden. Ve ne kadar gec kalmisiz hayata.
Iste hayat bu.
Umarim siz tazeyken tuketmeyi becerebilirsiniz duygularinizi ve hayat arkadasinizi besin zehirlenmesinden kurtarirsiniz.
Cok mutlu olmaniz dilegiyle....
CAN DÜNDAR