Ada Türksoy - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı



Şair Metin Altıok, Sivas’taki Madımak Oteli’nde 33 arkadaşıyla birlikte katledildiğinde 53 yaşındaydı. Arkasında bıraktığı şiirler, yaşasaydı yazacak olduğu şiirleri ve hayatları müjdeliyordu. Onun şiirleriyle hayata karşı duruşunda birbirini besleyen pek çok renk vardı. Çünkü yaşamı seviyordu, insanları da öyle.

Kardeşi Zeynep Altıok Akatlı, kaleme aldığı Gölgesi Yıldız Dolu adlı kitabında abisi Metin Altıok’u ve geçirdikleri çocukluklarını anlatıyor. Daha doğrusu yaşayamadıkları, içinde kalan şeyleri…

Sizler için derledik.

“Yazmak hiç bu kadar zor gelmemişti bana. Belki de yazacaklarımın çok acı vereceğini bildiğim için….”


“Günlerdir birlikte yaşadığımız mutlu bir çocukluk anımızı hatırlamaya çalışıyorum. Üzgünüm ama bulamıyorum…”

“Biz hiç çocuk olmadık. Ağbi-kardeş hiç oynamadık. Biraz aramızdaki yaş farkından, biraz annemiz yüzünden. Kısacası, mutsuz bir ailede, hüzünlü bir çocukluğu paylaştık seninle…”
“Hayatının hiçbir döneminde inanmadığın, istemediğin bir şeyi zorla yaptıramadılar sana. Hep kendi doğrularınla yaşadın. Anlık kurtuluşlar için bile doğru bildiğinden bir an olsun caymadın….”
“…Çocukken yediğimiz dayakları hatırlıyorum. Takunyayla döverdi annem. Ve sana asla ‘yapmayacağım’ dedirtemezdi. Çok ender de olsa, bazen gözlerinden yaşlar akarken ‘yapamayacağım’ derdin…”

“Yanılmıyorsam, orta üçüncü sınıftaydın. Tavanarasında bir odamız vardı. Orayı verdiler sana. Ne kadar mutlu olmuştun. Evdekilerden uzak bir dünya yarattın kendine. İlk resimlerin orda şekillenmeye, ilk dizelerin o odada yazılmaya başladı…”

“Lise arkadaşlarınla yaptığınız edebiyat ve felsefe tartışmalarını dinlemeye bayılırdım. Ve lise bitti. Sen Ankara’ya gittin…

“Bir gün bana ‘On taneden fazla şiir kitabı çıkarmayacağım, elli yaşından fazla yaşamayacağım, ölümüm yatağımda sıradan bir ölüm olmayacak’ demiştin. Hepsini tutturdun…”

“Keşke 1 Temmuz günü telefonda verdiğin sözü de tutabilseydin. Rakın, yaprak dolmaların ve papazeriklerin seni bekliyordu…”

“İçimdeki ‘keşke’lerin sayısı durmadan artıyor, artık işe yaramayacaklarını bile bile. Ve yüreğim hâlâ kanıyor…”

Zeynep Alatlı

Alıntı



DÜŞERİM

Bazan oturduğum yerde
Kendikendime dalıp giderim,Al
Bulanık geçmişimle.
Genişleyen halkalar çizerim,
Bir düşün uyanık imgesine.

Gölünüze taş düşerim.

Sizse hep konuşursunuz
Sığınıp kof sözlere,
Kaçarak kendinizden
Uğuldayan hüznünüzle.
Telâşla geceyi bulursunuz.

Gözünüze yaş düşerim.






Metin ALTIOK


AŞK DA ÇEVREYE UYAR

Sevgilim aşk da çevreye uayr,
Susuzluk kaktüsü dikenle kaplar.

Bak bazı kadınlar kaçmaz çorapların
Uzun bacakları olmuşlar.

Ve bazı giysiler içinde çalımla
Merdivenden iniyor adamlar.

Çocukların gül dudağında
Zift gibi yapışkan kara sakızlar.

Öyle yalnızız ki bu panayırda
Sevgimiz durmadan bir taşı ovar.

Sevgilim aşk da uyar çevreye
Ve kendine parlak bir yalan arar.






Metin ALTIOK


BEN ŞİMDİ BİRAZ
Ben şimdi biraz da
Senin için görüyorum;
Gökyüzünün parlak,
Bakış seken mavisini.
Ben şimdi biraz da
Senin için duyuyorum;
Gecenin o sarsak,
Yokuş çıkan ezgisini.
Ben şimdi kanayarak
Senin için yaşıyorum;
Sazan derisi gibi
Günlerimi külle soyarak.

Metin ALTIOK




Her toplumun kendine özgü geçmişten günümüze taşıdığı adet ve gelenekleri vardır. Türkiye’de de, kökenleri yüzyıllar öncesine dayansa da, Tengrizm ve Şamanizm’den kalan ve hala uygulanan birçok adet ve gelenek bulunmaktadır.

1. Su dökerek uğurlamak
Eski Türklerdeki Şamanizm inancından günümüze gelen bir adettir. “Su gibi rahat gidip, gelinsin.” amacıyla uygulanır.

2. Ağaçlara bez parçaları bağlamak
3. Kurşun dökmek
Şamanlar bu ritüele ”Kut Dökme” anlamına gelen ”Kut Kuyma” adını vermişlerdi. Bu işlem, kötü ruhların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak amaçlı uygulanırdı.

4. Tahtaya vurmak
İstenmeyen bir olay duyulduğunda, ”Şeytan kulağına kurşun!” diyerek bir tahtaya üç kere vururuz. Bu da aslında kötülüklerden korunmak için yapılan Eski bir Şaman geleneğidir.

5. Mezarların önemi
Şamanizm’de ölülerin, ailenin vefat etmiş büyüklerin, suyun, ormanın ve yardımcı ruhların Şaman’a yol gösterdiğine inanılır. Günümüzde mezar, türbe, ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.

6. Köpek ulumasının uğursuz sayılması
Anadoluda köpeklerin bazı olayları önceden hissettiklerine ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Genellikle uğursuz olarak yorumlanır. Şamanizm’de ise köpeklerin, yaklaşan ruhları hissettiğinde uluduğuna ve ulurken gösterdiğinin kişinin çok yakında öleceğine inanılır.

7. Nazar inancı
Bazı insanların sıra dışı özellikleri olduğuna ve bakışlarının karşısındaki kişilere rahatsızlık verdiğine inanılır. Bunu önlemek için nazar boncuğu vb. takılır. Aslında bu da çok eski bir Şamanizm inancıdır.

8. Dini unsurların müzik ile bir arada kullanılması
Şamanlar ayinlerinde daima enstruman kullanmışlardır. Müziksiz bir ayin düşünülemez. Günümüzde okunan Mevlit ve İlahiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır.

9. Kilim desenleri
Şamanların giydiği giysilerde yılan, akrep, kunduz vb. yabani hayvan şekilleri bulunurdu. Bu sayede o hayvanların yaklaşmayacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’daki Türkmen köylerinde dokunan kilimlerde bu izleri görmek mümkündür.

10. Ölen kişinin üzerine bıçak konulması
Şamanizm’de demirin kutsal olduğu düşünülür ve kötü ruhları kaçırdığına inanılır.

11. Kapı eşiğinden sağ ayak ile geçmek
Anadolu’da birçok bölgede karşımıza çıkan ritüel, hala daha Orta Asya’da yaşayan Şamanlarda görebileceğiniz bir adettir.

12. Ölen kişilerin ardından yemek ve helva yapılması
Yuğ törenlerinden kalma bir Şaman geleneğidir.