şşşşşttt.... duymayın bu haykırışları yakışmaz kulaklarınıza işişen müzik tınılarından sora bakmayın hava da uçuşan şeylere ölen sizler bizler değiliz aldırmayalım hiç birimizin kucağımızdaki tahammül edemediği çocuk ağlamalarına cansız bedeni kucaklamanın acısını fotoğraflarda aramayalım bir kanlı bedenle dökülen gözyaşları uğruna kendimizi içimiz acıo di adamdan saymayalım şşşşşşştt.... bakmayın televizyonlara çalacağımız gitar tınılarıyla coşalım ellerimizde iki kutu birayla denizlerin sahiline vuracak olan cesetleri sayalım iki balık düştü gökyüzünden hanginize hayrı var bi soralım sağımdaki yok dedi solumdaki yok dedi yukarıda tek bizi duyan dünya dışında yaşayan insanmı var ki derdimizi onlara anlatalım şşşttttt.... okumayın gazeteleri sakın kırmızı rengin asi hışmıyla yükleniverir yürekleriniz asiliği yüreğinize hapsederken belki titrer nefesiniz konuşmayın sakın yoksa siz delimisiniz... bize mi kaldı hiç uğruna ölen insanlara ağlamak ne de olsa bi kaç yıl sonra aynı kan kokusu bizimde burnumuzu saracak saklayın o gözyaşlarınızı sessiz çığlıklarınızı gerilmiş şakaklarınızı içinize aldığınız son hayat dolu havanızı çünkü ilerde hepsi bize lazım olacaaakkk
çirkef cadı
____________________________
Gözlerinin daldığı vakit Uzaklara Bir ruhun, bir gözlerin bir isteklerin Kalır yanında... yüreğine düşen bir kor ateş Alevlenir yakar, Üşütür sonrasında. Belki gökyüzüne Belki boş bir şişeye Dalıp gider gözlerin Ki; O, sensin aslında... _________________________________________________________________
........ Susup; suskun kalmayla geçirdiğim her zaman Omuzlarıma yüklenen özlem dolu cümlelerle sarsar bedenimi... Öyle bir aşkla bağlı ki kalbim sana Yeri göğü çınlatan fırtınamın bedelini yalnızca Yüreğim ödüyor!?! .......... __________________________________________________________________________________________________
BAHAR ve KELEBEKLER
bir bahar akşamı gibiydi benim sevdam iniş ve çıkışlarla bulutlara yüklenirdim bir sonbahar kadar serindi bazen yakıcı bazen öylece uzaklaştıran bir rüzgar kadar esintiliydi bakışlarım kiminin yüreğine kiminin diline hitap edebilen çok kurnazdı düşüncelerim başkasını yoramayacak kadar güçlüydü kollarım kıskançlıklarım farklı olurdu hep güvensizliğe attığım taşlar yüzünden yaralanırdım kovalardım kelebekleri çünkü bilirdim ki tek bir günlük ömürleri var ve benden zarar gelmesin diye camlarımı açık bırakırdım üşütürdüm belki o gün ama o son nefesini verirken en azından yanımda olmazdılar ben yaşatmaya çalışırken karşımda çırpamadığı kanatlarını görmeye dayanamazdım özgür olmalıydılar bazen ağlardım yardım edemeyince sora başlardım yine yazmaya defterimi kalemimi alır onlar için onlara yazardım son satırlarımı sevdiklerime armağan ederken bırakırdım kalemimi son noktamla silerdim gözyaşlarımı benden uzak ama mutlu olarak bir günlük ömürlerini özgürce yaşasınlar diye... _________________________________________________________________________________________________
şşşşşşşşş önce dinlemeyi bil; seni sana anlatırken karşındakine kendini ne kadar anlatabildiğini gör.. sus.... önce dinlemeyi öğren; benim sana duyduğum kadar sabırlı olabilmeyi sor sessiz ol... önce dinleyebilecek kadar suskun ol; yaşamı kendi diline doladıklarından ibaret sanma.. dinle... üç kelimenin birinde sessizlik olursa olgunlaşır ve sevgiyi, sadakati, sabrı kendi kelimelerinle anlatabildiğin vakit asla susmazsın... sussanda bu kez; gözlerinle konuşup konuşanları anlarsın çünkü sen sessizliğin verdiği her cavebı en derinde tam yerinde anlarsın... ......................................................................................................................................
haykırışlarımı duyuramadım hiç bir vefalı dosta hep gülüşlerime saklandı gözyaşlarım sevmeyi içine akıta akıta öğrendim elvedaları oldum olası sevmem geri gelecekmişim gibi şimdilik hoşçakalın.....
özür dilerim ama ben ne zaman buraya şiir yazsamm kaldırmıyor ve hep son olarak buraya kadar alıyor ben de yazmıcam artık deli oldum yaa...........
duymayın bu haykırışları
yakışmaz kulaklarınıza işişen müzik tınılarından sora
bakmayın hava da uçuşan şeylere
ölen sizler bizler değiliz aldırmayalım
hiç birimizin kucağımızdaki tahammül edemediği çocuk ağlamalarına
cansız bedeni kucaklamanın acısını fotoğraflarda aramayalım
bir kanlı bedenle dökülen gözyaşları uğruna
kendimizi içimiz acıo di adamdan saymayalım
şşşşşşştt....
bakmayın televizyonlara
çalacağımız gitar tınılarıyla coşalım
ellerimizde iki kutu birayla
denizlerin sahiline vuracak olan cesetleri sayalım
iki balık düştü gökyüzünden
hanginize hayrı var bi soralım
sağımdaki yok dedi solumdaki yok dedi
yukarıda tek bizi duyan dünya dışında yaşayan insanmı var ki
derdimizi onlara anlatalım
şşşttttt....
okumayın gazeteleri sakın
kırmızı rengin asi hışmıyla yükleniverir yürekleriniz
asiliği yüreğinize hapsederken belki titrer nefesiniz
konuşmayın sakın yoksa siz delimisiniz...
bize mi kaldı hiç uğruna ölen insanlara ağlamak
ne de olsa bi kaç yıl sonra aynı kan kokusu bizimde burnumuzu saracak
saklayın o gözyaşlarınızı
sessiz çığlıklarınızı
gerilmiş şakaklarınızı
içinize aldığınız son hayat dolu havanızı
çünkü ilerde hepsi bize lazım olacaaakkk
çirkef cadı
____________________________
Gözlerinin daldığı vakit
Uzaklara
Bir ruhun, bir gözlerin bir isteklerin
Kalır yanında...
yüreğine düşen bir kor ateş
Alevlenir yakar,
Üşütür sonrasında.
Belki gökyüzüne
Belki boş bir şişeye
Dalıp gider gözlerin
Ki; O, sensin aslında...
_________________________________________________________________
........ Susup; suskun kalmayla geçirdiğim her zaman
Omuzlarıma yüklenen özlem dolu cümlelerle sarsar bedenimi...
Öyle bir aşkla bağlı ki kalbim sana
Yeri göğü çınlatan fırtınamın bedelini yalnızca
Yüreğim ödüyor!?! ..........
__________________________________________________________________________________________________
BAHAR ve KELEBEKLER
bir bahar akşamı gibiydi benim sevdam
iniş ve çıkışlarla bulutlara yüklenirdim
bir sonbahar kadar serindi
bazen yakıcı bazen öylece uzaklaştıran
bir rüzgar kadar esintiliydi bakışlarım
kiminin yüreğine
kiminin diline hitap edebilen
çok kurnazdı düşüncelerim
başkasını yoramayacak kadar
güçlüydü kollarım
kıskançlıklarım farklı olurdu hep
güvensizliğe attığım taşlar yüzünden yaralanırdım
kovalardım kelebekleri
çünkü bilirdim ki tek bir günlük ömürleri var
ve benden zarar gelmesin diye
camlarımı açık bırakırdım
üşütürdüm belki o gün
ama
o son nefesini verirken en azından yanımda olmazdılar
ben yaşatmaya çalışırken
karşımda çırpamadığı kanatlarını görmeye dayanamazdım
özgür olmalıydılar
bazen ağlardım yardım edemeyince
sora başlardım yine yazmaya
defterimi kalemimi alır
onlar için
onlara yazardım
son satırlarımı sevdiklerime armağan ederken
bırakırdım kalemimi
son noktamla silerdim gözyaşlarımı
benden uzak
ama mutlu olarak
bir günlük ömürlerini özgürce yaşasınlar diye...
_________________________________________________________________________________________________
şşşşşşşşş
önce dinlemeyi bil;
seni sana anlatırken
karşındakine kendini ne kadar anlatabildiğini gör..
sus....
önce dinlemeyi öğren;
benim sana duyduğum kadar sabırlı olabilmeyi sor
sessiz ol...
önce dinleyebilecek kadar suskun ol;
yaşamı kendi diline doladıklarından ibaret sanma..
dinle...
üç kelimenin birinde sessizlik olursa olgunlaşır
ve
sevgiyi, sadakati, sabrı
kendi kelimelerinle anlatabildiğin vakit
asla susmazsın...
sussanda bu kez;
gözlerinle konuşup konuşanları anlarsın
çünkü sen sessizliğin verdiği her cavebı
en derinde tam yerinde anlarsın...
......................................................................................................................................
haykırışlarımı duyuramadım hiç bir vefalı dosta
hep gülüşlerime saklandı gözyaşlarım
sevmeyi içine akıta akıta öğrendim
elvedaları oldum olası sevmem
geri gelecekmişim gibi
şimdilik hoşçakalın.....
özür dilerim ama ben ne zaman buraya şiir yazsamm kaldırmıyor
ve hep son olarak buraya kadar alıyor ben de yazmıcam artık deli oldum yaa...........