Ben Sandalcı - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ben Sandalcı ALINTI..!!!

Özledim Seni.. Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir.. Beynimi uyuşturuyor özlemin.. Çok sık birlikte olmasak bile, Benimle olduğunu bilmenin, Bunca zamandır içimi ısıttığını Yeni yeni anlıyorum.. Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp, Mütemadiyen bir boşluğa dönüşüyor.. Sabahları seni okşayarak başlamaları, Akşamları her işi bir kenara koyup Seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; Oynaşmalarımızı, Yürüyüşlerimizi, Sevimli haşarılığını, Çocuksu küskünlüğünü.. Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; Ve ne kadar yumuşak, Bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken.. Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana... Ne zor, Senin için ebedi mutluluğun Beni unutmandan geçtiğini bilmek... Gitmeni asla istemediğim halde.. Buna mecbur olduğunu görmek, Ve sana bunları söylemeden ''git artık'' demek.. ''Beni ne kadar çabuk unutursan, O kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa..'' Demek sana nede zor.. Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden, Sesin, kokun hala beynimdeyken.. Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda; Bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden.. Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek.. Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni Yabancı bir arabanın arka koltuğuna, Birlikte güneşlendiğimiz onca yazı, Yan yana titreştiğimiz onca kışı, Paylaştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve Bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, Arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor... Yokluğunu beklemek ne zor... Bunları düşündükçe, Şu anda uzaklarda bir yerlerde üşüdüğünü sezinleyerek Panikliyorum.. Bütün engelleri aşıp, Terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, Yalnız bulvarları arşınlayarak sana ulaşmak, Sessizce başını okşamak, Kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak ve Yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden... Paylaştığımız bir mazinin, Yitirdiğimiz bir geleceğe dönüşmesinden hicran duyuyorum.. Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde, Terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da Yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak, Yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek Ve "Dön bebeğim" demek istiyorum: "Geri dön... Kulüben seni bekliyor..."


Etme

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme