İnsan önce cansızlar ülkesine gelmiş. cansızlardan bitkiler alemide ömür sürdüde, cansızlar ülkesindeki savaşları hatırına bile gelmedi. Bitkiler aleminden canlılar hayvanlar alemine gelince de, bitkiler aleminde yaşamış olduğunu unuttu. Fakat bitkilere karşı, yeşilliklere karşı bilhassa ilk baharda meyli artar; tıpkı çocukların analarına olan meyli gibi. Ama o bu meylin, bu ana sütüne olan özlemin sırrını bilmez. Herşeyi iyi bilen yaratıcı, bu defa tutar, onu hayvanlık aleminden, insanlığa doğru çekmeye başlar. Böylece insanın varlığı iklimden iklime, mertebeden mertebeye geçerek ilgili, yüce bir hale gelir. Geçirdiği halleri, aklının uğradığı mertebeleri şuuru hatırlamaz. Zaten son geldiği yerden de ileri gidecektir. Sonunda bu hırsı istekle dopdolu aklındanda kurtulur.Yüzbinlerce şaşılacak akıl görür. Gerçi uyumuş, yani dünyaya gelmiştir, önceki halleri unutmuştur. Ama onu bu unutkanlığında hiç bırakırlar mı? Yine onu uykusundan uyandırırlar, oda uyanınca önceki haline güler. 'Rüyada gördüğüm o gam, keder neydi? Nasıl oldu da o gamın. sıkıntının bir rüyadan, aldanıştan, bir hayalden başka bir şey olduğunu bilemedim der....
