Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: - Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana... Ve artık biliyorum: Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak...
ne senden eksiğim ne senden fazla
sensizim saadece…
kadınım ömrümün ağrıyan yeri…
kaburgamın altın parçası…
yüreğimin ince sızısı
özlem sebebim…
teni yasaklım
teni günahlım
teni aşk kokulum…
tenimde vuslat dilimde bir yarım ezgi
yaslanmışım gecenin gizine,
sensiz…
sessiz…
kimsesiz…
bilirim yüzüm yüzünde güler ancak
tenim terinde doyar açlığına…
a gülümm
a güleç yüzlüm
gel bitir hasretliğimi…
istanbula kar yağıyor…
tenimde ihanetin ağır tadı…
yüreğimde aşk…
istanbula kar yağıyor…
ben;kendini bilmez sevişmelerde
sol yanı oğul kokulu bir tende…
istanbula kar yağıyor
tenime ihanet.
Sahi nerde saklı istanbulun dolunayı
Nereye düşer ayın şavkı
Sahi;
Bu kente kar yağarken
Aşk neden yasak ki…
Sevgilim ömrümün ağrıyan yeri…
Ne senden eksiğim
ne senden fazla
sensizim saadece…
vakitlerden bir sabah ezanı
İstanbul kar altında
Sevgilim hangi tende üşüyor…
****************************************************************
Erkek kadına dedi ki:tr elerce derin, kilometr elerce dümdüz,
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilome
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
- Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve artık
biliyorum:
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
NAZIM HİKMET RAN