İstanbul'un Üsküdar ilçesinde dünyaya gelen Behram bebek zamanın çilekeş fakat bir o kadar da hoş sürprizlerle dolu dünyasında çeşitli şehirlerde yaşayarak büyüyüp,serpildi. Suyun akışının yön verdiği hayal aleminde bir o yana bir bu yana savrularak;daha konuşmaya başlamadan kalemi eline aldı.İlk iş olarak babasının özenle sivrilttiği faber marka kurşun kalemi bacağına batırdı.Kalem denen bu aletin yazmaya yaradığını keşfetmesine sebep oldu bu acı tecrübe.Daha da serpilince ilk eseri olan ''kaderimin içine'' adlı ilk mini öyküsünü kaleme aldı.Ancak bu öyküyü kimse kaale almadı. Eh,yılmadı Behram çocuk.Yazmaya devam etti. Fakat atladığı bir nokta var idi,o da okumak. Çok az okuduğunu farkettiğinde 16 yaşına gelmişti bile.O yaz tatilinde sadece 8 kitap bitirebilmişti ve buna kahırlanıp Hz.Mevlana'nın mesnevisini okumaya başladı. Bu pek göründüğü gibi kolay değildi elbette. Sadece okumanın hiçbir işe yaramadığını mesneviden öğrendi Behram delikanlısı.Anlamak da gerekiyordu. Anlamak içinse bilmek.Bilmek içinse daha çok okumak. Yazmayı bıraktı ve ilk vahiydeki ünlem işaretli emre uydu senelerce.Okudu,okudu,okudu... Hala okuyor Behram bebek....
İstanbul'un Üsküdar ilçesinde dünyaya gelen Behram bebek zamanın çilekeş fakat bir o kadar da hoş sürprizlerle dolu dünyasında çeşitli şehirlerde yaşayarak büyüyüp,serpildi. Suyun akışının yön verdiği