Veda buselerinin tadını bilirim ben…Birde vedaya hacet duymadan giden vedasızları..Vedalar ve vefa/sızlar arasındaki o yakın ilişkiyi yaşadım çokça.Veda edende olmadım diyemem.Kendimle çok vedalaştım ben,kendimden çok gittim…Kendimden her kopuşumun faili ve maktulü yine bendim. Çünkü kendimden ayrılışlarıma üzüldüm kendime hoşçakal derken. Sebepler çoktu kendime veda ettiğim zamanlarda;çok inandıklarım,çok sevdiklerim güzel ne varsa onda çokça var dediklerim…Aslında aslına döndüklerinde başladı benim bavuluma yalnızlığımı koyup gidişlerim.Yine bir kendime vedanın eşiğindeyim.İnandığım, sevdiğim, benim kendime yok oluşumun farkında olmayan beni en çok ona ihtiyacım varken bana bırakan birine armağanım olsun bütün bu kırık sözlerim… Bir gün diyorum “Bir gün sebepsiz gitsem.Kendimden değil ondan olsa kopuşum.Anlar mı beni,pişman olur mu ihmal ettiği sevileri yaşamadan gittiğim için?” Önceliklerimiz değişmeye başladığında değişmeye başladık oysa…Oysa ön sözü ”biz”dik bu sevdanın,satır arası değil! Günlük uğraşlarımız aramıza engeller koymayacaktı. Örmeyecekti duvarlar sevdamıza..Mesafeler öteden büyük bir sevmek halatıyla bağlı iki insan,ayrı bedenler arasındaki yakın sevgi örgüsü…beraber uyuyan, birlikte aynı düşünceyle uyanan.Canım acısa canı yanan bir sevda düşledim ben,krizler geçiren bir kalpten bihaber sevgili değil…Beylik sözleri pek sevemedim,daha çok sokak edebiyatını anımsatıyor bana…Hem edebiyatta yapamıyorum bu sıra.Yazamıyorum eskisi gibi…Susuyorum da farkında değilsin sevgili… Sana konuşurken kendime susuyorum.Yüreğimin nev’a teli sızlıyor,farkında değilsin…Sana ihtiyacım var lakin yanımda değilsin! Bir kaba koyamıyorum işte,bir kalıba sığmıyor içimdeki sen.Yüreği ait olmayan aşka;boğulur bir kaşık sevdadan… Dedim ya sevgili sana konuşurken kendime susuyorum…Kendime her susuşumda kendimi boğuyorum.
VEDA'SIZLAR VEFA'SIZLAR VE YANLIZLIĞIMIZ.
Veda buselerinin tadını bilirim ben…Birde vedaya hacet duymadan giden vedasızları..Vedalar ve vefa/sızlar arasındaki o yakın ilişkiyi yaşadım çokça.Veda edende olmadım diyemem.Kendimle çok vedalaştım ben,kendimden çok gittim…Kendimden her kopuşumun faili ve maktulü yine bendim. Çünkü kendimden ayrılışlarıma üzüldüm kendime hoşçakal derken.
Sebepler çoktu kendime veda ettiğim zamanlarda;çok inandıklarım,çok sevdiklerim güzel ne varsa onda çokça var dediklerim…Aslında aslına döndüklerinde başladı benim bavuluma yalnızlığımı koyup gidişlerim.Yine bir kendime vedanın eşiğindeyim.İnandığım, sevdiğim, benim kendime yok oluşumun farkında olmayan beni en çok ona ihtiyacım varken bana bırakan birine armağanım olsun bütün bu kırık sözlerim…
Bir gün diyorum “Bir gün sebepsiz gitsem.Kendimden değil ondan olsa kopuşum.Anlar mı beni,pişman olur mu ihmal ettiği sevileri yaşamadan gittiğim için?” Önceliklerimiz değişmeye başladığında değişmeye başladık oysa…Oysa ön sözü ”biz”dik bu sevdanın,satır arası değil! Günlük uğraşlarımız aramıza engeller koymayacaktı. Örmeyecekti duvarlar sevdamıza..Mesafeler öteden büyük bir sevmek halatıyla bağlı iki insan,ayrı bedenler arasındaki yakın sevgi örgüsü…beraber uyuyan, birlikte aynı düşünceyle uyanan.Canım acısa canı yanan bir sevda düşledim ben,krizler geçiren bir kalpten bihaber sevgili değil…Beylik sözleri pek sevemedim,daha çok sokak edebiyatını anımsatıyor bana…Hem edebiyatta yapamıyorum bu sıra.Yazamıyorum eskisi gibi…Susuyorum da farkında değilsin sevgili…
Sana konuşurken kendime susuyorum.Yüreğimin nev’a teli sızlıyor,farkında değilsin…Sana ihtiyacım var lakin yanımda değilsin! Bir kaba koyamıyorum işte,bir kalıba sığmıyor içimdeki sen.Yüreği ait olmayan aşka;boğulur bir kaşık sevdadan…
Dedim ya sevgili sana konuşurken kendime susuyorum…Kendime her susuşumda kendimi boğuyorum.