... ' onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
onlar ki uyup hainin iğvasina sancaklarını elden yere düşürürler ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler ve yeşil bir ağac gibi gülen ve merasimsiz ağlayan ve ana avrat kufreden ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
demir, kömür ve şeker ve kırmızı bakır ve mensucat ve sevda ve zulüm ve hayat ve bilcümle sanayi kollarının ve gökyüzü ve sahra ve mavi okyanus ve kederli nehir yollarının, sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı bir şafak vakti değişmiş olur, bir şafak vakti karanlığın kenarından onlar ağır ellerini toprağa basıp doğruldukları zaman.
en bilgin aynalara en renkli şekilleri aksettiren onlardır. asırda onlar yendi, onlar yenildi. çok sözler edildi onlara dair ve onlar için: zincirinden başka kaybedecek şeyleri yoktur, denildi.' ... NAZIM HİKMET
33 KURŞUN
1 Bu dag Mengene dagidir Tanyeri atanda Van'da Bu dag Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karsi Bir yanin çig tutar, Kafkas ufkudur Bir yanin seccade Acem mülküdür Doruklarda buzullarin salkimi Firari güvercinler su baslarinda Ve karaca sürüsü, Keklik takimi...
Yigitlik inkar gelinmez Tek'e - tek dögüste yenilmediler Bin yillardan bu yan, bura usagi Gel haberi nerden verek Turna sürüsü degil bu Gökte yildiz burcu degil Otuzüç kursunlu yürek Otuzüç kan pinari Akmaz, Göl olmus bu dagda...
2 Yokusun dibinden bir tavsan kalkti Sırtı alaçakır Karni sütbeyaz Garip, ikicanli, bir dag tavsani Yüregi agzinda öyle zavalli Tövbeye getirir insani Tenhaydi, tenhaydi vakitler Kusursuz, çirilçiplak bir safakti
Bakti otuzüçten biri Karninda açligin agir boslugu Saç, sakal bir karis Yakasinda bit, Bakti kollari vurulu, Cehennem yurekli bir yigit, Bir garip tavsana, Bir gerilere.
Simdi, böyle çaresiz ve bagli, Böyle arkasinda bir soguk namlu Bulunmayaydi, Siginabilirdi yüceltilere... Bu daglar, kardes daglar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandirmaz adami, Yanan cigaranin külünü, Güneslerde çatal kivilcimlanan Engeregin dilini, Ilk atimda uçuran Usta elleri...
Bu gözler, bir kere bile faka basmadi Çig bekleyen bogazlarin kiyametini Karli, yumusacik hiyanetini Uçurumlarin, Önceden bilen gözleri... Çaresiz Vurulacakti, Buyruk kesindi, Gayri gözlerini kör sürüngenler Yüregini les kuslari yesindi...
3 Vurulmusum Daglarin kuytuluk bir bogazinda Vakitlerden bir sabah namazinda Yatarim Kanli, upuzun...
Vurulmusum Düsüm, gecelerden kara Bir hayra yoranim çikmaz Canim alirlar ecelsiz Sigdiramam kitaplara Sifre buyurmus bir pasa Vurulmusum hiç sorgusuz, yargisiz
Kirvem, hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki...
4 Ölüm buyrugunu uyguladilar, Mavi dag dumanini ve uyur-uyanik seher yelini Kanlara buladilar. Sonra oracikta tüfek çattilar Koynumuzu usul-usul yoklayip Aradilar. Didik-didik ettiler Kirmansah dokumasi al kusagimi Tespihimi, tabakami alip gittiler Hepsi de armagandi Acemelinden...
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki...
5 Vurun ulan, Vurun, Ben kolay ölmem. Ocakta küllenmis közüm, Karnimda sözüm var Haldan bilene. Babam gözlerini verdi Urfa önünde Üç de kardasini Üç nazli selvi, Ömrüne doymamis üç dag parçasi. Burçlardan, tepelerden, minarelerden Kirve, hisim, daglarin çocuklari Fransiz Kusatmasina karsi koyanda
Biyiklari yeni terlemis daha Benim küçük dayim Nazif Yakisikli, Hafif, Iyi süvari Vurun kardas demis Namus günüdür Ve saha kaldirmis atini.
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz Rivayet sanilir belki Gül memeler degil Domdom kursunu Paramparça agzimdaki
KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI
...
' onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
onlar ki uyup hainin iğvasina
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağac gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat kufreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
en bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
asırda onlar yendi, onlar yenildi.
çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.'
...
NAZIM HİKMET
33 KURŞUN
1
Bu dag Mengene dagidir
Tanyeri atanda Van'da
Bu dag Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karsi
Bir yanin çig tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanin seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzullarin salkimi
Firari güvercinler su baslarinda
Ve karaca sürüsü,
Keklik takimi...
Yigitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek dögüste yenilmediler
Bin yillardan bu yan, bura usagi
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü degil bu
Gökte yildiz burcu degil
Otuzüç kursunlu yürek
Otuzüç kan pinari
Akmaz,
Göl olmus bu dagda...
2
Yokusun dibinden bir tavsan kalkti
Sırtı alaçakır
Karni sütbeyaz
Garip, ikicanli, bir dag tavsani
Yüregi agzinda öyle zavalli
Tövbeye getirir insani
Tenhaydi, tenhaydi vakitler
Kusursuz, çirilçiplak bir safakti
Bakti otuzüçten biri
Karninda açligin agir boslugu
Saç, sakal bir karis
Yakasinda bit,
Bakti kollari vurulu,
Cehennem yurekli bir yigit,
Bir garip tavsana,
Bir gerilere.
Düstü nazli filintasi aklina,
Yastigi altinda küsmüs,
Düstü, Harran ovasindan getirdigi tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alninda akitma
Üç topugu ak,
Eskini hovarda, kivrak,
Doru, seglavi kisragi.
Nasil uçmuslardi Hozat önünde!
Simdi, böyle çaresiz ve bagli,
Böyle arkasinda bir soguk namlu
Bulunmayaydi,
Siginabilirdi yüceltilere...
Bu daglar, kardes daglar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandirmaz adami,
Yanan cigaranin külünü,
Güneslerde çatal kivilcimlanan
Engeregin dilini,
Ilk atimda uçuran
Usta elleri...
Bu gözler, bir kere bile faka basmadi
Çig bekleyen bogazlarin kiyametini
Karli, yumusacik hiyanetini
Uçurumlarin,
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacakti,
Buyruk kesindi,
Gayri gözlerini kör sürüngenler
Yüregini les kuslari yesindi...
3
Vurulmusum
Daglarin kuytuluk bir bogazinda
Vakitlerden bir sabah namazinda
Yatarim
Kanli, upuzun...
Vurulmusum
Düsüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranim çikmaz
Canim alirlar ecelsiz
Sigdiramam kitaplara
Sifre buyurmus bir pasa
Vurulmusum hiç sorgusuz, yargisiz
Kirvem, hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki...
4
Ölüm buyrugunu uyguladilar,
Mavi dag dumanini
ve uyur-uyanik seher yelini
Kanlara buladilar.
Sonra oracikta tüfek çattilar
Koynumuzu usul-usul yoklayip
Aradilar.
Didik-didik ettiler
Kirmansah dokumasi al kusagimi
Tespihimi, tabakami alip gittiler
Hepsi de armagandi Acemelinden...
Kirveyiz, kardesiz, kanla bagliyiz
Karsiyaka köyleri, obalariyla
Kiz alip vermisiz yüzyillar boyu,
Komsuyuz yaka yakaya
Birbirine karisir tavuklarimiz
Bilmezlikten degil,
Fikaraliktan
Pasaporta isinmamis içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayri eskiyaya çikar adimiz
Kaçakçiya
Soyguncuya
Hayina...
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki...
5
Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmis közüm,
Karnimda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardasini
Üç nazli selvi,
Ömrüne doymamis üç dag parçasi.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hisim, daglarin çocuklari
Fransiz Kusatmasina karsi koyanda
Biyiklari yeni terlemis daha
Benim küçük dayim Nazif
Yakisikli,
Hafif,
Iyi süvari
Vurun kardas demis
Namus günüdür
Ve saha kaldirmis atini.
Kirvem hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki
AHMED ARİF